• Sonuç bulunamadı

Birçok araştırmada, örgütlerdeki yıldırma olgusu yıldırmayı uygulayanın ve mağdurun kişiliği ile açıklanmaya çalışılmaktadır.

Zapf (1999), işyerinde hakkını aramayan ve sessiz kişilerin, Einarsen vd. (1994) ise, özgüveni eksik, çekingen, tartışmadan uzak duran kişilerin yıldırma mağduru olma ihtimalinin yüksek olduğunu belirtmiştir. Bingöl (2007)'ye göre ise, insanların ukalalığı, sosyal yeteneklerin eksikliği, sürekli olarak şikayet etme, saldırgan tavırlar gösterme, düşük performans gösterme gibi davanışlar sergileyen insanlar yıldırma mağduru olmaktadır.

Davenport vd. (2003), yıldırma mağdurlarının, zeka, yeterlilik, başarı, kendilerini işlerine adama, yaratıcılık gibi birçok olumlu özelliği olduğunu belirtmiştir. Yaratıcılık özelliğinden kaynaklı yıldırma mağduru insanların ortaya çıkardığı başarılı fikirlerin diğer insanları rahatsız etmesinden dolayı da yıldırmaya maruz kalmaktadırlar. Bazı durumlarda, insanlar sahip oldukları bazı fiziksel özelliklerden dolayı yıldırmaya maruz kalabilmektedir.

Bu özellikler, kişinin rengi, cinsiyeti, göz rengi, saç rengi, aksanı gibi özelliklerdir.

Kişilerin ailelerinden aldığı görgü ve terbiye de yıldırma konusunda önemli bir özelliktir.

Coyne vd. (2000), özel ve kamu sektöründe gerçekleştirdiği araştırma sonuçlarına göre, dengesizliği yüksek olan, endişeli, nevroz, şüpheci, hakkını çok aramayan, rekabetten uzak duran insanlar yıldırma mağduru olmaya meyilli insanlardır.

Tutar (2004), yıldırma ve kişilik arasındaki ilişkiyi baz alarak insanların kişiliklerini analiz etmek istemiş ve bunu yaparken de A ve B tipi kişilik özelliklerini temel almıştır. A

66

tipi bireylerin sürekli bir zaman kaygısı olduğunu ve bu zamana sığdırmaları gereken birsürü işleri olduğunu, rekabetçi, saldırgan, aşırı duyarlı, telaşlı, kaygılı, çabuk konuşan, konuşmayı yönlendirmeye çalışan ve hızlı düşünen insanlar olduğu belirtilmiştir. B tipi insanlar ise, sabırlı, hoşgörülü, rekabetçi olmayan, kaygısız, uysal kişilerdir. Çalışmada, A ve B tipi insan ayrımı değil, davranış biçimleri ayrımı yapılmıştır. Araştırmaya göre, A tipi davranışları ağırlıklı olarak gösteren kişiler hem yıldırma mağduru olma hem de buna karşı çıkma potansiyelleri yüksektir. B tipi davranışları baskın olan kişiler de yıldırma mağduru olabilmektedir ancak diğerlerine göre yıldırmaya direnme ihtimalleri daha fazladır. Bu araştırma dışında, kişiliği oluşturan bazı boyutlar ve yıldırma ilişkisi üzerine de çalışılmıştır. Nevrotik kişilikteki insanların esnek olmamaları sebebiyle, yıldırmaya maruz kalma ve buna karşı gelme potansiyelleri daha yüksektir. Dışa dönüklük özelliğine sahip bireylerin ise, iyimser, kaygısız ve konuşkan olmalarından dolayı yıldırmaya maruz kalma ihtimallerinin daha düşük olduğu belirtilmiştir.

Yıldırmayı uygulayanlar açısından kişilik kavramı incelendiğinde, narsist kişilik bozukluğu, paranoid kişilk bozukluğu, obsesif kişilik bozukluğu, anti-sosyal kişilik bozukluğu, kötü kişilik gibi kavramlar incelenmektedir.

Narsist kişilik bozukluğuna sahip bireyler, klinik olarak rahatsız olan, sahip oldukları kaygı ve korkulardan dolayı kişileri kontrol altında tutmaya programlanmış, kendi hayal dünyalarında yaşayan, kendilerini her zaman başka insanlardan güçlü ve başarılı gören zihinsel bozukluğa sahip bireylerdir (Davenport vd., 2003). Tınaz (2006)'ya göre ise bu kişiler, aslında güçsüz oldukları için kendi içsel problemlerini çözemeyerek bunları başka insanlara mal eder ve bu şekilde kendilerini iyi hissederler.

Paranoid kişilik bozukluğu yaşayan kişiler, etrafındaki insanlara karşı bir güvensizlik içerisindedirler, çevrelerine sürekli kuşku ile bakarlar. Çevreleri ile konuştukları şeylerin

67

daha sonrasında kendilerine karşı kullanılacağını düşündüklerinden iyi ilişki kuramazlar.

Anlaşması zor insanlar olup, eleştiriye tahamülleri yoktur. İnsanlara karşı önyargılı ve gergin şekilde hareket ederek yıldırma davranışını gerçekleştirebilmektedirler (Bingöl, 2007).

Yıldırma uygulayan kişilerde görülen bir diğer kişilik problemi, obsesif kişilik bozukluğudur. Zorunlu düşünce ve davranışları kapsamaktadır. Bu kişilerde aşırı düzenlilik, mükemmelliyetçilik, içsel ve dışsal kontrol üzerine aşırı yoğunlaşmanın görüldüğü ruhsal bir rahatsızlıktır (Çobanoğlu, 2005).

Anti sosyal kişilik bozukluğu da yıldırma uygulayan kişilerde bulunma ihtimalı yüksek bir kişilik rahatsızlığıdır. Bu kişiler, sosyal kurallara uyum göstermemekte, hayatı sadece kendi bakış açılarıyla şekillendiren, birlikte yaşama fikrine karşı, utangaç ve sıkılgan olmayan bireylerdir (Çobanoğlu, 2005).

Bazı araştırmacılar ise yıldırma ile kişilik özellikleri arasındaki ilişkiyi açıklamaya çalışırken Freud'un kuramından yararlanmaktadır. Cinsellik ve saldırganlık Freud'a göre insanlarda doğuştan gelen iki eğilimdir. Tutar (2004), yıldırma uygulayan kişilerde saldırganlık güdüsünün fazlaca olduğundan bahsetmektedir.

Clarke (2002), yıldırma ve kişilik özellikleri üzerine yaptığı araştırma sonuçlarına göre, yıldırmayı uygulayan kişilerin, yalancı, duygusuz, kötü niyetli, acımasız, yıkıcı, katı, bencil, duyarsız ve güvensiz insanlar olduğu belirtilmiştir.

Günel (2010), işletmelerde yıldırma olgusu ve yıldırma mağdurlarının kişilik özelliklerine ilişkin bir araştırma gerçekleştirmiştir. Araştırmaya İzmir ilindeki 12 işletme dahil olmuş ve araştırmada anket yönetimi kullanılmış olup 184 anket geçerli bulunmuştur.

Araştırmada kişilik özellikleriyle yıldırma arasındaki ilişkiyi belirlemek amacıyla yapılan korelasyon analizi sonuçlarına göre; bireyler ne kadar dışa dönük olursa, bireyin itibara

68

yönelik saldırılara ve fiziksel saldırılara maruz kalma olasılığı azalmaktadır. Kibar, uyumlu, alçak gönüllü, sabırlı ve strese dayanıklı bireylerin ise yıldırmaya maruz olma olasılığı artmakta iken düzenli, sistemli, tedbirli ve başarı odaklı bireylerin ise yıldırmaya uğramada potansiyel olarak görülmedikleri sonucuna ulaşılmıştır.

Nielsen vd. (2016) işyerinde tacize maruz kalma ve beş faktör kişilik modeli özelliklerine ilişkin bir meta analiz çalışması gerçekleştirmişlerdir. Yapılan araştırmalardan 36 adet örnek seçerek araştırmaların sonuçlarını birleştirmiş ve analizini yapmışlardır.

Konuyla ilgili yapılan araştırmanın sonuçlarına göre, duygusal dengelilik ile işyerinde tacize maruz kalma arasında pozitif, dışa dönüklük, yumuşak başlılık ve sorumluluk ile negatif ilişki bulunmaktadır. Deneyime açıklık ile ise işyerinde yıldırma arasında bir ilişki saptanamamıştır.

Mitsopoulou ve Giovazolias (2015) kişisel özellikler, empati ve yıldırma davranışları üzerine bir meta analiz çalışması gerçekleştirmişlerdir. Bu kapsamda 21 çalışma incelenmiş ve analiz edilmiştir. Araştırmanın sonuçlarına göre, düşük seviyeli bir yumuşak başlılık ve sorumluluk ve yüksek seviyede duygusal dengelilik ve dışa dönüklük ile yıldırma davranışları arasında doğru orantılı bir ilişki saptanmıştır.

Yöyen (2017), şiddet türleri ve kişilik özellikleri üzerine bir araştırma gerçekleştirmiştir. Beş Faktör Kişilik Modeli kullanılmasa da kişilik özelliklerine çalışmada değinilmiştir. Araştırma verileri, İstanbul Gelişim Üniversitsi'nde eğitim görmekte olan 420 öğrenciden Uluslararası Kişilik Envanteri Kısa Bilgi Formu aracılığıyla toplanmıştır.

Araştırmanın bulgularına göre, şiddet türlerinden olan sözel saldırganlık ile dışa dönüklük arasında anlamlı ve pozitif yönlü; içe dönüklük ile anlamlı ve negatif yönlü bir ilişki varken; şiddet türlerinden dolaylı saldırganlık ile dışa dönüklük arasında anlamlı ve pozitif yönlü, sorumluluk ve duygusal dengesizlik ile anlamlı ve negatif yönlü bir ilişki vardır.

69

Ayrıca, şiddet türlerinden öfke davranışı ile içe dönüklük, deneyime açık olma ve duygusal dengesizlik arasında anlamlı ve pozitif yönlü bir ilişki varken; şiddet türlerinden fiziksel saldırganlık davranışı ile yumuşak başlılık ve deneyime açık olma arasında anlamlı ve negatif yönlü bir ilişki bulunmaktadır.

Özkan (2011), "İşyerinde Yıldırma ve İş Doyumu" adlı tez çalışmasında yıldırma ile kişilik özellikleri arasındaki ilişki Beş Faktör Kişilik Modeli ile açıklanmaya çalışılmıştır.

Çalışmada belirli bir meslek dalı, kurum ya da kuruluş seçilmemiş, 157 katılımcıya internet üzerinden formlar ulaştırılmıştır. Çalışmanın sonucuna göre, yıldırma ile arasında pozitif yönde ilişki bulunan tek kişilik boyutu olarak duygusal dengesizlik belirlenmiştir. Buna göre, yıldırmaya uğrayan kişilerin duygusal dengesizliklerinin bulunduğu ya da yıldırma sonrası insanların duygusal olarak dengesizleşebileceği sonucuna varılmıştır.

Tani vd. (2003), çocukluk kişilik özelliklerinin yıldırma üzerindeki rolü üzerine bir çalışma gerçekleştirmişlerdir. Çalışma İtalya'da bulunan iki devlet okulundan 96 çocuk üzerinde gerçekleştirilmiştir. Araştırma sonuçlarına göre, yüksek seviyede duygusal dengesizlik ve düşük seviyede arkadaşlık duygusuna sahip çocuklar hem mağdur hem de yıldırmayı uygulayan kişi olabilmektedir. Bunun dışında, mağdurlarda düşük seviyede sorumluluk özelliği gözlemlenmiştir.

Demirci vd. (2007) Beş Faktör Kişilik Modelinin işyerinde yıldırmaya etkilerini hastane işletmeleri üzerinde incelemiştir. Eskişehir ilindeki iki kamu hastanesi ve bir özel hastanede çalışan toplam 300 kişi araştırma örneklemine dahil edilmiştir. Araştırma sonuçlarına göre, duygusal dengelilik özelliğindeki azalma, sağlığa, sosyal itibara ve sosyal ilişkilere yönelik yapılan yıldırma davranışlarında artışa neden olmaktadır. Kişinin duygusal dengeli ya da nevrotik olması da yıldırma davranışlarından kendini gösterme ve iletişimi etkileme boyutları üzerinde etkili olmaktadır.

70

Bolle ve Tacket (2013), çocuklardaki yıldırma ve beş faktör kişilik özellikleri üzerine bir araştırma gerçekleştirmişlerdir. Örneklemde 660 ilköğretim öğrencisi bulunmaktadır.

Araştırma sonuçlarına göre, yardımseverlik ve sorumluluk kişilik özellikleri ile yıldırma uygulama ve mağdur olma arasında negatif bir ilişki saptanmıştır. Bunun dışında duygusal dengelilik ile mağdur olma arasında da negatif bir ilişki bulunmaktadır.

Glaso vd (2007), yıldırmaya maruz kalmış insanlar ile maruz kalmamış insanların kişilik özellikleri arasındaki farklılıklar üzerine bir çalışma gerçekleştirmişlerdir.

Araştırmada 144 katılımcının cevapları dikkate alınmıştır. Araştırma sonuçlarına göre, kişilik özellikleri açısından yıldırma mağduru olan ve olmayanların arasında belirgin farklılıklar bulunmaktadır. Mağdurlar mağdur olmayanlara göre duygusal dengelilik özelliğine fazlaca sahipken, daha az uyumlu, sorumluluk sahibi ve dışa dönüktür. Yıldırma mağdurlarının mağdur olmayanlara göre duygusal dengesizliği de daha fazla yaşadığı belirtilmiştir.

Baş ve Oral (2012), yıldırma davranışı ve kişilik özellikleriyle ilişkisi üzerine, İstanbul ilinde bulunan altı ilaç firmasında bir araştırma gerçekleştirmişlerdir. Araştırma örneklemini bu firmalarda çalışan 100 kişi oluşturmaktadır. Araştırmanın bulgularına göre, yıldırmaya maruz kalan çalışanlarda zarardan kaçınma özelliği düşük seviyedeyken, kendini aşma özelliğinin yüksek seviyede olduğu belirtilmiştir. Zarardan kaçınma özelliği arttıkça, karşı savaşma tutumunda azalma görülmektedir. Karşı savaşma tutumuna örnek olarak, kişinin uğradığı haksızlığı ortadan kaldırmak için kişi ile yüzyüze konuşması, durumu üst yönetime bildirmek, fiziki ya da sözel şiddete başvurmak ve çeşitli uyarılarda bulunmak gösterilebilir. Bunun dışında, yenilik arayışı özelliği arttıkça yıldırma karşısında kaçma tutumunun arttığı, pasif başa çıkma tutumlarının azaldığı görülmektedir. Pasif başa

71

çıkma tutumlarına, eleştiri almamak için işine daha çok özen göstermek, daha planlı ve daha çok çalışmak, tacizi sadece iş arkadaşları ile paylaşmak örnek olarak gösterilebilir.

Mathisen vd. (2011), yöneticilerin kişisel özellikleri ile işyerinde yıldırma arasında ilişkiyi incelemişlerdir. Araştırmanın örneklemini 70 Norveç restoranında çalışan 207 yönetici oluşturmaktadır. Araştırmanın bulgularına göre, stres seviyesinin az olduğu durumlarda, yumuşak başlılık ve yıldırma arasında ilişki saptanmıştır. Yöneticilerin sorumluluk özelliğinin az, nevrotikliğin yüksek olduğu durumlarda ise strese maruz kalmanın artmasından dolayı, yıldırmada artış gözlemlenmektedir.

Coyne vd. (2000), kişisel özelliklerden, işyerinde yıldırma mağduriyetini anlamaya yönelik yaptıkları çalışmanın örneklemini 60 yıldırma mağduru ve 60 mağdur olmayan çalışan oluşturmaktadır. İki grup da aynı mülakatlara tabi tutulmuştur. Çalışma sonuçlarına göre, mağdurlar, mağdur olmayanlara göre daha az bağımsız, dışa dönük ve daha fazla sorumluluk özelliğine sahiptir.

Balducci vd. (2011), işyerinde yıldırma ile iş karakteristiği, kişisel özellikler ve stres semptomları arasındaki ilişki üzerine yaptıkları araştırmada, örneklem olarak İtalya'da kamu sektöründe çalışan 609 çalışanı kullanmışlardır. Araştırma sonuçlarına göre, duygusal dengelilik ve stres semptomları arasında anlamlı bir ilişki bulunmaktadır. Stres semptomları ve duygusal dengelilik ile işyerinde yıldırma arasında da bir bağlantı bulunmaktadır.

72

ÜÇÜNCÜ BÖLÜM

BEŞ FAKTÖR KİŞİLİK MODELİ VE DEMOGRAFİK FAKTÖRLER İLE YATAY YILDIRMA ARASINDAKİ İLİŞKİ ÜZERİNE NİCEL BİR

ARAŞTIRMA

Bu bölümde, araştırmanın amacı, önemi, modeli, yöntemi ve bulguları üzerinde durulacaktır.