• Sonuç bulunamadı

yüzyılda, çoğu kez yiyecek üreticisiyle tüketiciyi ayıran büyük mesafeler, yiyeceklerin etkili bir şekilde korunmasını son derece

YİYECEKLERİN KORUNMAS

20. yüzyılda, çoğu kez yiyecek üreticisiyle tüketiciyi ayıran büyük mesafeler, yiyeceklerin etkili bir şekilde korunmasını son derece

önemli (hayati) hale getirmektedir. Fakat çoğu koruma işleminde, pek çok önemli vitamin ve protein tamamen ya da kısmen zarara uğramaktadır. Zamanımız gıda teknolojisi uzmanların görevlerinden biri bu hayati maddeleri kaybetmeden koruma yollarını bulmaktır.

161 1 Hammadde teinini, bu maddelere taleple karşılaşılmadan artırılmalıdır. 2' Bankalarla bilgisayar girmeden önce, işlerde çok fazla gecikme oluyordu. 3 Hasta, uzun süre rahatsız kaldıktan sonra öldü.

4 Acı haberi duyduktan sonra, bir telgraf gönderdim. 5 Soluk verdiğimiz zaman gögüs boşluğumuzun küçülür.

6 Eldeki bütün bilgileri toplayınca, komisyon bir rapor sunacak. 7 Arabayla eve giderken, yol kenarında birşey patladı.

8 Dışarı çıkarken evimizin önünde bir polis arabası gözüme ilişti. 9 Babam ne zaman sin iri ense, daima dışarı çıkar.

10 Ne zaman gelirsen konuyu seninle tartış /. 1 1 Ankara'ya geldiğinden bu yana İngilizce aşıyor. 12 Zavallı çocuk üniversiteden ayrıldığından i işsiz. 13 Bitirene kadar işine devam etli.

14 Uçak, öteki uçaklar kalkmadan knlkmuvani' 15 Her şey hazır oltııuı ktulaı olurup bekledim

1 6 2

I 6 3

17 Bitirme sınavına girdiğim için umarım beni biraz düşünürsünüz.

1 8 Güvenlik görevlileri olup bitenleri anlayana kadar, çete bankaya girmişti bile.

19 Sen eve geldiğinde ben evde olmayacağım. 20 Parti istediğimiz kadar devam edecek.

21 Bana haber verdiğin sürece nereye gittiğin umurumda değil. 22 Gözlerimi kapar kapamaz en garip şekilleri hayal etmeye başladım. 23 Babası öleli uzun zaman oluyor.

24 Kardeşim gelir gelmez buradan ayrılmayı düşünüyorum'.

25 Köşeyi döner dönmez 21 yaşında bir çocuğun saldırısına uğradı. 1 We must collect some more information before we start to study. 2 The armies rested ffor a day before they advanced towards the city. 3 There will be less work to do after computers have been introduced into

the banks.

4 The tourist intended to visil İzmir after he had seen İstanbul. 5 When the temperature falls at night, the water freezes. 6 The chest cavity becomes larger when we breathe in. 7 She pul the baby to bed while her husband was watching TV.

8 Ozan came in while his father and motlıer were arguing about summer ho- liday.

9 He visits as many places as possible whenever he is in İstanbul. 10 Whenever Igo to school, I study in the library.

1 1 They have been friends since they moved to İstanbul.

12 I haven't got any news from my fiancee since she went to America. 13 We had never met each other until we moved to t h i s lıouse. 14 You should wait in the vvaiting room until 1 come.

15 We can stay home till it stops raining.

16 The poliçe caught the thief as he was getting on the bus. 17 As Selda was going to school it began to rain.

18 You'll understand the problem by the time we lıave solved it. 19 You’ll be in bed by the time I get home.

20 You can stay in this country as long as you want to. 21 Ilı never forget you as long as I live.

22 I had hardly closed my eyes when the telephone rang.

23 The commiltee has not held any meetings since the new president was elected.

24 I suggest you join the club as soon as youn can.

25 No sooner had he druıık the wine than he began to shout. 1 Evimiz üç yolun birleştiği yerdedir.

2 Başkalarının bulunduğu yere gitmek istemiyoruz. 3 Nereye gitsem ilginç insanlarla karşılaşıyorum. ■I Nereye gittikse insanlarını cana yakın bulduk. 5 Nehre kadar yürüdük.

0 Itu köpeğe istediğiniz kadın yaklaşabilirsiniz; ısırmaz. 1 Benim önerdiğim gibi va^nuıı/ iyi nlm

16 4

1 6 5

8 Onlar sayıca ikiye bir bizden fazla olduklarından (biz) dezavantajlıydık. 9 Cevabı biliyorsunuz sanki. /Bana cevabı biliyorsunuz gibi geliyor. 10 Öğretmenmiş gibi konuştu.

1 1 Yağmur yağacağa benziyor. /Galiba yağmur yağacak. 12 Hiçbir şey senin düşündüğün kadar kötü değil. 13 Bu sabah her zamanki kadar iyiyim.

14 İşi elden geldiğince hızlı biçimde yaptı.

15 Oraya nekadar çabuk varırsak, o ölçüde dinlenme olanağınız olacak. 16 Onu nekadar çok görürsem o kadar hoşuma gidiyor.

17 Ders uzadıkça, öğrencilerin daha çok uykusu geldi.

18 Kıta sahanlığına ne kadar yakın oturulursa, deprem tehlikesi de o derece büyük oluyor.

19 Bana sorarsanız burada kalabilirsiniz.

20 Görev ne kadar güç olursa, (onun) o ölçüde hoşuna gidiyor. 1 My father always lived where he was born.

2 I would like to meet you where I first met you. 3 They will meet vvherever the committee decides. 4 NVherever you go, she will not forget you. 5 She walked as far as she could.

6 You can go as near as you like to this elephant. 7 Do your homevvork as I teli you.

8 You may finish it how you like.

9. He did his assignment as if he had never done il in his lite before. 1 0 The girl looks as if she is enjoying the party.

1 1 He acted as if he had never seen me before. 12 I can't ruıı as/so fast as he can.

I 3 She doesn't work as hard as I do.

14 You can stay here so long as you are quiet.

15 These problems do not present more difficulty than they did before. 1 6 VValkıng fast doesn't burn quiet as many calories as running slovvly. 17 The more we control pollution, the cleaner environment we will have. 1 8 The harder you study, the more you learn.

19 The more money you invest, the greater your income is. 20 The more capable a teacher is, the more effectıvely he can teach.

1 Hepimiz burada olduğumuza göre başlayabiliriz. 2 (Onu) okumamışsa, öyküyü bilmesini bekleyemezsiniz.. 3 Öyküyü okumadığına göre size anlatmasını bekleyemezsiniz.

4 Veba, nüfusun çok büyük bir kısmını öldürdüğü için, Yüzyıl Savıışhıımu

son

verdi.

5 Makimi kullanıldığı için Türkiye büyük ölçüde ve çeşitli ıııtıl iimirbıhı

1 6 6

6 Topluluklar, büyüklükleri süratle artığından, ilkel kabile yöntemleriyle idare edilemeyecek kadar büyüdüler.

7 Kocasının arabaya ihtiyacı olduğundan, o otobüse bindi.

8 Hasta yüksek tansiyondan rahatsız olduğu için, doktorlar ameliyatı yap­ makta isteksizdiler.

9 Zamanım olmadığından bilim uzmanlığı tezimi bitirmede büyük güçlükle karşılaştım.

10 Borç veren kurumlar halkın ev yapmasına yardım ettiklerinden, Türkiye'de büyük şehirlerdeki çok kişinin evi vardır.

1 I Çok yorgun olduklarından işi bırakmaya karar verdiler.

12 Bu yıİki soğuk kış nedeniyle hiç kimse uzun bir seyahata çıkmak iste­ miyor.

13 Ankara'daki hava kirliliği nedeniyle bu yıl burada daha az turist var. 14 Unutma ihtimaline karşı sanırım adresimi yazmanız gerekiyor. 15 Birinin arabanızı çalma ihtimaline karşı onu kilitlemelisiniz.

16 Ahlâkını bozarlar diye onu kendi yaşındaki öğrencilerden ayrı tuttular. 17 (Onunla) birlikte kaybederim korkusuyla hiçbir partiyi destekleyemedi. 18 Arkadaşlarına söyliyebilir diye, memur, adamın resmi evraki görmesine

izin vermedi.'

19 Herkes kendisini faıketsin diye o şekilde giyiniyor. 20 Öğretmen, hepimiz duyabilelim diye sesini yükseltti. 2 1 Soyulurum endişesiyle cebine her zaman az para koyar. 22 Kökleri açıkta kaldığından bahçemdeki bazı bitkiler kışın öldü. 23 Çalışmasını, öğreneyim diye babam bana bu piyanoyu aldı. 24 Oda arkadaşım çalışabilsin diye televizyonu kapattım.

25 Paranın değeri yeni düşürüldüğü için ihracatın artık düzelmesi gerekir. 1 Now that you are a big boy, you must behave better.

2 Seeing that we are ali here, we mjght as well begin.

3 She went downtown early because she had a lot of shopping to do. 4 As you have already studied that chapter, ıt wi 11 not be necessary to read

it again.

5 There is no need to rush, since wc have plenty of time.

6 Ali methods to prevent the sprcad of infeetion failed because the cause vvas not understood.

7 Since most of the land is cultivated for erops, very littlc of it can be phınted with trees.

8 As 1 was feeling very hol 1 took off my coat.

ö Owing to the fact that many scieniists have contributed to its develop- ment, technology is advaııced very much today.

10 Duc to the fact that tlıe price of petrol went up agair. there was almost ııo traffic.

I I My lailıcı nlvvay.s goes lo the seaside. for he likev svvimming.

I İlm inse ol ılır economic erisin we had, tlıe govemmeııt had to take sollu' ilerisi ve liclion,

167

13 Because of the great difficulties they faced, they gave up thc idea of climbing the mountain.

14 You had better slow down in case there is a train coming.

15 You should wash your hands before eating in case they have germs on them.

16 You'd better take an umbrella when you go out in London in case you get wet.

17 He has put ali his money in a Swiss bank, Iest war should break out. 1 8 She dressed the chıld in a heavy overcoat, lest he should catch cold. 19 He has insured his son's education, lest he should die before the boy

reaches twenty.

2 0 I have vvritten my address down for her, lest she should forget.

21 The Government has started a scholarship system, so that intelligent pu- pils from poor homes may have the chance of enterig a school.

22 The man alvvays took a bodyguard with him for fear that he should be at- tacked.

23 These policemen risk their lives so that/in order that we may live more safely.

24 Due to the fact that the prices went up again, 1 couldn't buy another car. 25 He left his clothes on the beach so that/in order that we would think he

was drowned.

1 Başka bir yolu olmadığını düşünmedikçe (o işi) yapmaz.

2 Bol yiyecek ve içecekleri olduğu sürece mutlu idiler.

3 Yıldız'ın neşeli ve konuşkan olmasına karşın kızkardeşi sessiz ve çekingendi.

4 İhtiyacı olmadıkça ona ödünç para vermeyeceğim.

5 Bana ihtiyacınız olması ihtimaline karşı saat beşte evde olacağım.

6 Hava kötü olmasına rağmen eğleniyoruz.

7 Para için yalvarsam bile bana parayı vermeyecek.

8 Geçerli bir sürücü ehliyetiniz olduğu sürece araba kullanmanıza izin veri rim.

9 Tut ki oğlunuz bir kaza yaptı, ne yaparsınız?

10 Benden rica etmesi koşuluyla onunla Amerika'ya giderim. 11 Tut ki senden rica ediyor, onunla gider misiniz?

12 Keşke daha önceden bilmiş olsaydım, sana bir araba alırdım. 1 3 Tüm koşulları yerine getirilirse onunla gitmeyi düşünecek.

14 Oraya gitmek bir hayli yol olmasına karşın (mesafe epeyce uzak olmasına karşın) uçak bu yolculuğu bir günde yapabilir.

15 Taksi tutmadıkça Ziya gecikir.

16 Konya'nın bir milyon nüfusu olmasına rağmen birkaç müze vardır. 17 Ziyaretiniz kısa bile olsa Sivas'ı görseniz iyi olur.

18 Yemek ne kadar pahalı olursa olsun Gaziantep'te yiyecek mükemmellin 19 İngilizce'yi ne kadar kötü konuşursanız konuşun, Pittsburgh halkı M/i

nazik bir şekilde dinler.

20 Derhal gitmezseniz polis çağırırım.

21 Ne kadar hızlı koşsa da kardeşi (ondan) öne vnıdı 22 Kardeşimi ne kadar ııyardıysam da İçkiyi bırakmadı

23 Nc kadar çok kn/.umniimı/. kıı/umm/ bir >' ıilttimıvnxuıkı*inıır

.M i ı k m lanı konmanı vr M a v i kuşi||Myla t atisem çatı laılımahlllı

25 26 '27 28 29 30 16 8 1 2 3 4 5 6 7 8 9 10 1 I 12 13 14 15 16 17 18 19 20 21 22 23 24 25 26 27 28 29 U)

Gıda üretimi hızlı bir biçimde artırılmadıkça nüfusun büyük bir bölümü açlıktan ölecektir /ölür.

Askerlik hizmetini tamamlamış olmadıkça banka hiçbir erkeğe işvermez. (Eğer) dünyadaki bütün yiyecekler tüm nüfusa bölüştürülürse hiç kimse yeterli yiyecek alamaz.

Hükümetten cömertçe yardım sağlanması halinde, birçok kente örnek çiftlikler kurulabilir.

Ne söylersen söyle, sana inanmıyorum.

Cumartasi sabahı çalışman koşuluyla sana bir günlük izin veriyorum. If only she had told me what was on her mind 1 could have helped her.

He won't do it unless he is ordered to do it.

We vvon't do it even though we know there is not other way.

l'll lend you the- money on condition that you return it vvithin three months.

Provided that they had plenty to eat and drink, the men would be happy. Unless he improves his English, he'll fail the exam.

Take these pilis in case you feel ili on the boat.