• Sonuç bulunamadı

4. Araştırmanın Kaynakları

2.3. Yahudilikte Mabed

Mabed, topluca ibadet edilen, kutsal yahut herhangi bir yerde yapılmış yapıdır. “İbadet edilen yer, tapınak” anlamlarına gelmektedir. Mabedler ve kuruldukları yer arasında da bağlantı bulunmaktadır. Kutsal yerler belirlenmiş, sınırlarla ayrılmış, merkez haline gelmiş yerlerdir. Doğal kutsal mekanlar ilk dönemlerde mağaralar, ağaçlar, dairesel taşlar vb. şekilde görülmekteyken daha sonraları kutsal mekânın sınırları çizilmeye ve mekânlar insan eliyle yapılmaya

183

Yusuf BESALEL, “Sinay”, Yahudilik Ansiklopedisi, s. 609.

184

Çıkış, 24/12.

185

Mustafa SİNANOĞLU, “Sina”, TDV İslam Ansiklopedisi, s.222.

186

Çıkış, 32/15-16, On Emir ve dini hükümler için Bkz. Çıkış, 20-23. Bablar.

187

Mişkan, Ahid Sandığı ve Mişkan içerisinde bulunması istenilen eşyalar hakkında bilgi için Bkz. Çıkış, 25-27’nci Bablar.

41

başlanmıştır. Bunun sonucu mezbahlar, çadırlar, mabedler, sinagoglar, kiliseler, camiler, kutsal bölgeler oluşmaya başlamıştır. Bu kutsal yerler, mabedler toplumların merkezinde yer almıştır. Mabedler inananların Tanrı ile en yakın oldukları, onunla buluştukları yerler olmalarının yanı sıra diğer inananlarla bir araya geldikleri cemaat oluşturarak ibadet ettikleri yerler olarak varlıklarını devam ettirmişlerdir.188

Yahudilikte kutsal mekân içerisinde yer alan mabed konusu üç farklı dönem içerisinde değerlendirilmektedir. Birinci dönem İbrahim’den Musa’ya kadar olan dönemdir. İkinci dönem ise Musa’dan Süleyman’a kadar olan dönemi kapsamaktadır. Üçüncü dönem ise Süleyman Mabedinin yıkılmasından sonraki süreci ele alan sinagogların kurumsallaşması dönemidir.189

Yahudi tarihinde mabed denilince akla gelen mekan Süleyman Mabedi’dir. Ancak Yahudilikte Süleyman Mabedi’nden önce de çeşitli ibadet mekânları, mezbahlar yapılmıştır.

Çok uzun süre göçebe bir hayat yaşayan Yahudiler çeşitli yerlere mezbahlar yapmışlardır. Atalar dönemi olarak kabul edilen dönemde yapılan bu mezbahlardan ilki İbrahim’in Kenan diyarına geldiğinde konakladığı ilk yer olan More Meşesinin bulunduğu yerde yapılan Şekem Mabedi’dir. Burada Tanrı Yahve, İbrahim’e görünmüş ve İbrahim burada bir mezbah yapmıştır.190

Tanrı’nın kendini göstermesi ile bu yer kutsal hale gelmiştir. Daha sonraki zamanlarda da bu mezbahın bulunduğu bölge önemli olaylara şahit olmuştur.191

İbrahim’in Tanrı Yahve ile konuştuğu ve mezbah yaptığı bir diğer yer de Beyt-el’dir.192 Aynı zaman da Eski Ahitte buradaki mezbahı Yakub’un yaptığından da bahsedilmektedir.193 Beyt-el bir ibadet yerine dönüşmüş, inanalar tarafından

188

Ahmet GÜÇ, Dinlerde Mabet ve İbadet, Ensar Neşriyat, İstanbul Mayıs 2005, ss. 13-23.

189

Muhammet GÜNGÖR, Süleyman Mabedi, Yüksek Lisans Tezi, Anlara Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü Felsefe ve Din Bilimleri Dinler Tarihi Ana Bilim Dalı, 2005. ss.7-8.

190

Tekvin, 12/6-7, “Ve Abram Şekem denilen yere More Meşesine kadar olan memleketi geçti…Ve Rab Abrama görünüp dedi: Bu memleketi senin zürriyetine vereceğim;ve kendisine görünmüş olan Rabbe orada bir mezbah yaptı.”

191

Ahmet GÜÇ, Dinlerde Mabed ve İbadet, ss.101-104.

192

Tekvin, 12/8, “Ve oradan Beyt-el’in şarkında olan dağa hareket etti,garbında Beyt-el, şarkında ay olarak çadırını kurdu ve orada Rabbe bir mezbah yaptı ve Rabbin ismini çağırdı.”

193

Tekvin, 28/10-22, “…Ve korkup dedi ki: Bu yer ne heybetli! Bu başka bir şey değil, ancak Allah’ın evidir, ve bu göklerin kapısıdır….Ve o yerin adını Beytel koydu…” , Tekvin, 35/ 6-7 “…Ve

42

ziyaret edilmiştir. Ahit Sandığı bir süre buraya getirilmiştir. İsrailoğulları’nın ikiye ayrıldıkları dönemde Süleyman Mabedi’ne rakip olarak burada bir mabed inşa edilmiş, içerisine altın boğa heykeli konulmuştur. Beyt-el Müslümanların burayı fethine kadar kutsal bir yer olarak önemini korumuştur.194

Mabed öncesi dönemin kutsal mekânlarından bir diğeri de Mamre’dir. Yine Moşe ve Beyt-el’de olduğu gibi buraya da ilk mezbahı yapan İbrahim’dir.195

Mamre meşeliği İbrahim, İshak, Yakup ve onların hanımlarının gömülü olduğu Makbele mağarasının da yakınındadır. İbrahim’in bir süre ikamet ettiği Berşaba isimli yer de Yahudiler açısından oldukça önemlidir.196

Kurban hadisesinde İshak ve İbrahim buradan yola çıkmışlar ve İshak buraya bir mezbah yapmıştır.197 Bu yerler Yahudiler için kutsal sayılmış ziyaret yerleri haline gelmiş ve mabedler yapılmıştır. Bu kutsal yerlerden çoğunun İbrahim’in ziyaret etmesinden önce de Kenanlıların, Tanrılarına ibadet ettikleri yerler olması da kutsal mekânın sirayet özelliği açısından önemlidir198

Musa ile birlikte Atalar Dönemi sona ermiştir. Kenan diyarına kalıcı olarak gelen İsrailoğulları bu topraklara girmeden önce Sina’da Tanrıya karşı geldikleri ve sözlerini yerine getirmedikleri için kırk yıl boyunca çölde yaşamaya mahkum edilmişlerdir. Bu dönemde ibadet yeri olarak Toplanma Çadırı kurulmuştur. Bu çadırın nasıl yapılacağı, içerisine nelerin konulacağı, kimlerin girebileceği Yahve tarafından oldukça ayrıntılı bir şekilde bildirilmiştir.199

Kenan diyarına yerleştikten sonra ise İsrailoğulları, Gilgal, Şilo, Misbah, Gibeon, Ofra ve Dan isimli yerleri kutsal kabul etmişler, ibadethaneler yapmışlar, toplanma yerleri olarak kullanmışlardır. Bu kutsal yerlerin sonuncusu ise Kudüs’te yapılan Süleyman Mabedi’dir.200

orada bir mezbah yapıp o yerin adını Beyt-el koydu, çünkü kardeşinin yüzünden kaçtığı zaman Allah orada kendisine görünmüştü.”

194

Ahmet GÜÇ, Dinlerde Mabed ve İbadet, ss.104-105.

195

Tekvin, 13/18: “Ve Abram çadırını kaldırdı, ve gelip Hebron’da olan Mamre Meşeliğinde oturdu, ve orada Rabbe bir mezbah yaptı.”

196

Tekvin, 22/19: “…kalkıp birlikte Berşaba’ya gittiler; ve İbrahim Berşaba’da oturdu.”

197

Tekvin, 26/23-25: Ve oradan Berşaba’ya çıktı…Ve orada bir mezbah yaptı.”

198

Ahmet GÜÇ, Dinlerde Mabed ve İbadet, ss.101-110.

199

Ahmet GÜÇ, a.g.e.,ss.107-116.

200

43

İsrailoğulları için Kudüs vaat edilen toprakların tam ortası, kalbi olarak kabul edilmektedir. Kudüs’ün kalbinde ise Mabed yer almaktadır. Musa ile birlikte kutsal topraklara dönmeye çalışan İsrailoğulları, Mabed’in ilk örneği olan, Tanrı Yahve’nin emri ile yapılan “Toplanma Çadırını” kutsal mekân olarak kabul etmiş ve Süleyman Mabedinin yapımına kadar dini merkez olarak kullanmıştır.