• Sonuç bulunamadı

E- HİKÂYELERDE ŞAHIS KADROSU

2- Yaşlarına Göre Erkekler

Yine bu erkek kahramanların kadınlarla nadiren karşı cins nazarıyla duygusal bir ilişkiye girdiklerini görmekteyiz. Kadın-erkek ilişkilerinin temelinde genellikle dostluk yatar.

Başkahraman olarak gördüğümüz erkekler, hikâyelerin tamamında aydın konumundadırlar. Okuyan, düşünen hatta yazan tiplerdir. Hassas ve duyarlıklı oluşlarının yanında, entelektüel bir kişiliğe sahip olmaları Selim İleri’nin kahramanlarının aydın yabancılaşması fenomenini rahatlıkla üstlenmelerine yol açmıştır. Bu yabancılaşma kahramanların temel özelliklerinden biri olmuştur. Hatta çocuk yaşta bu yabancılaşma duygusunun kahramanlar tarafından kişilik özelliklerine bağlı olarak yaşamaya başladığını görüyoruz.

Bu kahramanların büyük bir kısmı ya anneleriyle birlikte ya da yalnız yaşarlar. Hikâyelerde “baba” ve “kardeş” tipini başkahramanın ailesinden biri olarak görürüz. Fakat “anne” tipinin daha baskın olduğunu, daha sıklıkla kullanıldığını hemen fark etmek mümkündür.

Hikâyelerdeki erkekler belli gruplar halinde irdelenebilirler. Ekseriya hikâyelerde belli yaş grubu belli meslek ve görüşe sahip, biri birine benzer yaşantılar süren erkeklere rastlanır. Bu kahramanlar genellikle karşı güç grubunun değerlerini yansıtmazlar. Bunun yerine aktarılmak istenen temadan etkilenen., daha çok bundan rahatsızlık duyan kişilerdir.

2.Yaşlarına Göre Erkekler 2a. Çocuklar

Selim İleri’nin hikâyelerinde, çocuk kahramanlar önemli bir yer tutarlar.

“Müsamere”,”Kılıç Artıkları”, “Para”, “Yarın Ağlayacağım”,”Gelinlik Kız”,

“Ayrılık Var”,”Bütün İstanbul Bilsin”,”Erişmez Nevbahar”,”Sizinle İğrenç”,

“Elbise Haritaları”, “Kırık Minyatür”, “Mecnunu Çok Dağlar” adlı hikâyelerinin kahramanları sekiz-on yaşlarında erkek çocuklardır. Bu hikâyeler “Pastırma Yazı” ve “Dostlukların Son günü” adlı hikâyelerde yer alırlar. Hikâyelerdeki çocuk kahramanların adı genellikle “Kemal” olarak geçmektedir.

Adın belirtilmediği hikâyelerde de kahramanın aynı kişi olduğu hissedilmesi mümkündür. Gene bu çocuk kahraman karşımıza anlatıcı konumunda çıkar. Hikâyelerdeki vak’a, okuyucuya bu çocuğun gözünden aktarılır.

Selim İleri’nin “Müsamere” ve “Kılıç Yarası” adlı hikâyelerindeki çocuk kahramanlar, okul hayatları temel alınarak konu edilmiştir. “Müsamere” adli hikayede çocuk kahraman dejenere olmuş bir ailenin çocuğudur. Bu ailenin tüm olumsuzluklarını üzerinde taşır. Hissettirilen dejenerasyonla çatışmaz.

“Bütün arkadaşlarım özel okullara gittiler. İlle de Taşmektep’e diye tutturdu annem. Senin su geçirmez altın kol saatin var dedi, yirmi beş yakutlu yazıyor üzerinde Amerikanca. Cici çocuk olduğum oradan anlaşılacak, Onların yok. Bir çocuk ilkokulu devlet okullarında okumalıymış. Her tabakadan insanlarla tanışsın diye.” (s.111)

“Eski öğretmenim, kumar çok kötü alışkanlıktır, ev bark yıkar derdi iki de bir. Anneme söyledim, arkadaşlarıyla poker oynarken, hepsi güldüler.”

(s.113)

Alıntılarda da görüldüğü gibi, kahraman çocuk toplumsal adaletsizliliği aktarmak görevinde kullanılmıştır.

Öğrenci olarak karşımıza çıkan ikinci çocuk kahraman ise

“Müsamere”nin kahramanına benzemez. “Kılıç Artıkları” adlı hikâyenin kahramanı farklı bir tip olarak okuyucuya sunulur. Bu çocuk kahraman içine kapalı, yaşıtlarından kaçan, yaşının küçüklüğüne rağmen, yabancılaşmayı

yaşamaya başlamış bir şahıstır. Toplumsal dejenerasyona karşı yaşına rağmen tepkisel davranmaktadır.

“Ben hiçbirini bilmezdim, topların gürültüsü aylarca yüreğimi sıktı.

Şişman soluklarımla şehrin arasındaki caddeden -geceleri ışıklardan- gündüzlü öğrencilerin gezebileceklerinden, sinemalardan düpedüz - ve sözgelimi- başımın iki üstünde koşuşan o çocuklardan, sarışınlardan, esmerlerden, kaçardım.” (s.235)

“Sizinle İğrenç” adlı hikâyede yengesiyle arasında dostluk bağı gelişmiş olan Kemal, yengesinin yaşadıklarına karşı duyarlıklı bir davranış sergiler:

“Niçin dalıp gitmişti yengem bir gün, Kapalı çarşıda, ucuz gelinlikler, uğursuz mum çiçekleri, tozlu duvaklar satan bir dükkânın önünde? Elimi bırakmıştı. Gelinliklere yönelmişti. Büyülenmişçesine gelinlik giymiş taş mankenlerin yüzlerindeki boşluğu, anlamsızlığı sevmişti sanki.” (s.311)

“Gelinlik Kız” adlı hikâyede de kahraman yine duyarlı tavırlarıyla dikkati çeker: “Birden iştahım kapandı. İncila Abla’nın gözlerini aradım.

Bakışlarımız birleştiğinde dinerdi midemin sinsi bulantısı.” (s.277)

Çoğunlukla aynı nitelikleri taşıyan çocuk kahramanların anneleriyle gittiği ev ziyaretleri dikkat çekicidir. Gezmeye gidilen evler yok olan toplumsal değerlerin manalandırıldığı yerlerdir. Kahraman bu evlerde bir gözlemcidir.

Ancak yozlaşan her şeyi fark edebilmektedir.

“Bir günah gibi onlardan anneannemden, Neşecan Yengemden, Lütfi Bey’den olmadığımı, onlara benzemediğimi yineliyorum kendime. Bir günah gibi, utançla bunun bilincine o yıllarda vardığımı ve karşı koyamadığımı duyumsuyorum. (s.292)

Kahraman bir çocuk olmasına rağmen yaşananlarının doğru olup

olmadığım fark edebilmekte ancak karşı koyma gücünü kendinde bulamamaktadır.

2b. Gençler

Hikâyelerde bu grup kahramanlar sayıca çoğunluğu oluşturur Kahramanların yaşı bildirilmemesine rağmen sosyal ortamlarından ve yaşayış şekillerinden bu grupta olanların sayıca çoğunluğu oluşturduğu sonuca ulaşmak mümkündür. Bunlar:

İdealist tipteki genç erkek kahramanların bulunduğu hikâyeler şunlardır: Güzün Savaş, Cumartesi Yalnızlığı, Yıllar Var ki, Yarın Olsun, Kırlangıç Fırtınası, Bir Gönül Gurbetinde, Dostlukların Son Günü, Söyle Kalbim, Gelinlik Kız

Bohem tipteki genç erkek kahramanların bulunduğu hikayelerse şunlardır: “Hüzün Kahvesi”, “Yürek Burkuntuları”, “Asalak”,“Güzün Savaş”,

“Eski bir Kalbim”, “Yıllar Var Ki”, ”Yarın Ağlayacağım”, “Kırık Minyatür”,

”Mecnun Çok Dağlar”, “Yarın Olsun”, “Kırlangıç Fırtınası”, “Bir Gönül Gurbetinde”, “Dostlukların Son Günü”, “Kuşlar mı Konar”, “Söyle Kalbim”,

“Lanterna Magica.”

İdealist tipteki kahramanlar, hikâyelerde hiç bir zaman başkahraman değil ancak başkahraman tarafından özenilen tiptir. Başkahramanlar bu tipe sevgi ve saygı besler.

Bohem tipler ise hikâyelerin başkahramanlarıdır: “İnsanlardan uzak yaşam Işıl hep, çok uzak yaşamıştı. Aşevlerinden ürkmüştü, sinemalarda, bir başına, gerisindeki tütün kokulu soluğu duyarak, umutsuz mu umutsuz.

Dağlarca yalnızlığıyla topluma karışınca yürümesini şaşırır, ellerini koyacak yer bulamazdı.” (Hüzün Kahvesi s.10)

“Tek tek, baş dönmeleri ve yalnızlıklarla.” (Eski Bir Kalbim s.238)

“Harbiye-Şişli yolunda, bir başıma yapayalnız, kimsesiz, yürüyordum.

Dostlukların, sevgilerin, aşkların, duyarlıkların biteceğini bilir miydik?

Coşkularımızın, arkadaşlıklarımızın… Yağmur geçti, dolu geçti, yıl geçti: Bu kötü, bu bayağı, bu güzel, bu olağanüstü alaturka şarkılar” (Bir Gönül Gurbetinde s.3 6)

“Sanki mutlu olamayacağız. Hiç mutlu olamayacağız.” (Dostlukların Son Günü s.368)

Bu anlatılarda da görüldüğü gibi, bu tipin en önemli vasıfları yalnızlık, umutsuzluk ve karamsarlıktır. Başkahramanlara ait bu özellikler hikâyelerdeki akıcılığı olumsuz yönde etkilemiştir. Ancak kahramanların bu özellikleri yabancılaşmanın vurgulanmasını sağlanmıştır.

2c. Orta Yaşlılar

Orta yaş grubunun hikâyelerde çocuk ve genç kahramanlara göre daha az yer aldığını görülür. Bu hikâyelerde kaba ve sömürücü, idealist ve bohem olarak üç kısımda incelenebilir.

Kaba ve sömürücü tipler, sadece bu yaş grubunda karşımıza çıkar.

İdealist tiplerin ise, orta yaş grubunda bir ideolojinin temsilcileri olduğunu, yine genellikle başkahramanın saygı ve sevgisi ile karşılaşan tipler olduğunu görüyoruz. Bohem tipleri tamamı hikâyelerde başkahraman olarak yer alırlar.

2d. Yaşlılar

Selim İleri’nin hikâyelerinde rastladığımız tek yaşlı erkek kahraman

“Mecnunu Çok Dağlar” da yer alan “Zekeriya Dede”dir Bu kahraman idealize edilmiş bir tiptir. Yitirilmiş değerlerin temsilcisidir.

3. Mesleklerine Göre Erkekler