• Sonuç bulunamadı

Yaşama hakkının tanımına ve kapsamına ayrıntılı şekilde yer vermeyen Sözleşme’nin 2’nci maddesindeki bu boşluklar, Mahkeme’nin içtihatları ile doldurulmaktadır. Mahkeme yaşama hakkını yalnızca ölmeme hakkı olarak telakki etmemiş, bunun yanında ölüme çok yakın durumda olmayı, üstelik daha ileri giderek

      

87Zira çocuk aldırma konusunda yasal anlamda yetki veren düzenlemeyi Sözleşme’ye aykırı görmeyen Avrupa İnsan Hakları Komisyonu, bu hususta kabul edilemezlik kararı vermiştir.

88 BAHADIR, Yaşama Hakkı, s.19.

89 Benzer görüş için bkz. GÖZÜBÜYÜK/GÖLCÜKLÜ, Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi, 2009, s.156. Belirtilen konu ile ilgili kararlarında Komisyon daima ihtiyatlı hareket etmiş; yaşamın ne zaman başladığı sorununun tartışmalı bir husus olduğuna; söz konusu kavramın, kullanıldığı yere göre, farklı anlamlar ifade edebileceğine dikkat çekmiştir. Ceninin, kati surette 2’nci maddedeki korumanın kapsamında olmadığını söylemek Komisyon’a göre mümkün değildir. Zira gebeliğin iradî olarak sonlandırılması konusundaki anlayış ve ihtiyaç sebebiyle bu konuda mutlak ve genel kabul gören bir kural koymak imkân dâhilinde değildir. Her özel halin kendi şartları içinde değerlendirilmesi ile belirtilen konudaki sorun çözülecek ve bu çözüm arayışında ceninin korunması ile korunmaya değer öteki menfaatler arasındaki denge de dikkate alınacaktır.

26

ölüm karinesini90 bile belirtilen hakkın çerçevesi içerisinde değerlendirmeyi uygun görmüştür.91

Doğal sebepler haricinde kamu yararı gerekçesi öne sürülerek yeryüzünde alınacak tedbir ya da uygulanacak yaptırım gibi nedenlerle yaşama hakkının sınırlandırılamaması ve yok edilememesi, söz konusu hakkın kapsamını da belirlemektedir. Yaşama hakkı, bugün itibariyle kesin bir öldürülmezlik ilkesinin büyük çapta dünyada benimsenmesi neticesinde en üst seviyede korunmaya değer görülmeyi başarmıştır.92

Sözleşme ile tanınan hak ve hürriyetlere taraf devletlerce getirebilecek sınırlamaların sınırlarının çok iyi belirlenmiş olması, Sözleşme ile sağlanan denetim sisteminin en önemli özelliğini ortaya koymaktadır. Sözleşme’de düzenleme altına alınan hükümler, taraf devletlerin üzerinde hem fikir oldukları hak ve hürriyetlerin asgari müşterek paydasını teşkil etmektedir. Bu sebeple Sözleşme’ye kıyasen taraf devletler iç hukuk alanında daha geniş hak ve hürriyetler tanıyabilirler. Zira AİHS taraf devletlerin bu yöndeki yaklaşımlarını iç hukuklarına yansıtmalarına engel teşkil edecek bir düzenleme de öngörmemektedir. Ancak taraf devletler, AİHS ile tanınmış ve koruma altına alınmış olan hak ve hürriyetlere ait asgari standartları yerel hukukta muhakkak dikkate almak durumundadırlar.93

      

90 Bkz. Seyfullah ÇAKMAK, “Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi Hükümleri Ve Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi İçtihatları Işığında Yaşama Hakkı”, Adalet Dergisi, Sayı:19, Mayıs 2004, (“Yaşama Hakkı”), s.176. Başvuruya konu kişilerin yetkililer tarafından nerede olduğu belirlenemeyen bir yerde gözaltına alınmak suretiyle götürüldükleri, Mahkeme’nin Orhan Salih/Türkiye kararında özellikle belirtilmektedir. Bunun yanında söz konusu kişilerin yetkililer tarafından arandığına yönelik doğrudan kanıtlar da bulunmaktadır. 1994 yılında Türkiye’nin Güneydoğu bölgesinde yaşanan durumun genel koşulları göz önün alındığında Mahkeme’ye göre, kişilerin hukuka aykırı şekilde gözaltına alınışlarının yaşama hakkı bağlamında tehlike teşkil ettiği aksi düşünülemez bir gerçekliktir.

Mahkeme başvuruya konu olayın yaşandığı dönem zarfında, kolluk kuvvetlerinin fiillerinden dolayı sorumlu tutulmamalarına, Güneydoğu’da ceza hukukunun sağladığı himayenin etkisini azaltan durumların yol açtığını da vurgulamıştır. Başvuruya konu kişilerin sekiz yıldır nerede bulunduklarına yönelik herhangi bir bilgi elde edilemediğine dikkat çeken Mahkeme, güvenlik güçleri tarafından gözaltına alındıktan sonra söz konusu kişilerin ölmüş olma ihtimallerine diğer bir ifadeyle ölüm karinesinin bu kişiler bakımından gerçekleştiğine kanaat getirmiştir.

91 KILINÇ, s.110.

92İSMAYILOV, s.22.

93Said Vakkas GÖZLÜGÖL, Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi ve İç Hukukumuza Etkisi, Hilmi Usta Matbaacılık, Ankara 1999, s. 245-246.

27

Bütün hakların ve özgürlüklerin var olması için gerekli bir hak olan yaşama hakkı AİHS’in 2’nci maddesi ile koruma altına alınmış olup, söz konusu maddenin birinci fıkrasının birinci cümlesinde “herkesin yaşama hakkı yasanın koruması altındadır” ifadesine değinilmiş, “herkes” için geçerli genel bir kural ihdas edilmiştir.94 Sözleşme hazırlanırken ölüm cezası uygulaması ulusal hukuklarda yasal olarak addedildiğinden, Sözleşme de yaşama hakkının mutlak olmadığına vurgu yapmak için, “herkesin yaşam hakkı yasanın koruması altındadır” şeklinde düzenleme getirmiş ve akabinde yaşama hakkının istisnaları olabilecek diğer hallere yer vermiştir.95

Bahse konu temel hak, ulusun yaşamı için tehdit teşkil eden acil ya da kamusal tehlike durumunda sınırlayıcı hiçbir tedbirin konusu haline gelmeyen, tavize açık olmayan hakların sert çekirdeğini oluşturmaktadır.96

İnsan yaşamının tehlikeye atılmasına karşı AİHS’in 2’nci maddesi önemli bir koruma getirmektedir.97Bunun yanında Sözleşme’nin 2’nci maddesi, yaşamı tehlike altında olan kişiler için koruyucu tedbir alma yükümlülüğünü de kapsamaktadır.

Sözleşme’ye taraf devletlerin insan yaşamına yönelik tehlikeyi bertaraf etme konusunda 2’nci maddeden doğan yükümlülükleri bulunmaktadır. Ancak söz konusu yükümlülüğün ifa edilmesinde insan yaşamına ilişkin somut ve ciddi bir tehlikenin varlığı da aranmaktadır. Yetkili makamlar bir ya da birden fazla kişinin yaşamına ilişkin tehlikenin varlığından haberdarlarsa veya haberdar olmaları gerekiyorsa ve buna karşın beklenen makul ve gerekli önlemleri almamışlarsa, bu durumda Sözleşme’ye taraf devletlerin sorumluluğu doğabilecektir.98

Kasten öldürme suçu için af kanunu çıkarılması, böyle bir düzenleme için özel sebepler bulunuyorsa ve bu tür eylemlerin cezalandırılmasını önleme amacı       

94Kemal Fikret ARIK, “Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi Üzerine Bir İnceleme”, Ankara Üniversitesi Siyasal Bilgiler Fakültesi Yayınları, Ankara1965, s.101-102.

95 TANRIKULU, s.54.

96 BAHADIR, Yaşama Hakkı, s.21.

97TEZCAN/ERDEM/SANCAKDAR, İnsan Hakları Sorunu, 2002, s.168. AİHK, muayene amacıyla kan alınmasının, yaşama hakkı bakımından bir tehdit meydana getirmediğini gerekçe göstererek, bu yöndeki bir müdahalenin Sözleşme’nin 2’nci maddesinin ihlali anlamına gelmeyeceği kanaatine ulaşmıştır.

98 TANRIKULU, s.57.

28

güdülmüyorsa, söz konusu uygulama AİHS’in 2’nci maddesinin ihlali olarak kabul edilmeyecektir.99 Mahkeme’ye göre, kasten adam öldürme suçu için af kanunu çıkarılması özel nedenlere dayanıyorsa, bu ve benzeri eylemlerin cezalandırılmasına genel anlamda engel olma yönünde bir eğilim sergilenmiyorsa, bu yöndeki yasal düzenlemeler Sözleşme’nin 2’nci maddesini ihlal etmeyecektir.100

Diğer taraftan ölüm cezasına mahkûm olan bir kişinin cezası kesinleştikten sonra aradan uzun süre geçmesine rağmen, söz konusu ceza infaz edilmemişse, ölüm bekleyişi olgusu101 kapsamında değerlendirilen bu tarz somut vakalar, AİHS’in 3’üncü maddesinde mutlak şekilde koruma altına alınan işkence yasağının ihlali sonucunu doğurabilecektir.102

2’nci maddenin yorumlanmasında Mahkeme, Sözleşme’nin her bireyin korunmasını gaye edinen bir belge olduğu ve hükümlerinin bu korumayı etkili kılacak bir şekilde yorumlanması gerektiği noktasından yola çıkmaktadır. Nitekim Mahkeme McCaan ve diğerleri/Birleşik Krallık kararında;

“Yaşamı güvence altına almakla kalmayıp, yaşamdan yoksun bırakılmanın haklı görülebilecek hallerini de düzenleyen 2’nci maddenin 15’inci maddedeki yükümlülükleri azaltma kapsamına girmediği, onu barış zamanında gerçekten Sözleşme’nin en temel hükümlerinden biri haline getirdiği de akılda tutulmalıdır.

2’nci madde, Sözleşme’nin 3’üncü maddesi ile birlikte Avrupa Konseyi’ni oluşturan demokratik toplumların temel değerlerinden birini de kutsallaştırmaktadır. Bu nedenle de 2’nci maddenin hükümleri dar anlamı ile yorumlanmalıdır.” şeklindeki ifadeleri ile maddenin yorumlanması hususundaki görüşlerini net bir biçimde dile getirmiştir.

      

99BAHADIR, Yaşama Hakkı, s. 22.

100 ÇİFTÇİOĞLU, s.152.

101 Bkz. Mehmet Semih GEMALMAZ, “Bir İnsan Hakkı İhlali: Ölüm Bekleyişi Olgusu”, Milletlerarası Hukuk ve Milletlerarası Özel Hukuk Bülteni, Sayı:1/2, Yıl 10, 1990, (“Ölüm Bekleyişi Olgusu”), s.97. “Ölüm bekleyişi olgusu” ile kişi hakkında ölüm cezasına hükmedildikten sonra söz konusu cezanın infazına kadar geçen sürede mahkûmun içinde bulunduğu durum ifade edilmek istenmektedir. “Soreing Vakası” olarak bilinen ve Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi sistemi içerisinde karara bağlanan söz konusu başvuruda ölüm bekleyişi olgusu ele alınmıştır.

102TEZCAN/ ERDEM/ SANCAKDAR, İnsan Hakları Sorunu, 2002, s.169.

29

Yaşama hakkı açısından bir güvence tesis eden Sözleşme’nin 2’nci maddesi, ölme hakkını koruma altına almamaktadır. Bu hususta güncel ötenazi sorunu, Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi’nin 29/04/2002 tarihli Dianne Pretty/İngiltere kararına konu olmuştur. 103 Mahkeme, Pretty kararında yaşama hakkının ve kişisel dokunulmazlık hakkının ölme hakkını da kapsayıp kapsamayacağını ele almıştır.104

Başvuruya konu somut vakada boyundan aşağısı felce uğramış olmasına rağmen beyinsel fonksiyonları sağlıklı olan Dianne Pretty, hastalığının son evresinin ağır acı vermesi ve saygınlığını zedelemesine neden olması sebebiyle ıstırap duymamak ve saygın ve onurlu şekilde ölmek adına, ölüm zamanını kendisi belirlemek istemektedir. Her ne kadar İngiliz yerel düzenlemelerine göre intihar suç olarak addedilmese de, intihara yardım fiili suç olarak yerel mevzuatta yaptırım altına alınmıştır. İntihara yardım istemin reddi karşısında Pretty, Sözleşme’nin 2’nci maddesinin yaşama hakkı yanında ölme hakkı konusunda da karar kılma yetkisi bahşettiğini öne sürerek Mahkeme’ye müracaat etmiştir. Sözleşme’nin 2’nci maddesi ile taraf devletin görevinin yaşama hakkını koruma altına almak olduğunu, 2’nci maddenin garanti altına aldığı hak karşısında olumsuz bir şekilde yorumlanmasına cevaz verilemeyeceğini ifade eden Mahkeme, Pretty’nin iddialarını oybirliği ile reddederek 2’nci maddenin ölme hakkını koruma altına almadığını tereddüte mahal bırakmayacak şekilde içtihat zincirine eklemiştir.105

Bahse konu kararın yorumundan da görüldüğü gibi Mahkeme, Sözleşme’nin 2’nci maddesinin, bireylere yaşamak yerine ölümü tercih ederek kendi yaşamlarını istedikleri gibi yönlendirme hakkı verecek şekilde ve geniş bir biçimde yorumlanmasına izin vermemiştir.106

      

103 TANRIKULU, s.56.

104 Stefania NEGRI, Self-Determination, Dignity and End-of-Life Care, Regulating Advance Directives in International and Comparative Perspective, Martinus Nijhoff Publishers, Leiden, Boston, 2011, s.65.

105 TANRIKULU, s.57.

106 TANRIKULU, s.57.

30

Öte yandan üçüncü kuşak haklar olarak da bilinen sağlıklı çevre hakkı, barış hakkı, kitlesel yok edici silâh yasağı gibi kolektif haklar, yaşama hakkının sınırlarını ve kapsamını genişletmektedir.107

Bunun yanında Sözleşme’nin 2’nci maddesi mağdurun ölmediği hallerde de uygulanmaya açıktır. Mahkeme 02/09/1998 tarihli Yaşa/Türkiye kararında, mağdurun silahla ağır bir şekilde yaralanması olayında gereken şekilde soruşturma yürütülmemesi sebebiyle 2’nci maddenin ihlal edildiği sonucuna varmıştır.108