• Sonuç bulunamadı

a. 1868 Frengi Salgını

XIX. yüzyılın ikinci yarısında 8 Haziran 1868 tarihinde Konya şehri ve civarında yaşayan ahalide, frengi hastalığı zuhur etmiştir. Frengi illetinin tedavisi için bir takım önlemler alınmıştır. Frengi hastalığına yakalananların iyileşmesi ve bölgede yaşayan çocukların aşılanması amacıyla Piriyonguski(?) adında birinin görevlendirildiği anlaşılmaktadır. Bu kişi aylık 2.000 guruş maaş ve bir misli harcırah mukabilinde görevlendirilmiş olup ayrıca bulunduğu şehirden Konya’ya doğru yola çıkabilmesi için de kendisine bir bargir (binek hayvanı) temin edilmesi uygun görülmüştür. Şûrâ-yı Devlet kararıyla bu masrafların Mal Sandığı’ndan karşılanması ve yaklaşık 4.000 – 5.000 guruş tutarındaki tıbbi malzemelerin de yine hazineden temin edilmesi irade buyrulmuştur. Şûrâ-yı Devlet’ten çıkan bu karar; hem Konya Vilayeti’ne hem Maliye Nezareti’ne hem de Mekteb-i Tıbbiye Nezareti’ne bildirilmiştir 143.

b. 1886 Burdur Hapishanesi’nde Frengi Salgını

Konya Vilayeti dâhilinde, 1868 frengi salgınından sonra 18 yıllık aranın ardından tekrar bir frengi salgını yaşanmıştır. 18 Ekim 1886 tarihinde ortaya çıkan bu salgın Konya Vilayeti’nin Burdur Sancağı’nda bulunan bir hapishanede ortaya çıkmıştır. Mahkûmlardan birkaçının frengi hastalığına yakalanmasıyla başlayan bu

142 Bulut, “Osmanlı’dan Cumhuriyet’e Tehlikeli Bir Miras: ‘Frengi’”, s. 111, 113; Şenel, “19.

Yüzyılda Kastamonu Vilayetinde Frengi Hastalığıyla Mücadele”, s. 257-259.

46 salgın, diğer mahkûmlar için de tehlike arz etmiştir. Bu sebeple Burdur Sancağı durumu Konya Vilayeti’ne bildirmiş ve frengi illetine yakalanan mahkûmların, diğer mahkûmlardan ayrı bir bölgede tutulmaları gerektiğini beyan etmiştir. Burdur Sancağı, yeni bir odanın inşasının zorunlu olduğunu ve 2 sene önce yapılmış olan inşaatın bütçesinden artan 4.500 guruşdan, 950’sinin yeni odanın inşasında kullanılmasını talep etmiştir144.

c. 1893 Frengi Salgını

Yaptığımız tespitlere göre; XIX. yüzyıl sınırları içerisinde Konya Vilayeti’nde yaşanan 3. frengi salgını 1893 yılında meydana gelmiştir. Daha önceki frengi salgınlarının hangi kaynaktan ve hangi yollardan yayıldığı kaynaklarda belirtilmemiş, fakat 1893 salgının çıkış noktası açıkça arşiv kayıtlarına geçmiştir. 1893 salgının, masum olmayan, yani fuhuş neticesinde ortaya çıkan frengi olduğu anlaşılmaktadır. Bu yıl, köy ve kasabalardaki ahaliden bazılarının, fuhuş yapan kadınlar ile münasebetleri neticesinde frengi hastalığına yakalandıkları ortaya çıkmıştır. Salgın halini alan frengi hastalığının, daha fazla yayılmasını engellemek ve hastalığa yakalananların bir an önce iyileşmelerini sağlamak amacıyla bir frengi hastanesinin inşa edilmesi Konya Vilayeti tarafından talep edilmiştir. Ahalinin günden güne kötüleştiği ve frengi hastanesinin inşası için 200.000 guruş gerekli olduğu Dâhiliye Nezareti’ne bildirilmiştir. Fakat Dâhiliye Nezareti, mali durumun yetersizliğini sebep göstererek hastanenin inşasını reddetmiş ve bunun yerine 2 adet kalıcı olarak görevlendirilmiş tabip tayin edileceğini bildirmiştir145. Bu tabipler aylık 1.200’er guruş maaş alacak ve tabiplerin tedavide kullanmaları amacıyla Konya Vilayeti’ne 10.000 guruşluk ilaç ve ecza yardımı yapılacaktır146. 1893 salgınında olmasa bile, ilerleyen yıllarda Konya Merkez Sancağı’nda bir Frengi Hastanesi inşa edilmiştir147.

144 BOA. DH. MKT. Nr. 1373/125, 24 Muharrem 1304 / 23 Ekim 1886.

145 Rüya Kılıç, “Türkiye’de Frenginin Tarihi”, Kebikeç Dergisi, S.38, 2014 s. 294. 146 BOA. DH. MKT. Nr. 161/7, 21 Rebiyülahır 1311 / 01 Kasım 1893.

147 BOA. DH. MKT. Nr. 2150/85, 06 Şaban 1316 / 20 Aralık 1898; BOA. DH. MKT. Nr.2107/137, 03

47 2. Alınan Tedbirler ve Uygulanan Tedavi Yöntemleri

Osmanlı Devleti, XIX. yüzyılda frengi hastalığı ile mücadele noktasında oldukça cömert davranmıştır. Ortaya çıkan frengi salgınlarının önlenmesi adına ilaç ve ecza yardımları yapılmış, kalıcı olarak doktorlar görevlendirilmiş, hastalıklı olanların sağlıklı insanlardan tecridi için ayrı odalar inşa ettirilmiştir. 1893 yılında Konya Vilayeti’nin, frenginin def edilebilmesi için bir hastanenin inşa edilmesi hususundaki talebi, merkez tarafından reddedilmiş olsa da 1898 yılında frengi ile mücadele etmek amacıyla Konya Vilayeti’nin Merkez Sancağı’nda bir Frengi

Hastanesi inşa edilmiştir148.

VI. TİFÜS (LEKELİ HUMMA) A. GENEL BİLGİLER

Tifüs, lekeli humma adıyla bilinen, asırlar boyu insanları derinden etkilemiş ve toplu ölümleri beraberinde getirmiş bir hastalıktır. Vücuttaki bitler aracılığıyla, özellikle kışın yayılmaktadır. Kötü beslenme, pislik ve sefalet; hastalığın yayılmasında etkilidir. 1733’te Filistin’i kırıp geçiren, 1758’de ise Suriye’de görülen hastalığın tifüs olduğu sanılmaktadır. Yine 1838’de Mısır’da Mehmet Ali Paşa’nın Kahire Garnizonu’ndaki askerlerini kıran hastalık, hiç şüphesiz tifüstür. Tifüsün tedavisi XVIII. yüzyılda, tanımı ise ancak XIX. yüzyılda yapılmıştır149.

Göçler ve savaşlar gibi temizliğin aksadığı olaylarda tifüs hastalığının salgınlara dönüştüğünü görmekteyiz. Özellikle Trablusgarp, I. ve II. Balkan Savaşları ve I. Dünya Savaşı esnasında askerî kanatta ve halk arasında ciddi ölümlere sebep olmuştur. Savaşın getirmiş olduğu sefalet ve temizliğin kısıtlı olması hastalığın salgın halini almasında etkili olmuştur150. Ayrıca Cumhuriyet Dönemi’ne gelindiğinde, II. Dünya Savaşı yıllarında İstanbul’da tifüs vakalarının arttı ve bu durumun gazete haberlerine yansıdığı görülmüştür. O dönem, insanlara ucuz sabunlar dağıtılmış, sokakta yaşayan ve kıyafetleri temiz olmayan insanlar

148 BOA. DH. MKT. Nr. 2150/85, 06 Şaban 1316 / 20 Aralık 1898. 149 Panzac, Veba, s. 19.

150 İsmail Çakırçoban, İkinci Dünya Savaşı’nda Türkiye’de Bulaşıcı Hastalıklarla Mücadele, Marmara

Üniversitesi Türkiyat Araştırmaları Enstitüsü, Yayınlanmamış Yüksek Lisans Tezi, İstanbul 2010, s. 60.

48 hamamlara götürülmüş ve bu insanların hamamlarda ücretsiz olarak temizlenmeleri sağlanmıştır151.

Bu dönemlerde İstanbul’da artış gösteren tifüs hastalığının tümüyle engellenmesi için, Sıhhiye Müdürlüğü ile Tifüs Mücadele Teşkilatı, dışarıdan İstanbul’a gelen yolcuların muayene edilmesi ve bitli olanların da temizlenmesi yönünde tedbirler alınmasına karar vermiştir152. 9 Temmuz 1943 tarihli Tan Gazetesi’ne yansıyan bir haberde tifüsle mücadele kapsamında, okullarda uygulanacak birtakım tedbirlerden de bahsedilmiştir. Öğrencilerin bit muayenesinden geçirilmeleri ve bitli olduğu saptanan öğrencilerin saçlarının derhal 3 numaraya kestirilmesi gerektiği dile getirilmiştir153. Halkın tifüs hakkında bilgilendirilmesi ve alınan birtakım önlemler sayesinde daha az insanın hayatını kaybettiği görülmüştür154.

B. XIX. YÜZYILDA KONYA’DA TİFÜS

Benzer Belgeler