• Sonuç bulunamadı

D. Yaşama Hakkının Korunması

2. Devletlerin Pozitif Yükümlülüğü

Mahkeme güncel kararlarında, Sözleşme’nin 2’nci maddesinin ilk cümlesi olan “her bireyin yaşama hakkı hukuk tarafından korunur” şeklindeki ifadenin, devlete sadece hukuk dışı öldürme fiillerinden kaçınma sorumluluğunu değil, bunun

      

220 BAHADIR, Yaşama Hakkı, s. 36.

221 BAHADIR, Yaşama Hakkı, s.36.

222 BAHADIR, Yaşama Hakkı, s. 37.

223 BAHADIR, Yaşama Hakkı, s. 37.

58

yanında hâkimiyet alanı içinde bulunan kişilerin yaşamlarını korumak için makul önlemler alma sorumluluğunu da yüklediğini ifade etmektedir.224 Diğer bir ifadeyle Sözleşme’nin 2’nci maddesi, Mahkeme tarafından negatif ve pozitif ödevleri bir arada kapsar şekilde yorumlanmaktadır. Mahkemece “pozitif ödev” kavramının kullanılması yeni değildir. Söz konusu kavram ile ilgili içtihat hukuku son zamanlarda gözle görülür şekilde gelişme göstermiştir. Sözleşme’nin muhtelif maddeleri kapsamında pozitif ödev kavramının uygulanması, devletin sorumluluğunu arttırmaktadır. İlk defa McCann kararında devletin yaşama hakkını koruma görevinin kuvvet kullanımı sonucu öldürülen kişiler hakkında etkili bir soruşturma yürütmeyi zorunlu kıldığını tespit eden ve devletin yaşama hakkı kapsamında bir takım pozitif ödevlere haiz olduğu yaklaşımı içerisine giren Mahkeme’nin, güncel kararlarında taraf devletlerin yaşama hakkı açısından pozitif yükümlülüklerinin kapsamını oldukça net bir biçimde ifade ettiği görülmektedir.225

Yaşama hakkı kapsamında devletin araştırma, soruşturma ve kendi dışında ortaya çıkan ve ölüm ile neticelenen fiillere son verme konusunda ciddi tedbirler alma, etkin eylemlerde bulunma yükümlülüğünün mevcut olduğu görülmektedir.

Devletin yaşamı sonlandıran fiillerden kaçınma yanında hakkın etkin şekilde korunmasını tesis etme gayesine ilişkin olarak zorunlu tedbirleri almak konusunda da sorumluluğu bulunmaktadır.226

Mahkeme içtihatlarına göre, Sözleşme’nin 2’nci maddesinin ilk cümlesi, devleti kasti ve yasadışı öldürmeleri engellemekle ve kişilerin yaşama hakkını garanti altına almak için makul hukuksal tedbirleri almakla yükümlü saymıştır. Söz konusu yükümlülük, kişilerin yaşama hakkına yönelik olarak işlenecek suçları önlemek için etkin cezai düzenlemeler ortaya koyma ve söz konusu düzenlemelerin       

224 Osman/Birleşik Krallık kararı, Başvuru No:23452/94, Mahkeme’nin 28/10/1998 tarihli kararı, par.

116. Anılan kararda oyçokluğu ile Sözleşme’nin 2’nci maddesine aykırılık tespit edilmemiştir. Fakat Mahkeme’nin 14/03/2002 tarihli Paul ve Audrey Edwards/Birleşik Krallık, (Başvuru No: 46477/99) kararında Birleşik Krallık, mağdurun yaşama hakkını koruma konusunda gerekli tedbirleri alınmadığından bahisle 2’nci madde kapsamında sorumlu görülmüştür. Söz konusu olayda, başvurucuların hapishanede olan oğulları, aynı hücrede bulunan bir başka mahkûmun eylemi neticesinde hayatını kaybetmiştir. Mahkeme, yetkililer tarafından ölüme eylemi ile neden olan mahkûmun akıl hastası ve tehlikeli olduğu bilindiği halde, bu mahkûmun bir başka mahkûmla aynı hücrede tutulmasını göz önünde bulundurarak taraf devletin sorumlu olduğuna karar vermiştir.

225 ÖZDEK, s.150.

226KARAKAŞ, Kaya ve Ötesine, s.60.

59

ihlal edilmesini önleyici, bastırıcı ve cezalandırıcı bir uygulama sistemi kurma görevini de kapsamaktadır.227 Devletin pozitif yükümlülüğünü ifa etmiş sayılabilmesi için sadece yaşama hakkını koruyucu düzenlemelerin varlığı aranmamaktadır. Söz konusu düzenlemeleri uygulamaya geçiren, ihlalleri yaptırım altına alan, ilerde meydana gelebilecek olası ihlalleri cezalandıracak etkin bir adalet mekanizması kurması da gerekmektedir.228 08/04/2008 tarihli Ali ve Ayşe Duran/Türkiye229 kararında Mahkeme; başvurucuların oğullarının polis tarafından gözaltında tutuluyorken işkenceye maruz kaldığını, bu fiillerden sorumlu olan polis memurları hakkında yerel mahkeme tarafından mahkûmiyet hükmü verilmiş olmasına rağmen cezalarının ertelendiğini, polis memurlarının ifadeleri ile soruşturmanın yürütülmesine katkıda bulundukları gerekçesi ile cezalarından indirim yapıldığını belirlemiştir. Mahkeme’nin bu durumu yadırgayıcı bulmasının sebebi ise; yargılama esnasında polis memurlarının haklarındaki isnatları devamlı inkâr etmek haricinde herhangi bir beyanda bulunmamış olmalarıdır. Mahkeme, yerel mahkemenin vermiş olduğu kararın, bu tür fiillerin müeyyidesini hafifletmeye neden olduğunu ifade etmiştir. Nitekim polis memurları hakkında verilen hapis cezası infaz edilmemiştir ve haklarında disiplin soruşturması da gerçekleştirilmemiştir. Sonuç olarak AİHM yaptığı değerlendirme neticesinde, başvurucuların oğullarının bedensel ve manevi bütünlüğünü koruma altına almayan taraf devletin Sözleşme’nin 2’nci ve 3’üncü maddelerini ihlal ettiği kanaatine ulaşmıştır.230

Mahkeme, devletin söz konusu genel ve soyut yükümlülüğünü ifade etmenin yanında devletin yaşama hakkını koruma hususundaki pozitif ödevini sınırsız bir şekilde de yorumlamayı tercih etmemiştir. 231 Mahkeme, devletin pozitif       

227ÖZDEK, s.150.

228 ÇİFTÇİOĞLU, s.149.

229 Ali ve Ayşe Duran/Türkiye davası, Başvuru No: 42942/02, Karar Tarihi: 08/04/2008.

http://www.echr.coe.int /ECHR /EN/ Header/Case- Law / HUDOC/HUDOC+database/

230 TEZCAN/ ERDEM/ SANCAKDAR/ÖNOK, s.98-99.

231 Benzer görüş için bkz. ÇİFTÇİOĞLU, s.147. Sözleşme’nin 2’nci maddesi, yaşama hakkı tehlikeye giren kişiler için koruyucu tedbirler alma yükümlülüğünü kapsamaktadır. Devlet somut bir tehlike durumunda yaşama hakkının korunması için ciddi tedbirler almalıdır. Devletin bu yükümlülüğünden bahsedebilmek için insan yaşamına dönük somut ve ciddi bir tehlikenin var olması gerekmektedir.

Ancak daha önce de belirtildiği gibi söz konusu yükümlülük, kişiye devamlı surette kişisel koruma sağlayacak kadar sınırsız ve mutlak şekilde anlaşılmamalıdır. Bunun bir anlamda, olanak yükümlülüğü olduğu düşünülebilecektir. Pozitif bir yükümlülükten söz edebilmek için yetkililerin kişi ya da kişilerin yaşama hakkına ilişkin gerçek ve yakın bir tehlikenin mevcudiyetinden haberdar

60

yükümlülüğünün yetkili makamlara ölçüsüz bir yük getirmeyecek tarzda yorumlanması gerektiği görüşündedir. Bu yükümlülüğün yaşama hakkına yönelik olduğu öne sürülen her tehlike için yetkililerin tedbir almalarını gerektirmeyecek bir yükümlülük olduğu kabul edilmektedir. Pozitif bir yükümlülükten bahsedebilmek için, kişilerin yaşama hakkına üçüncü kişilerden gelebilecek gerçek ve yakın bir tehlikeden yetkililer olay anında haberdar olmalıdır veya söz konusu tehlikeden yetkililerin haberdar olması gerekmektedir. Ancak buna rağmen yetkililer tehlikeden kaçınmaya ilişkin tedbirleri almayı ihmal etmiş olmalıdır.232

Niteliği gereği tehlike teşkil eden faaliyetlerin düzenlenmesinin ve yürütülmesinin denetim altında bulundurulması, taraf devletin pozitif yükümlülüğü bağlamındaki diğer bir önemli konudur. Devletin tehlikeli faaliyetlere ait eksikliklerin tespitini ve söz konusu eksikliklerin düzeltilmesini, etkin bir düzenleme öngörmek suretiyle ve denetim mekanizması kurmak yoluyla sağlaması gerekmektedir. Söz konusu faaliyetler nedeniyle yaşamları tehlike altında olabilecek kişilere, risk değerlendirmeleri ve önleyici tedbirler alınabilmesi açısından yeterli düzeyde bilgi verilmesi gerekmektedir. Devlete izafe edilen pozitif yükümlülük bahse konu tehlikeli faaliyetin özel teşebbüsler tarafından gerçekleştirilmesi halinde de aranmaktadır. Aynı sorumluluk doğal afetler açısından da geçerlidir.233

Mahkeme, 20/03/2008 tarihli Budayeva ve diğerleri/Rusya kararında234 dağlık bir bölgede yaşanan toprak kayması neticesinde meydana gelen ölüm ve yaralanma olayında doğal afetler sebebiyle devletin sorumluluğunun doğabileceğine karar vermiştir. Mahkeme, 18/06/2002 tarihli Öneryıldız/Türkiye kararında ise, bir çöplükte metan gazı birikmesi neticesinde yaşanan patlamanın yol açtığı ölüm olayları nedeniyle Türkiye hakkında ihlal kararı vermiştir. Ümraniye çöplüğünde biriken metan gazının patlaması neticesinde çöplük yakınında bulunan on bir

        olmaları ve buna rağmen beklenebilecek makul tüm önlemleri almamış olmaları gerekmektedir.

Mahkeme 10/10/2000 tarihli Akkoç/Türkiye, 27/04/2006 tarihli Ataman/Türkiye, 21/10/2008 tarihli Kılavuz/Türkiye ve 28/03/2000 tarihli Kılıç/Türkiye kararlarında, Sözleşme’nin 2’nci maddesinin ihlal edildiğine kanaat getirmiştir. Bu kabilden kararların sayısı azımsanmayacak kadar çoktur.

232 ÖZDEK, s.150.

233 ÇİFTÇİOĞLU, s.151.

234 Budayeva /Rusya davası, Başvuru No: 15339/02, Karar Tarihi: 20/03/2008.

http://www.echr.coe.int /ECHR /EN/ Header/Case- Law / HUDOC/HUDOC+database/

61

gecekondunun yıkılması sebebiyle, bahsi geçen evlerden birinde ikamet eden başvuran, ailesinden dokuz kişiyi kaybetmiştir. Somut olayda AİHM, Ümraniye çöplüğünü kullanan dört belediye tarafından bu hususta hiçbir tedbirin alınmadığını, başvuranın bu bölgede oturmasına izin verildiğini gerekçe göstererek yasaya aykırı şekilde tehlikeli bir bölgeye gecekondu yapan başvuranın kendi kusurlu eylemine rağmen Türkiye hakkında ihlal kararı vermiştir.235

Yaşama hakkının devlete pozitif yükümlülükler izafe ettiği doğrultusundaki Mahkeme içtihadının uyguladığı kararlardan biri olan Öneryıldız kararında Mahkeme, olaya ilişkin olarak iç hukukta alınan tedbirlerin yeterli ve etkili olmadığından bahisle 2’nci maddenin gerektirdiği pozitif yükümlülüklerin yerine getirilmediğine değinmiştir.236

Mahkeme’nin taraf devletlere yüklediği yaşama hakkını koruma pozitif ödevi konusundaki içtihadına ve yaşama hakkının geniş yorumuna Öneryıldız kararının katkısı oldukça önemlidir. Sadece devletin öldürmeme yükümlülüğü olduğu kabulünden hareket eden ve yaşama hakkına bu yönde bakan negatif anlayışın yetersizliği karşısında AİHM gibi, diğer uluslararası insan hakları organları da yaşama hakkının koruma altına aldığı alanı genişleten bir yorum süreci içerisine girmişlerdir.237

Taraf devletin, Sözleşme’nin 2’nci maddesinden doğan pozitif yükümlülüğü, bilhassa İngiltere’ye karşı Osman kararında238 tartışılmıştır. Somut olayda Osman çiftinin çocuğunun, bir ilkokul öğretmeni tarafından aşağılanması, taciz edilmesi ve izlenmesi karara konu olmuştur. Öğretmenin, çocuğun babasını öldürmesi, çocuğu ise yaralaması üzerine Strasbourg organları önünde, anne ve çocuk, yetkili makamların öğretmenin bu durumundan haberdar olduklarını, fakat buna karşın gereken koruyucu önlemleri almadıklarını öne sürmüşlerdir. Ancak Mahkeme, söz konusu kişilerin yaşama hakkının tehlikede olduğuna yönelik bir bilgi

      

235 ÇİFTÇİOĞLU, s.151.

236 ÖZDEK, s.155.

237 ÖZDEK, s.157.

238 Osman/Birleşik Krallık davası, Başvuru No: 23452/94, Karar Tarihi: 28/10/1998.

http://www.echr.coe.int /ECHR /EN/ Header/Case- Law / HUDOC/HUDOC+database/

62

bulunmadığını, öğretmen hakkında düzenlenen psikiyatrik raporlarda ise herhangi bir hastalık emaresine rastlanılmadığını gerekçe göstererek, somut olayda 2’nci maddenin ihlal edilmediğine karar vermiştir.239

Yaşama hakkı devleti pozitif önlemler almaya mecbur bırakmaktadır. Bahse konu hakkın etkin şekilde kullanımını sağlama yükümlülüğüne haiz olan devletin, ihlalin meydana gelmesini engellemek konusunda gerekli önlemleri almaması durumunda sorumluluğu doğabilmektedir. Devletin bu konudaki sorumluluğu, hak ve özgürlüklere saygı göstermenin yanı sıra, bu hak ve özgürlükleri etkili şekilde garanti altına almayı da kapsamaktadır. Gerekli yasal mevzuat değişiklikleri ve düzenlemeler tek başına bir anlam ifade etmemekte, aynı zamanda ihlalleri engelleme noktasında gereken önlemlerin alınması da önem arz etmektedir. Bu konuda insan hakları ihlallerinin önlenmesi amacıyla gereken önlemleri almayan taraf devletin özen yükümlülüğündeki eksiklik nedeni ile sorumluluğu doğmaktadır.240

Kişiye karşı saldırı fiillerini önleme ve giderme sorumluluğu kapsamında yaşama hakkının korunma altına alınması için, devletin önleyici, giderici ve ihlali müeyyide altına alan, bunun yanında somut mekanizmaları içeriğinde bulunduran bir cezai mevzuat oluşturması ve üçüncü kişilerin suç niteliğindeki fiilleri ile yaşamları tehlikede olan kişilerin korunması için birtakım tedbirleri alması pozitif yükümlülüğün gereğidir.241

Taraf devletin önleyici, giderici ve müeyyide altına alan nitelikteki düzenlemeleri içeriğinde barındıran ceza mevzuatını ihdas etme sorumluluğunun yanı sıra, üçüncü kişilerin fiillerine karşı bireyi koruma ve meydana gelen olaylar sonucunda etkin soruşturma gerçekleştirme pozitif yükümlülüğü, Mahkeme tarafından açık bir şekilde içtihatlara yansıtılmıştır.242

      

239TEZCAN/ ERDEM/ SANCAKDAR, İnsan Hakları Sorunu, 2004, s.208.

240KARAKAŞ, Kaya ve Ötesine, s.60.

241KARAKAŞ, Kaya ve Ötesine, s.60.

242KARAKAŞ, Kaya ve Ötesine, s.60.

63

Devlet otoritesinin mevcut olduğu bir yerde bir kişinin başka bir kişi tarafından öldürülmesi suç olarak düzenleme altına alınmalıdır. Benzer şekilde bazı hallerde devletin, bir kişinin hayatını kaybetmesini engelleyecek önleyici tedbirleri alması gerekmektedir.243

Egemenlik alanı içerisinde bulunan kişilerin yaşama hakkını korumak için devletin üstleneceği ilk görev, bu konuda uygun ve makul tedbirleri almaktır. Devlet bu tedbirleri, yasama organı vasıtasıyla gerekli yasal düzenlemeleri gerçekleştirerek ortaya koymalıdır. Devlet bu görevini, yaşama hakkını ihlal eden eylemlerin kanunlarda suç olarak düzenlenmesi ve cezalandırılması yöntemiyle ifa edebilecektir.244

Mahkeme’nin, devlete ait pozitif yükümlülükleri giderek yürütme organının alanına doğru genişletmeye başladığı görülmektedir. Mahkeme, Kılıç kararında;245 Sözleşme’nin 2’nci maddesinin birinci fıkrasının ilk cümlesinin gereği olarak devletin kasti ve yasadışı öldürme eylemlerini önleme yükümlülüğünün yanı sıra, kişilerin yaşama hakkının hukuki manada koruma altına alınması için makul tedbirleri alması görevinin de bulunduğunu ifade etmektedir. Söz konusu hüküm, bireylere yönelik olarak işlenecek suçları caydırıcı ve etkili cezai düzenlemeler ihdas ederek ve öngörülen bu hükümlerin ihlal edilmesini önleyici, bastırıcı ve cezalandırıcı infaz sistemi oluşturarak yaşama hakkını koruma altına alma hususunda devlete yüklenecek asli bir görevi de kapsamaktadır. Pozitif yükümlülüğün sonucu olarak devlet otoritelerinin, kişi ya da kişilerin yaşama hakkına yönelik gerçek ve yakın bir tehlikenin mevcudiyetinden bilgi sahibi olmaları ve söz konusu tehlikeden sakınabilmek için yetkileri dâhilinde gerekli tedbirleri almaları gerekmektedir.246

Devlet, kişilerin yaşama hakkını etkin şekilde korumak için gereken çabayı göstermek, bu doğrultuda kişileri diğer kişilerin yaşamsal anlamda tehlike ortaya koyan fiillerinden korumak için uygun tedbirleri almak, yaşamı yok etmeye yönelik

      

243 KILINÇ, s.100.

244 KILINÇ, s.100.

245 Kılıç/Türkiye davası, Başvuru No: 22492/93, Karar Tarihi: 28/03/2000. http://www.echr.coe.int /ECHR /EN/ Header/Case- Law / HUDOC/HUDOC+database/

246 KILINÇ, s.101.

64

fiilleri etkin şekilde cezalandırmak için kanunlarında gerekli müeyyideler öngörmek, söz konusu hükümlerin çiğnenmesini önlemek, cezalandırmaya ilişkin kovuşturma sürecini etkin bir biçimde koordine etmek ve verilen cezaların infazını titizlikle yerine getirmekle sorumludur.247

Devlet pozitif yükümlülük çerçevesinde hukuka aykırı öldürme eylemlerine karşı etkin biçimde mücadele sağlayan hukuki ve idari mekanizmayı oluşturmakla birlikte kamu görevlileri tarafından güç kullanımına ilişkin kuralları açık bir şekilde belirleyerek, söz konusu düzenlemeleri AHİS standartları ile uyumlu bir biçime dönüştürmelidir. Yaşama hakkı bakımından tehdit niteliğindeki diğer faaliyetler de gözden geçirilmelidir. Mahkeme, 17/06/2008 tarihli Abdullah Yılmaz/Türkiye kararında; 248 bir uzman çavuşun meslek etiğine uygun olmayan davranışları neticesinde emrinde bulunan erin intihar etmesi ile ilgili somut vakada, olayın koşullarına göre emri altında bulunan erlerin bedensel ve zihinsel bütünlüğünü korumakla yükümlü olan profesyonel ordu mensubu uzman çavuşun, bu yükümlülüklerini ifa edebilmesi açısından yeterli olmadığı yönünde bir değerlendirmede bulunmuştur. Yerel düzenlemelerin, bir uzman çavuşun emri altında bulunan eri yönetmek ve hassas bir olayla yüz yüze kaldığı zaman görev ve sorumluluklarını tespit etmek bakımından eksik yönleri bulunduğunu ifade eden Mahkeme, somut olayda yetkili mercileri, mağduru amirlerinin uygun görülmeyen hareketlerinden korumak için yetkileri kapsamındaki her önlemi almış sayılmadıklarından bahisle sorumlu tutarak, erin intiharına konu başvuru sonucunda Sözleşme’nin ikinci maddesinin Türkiye tarafından ihlal edildiğine karar vermiştir.249

Devletin yaşama hakkını tehlike altına alan suçlara yönelik olarak caydırıcı ceza hukuku hükümlerini yürürlüğe koyma sorumluluğu bulunmaktadır. Bunun yanında devlet söz konusu hükümlerin ihlali edilmesini önlenmeye, bastırmaya ve cezalandırmaya ilişkin bir yasal mevzuat sistemi oluşturmak zorundadır.250

      

247 ÇİFTÇİOĞLU, s.146.

248 Abdullah Yılmaz/Türkiye davası, Başvuru No: 21899/02, Karar Tarihi: 17/06/2008.

http://www.echr.coe.int /ECHR /EN/ Header/Case- Law / HUDOC/HUDOC+database/

249 ÇİFTÇİOĞLU, s.147.

250 KILINÇ, s.101.

65

Mahkeme, devletin Sözleşme kapsamındaki pozitif yükümlülüğünü güncel kararları ile sürekli genişletme yaklaşımı içerisine girmiştir. Sözleşme’nin koruma altına aldığı hak ve özgürlüklerin devlete pozitif ödevler yüklediği şeklindeki yorum, Sözleşme’nin muhtelif maddeleri bakımından da göz önünde bulundurulmaktadır.

Devletin pozitif yükümlülüğü konusunda Mahkeme’nin geliştirdiği içtihadın mihenk taşlarından birini Öneryıldız kararı oluşturmaktadır. Devletin yaşama hakkı kapsamındaki ödevlerini genişleten Mahkeme’nin bu yöndeki içtihadının önemli bir parçasını oluşturan söz konusu karar, yaşama hakkının ihlali tehlikesini bünyesinde bulunduran çevre sorunlarında devletin sorumluluğunu Sözleşme’ye atfeden bir karar şeklinde algılanmaktadır.251

Yaşama hakkı ile yakından alakalı bulunan ve korunma yükümlülüğü altında olan sağlık hakkı da devletin güvencesi kapsamında görülmektedir. Hastalık ve ölüm ile karşı karşıya kaldığı halde maddi yoksunluktan dolayı tıbbi destek alamayan kimseler bakımından klasik haklar arasında yer alan yaşama ve beden bütünlüğünü koruma hakkının özü itibariyle vazgeçilmez bir niteliğe haiz olması, devletin sağlık hakkını koruma yükümünün gerekçesini oluşturmaktadır. 252 Mahkeme bazı kararlarında ceza hukukunun kapsamı dışına çıkıp, devletin pozitif yükümlülüklerinin öncelikli olarak sağlığın korunması ve bir takım sosyal hizmetlere de hasredilebileceğine dikkat çekmiştir. Devlet yalnızca kamuya ait hastanelerde değil, bunun yanında özel hastanelerde gerçekleşen ölümlerden de sorumlu görülebilmektedir.253 Devletin sağlık hizmetlerinde belli bir kalite ve standardı tesis etmekle kişilerin yaşama haklarını koruma hususunda genel bir yükümlülüğe haiz olup olmadığı sorunu ise Mahkeme içtihatlarında açık bir biçimde ortaya koyulmuş değildir. Mahkeme Kıbrıs kararındaki mütalaasında,254taraf devlet yetkililerinin toplumun geneline garanti ettikleri sağlık hizmetlerini sunmamak suretiyle Sözleşme’nin 2’nci maddesi uyarınca bir bireyin yaşama hakkını tehlike altına almış olabileceklerinden bahsetmiştir. Mahkeme Sözleşme’nin 2’nci maddesinin birinci       

251 ÖZDEK, s.156.

252 BAHADIR, s.40.

253 KILINÇ, s.101.

254 Lech GARLICKI, “İnsan Hakları Avrupa Sözleşmesine Göre Yaşam Hakkı”, TBB İnsan Hakları Avrupa Sözleşmesi ve Adli Yargı Sempozyumu, Yargıtay Konferans Salonu, Ankara, 26-27/09/2003, s.85.

66

fıkrasının, devleti yalnızca kasten ve kanuna aykırı öldürme eylemlerinden kaçınmakla değil, bunun yanında kendi egemenlik alanı içinde bulunan yaşamları korumak için makul önlemler almakla da görevlendirdiğini ifade etmiştir. Mahkeme söz konusu davada Sözleşme’nin 2’nci maddesine göre bir taraf devletin sağlık hizmetlerini yerine getirirken belli bir kaliteyi ve standardı tesis etmekle yükümlü olup olmadığı hususunda ise bir değerlendirmede bulunmamaktadır.255

Mahkeme bunun yanında devletin kişinin yaşamını korumak için gereken tıbbi tedavi ya da ilaç giderlerini karşılamasının da yükümlülük dâhilinde değerlendirilebileceğini ifade etmiştir. 09/06/1996 tarihli LCB/İngiltere kararında,256 devletin yaşama hakkını koruma altına almak için gerekli tüm gayreti göstermekle yükümlü olduğunu, söz konusu yükümlülüğün sağlık konusunda önlem almayı da kapsadığını, devletin hasta yaşamının korunması için makul önlemler alması hususunda sağlık kuruluşlarının göz önüne alması gereken kuralları düzenleme altına alması gerektiğini, hekim kontrolü altında olan hastaların ölmesi halinde, ölüm olayını aydınlığa kavuşturmak ve olaydan sorumlu tutulabilecek kişilerin tespiti cihetine gitmek konusunda tedbir alarak etkin ve bağımsız bir adalet mekanizması oluşturmak mecburiyeti olduğunu belirtmiştir. Mahkeme, 17/01/2012 tarihli Calvelli ve Ciglio/İtalya kararında257 da benzer ifadelere yer vermiştir.258

      

255 KILINÇ, s.102.

256 Bkz. DUTERTRE, s.33. L.C.B./Birleşik Krallık davasında ise Birleşik Krallık’ın gerçekleştirdiği nükleer denemeler esnasında Christmas Adası’nda bulunan ve lösemi hastası olan başvurucunun iddialarına yönelik başvuruda Mahkeme, devletin başvurucuyu kasıtlı şekilde yaşamından mahrum bırakma niyetiyle hareket etmediğine karar vermiştir. Fakat Sözleşme’nin 2’nci maddesi bağlamında devletin, başvurucunun yaşamının tehlike altına girmesini engellemek için gereken her türlü tedbiri alıp almadığını değerlendirmiştir. Sonuç olarak Mahkeme bu hususta da devletin sorumluluğunu yerine getirdiğine karar vermiştir.

257 Abdullah Yılmaz/Türkiye davası, Başvuru No: 21899/02, Karar Tarihi: 17/06/2008.

http://www.echr.coe.int /ECHR /EN/ Header/Case- Law / HUDOC/HUDOC+database/

258 ÇİFTÇİOĞLU, s.145. Ayrıntılı bilgi için bkz. Mahkeme, Calvelli ve Ciglio davasında da aynı

258 ÇİFTÇİOĞLU, s.145. Ayrıntılı bilgi için bkz. Mahkeme, Calvelli ve Ciglio davasında da aynı