• Sonuç bulunamadı

YAŞAMIN SONUNA İLİŞKİN KARARLARDA TEDAVİYİ RED HAKKI’NA AİT İKİLEMLERE TIP ETİĞİ AÇISINDAN BİR BAKIŞ

Yrd. Doç. Dr. Engin KURT

GATA Tıp Tarihi ve Etik A.D.

Uzm. Dr. Mustafa Nuri Günçıkan

*GATA

İnsan Hakları Evrensel Bildirisinde yer alan hükme göre sağlık; Doğuştan kazanılmış bir insanlık hakkıdır. Sağlıklı yaşamın temel olmadığı, sağlanamadığı durumlarda insan haklarından söz edilemez. 10 Aralık 1948’de İnsan Hakları Evrensel Beyanna-mesi yayınlandığında, yaşama hakkı en temel haklardan biri olarak değerlendirilmiş-ti. Bu değerlendirmenin de nedeni, diğer hak ve özgürlüklerin gerçek anlamına ancak yaşama hakkı ile ulaşılabiliyor olmasıydı.

Dolayısı ile, Türkiye’de Hasta Hakları Yönetmeliği’nin Tedaviyi Durdurma ve Reddet-me başlıklı 25. maddesinde de belirtildiği üzere “kanunen zorunlu olan haller dışın-da ve doğabilecek olumsuz sonuçların sorumluluğu hastaya ait olmak üzere, hasta kendisine uygulanması planlanan veya uygulanmakta olan tedaviyi reddetmek veya durdurulmasını istemek hakkına sahiptir. Bu halde, tedavinin uygulanmamasından doğacak sonuçların hastaya veya kanuni temsilcilerine veyahut yakınlarına anlatıl-ması ve bunu gösteren yazılı belge alınanlatıl-ması gerekir.”

Bunlara rağmen, yaşamın sonuna ilişkin kararlar Biyoetiğin en çok tartışılan konu-larından birisi olmayı sürdürmektedir. Terminal dönemdeki hastaların yaşadığı bu zorlu süreçte “yaşam kalitesini yükseltmek mi?” yoksa “yaşamı uzatmak mı?” esas alınmalıdır, temeline dayanan ikilemler yaşanmaktadır.

Hekimlik uygulamalarında bir tarafta sıklıkla; hastanın kimi zaman bilgisine bile baş-vurmadan onun yararını gözetmek ve onun adına, onun en çok yararı olan kararı vermek türü geleneksel paternalist yaklaşımlar bulunurken, diğer tarafta da kişinin kendi yazgısını belirleme hakkı ve özerkliğe saygı ilkesi bulunmaktadır. Bu dengenin sağlanması ve korunmasında önemli kavramlardan biri ise “yeterlik”tir. Yeterlik; Ki-şinin düşünme, değerlendirme, karar verme ve uygulamaya koyma süreçlerinin de-ğerlendirilmesine ilişkin olarak kullanılan ve sınırları hala tartışmalı olan bir kavram olarak görülmektedir. Yeterlik değerlendirme sorunu ile en çok tıbbi girişimin reddi durumunda karşılaşılmaktadır.

Hasta kendisinin en çok yararına olan bir girişimi redderken, hekimin sorumluluğu; hastasının özerkliğine saygı göstermekle sınırlı mıdır? Yeterlik değerlendirilmesi ne zaman, nasıl ve kim ya da kimler tarafından yapılmalıdır? Soruları akla gelmektedir. Sonuç olarak; Hastanın tedaviyi reddederek, sağlığından hatta yaşamından vazgeç-mesinin özünde, yalnız kendisini değil yakınlarını ve toplumu da ilgilendirdiği unutul-mamalıdır. Bu yönüyle de son derece sorunlu bir sürece yol açan tedaviyi reddetme

yaklaşımında, tedaviyi reddeden, hatta bunu “vasiyet” şeklinde yazıya döken hasta-nın süreç içerisinde kararından vazgeçebileceği de göz önünde bulundurulmalıdır.

Anahtar Kelimeler: Yaşamın Sonu, Etik İkilemler, Tedaviyi Ret Hakkı

TREATMENT REFUSAL DECISIONS AT THE END OF LIFE IN VIEW OF MEDICAL ETHICS

Health, as stated in The Universal Declaration of Human Rights, is a human right acquired at birth. For the conditions in which a healthy life is neither considered es-sential nor provided, nobody can mention the existence of human rights. When the The Universal Declaration of Human Rights came out at December 10th, 1948; the right to live was considered as one of the basic rights. The reason for this was that, only through the right to live, the other rights and freedom could be fully realized. Consequently, the 25th item of the Patient’s Rights Regulation of Turkey titled Ter-mination or Refusal of Treatment states that “Except legally binding conditions, and with the total responsibility of the potential negative implications confined to the pati-ent, any patient has the right to refuse a planned treatment or the right to demand the termination of a treatment already in process. In this case, the implications of this witholding of the treatment should be expressed to the patient, or legal representati-ves or relatirepresentati-ves and this should be documented in writing.

Despite this, the decisions regarding the end of life continue to be one of the most debated subjects of bioethics. In the difficult process experienced by the terminally ill patients, the common dilemma is based on the main principle being whether our aim should be increasing the quality of life or increasing the life span.

In the practice of medicine, on the one hand, there is the traditional paternalist app-roach that aims to get benefit for the patient on behalf of the patient, frequently even without his knowledge; and thus aims to make the decision that carries the highest benefit for him. On the other hand, though, there stands the right for someone to determine one’s own future on his own will and the principle to respect autonomy. In order to provide and maintain a balance regarding these, one important concept of competence has been suggested. Competence denotes an assesment regarding the processes of one’s thinking, reasoning, deciding and putting this into action. This concept has still unclearly formed boundaries. The issue of the asssesment of com-petence most frequently arises on refusal of treatment situations.

When one patient refuses an intervention which could possibly give him the highest benefit, a variety of questions arise. Is the physician’s responsibility limited to sho-wing respect for the autonomy of the patient? When, how, and by whom should the

at a later point in time, abandoning one’s former decison of refusal of treatment even if it’s documented in their will.

Key words: The End of Life, Ethics Dilemmas, The Right To Refuse Treatment For