• Sonuç bulunamadı

V. Düzey (En Üst Düzey): Öğrenci, farklı iki aksiyomatik sistem arasındaki ilişkileri ve ayrılıkları görebilmekte, soyut çıkarımlar

2.3 Öğrenme Ortamı

2.3.1 Yapılandırmacı Öğrenme Yaklaşımı (YÖY)

Yapılandırmacı yaklaşımın öncülerinden biri olan Piaget, bilginin bireyin çevresi ile aktif etkileşimi sırasında kurulduğunu varsaymaktadır. Piaget bu varsayımını uyma ve özümseme süreçlerinden oluşan adaptasyon ile açıklamaktadır. Bu sürece göre birey karşılaştığı yeni durumu eski bilgi ve deneyimleri yardımıyla tanımaya çalışır ve bu tanıma sürecinin arkasından yeni durumu özümser. Bu süreç tamamlandığında birey yeni durumla ilgili bilgisini edinmiş olur [50].

Fosnot (1996)’a göre yapılandırmacılık, bir öğrenme teorisidir[51]. 20. yüzyılın ikinci yarısında yaygınlaşan teorinin zeminini, Piaget, Vygotsky, Ausubel, Bruner ve Von Glasersfeld’in bilimsel çalışmaları hazırlamıştır [52]. Bununla birlikte, yapılandırmacılığın farklı tanımları ele alınmaktadır. Yapılandırmacılık;

öğrenme aşamasında bireyin kendi çabaları yardımıyla var olan modeller ile yeni görüşler arasındaki ilişkileri düzenleme süreci[51], bilginin yapılandırılması hakkında bir teori ve bilginin oluşumu hakkında bir düşünme şekli [53], öğrenenin bilgiyi, bireysel ve sosyal olarak kendisinin yapılandırdığını kabul eden bir yaklaşımdır [54]. Bu tanımlar ışığında yapılandırmacılığın, bilginin sadece birey tarafından değil aynı zamanda bireyin sosyal çevresi yardımı ile yapılandırdığı anlaşılmaktadır. Bununla birlikte, YÖY’ün öğrenme ve bilgi açısından birtakım dayanakları olduğunu açıklamakta[55] ve ayrıntılı olarak Şekil2.3’teki şemada gösterilmektedir.

Şekil 2.3 Yapılandırmacı Öğrenmenin Dayanakları [55].

YÖY’ün muhakeme etme, kritik düşünme, problem çözme, çıkarım yapma, anlama ve kullanma, bilişsel esneklik, yansıma gibi hedefleri vardır [56]. Ayrıca, bu yaklaşıma göre öğrenmede aşağıdaki aşamalar önem kazanmaktadır:

1. Özümleme: Öğrenenin yeni kazandığı bilgiler önceden sahip olduğu bilgiler ile çelişmediğinde, öğrenen bu yeni bilgileri kolayca benimser.

2. Yerleştirme (Düzenleme): Yeni kazanılan bilgilerle önceki bilgiler çelişirse, zihinde meydana gelen dengesizliği ortadan kaldırılmak için, zihin yeniden yapılandırılır.

3. Zihinde Yapılanma: Yerleştirme işlemi başarıldığında birey, zihni yeniden yapılandırır ve kendi çabası ile bilgilerini genişletir.

4. Sürekli Özümleme: Birey, dışarıdan bilgiler aldığı müddetçe özümleme ve dengeleme işlemi hayat boyu devam eder.

5. Yaratıcılık: Birey, dışarıdan bilgi almadan zihninde çeşitli sorular üretir ve bu sorulara cevap bularak yeni bilgiler edinir [57], [58].

Diğer yandan, araştırmalar YÖY’ün Bilişsel, Sosyal ve Radikal Yapılandırmacı Öğrenme Yaklaşımı olmak üzere üç türü olduğunu göstermektedir:

Bilişsel yapılandırmacılığa göre, bilginin nasıl oluşturulduğunu açıklamak için Piaget’in teorisi kullanılmakta, öğrenme kavramı ise özümleme, uyma ve denge kavramları ile açıklanmaktadır [54]. Piaget’in yaklaşımı ile öğrencinin bilgisi yapılandırma sürecine odaklanmaktadır [53]. Özümleme; çocuğun yeni bilgiyi anlamak için bilişsel yapısını değiştirmeyi denemesiyle oluşur [59]. Piaget'e göre, bilişsel gelişim denge sonucunda oluşmakta, bilginin örgütlenmesi ise, bilinçli bir zekâya sahip olan organizma ile çevre arasındaki etkileşim sonucunda gerçekleşir [60].

Ayrıca, bilişsel öğrenme yaklaşımına göre, öğrencinin yeni karşılaştığı bilgiyi var olan bilgileri ile ilişkilendirmede çelişki yaşadığında yeni bilgiyi özümleyemediği için bilişsel dengesizlik yaşamaktadır. Bu nedenle, öğrenci yeni bilgiye anlam verme ve onu özümlemede var olan bilişsel yapıda değişikliklere giderek düzenlemeler yaparak yeni bir bilişsel dengeye ulaşmaktadır. Böylece bilişsel yapılanma ve anlamlı öğrenme gerçekleşir [27].

Sosyal Yapılandırmacılığın ise, Vygotsky’nin görüşleri doğrultusunda geliştiği, toplumsallığın bireyin öğrenmesine ve gelişimine etkisini ve toplumun bilgi oluşumundaki rolünü merkeze aldığı ifade edilmektedir [61]. Vygotsky’e göre, öğrenen sosyo-kültürel çevreye dahil edilmekte ve öğrenme, dili etkin bir şekilde kullanarak etkileşim sağlayan sosyal bir süreç olarak kabul edilmektedir [53].

Ayrıca, Vygotsky, sosyal yapılandırmayı görüşlerini üç ana başlık altında toplamaktadır:

a) Anlamlandırma: Toplum ve kültür, bireyin olayları algılama ve anlamlandırmasını etkileyerek bilgiyi oluşturmasına yardımcı olur.

b) Bilişsel Gelişim Araçları: Kültür, dil ve çevredeki önemli kişiler, bireyin bilişsel gelişimini sağlayan araçlardır. Bu araçların yapısı ve niteliği, çocuğun bilişsel gelişimini biçimlendirirken bilişsel gelişimin hızını da etkiler.

c) Yakınsak Gelişim Alanı (ZPD): Vygotsky, ZPD’yi bireyin gelişimi sonu olmayan bir silindire benzetmektedir. Silindir üzerinde bireyin problem çözme becerileri geliştikçe yukarı doğru kayan bir yakınsak gelişim alanı oluşur, bu alanın tabanını, bireyin yardım almadan çözebileceği problemler, tavanını kişinin yardım alsa bile çözemeyeceği problemler, ZPD’nin tabanı ile tavanı arasındaki bölgeyi ise bireyin yardım alarak çözebileceği problemler oluşturur [62].

Vygotsky’nin ZPD ve yönlendirici yardımı, öğrenenin gelişimini destekleyen bir öğrenme çevresidir[63]. Vygotsky’nin görüşlerine göre gerçekleştirilen bir öğrenme ortamında dört temel ilkeye dikkat edilmesi gerekmektedir [64]:

1. Öğrenme ve bilişsel gelişim sosyal, işbirlikli bir etkinliktir. 2. ZPD, program hazırlama ve ders planlaması için bir kılavuzdur.

3. Öğrenme ve bilgi, çocukların “gerçek dünya” gelişimlerinden ayrı düşünülemez.

4. Okul-içi deneyimler çocuğun okul- dışı deneyimleriyle ilişkili olmalıdır.

Radikal Yapılandırmacı Öğrenme Yaklaşımı: Bu yaklaşımın temel uygulama alanı epistemolojik konular ile bilgi ve bilene ilişkin tartışmalar, diğer uygulama alanı ise psikolojik yönü ve bireysel öğrenmenin ortaya çıkışı ile ilgili konulardır [53]. İlk olarak Von Glasersfeld tarafından ortaya atılan radikal yapılandırmacılığın

temeli Piaget’in bilişsel yapılandırmacı yaklaşımına dayanır [26]. Bu yaklaşımda, bilginin keşfedilmediği bireyler tarafından yaratıldığına inanıldığı ve bilginin referansının dış dünya değil bireyin yaşantıları olduğunu vurgulanmaktadır [52]. Belirtilen YÖY’ün türlerinden yola çıkılarak, yapılandırmacı yaklaşımın öğrencinin sosyal ve bilişsel becerileri üzerinde etkisi ortaya çıkmaktadır.

Diğer yandan, YÖY’e göre öğrenme, öğrenenlerin var olan bilgileri ile yeni düşünce ve görüşleri ilişkilendirmesi yoluyla gerçekleşmektedir [65]. Öğrenen ise bilgiyi kendi çalışmalarını da kullanarak grup arkadaşları ile birlikte oluşturma, yapılandırma, yorumlama ve geliştirmesine imkân sağlamaktadır [66]. Bu yaklaşıma göre, sosyal etkileşim ve iletişim öğrenmenin bir parçasıdır [67]. Ayrıca, yapılandırmacı yaklaşıma göre öğrenen, neyi, ne zaman öğreneceğine karar veren, kendi öğrenme ihtiyacını belirleyendir [68].

Marlowe ve Page (1998)’e göre, YÖY’ün ilkelerini aşağıdaki ifadelerle özetlemektedir:

 Bilgi aktarılmaz, etkin olarak yapılandırılır.  Bilgi uyum sağlamaya yardımcı olur.

 Önceki bilgiler ve yaşantılar yeni öğrenmeler için temeldir.  Bilgi, öğrenme etkinliğinin oluştuğu bağlamda gerçekleşir.  Öğrenme anlamlı, özgün ve karmaşık ortamlarda gerçekleşir.  Dünyada çoklu bakış açıları vardır.

 Öğrenme sosyal bir etkinliktir.

 Bilgiyi yapılandırma ve düşünme; araçlar, kültür ve toplumlara göre değişir.  Öğretmenler bilgiyi aktaran değil, bilgiyi yapılandırmaya yardımcı olan

kişilerdir [69].

1980’li yıllardan beri matematik öğretiminde yapılandırmacı öğrenme yaklaşımı önem kazanmaktadır [5]. YÖY, öğrenciyi düşünmeye, farklı bilgilerle bağlantı kurmaya ve yorum yapmaya yönelttiği için öğretimde başarıyı artırmaktadır [29]. Türkiye’deki Matematik Ortaöğretim programında yapılandırmacı yaklaşımın yeri Şekil2.4’teki şema ile verilmektedir [22].

Şekil 2.4 Yapılandırmacılık [22].

Matematik öğretim programında öğrencinin yeni kavramları öğrenirken kendi bilişsel yapılarını kullanarak mantıksal ilişkilendirme yapabildiğinde öğrenme sürecinin gerçekleşeceği açıklanmaktadır [22]. Ayrıca, bu süreçte öğretmenin, öğrencilerin kavramları deneyimsel olarak keşfedip geliştirebileceği ortamı hazırlayarak rehberlik etmesi gerektiği açıklanmakta ve öğrencilerin üst düzeyde becerilerini geliştirebilecekleri biçimde aktif katılımlarının sağlanması gerektiği belirtilmektedir [22]. Bunların yanısıra, öğretmen, sınıfa iyi yapılandırılmış etkinlikler planlayarak gelmesi gerektiği, bu etkinliklerin, öğrencilerin analiz, sentez, değerlendirme, ilişkilendirme, sınıflandırma, genelleme ve sonuç çıkarma gibi yüksek seviyede matematiksel düşünme becerileri kazanmasına yönelik olması gerektiği vurgulanmaktadır [22].

YÖY’ün işbirlikli öğrenme, probleme dayalı öğrenme gibi birçok öğretimsel uygulamaları vardır. Bu öğretimsel uygulamalar Şekil2.5’te gösterilmektedir [70].

Şekil 2.5 Yapılandırmacılığın Öğretimsel Uygulamaları [70].

Yapılandırma yaklaşımın öğretimsel uygulamalarından biri olan işbirlikli öğrenmenin beş temel öğesi vardır:

a) Pozitif Dayanışma (Pozitif Bağımlılık): Grup üyelerinin her birinin, gruptaki diğerlerinin öğrenmesinden sorumlu oldukları bilincine sahip olma durumudur.

b) Yüz yüze etkileşim: Grup üyeleri yüz yüze yapacakları konuşmalar ve tartışmalarla birbiriyle yardımlaşarak düşüncelerini paylaşarak başarıya ulaşırlar.

c) Bireysel Değerlendirme: Öğrenci performansını bireysel olarak değerlendirilmesi, grup üyelerinin bireysel beceri ve davranışlarının geliştirilerek bu gelişimin grup performansına da yansıtılması önemlidir. d) Sosyal Beceriler: Bu beceriler, grup üyelerinin etkili liderliği, güven ortamı

sağlamayı, iletişimi, önceki becerilerini kullanmada motive olabilmeyi, anlaşmazlıkları kontrol altına almayı nasıl yapacaklarını bilmeleridir.

e) Grubun Kendini Değerlendirmesi: Dersin öğretmeni, grup üyelerinin amaçlarına nasıl ulaştıklarını ve etkili çalışma bağlantılarını nasıl geliştirdiklerini tartışmalarına imkân tanımalıdır [71], [72], [73], [74].

İşbirlikli öğrenme yöntemine göre, öğretmenin sınıf ortamında farklı yetenek ve kişisel özelliklere sahip öğrenci gruplarını oluşturması, başlangıçta heterojen yapıda olan grupların öğrenme düzeyi açısından homojen hale getirmesi, öğrencileri yönlendirmesi, gruplar arası ilişkileri düzenlemesi ve grup içindeki etkileşimi

sağlaması gerekmektedir [75]. İşbirlikli öğretim stratejisine göre uygulama süreci ise, Şekil2.6’da verilmektedir [76].

Şekil 2.6 İşbirlikli Öğretimde Uygulama Süreci

İşbirlikli öğrenme yönteminin birlikte öğrenme, grup araştırma teknikleri gibi birçok tekniği vardır [77]. Örneğin, birlikte öğrenme tekniğinin uygulama sürecinde; öğretimsel hedeflerini belirleme, grupların oluşturularak görevlerin açıklanması, olumlu hedeflere olan bağımlılığının yaratılması, öğrenci davranışlarının yönlendirilmesi, grup çalışmalarının değerlendirilmesi yer almaktadır [78]. Ayrıca, Johnson ve Johnson (1991)’a göre, birlikte öğrenme gruplarında düşünce ve malzemeler paylaşılır [78]. Birlikte öğrenme tekniğinde grup üyeleri öğretmenlerinden bir yardım almadan önce, kendi içlerinde konuları tartışırlar [79].

Diğer yandan, işbirlikli öğrenmenin öğrenen açısından birçok yararı olduğu ortaya çıkmaktadır. Öğrencilerin işbirliği içerisinde çalışmalarının öğrenme güçlüğü olan/olmayan öğrencilerin öğrenme düzeylerini arttırdığı açıklanmaktadır [50]. Ayrıca, işbirlikli gruplarındaki öğrencilerin belirlenen hedefleri gerçekleştirme çabaları ve grup faaliyetlerine katılmaları, onların iletişim becerilerini güçlendirmektedir [82]. Slavin (1990, 1991) ve Mulryan (1995)’ın belirttiği gibi, işbirlikli öğretimde grup çalışması etkinliklerinin matematik öğretimi getirdiği yararları Şekil2.8’de verilmektedir [83].

Şekil 2.7 Grup Çalışması Etkinliklerinin Yararları

Matematik öğretiminde işbirlikli öğrenme üzerine yapılan araştırmalar, belli şartlar altında, küçük grup çalışmasının motive edici öğeleri olduğunu, öğrencilerin matematiksel beceri ve kavramlar üzerinde gelişme kaydettiğini göstermektedir [84], [85], [86], [87], [88]. Bu nedenle, araştırmacılar işbirlikli öğrenme yönteminin öğrencilerin bilişsel performanslarını ve sosyal ilişkilerini geliştirmede kullanılabileceğini önermektedir [89], [90].

Yukarıdaki açıklamalar ışığında, YÖY’e uygun bir ortamın bileşenlerinin neler olduğu, bu bileşenler arasındaki ilişkiler, ortam tasarımında öğrenen ve öğretmenin görevleri ile ilgili araştırmalar aşağıda verilmektedir.