• Sonuç bulunamadı

Yaş ve Medeni Durumun Kadın İstihdamı Üzerindeki Etkileri

İnsanların çalışması, çalışma çağında olup olmamalarına bağlıdır. Ancak

kadınların çalışma çağı, toplumsal ve yasal düzenlemelerle (kadınların daha erken emekli olması gibi) erkeklere göre daha kısadır. Kadının yaşı, ekonomik ve toplumsal etmenler, kadının işgücüne katılımı ile doğrudan ilişkilidir.

Çeşitli yaş gruplarına göre kadınların istihdama katılımı erkeklerden oldukça farklı bir seyir izlemektedir ve erkeklerinkinden daha düşüktür. Evlenme ve çocuk doğurma gibi dönemlerinde de kadınların istihdama katılım oranı düşmektedir. Hatta bazı durumlarda nişanlanan kadınlar bile işten ayrılmakta ve evde ekonomik olmayan faaliyetleri sürdürmeyi tercih etmektedirler. Bunların bazıları kendi isteğiyle, bazıları da eşinin isteğiyle olabilmektedir. Boşanmış kadınların istihdama katılım oranı ise; evli, hiç evlenmemiş ya da eşi ölmüş kadınlara göre daha fazladır. Çünkü boşanmış olan kadın ekonomik anlamda bir sıkıntı içine düşebilir. Eşinden nafaka da almıyorsa, çalışmak kendisi için bir zorunluluk haline gelmektedir.

82Gülay Toksöz, “Türkiye’de Kadın İşgücü ve Marjinal Sektörde İstihdamı”, Türkiye’de Kadın İşgücü Seminerleri I –II, TİSK Yayınları No:192, Ankara, Aralık 1999, s. 63.

83Melike Bildirici ve Nilgün Anafarta, “Türkiye’de Kadın Emeği Üzerine Bir Araştırma”, İktisat- İşletme ve Finans Dergisi, Bilgesel Yayıncılık, Cilt:16, Sayı:179, 2001, ss. 53-71.

53 Özellikle yaşam maliyetlerinin daha yüksek olduğu büyük kentlerde ayakta kalabilmek için çalışmak gerekliliği vardır. Ayrıca, sosyalleşmek ve eşinden ayrıldığında yaşadığı sıkıntılardan uzaklaşabilmek amacıyla da boşanmış olan kadın çalışmayı tercih edebilmektedir. Kadının işgücüne katılımı yaş gruplarına göre incelendiğinde ortaya “M” harfi şeklinde bir grafik çıkmaktadır; işgücüne katılım oranı 20-24 yaşlarında en yüksek noktaya ulaşmakta ancak 30 yaş düzeyinde, 0-6 yaş çocuklarına bakmak için çalışmaya ara veren annelerle birlikte düşüş göstermektedir. 40’lı yaşlarda tekrar yükselme eğilimine girerek, 40-54 yaş arası kadınlarda istihdama katılım oranı tekrar en yüksek düzeye ulaşmaktadır84.

Kreş ve evde çocuk bakım hizmetlerinin olması da her zaman kadının çalışmayı tercih etmesine olanak vermemektedir. Çünkü bu tip hizmetler oldukça pahalıdır ve aileye ek bir bütçe getirmektedir. Kadının çalışarak ancak bu hizmeti karşılaması durumunda seçimi, evde oturarak çocuğuna kendisi bakmak ve aynı zamanda anneliğin keyfini çıkararak okul öncesi çağındaki çocuğuna istediği şekilde eğitim vermek olacaktır.

Aile sorumluluklarının en ağır olduğu dönemde kadının çalışmaya ara vermesi ve daha sonra tekrar işgücü piyasalarında yerini alması “kesikli kariyer” modelini simgelemektedir. Bu model, olanaklarla birlikte sorunları da beraberinde getirmektedir. Öncelikle belli bir süre sonra iş yaşamına dönen kadınlar edindikleri deneyimleri, aile sorunlarının daha hafiflemiş olması, fazla eğitime gereksinim duymamaları, işgücü devri ve devamsızlıklarının daha az olması nedeniyle, işe yeni başlayan gruba göre işverenler tarafından tercih edilmektedirler. Öte yandan, özellikle yüksek nitelik gerektiren mesleklerde kadınların belli bir süre piyasaların dışında kalmaları; onların yeniliklerden ve gelişmelerden uzak kalmalarına, bazı özelliklerinin yetersiz hale gelmesine ve yetenek ve becerilerine olan güvenlerinin azalmasına yol açmaktadır. Bunları telafi etmek için oldukça yüklü maliyeti olan eğitim ve kurslara katılmak gerekmektedir. Gittikçe daha çok ülkede bu tip kurslar ve

84Aslı Karataş, Türkiye’de Kadın İşgücünün Durumu: Denizli Tekstil Sektöründe Kadın İşgücü Örneği, (Yayınlanmamış Yüksek Lisans Tezi), Muğla Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü, Muğla, 2006, s. 80.

54 eğitimler; üniversiteler, eğitim merkezleri, işletmeler, devlet ve bazı örgütler tarafından düzenlenmektedir85.

Günümüzde pek çok yüksek öğrenim görmüş kadın eşi ve çocukları için kariyerinden vazgeçmiş ve çalışmayı bırakarak ev hanımı ünvanıyla yaşantısına devam etmek zorunda kalmıştır. Çünkü çocukların bakımı ve evin idaresi için ödenecek ek ücretler çalışıldığı zaman bunları karşılayabilecekse, kadınlar ancak o zaman çalışmayı düşünebilmektedirler.

Kadının aile içi sorumluluklarını artıran medeni durum değişiklikleri, onun istihdamını bazen engelleyebilir kimi zaman da diğer etmenlerin etkisiyle artırabilir. Örneğin koca gelirinin yeterli olduğu durumda, evlendikten sonra kadın çalışma yaşamını bırakabilir ya da masraflar artacağı için, evlilik sonrası kadın da çalışmak durumunda kalabilir. Kısacası medeni durum, eğitim düzeyi, çalışma yönelimi, aile tipi, koca geliri ve tutumları gibi etmenler; kadının istihdamını farklı şekillerde etkilerler.

E. Kadınların Karşı Karşıya Kaldığı Ücretsiz Aile İşçiliği Sorunu

Ekonomi literatüründe çalışmak kavramı işgücüne katılım ve istihdam anlamındadır. Ancak çalışmak kavramını sadece bu tanımla sınırlı görmek, kadınların yer aldığı her türlü ekonomik faaliyetin değersiz ve önemsiz olarak görülmesine yol açar. Çünkü kadınların ekonomik faaliyet olarak görülmeyen her türlü sorumluluk ve yükümlülükleri, onların işgücü arzını dolayısıyla istihdamını önemli ölçüde etkilemektedir86.

Kadının gün boyunca evde yapmış olduğu her türlü faaliyet, ekonomik karşılığı olmadığı ve para getirmediği için “ücretsiz aile işçiliği” olarak adlandırılabilir. Ev işi, çocuk bakımı gibi bu işlere harcanan zaman, gelir getiren bir

85Albert Rees, The Economics of Work and Pay, Harper & Row, New York, 1973, ss. 16-18. 86Seyfettin Gürsel, Haluk Levent, Enver Taştı, Arzu Yörükoğlu, Ayla Saygılı Erçevik ve Pelin Tercan, “Türkiye’de İşgücü Piyasası ve İşsizlik”, TÜSİAD Yayını, No:TÜSİAD-T/2002/12-354, İstanbul, 2002, ss.44-45.