• Sonuç bulunamadı

4. Araştırmanın Kaynakları

1.6. Kutsalın Tezahür Alanları

1.6.2. Kutsal Nesne

Kutsalın tezahür alanlarından bir diğeri de kutsal nesnelerdir. Çok çeşitli nesneler, farklı inançlarda kutsal kabul edilmiş ve olağan üstü bir güç taşıdıklarına inanılmıştır. Kutsal, insanların algı düzeyine uygun olarak kendini nesnelerde

76

Ahmet GÜL, a.g.e., ss.24-25.

77

Kamil GÜNEŞ, a.g.e., ss.90-91.

78

Ali Osman KURT, “Dinlerde Kutsal Zaman”, Halk İnanışları El Kitabı, Grafiker Yayınları, Ankara 2017, s.138.

23

göstermiş, inanma ihtiyacı içerisinde olan insan da bu nesneler vasıtasıyla kutsalla ilişki hâlinde olduğuna inanmıştır.79

Tarih boyunca insanlar bazı tabiat varlıklarını kutsallaştırmıştır. Bu kutsallaştırmanın sebepleri ise varlıkların zararlarından korunmak, bazı varlıklardan ise faydalanmaktır. Kutsallık atfedilen nesneler arasında asalar, kutular, kıyafetler, yüzükler, taşlar,80

kutsal kabul edilen kişilere ait kalıntılar (Relikler) bulunmaktadır. Kutsalın ortaya çıktığı eşyalar diğer eşyalardan farklı değildir. Onları kendi türlerindeki eşyalardan ayıran yegâne özellik kutsal ile olan bağlantıları, kutsalın bu eşyalarda tezahür etmesidir.

İslâm’da Allah’ın kudretini insanlara kendileri aracılığıyla gösterdiği nesneler vardır ve bu nesneler diğer nesnelerden farklıdır. Yavuz Sultan Selim döneminde İstanbul’a getirilen kutsal emanetler de Peygambere ait olmaları sebebiyle mukaddes kabul edilmiş, saygı gösterilmiştir. Bu kutsal emanetlere Allah’a ve Peygambere hürmetin dışında farklı anlamlar yüklemek, dini bu emanetler üzerine inşa etmeye çalışmak ise yanlıştır. Kutsal emanetlerin dışında Kur’an kutsaldır çünkü İlâhî sözleri barındırır. Kimse ona zarar veremez çünkü koruma altındadır.81

Kimse onu değiştiremez, lafzına dokunamaz. Kur’an bu anlamda da kutsaldır.82

Kur’an’da kutsalın tezahür ettiği nesneler arasında Hz. Musa’nın asası örnek olarak verilebilir. Hz. Musa, asasıyla çeşitli olağanüstü haller göstermiştir. Kayaya vurarak İsrailoğulları’nın su ihtiyacını karşılamış,83

sihirbazların sihirlerini etkisiz hale getirmiş,84

Mısır’dan çıkışta asası ile denizi ikiye ayırmıştır.85 Hz. Musa bu yaptıklarını Allah’ın emri ve izni doğrultusunda yapmıştır. Görünüş itibariyle diğer

79

Kemal POLAT, “Kutsal Nesne İle İlgili Halk İnanışları” Halk İnanışları el Kitabı, Grafiker Yayınları, Ankara 2017, s.105.

80

Kürşat DEMİRCİ, “Kutsiyet”, TDV İslam Ansiklopedisi, s.496.

81

Hicr 15/ 9 “Kesin olarak bilesiniz ki bu kitabı kuşkusuz biz indirdik ve onu mutlaka koruyan da

yine biziz.”

82

Kamil GÜNEŞ, a.g.e., ss.46-48.

83

Bakara 2/60, ” Hani, Mûsâ kavmi için su dilemişti. Biz de, "Asanı kayaya vur" demiştik, böylece kayadan on iki pınar fışkırmış, her boy kendi su alacağı pınarı bilmişti. "Allah'ın rızkından yiyin, için. Yalnız, yeryüzünde bozgunculuk yaparak fesat çıkarmayın" demiştik.” Ayrıca Bkz. Sayılar 20/2-13.

84

Araf 7/117, “Biz de Mûsâ'ya, "Elindeki değneğini at" diye vahyettik. Bir de ne görsünler o, onların

uydurduklarını yakalayıp yutuyor.”

85

Şuara 26/63, “Bunun üzerine Mûsâ'ya, "Asan ile denize vur" diye vahyettik. Deniz derhal yarıldı.

24 asalardan bir farkı olmayan86

Hz. Musa’nın asası kutsalın müdahalesi sebebiyle diğer asalardan farklı bir hâle dönüşmüştür.

Hz. Musa’nın asası gibi Kur’an’da Hz. Nuh’un gemisi, Hz. Musa’nın levhaları, Tabut, Belkıs’ın tahtı gibi çeşitli nesnelerde de kutsalın tezahür ettiği görülmektedir. Herkes tarafından kullanılabilen bu eşyalar Allah’ın onlar üzerinden ortaya koyduğu olağanüstü olaylar sebebiyle kutsalla bağlantılı olarak sembolleşmektedirler.87

Yahudilikte kutsallık kazanan nesneler biraz daha çeşitlenmektedir, menora, mezuza, şofar, tallit, kipa, tefillin,88

Toplanma Çadırı içerisinde yer alan eşyalar ve Ahit Sandığı kutsal nesneler arasında sayılabilir. Bu nesneler arasında özellikle Ahit Sandığı’nın önemli bir yeri vardır.

Yahudilikte Ahit Sandığı nesnelerin Tanrıya nispet edilerek kutsallık kazanmasına örnek olarak gösterilebilir. Ahit Sandığı Tanrı ve İsrailoğulları arasında yapılan antlaşmanın sembolü olarak kabul edilmektedir.89

Ahit Sandığı’nın kutsallığı Tanrı tarafından belirlenmiş, ölçüleri, malzemesi, nasıl yapılacağı ve nereye konulacağı bildirilmiştir.90

İsrailoğulları çölde yaşadıkları dönemde Ahit Sandığı’nı Çadırın içerisinde muhafaza etmiş, savaşlarda ordunun önünde taşımıştır. Sandık İsrailoğulları arasında Tanrı’nın orda hazır bulunmasının sembolü olarak görülmüş ve Tanrı’nın daima yanlarında olduğuna inanmışlardır. Sandık sayesinde Tanrı onlarla birlikte çölde yürümüş, savaşlarda İsrailoğulları’nın yanında yer almıştır.91 Sandık aynı zamanda Tanrı ile irtibatı da sağlamaktaydı.92

Büyülü güçleri olduğuna da inanılan sandık hastaları iyileştirmekte, bulunduğu yere bereket getirmekteydi. Sandığın sorumluluğu Levililere verilmiş ve Levililer’den başkasının sandığa

86

Taha 20/ 17-21, "Şu sağ elindeki nedir ey Mûsâ?" Mûsâ dedi ki: "O benim değneğimdir. Ona

dayanırım, onunla koyunlarıma yaprak silkelerim. Onunla başka işlerimi de görürüm." Allah, "Onu yere at ey Mûsâ!" dedi. Mûsâ da onu attı. Bir de ne görsün o, hızla akan bir yılan olmuş! Allah şöyle dedi: "Tut onu. Korkma! Biz onu yine eski durumuna döndüreceğiz."

87

Ömer Faruk YAVUZ, “Kur’an’da Kutsal Mekan, Zaman ve Eşya Kavramlarının Sembolik Değeri”,

C.Ü. İlahiyat Fakültesi Dergisi, X/2 – 2006, ss.385-403.

88

Kemal POLAT, “Kutsal Nesnelerle İlgili Halk İnanışları” Halk İnanışları el Kitabı, ss.106-109.

89

Abdurrahman KÜÇÜK, “Ahid Sandığı”, TDV İslam Ansiklopedisi, C.1, İstanbul 1988, s.535.

90 Çıkış 25/10-22, Çıkış 37/ 1-9, 91 Sayılar 10/33-36 92 Çıkış 25/22.

25

dokunması yasaklanmıştır. Sandık, İsrailoğulları’nın göçebelik dönemlerinde çadırda muhafaza edilmiş,93

Kudüs Mabedi’nin yapımından sonra ise Mabed içerisinde özel olarak yapılan kutsalların kutsalı (Kudüs’ül-Akdes) bölümüne yerleştirilmiştir.94 Nebukadnezar, Mabedi yıktığında (MÖ 586) Ahid Sandığı kaybolmuştur. Yahudiler sinagoglarda Tevrat tomarlarını sakladıkları dolaba veya sandığa bu ismi vermekte ve Ahid Sandığı’na gösterdikleri saygıyı göstermeye devam etmektedirler.95

Hıristiyanlıkta kutsallık ilk dönemlerde soyut anlamda kullanılırken 5. yüzyıldan itibaren nesnelere de kutsallık atfedilmeye başlanmıştır. Hıristiyanlıkta kutsal olarak kabul edilen nesneler arasında altar (sunak masası-yeri), kutsal kase, relikler (Azizlerin kalıntıları) ve haç sayılabilir. Bu nesneler arasında Azizlerin kalıntıları oldukça geniş bir alanı kapsamaktadır. Azizlerin kalıntıları kutsal emanetler olarak kabul edilmiştir. Gömüldükleri yerler ziyaretler sebebiyle hac yerleri haline dönüşmüş, kalıntılar üzerine kiliseler inşa edilmiştir. Bu kiliselerden en bilineni Roma’da bulunan Aziz Petrus Bazilikası’dır. Bu kilise Havari Petrus’un mezarı üzerine inşa edilmiştir. Şehit olarak kabul edilen azizlerin vücut parçaları ve eşyaları hattâ onları öldürmek için kullanılan işkence âletleri azizin ruhuyla bağlantılı kabul edilmiş, büyülü, mucizevî, iyileştirici güçleri olduğuna inanılmıştır.96 Hıristiyanlar azizlerin kalıntılarına, mezarlarına, heykellerine dokunarak kutsanacaklarına inanmaktadırlar. Kutsallık atfedilen nesneler, azizlerin vücut parçaları ve eşyaları geniş coğrafyalara yayılmış, Hıristiyanlar kutsal kabul ettikleri bu kalıntılar yoluyla kutsanacaklarına, kutsalla bağlantı kurabileceklerine inanmışlardır.97