• Sonuç bulunamadı

TÜM YÖNLER‹YLE TERÖR (ÜÇÜNCÜ PROGRAM)

Belgede TÜM YÖNLERİYLE TERÖR (sayfa 69-103)

PROGRAM SUNUCUSU

MET‹N KAYIHAN

Kanal B Haber Müdürü

KATILIMCILAR

Prof. Dr. ABDÜLKAD‹R VARO⁄LU

Baflkent Üniversitesi

‹ktikadi ve ‹dari Bilimler Fakültesi Dekan› Stratejik Araflt›rmalar Merkezi Müdürü

Prof. Dr. Ali ÇA⁄LAR

Hacettepe Üniversitesi ‹ktisadi ve ‹dari Bilimler Fakültesi

Siyaset Bilimi ve Kamu Yönetimi Bölüm Baflkan›

Stratejik Araflt›rmalar Merkezi Müdürü

Prof. Dr. Haydar ÇAKMAK

Gazi Üniversitesi

‹ktisadi ve ‹dari Bilimler Fakültesi Uluslararas› ‹liflkiler Bölüm Baflkan›

Doç. Dr. Recep BOZTEMUR

Ortado¤u Teknik Üniversitesi Fen Edebiyat Fakültesi Dekan Yard›mc›s›

Tarih Bölümü Ö¤retim Üyesi

Tarih:17 May›s 2009 Saat:11.00 Yer: Kanal B Stüdyosu

MET‹N KAYAHAN (Kanal B Haber Müdürü)- Kanal B’den iyi bir pazar günü

diliyorum.

Say›n seyirciler; Terör Özel Program›’nda bugün Terörün Sosyolojisi ve

Uluslararas› ‹liflkiler Boyutu’nu ele alaca¤›z. Askeri çözümlerle terörün

bitmeyece¤ini haftalard›r anlatmaya çal›fl›yoruz, çünkü biz terörün psikolojisini daha sonra ele ald›k. Bugün de terör sosyolojisi tan›m› var m›? Bir terör tan›m› yapmaya çal›flaca¤›z ve ne yap›lmas› gerekiyor? konusunu konuflaca¤›z, ama ben önce size konuklar›m› tan›tay›m.

Prof. Dr. Haydar Çakmak, Gazi Üniversitesi ‹ktisadi ve ‹dari Bilimler Fakültesi Uluslararas› ‹liflkiler Bölüm Baflkan›.

Doç. Dr. Recep Boztemur, ODTÜ Fen Edebiyat Fakültesi Dekan Yard›mc›s› ve Tarih Bölümü Ö¤retim Üyesi.

Prof. Dr. Aldülkadir Varo¤lu, Baflkent Üniversitesi ‹ktisadi ve ‹dari Bilimler Fakültesi Dekan›, Stratejik Araflt›rmalar Merkezi Müdürü.

Prof. Dr. Ali Ça¤lar, Hacettepe Üniversitesi ‹ktisadi ve ‹dari Bilimler Fakültesi Siyaset Bilimi ve Kamu Yönetimi Bölüm Baflkan› ve Stratejik Araflt›rmalar Merkezi Baflkan›.

Tabii ki ben böyle de¤erli konuklar› ça¤›r›nca, arkadafllar›m›z afla¤›ya isim yazmakta büyük zorluk yafl›yorlar. Hemen k›salt›yoruz; ‹‹BF ya da HCTP gibi, ama bazen de öyle bir konuya düflüyorsunuz ki, ‹‹BF’nin aç›l›m› neydi diye bir panik yafl›yorsunuz.

Siz de¤erli konuklara ben bir kez daha hofl geldiniz diyorum.

Abdülkadir Hocam, sizden bafllayay›m. Yine bir durum tespiti; terörün sosyolojisi üzerine neler aktaracaks›n›z?

Prof. Dr. ABDÜLKAD‹R VARO⁄LU (Baflkent Üniversitesi ‹ktisadi ve ‹dari Bilimler Fakültesi Dekan›, Stratejik Araflt›rmalar Merkezi Müdürü)-

Efendim, terör ve terörün sosyolojisiyle ilgili tabii terörün genel yap›s›ndaki farkl›l›klar› ortaya koyarak baz› noktalara iflaret etmek laz›m ve terörün di¤er boyutlardaki tan›mlar› ve örne¤in uluslararas› iliflkiler yönüyle ilgili çok de¤erli hocalar›m›z katk›larda bulunacaklar.

Mesela, flu yönü çok önemli: Terörün, geleneksel fliddet eylemlerinden farkl›laflan yan›, teröristi bulmak ve etkisiz hale getirme konusunda iki farkl›

yönde sorun yaflanmas›. Yani bulmak zor, etkisiz hale getirmek kolay, ama baflka fliddet olaylar›nda bunun tersi söz konusu; bulmak kolay, etkisiz hale getirmek zor. Hedef tan›mlamada farkl›l›klar var. Düflman kim, nerede? Bunu belirlemekte zorluklar var. Tabii sonuç almada geçen süre çok uzun, yani ülkemizin 25 y›l› aflk›n süredir yaflad›¤› bu terörle ilgili süre, asl›nda san›yorum ileride her fley hallolduktan sonra tarihe not olarak düflülecek ve bir ülkenin, bir ulusun yaflad›¤› en uzun terörle ilgili yaflanm›fl süre olarak karfl›m›za ç›kacak.

‹stihbarat temini, bilgi iflleme süreçleri bak›m›ndan zorluklar› var. Bir de tabii askeri ve politik karar karmaflas› söz konusu, yani cari bir terör süreci yaflan›yor, bununla ilgili güvenlik güçlerinin müdahalesi ve çözümleri söz konusu, ama bu arada bir politik karar süreci daha stratejik düzeyde devam ediyor.

MET‹N KAYAHAN- Bu konuda Terörle Mücadelede Mükemmeliyet Merkezi

diye bir merkez kurulmufltu san›yorum, buradan daha çok bir fleyler takip ediliyor, ama ne aflamada?

Prof. Dr. ABDÜLKAD‹R VARO⁄LU- Do¤ru, ç›k›fl noktas› fluydu: Biz geleneksel

olarak al›flageldi¤imiz, özellikle So¤uk Savafl sonras›nda yaflanan terörle mücadele yöntemleri, terörün tan›m›nda meydana gelen de¤iflmeler nedeniyle ciddi bir bilgi eksikli¤i durumunu ortaya ç›kard› ve bu nedenle de mesela NATO bu konuda çok önemli ifllevler, görevler üstlenme zorunlulu¤unu hissedince, yap›lanmas›n› olufltururken bu yap›lanma içinde mükemmeliyet merkezleri kurmaya çal›flt› ve ilk kurdu¤u veya kurmak istedi¤i mükemmeliyet merkezi de Terörle Mücadele Mükemmeliyet

Merkezi idi. Burada birinci esas amaç bilgi üretmek; ikinci amaç, bu bilginin

çeflitli e¤itim yöntemleriyle dünyada yay›l›m›n› sa¤lamakt›. Bu yönde çal›flmalar›n devam etti¤ini zannediyorum. Çünkü Türk Silahl› Kuvvetleri bünyesinde, ama do¤rudan do¤ruya NATO’ya ba¤l› bir birim olarak Terörle Mücadele Mükemmeliyet Merkezi kuruldu ve bu terörün çok özel alanlar›; mesela, canl› bomba meselesi, özel olarak ele al›n›p incelenmesi gereken bir konu, uluslararas› hukuk karfl›s›nda terörle mücadele yöntemlerinin yaflayabilece¤i sorunlar gibi çok özel, mutlaka farkl› biçimlerde ve yöntemlerle, farkl› görüfllerle, bak›fl aç›lar›yla ele al›nmas› gereken konular›n bu merkezde incelenmesi öngörülüyordu. San›yorum bu faaliyetin devam etti¤i söz konusu.

MET‹N KAYAHAN- Zaten siyasi kanatta da flimdi terörle mücadelede yeni bir

yap›lanmaya gidiliyor. Bir müsteflarl›k ve bu müsteflarl›k, hem istihbari birimleri bir araya getirecek, hem o mücadelede yap›lmas› gerekenleri bir

araya getirecek, ama tabii ki bunun askeri, yani operasyonel bölümü olmayacak.

Ali Hocam, bu sosyolojiyi ele al›rken, terör bu kadar yayg›n de¤ildi, daha do¤rusu flöyle söyleyeyim: Terör daha k›sa bir alanda yer al›yordu, ama flimdi çok yay›ld›. Neden, ne de¤iflti?

Prof. Dr. AL‹ ÇA⁄LAR (Hacettepe Üniversitesi ‹ktisadi ve ‹dari Bilimler Fakültesi Siyaset Bilimi ve Kamu Yönetimi Bölüm Baflkan› ve Stratejik Araflt›rmalar Merkezi Baflkan›)- Asl›nda biraz konuyu ‹kinci Dünya Savafl›’na

kadar götürmek laz›m. ‹kinci Dünya Savafl› sonunda dünya ikiye ayr›ld›: Do¤u Bloku, Bat› Bloku, yani sosyalist rejimle yönetilen ülkeler, kapitalist liberal rejimliler. Dolay›s›yla biliyorsunuz uluslararas›nda sürekli bir nüfuz kavgas› vard›r, bir güç, iktidar çat›flmas› vard›r ve o dönemlerde terör daha çok rejim de¤ifltirme amac›yla, örne¤in kapitalist, liberal ülkelerde daha çok görülüyordu; ‹talya’da, Almanya’da, Türkiye’de, baflka ülkelerde mümkün oldu¤u kadar sosyalist rejime geçmek, daha çok Marksist ideoloji etkisinde kalan birtak›m guruplar, birtak›m örgütlenmelere girerek kurtuluflu, ba¤›ms›zl›¤› sosyalizme geçiflte düflündükleri için terör dedi¤imiz birtak›m eylemler gerçeklefltiriyorlard›.

Bu süreç flu ya da bu flekilde devam etti ve 1989’lara kadar geldi. Ne oldu 1989’da? So¤uk Savafl sona erdi. So¤uk Savafl’›n sona ermesiyle Do¤u Bloku çöktü. Do¤u Bloku çökünce toz duman oldu ortal›k, her taraf, her fley birbirine girdi. Asl›nda 1980’lerden beri gelen yeni dünya düzeni ya da yeni dünya düzensizli¤i dedi¤imiz bir sistem de devreye sokuldu, özellikle Reagan ve Margaret Thatcher’in beraber oluflturduklar› yeni stratejiler. So¤uk Savafl çöktükten sonra terör, daha do¤rusu daha önce dostlar ve düflmanlar belliydi. Siz bu Blokun içerisinde yer al›yordunuz ya bu birinci dünya ülkeleri; Bat› Bloku, ikinci dünya ülkeleri sosyalist ya da Do¤u Bloku, bir de Ba¤lant›s›zlar dedi¤imiz “Üçüncü Dünya Ülkeleri” vard›. Herkesin yeri belliydi, ya o gurupta ya bu gurupta ya flu guruptayd›. Fakat So¤uk Savafl sona erip de Do¤u Bloku çökünce kimin nerede oldu¤u, kimin hangi tarafta oldu¤u, kimin ne zaman hangi tarafta olaca¤›, kimin dost, kimin düflman oldu¤u birbirine kar›flmaya bafllad›. Böyle olunca da, özellikle Rusya’n›n biraz güç kaybetmesiyle, Amerika’n›n giderek daha çok dünyaya egemen olmas›yla ciddi anlamda bafl›bofl kalm›fl, rejim de¤iflikli¤ine u¤rayan bu ülkeleri kendi etki alan›na çekmek için çok ciddi mücadeleler verdi.

Bu mücadeleler nas›l oldu? Özellikle daha önce Amerika, askeri rejimler; -daha çok Latin Amerika’da oldu, baz› Afrika ülkelerinde, Türkiye de dâhil olmak üzere- bir iki general destekleniyordu, bir darbe yapt›r›l›yordu ve rejim

kendinin istedi¤i flekle dönüfltürülüyordu. Fakat özellikle Latin Amerika’da flu sonuçlar görüldü: Çok ciddi insan kay›plar› yafland›. Bir iki general çok sert ve çok a¤›r yönetimler uygulay›nca, pek çok insan›n ölümü, iflkence görmesi, ortadan kaybolmas› söz konusu olunca Amerika flunu söyledi: “Bu kifliler eli kanl› diktatörler oluyorlar, halk da biliyor ki arkas›nda Amerika var. Dolay›s›yla, nefret Amerika’ya oluyor ve Amerika’n›n dünyadaki imaj› zedeleniyor. Buna bir çare bulal›m.” Oturuldu, çok ciddi anlamda tart›flmalar yap›larak yeni bir strateji belirlendi. Bu strateji de flu: Mümkün oldu¤u kadar sivil toplum örgütleri üzerinden gitmek. Dolay›s›yla, eskisi gibi ordular› destekleyerek ya da birtak›m generallere birtak›m darbeler yapt›rarak ülkeleri kendi egemenlik ya da nüfuz alan› içerisine alma stratejisinden vazgeçildi ve sivil toplumlara yönlenildi. ‹flte bu ortaya ç›kan “REM Corporation”, “Democracy Foundation”, “Aç›k Toplum Enstitüsü” ve benzeri, her gurupta yer alan, demokratlar›n egemenli¤inde olan ya da cumhuriyetçili¤in egemenli¤inde olan de¤iflik de¤iflik, ki bunlar güya ba¤›ms›z sivil toplum örgütleri olarak görülüyor, ama hepsinin bütçesi tamamen ABD’den karfl›lan›yor ve bunlar sivil toplum örgütleri olarak farkl› farkl› ülkelerde uygulamalar yapmaya bafllad›lar.

Bu stratejileri k›saca di¤er konuflmac›lar›n haklar›n› ihlal etmemek için k›sa keseyim. O ülkelerde bir tane umut olacak lider ç›kard›lar, bir portre. Ondan sonra televizyon yay›nlar›yla, özellikle medyay› sat›n alarak, etkileyerek birtak›m sivil toplum örgütlerine birtak›m projeler vererek; demokrasiyi gelifltirme, insan haklar›n› gelifltirme, kad›n giriflimcili¤ini gelifltirme ve benzeri adlar alt›nda insanlar›n ihtiyaç duydu¤u, s›cak bakaca¤› konularda birtak›m etkinlikler yaparak bu sivil toplum örgütlerini giderek öne ç›kard›lar. Ondan sonra bunun içerisine bir kifliyi lider yap›p umut yapmaya bafllad›lar. Örne¤in Saakaflvili böyledir. Bizim ülkemizde de flu an Amerika’da olan bir zat yap›lmaya çal›fl›l›yor. Sürekli o kifli parlat›larak bir gül devrimi, limon devrimi, kadife devrimi gibi devrimlerle kans›z, darbesiz, halk istiyormufl gibi bu kiflileri iktidara getirip ondan sonra kendi istedikleri politikalar› uygulamak. Tabii süreç buraya gelince, bu ülkelerde çok ciddi çat›flmalar, kargaflalar yaflanmaya baflland›. Eskiden Varflova Pakt›, NATO Pakt› vard›, bunlar ortadan kalk›nca ya da NATO kalkmad›, ama Varflova Pakt› ortadan kalk›nca, NATO kendine yeni görev alanlar› belirlemek zorunda kald› ve ondan sonra birtak›m zarar gören ülkelerde birtak›m terör örgütleri giderek uluslararas›laflmaya bafllad› ve birtak›m devletler de bunlar› ciddi anlamda desteklemeye bafllad›lar. Hem lojistik üs vererek, hem örgütün orada örgütlenip eleman edinmesi, ekonomik anlamda güçlenmesi için gerekli koflullar sa¤land›.

‹zin verirseniz flöyle bir örnek vereyim: Bugün örne¤in PKK’n›n Almanya’da 189 tane kuruluflu var. Bu bilmem ne spor derne¤idir, bilmem ne halkoyunlar› derne¤idir, Kürt kültürünü gelifltirme bilmem nesidir. Güya dernek sivil toplum örgütü olarak görülür, ama bunlar›n hepsi örgüte para toplayan, örgüte eleman kazand›ran fonksiyonlara sahiptir. Fransa’da vard›r, Hollanda’da vard›r, ‹sveç’te vard›r, Norveç’te, Danimarka’da, bütün buralara yay›lm›flt›r. Dolay›s›yla, birtak›m ülkeler hepimiz biliyoruz ki, her ülke, kendi nüfuz alan›n› dünyada birinci s›raya tafl›mak için bir çaba içerisinde. Yani, hiçbir ülke, bir baflka ülkenin kendisinden daha güçlü, daha nüfuzlu, daha etkili olmas›n› istemez, bu gayet de do¤al bir fleydir. Kendisinin en güçlü olabilmesi için de mümkün oldu¤u kadar rakiplerini zay›flatmas› gerekiyor, yani ileride kendisine s›k›nt› yaratabilecek güçleri bir flekilde birtak›m problemlerle u¤raflt›r›p onlar› kontrol edilebilir duruma getirmek istiyor. Bu çerçevede terör, yerel düzeyde, ülke s›n›rlar› içerisinde olan terör, giderek uluslararas› bir problem olmaya bafllad›. Yani, birtak›m ülkeler, boks ringinde belden afla¤›ya hakemin görmedi¤i yerlerde tekmelerle ki bu tekmeler de terör dedi¤imiz fley, birtak›m terör örgütlerini destekleyerek, onlara belirli fonlar sa¤layarak, onlar›n o rakip olabilecek ya da boynu zor e¤dirilebilecek ülkelerin iç ifllerinde birtak›m kar›fl›kl›klar yaratmaya bafllan›ld›. Bu ülkeler ister istemez geri ad›m atmak zorunda kald›lar ya da dünyada dönen birtak›m dolaplar, stratejiler, yeni güç aray›fllar›, enerji kaynaklar› ve benzeri mücadelelerde daha pasif olmaya gittiler. Dolay›s›yla, o güçlü devletler daha egemen olmaya bafllad›lar.

Günümüzde terör art›k eskiden rejim de¤iflikli¤i ya da sosyalist, ba¤›ms›z, bilmem ne kurmak için de¤il, baz› ülkelerin di¤er ülkeleri daha fazla egemenli¤i alt›na alma, çünkü emperyalizm biçim de¤ifltirdi, hepimiz biliyoruz. Eskiden gidilip ülkeler iflgal edilirdi. Örne¤in, ‹ngiltere 40,000 askerle 450 milyon nüfuslu Hindistan’› 50 y›la yak›n egemenli¤inde tuttu. Art›k onlar kalkt›, yani gidip ülke iflgal etmek yok. Dolay›s›yla, mümkün oldu¤u kadar bu tür örgütlerle, bu tür guruplar› destekleyerek bunlar›n ülke içerisinde; yaln›z problem yaratacak ülkeler bunlar, gidip mesela ‹zlanda’da kimse bunu yapmaz, gerek de yok buna, ama bulundu¤unuz co¤rafya, arz etti¤iniz önem sizin içinize müdahale edilmesini belirliyor. Dolay›s›yla Türkiye’nin co¤rafyas› da böyle bir co¤rafya; Kafkaslar, Balkanlar, Ortado¤u ve bu üçgen gerçekten de tarih boyunca hep s›k›nt›l› bölgeler olmufltur. Türkiye’nin bunun ortas›nda durmas› ve Türkiye’nin bir flekilde bu ülkelerle nüfuz alan›; örne¤in bugün gidin Kosova’ya, Makedonya’ya, Bosna’ya, Türk kanallar›n› seyreder insanlar ve Türk kültürünün önemli bir etkisi vard›r oralarda; Bulgaristan’a, Kafkaslara gidin, ayn› flekilde. Dolay›s›yla Türkiye’nin nüfuz alan›n› daraltmak laz›m ki ileride s›k›nt› yaratmas›n.

MET‹N KAYAHAN- Hocam, hep Türkiye’nin jeopolitik önemi, önemi, önemi,

önemi deyip, zaten ne geldiyse bu jeopolitik önemi yüzünden geldi, anlatt›klar›n›zdan da çok hofl bir flekilde o ç›k›yor.

Doç. Dr. RECEP BOZTEMUR (ODTÜ Fen Edebiyat Fakültesi Dekan Yard›mc›s› ve Tarih Bölümü Ö¤retim Üyesi)- Ben burada biraz asl›nda hem

tarihe ba¤layay›m hem katk› olsun hocama. ‹kinci Dünya Savafl›’na kadar -ben tarihçi oldu¤um için çok daha geçmifle gidebilirim, gidersem uyar›n lütfen- terör Avrupa s›k›nt›s›yd›, yani Ortado¤u’da böyle bir terör olgusu yoktu. 1948’den sonra, 1942’de, 1941’de birtak›m terörist faaliyetler vard›, ama Yahudi örgütlerinden geliyordu o. Fakat 1950’lerden sonra Ortado¤u kaynakl› terör ya da din kaynakl› terör dedi¤imiz fley, Ortado¤u’nun hem jeopolitik öneminden geliyor, hem yeralt› kaynaklar›n›n öneminden geliyor, bunu paylafl›m mücadelesinden geliyor.

Sizin sordu¤unuz o ilk soruya ben bir küçük yan›t vermek isterim, yani bu nas›l uluslararas›laflt›, nas›l geliflti, nas›l ülkeler üzeri küresel bir hale geldi? Ali Hocan›n belirtti¤i gibi birtak›m ulusal ç›karlar, baflkalar›n›n terör örgütlerini destekleme, kendisinin nüfuz kazanmas›, ça¤›m›z›n getirdi¤i birtak›m olanaklarla mümkün oldu. Ça¤›m›zda ulafl›m devrimi, iletiflim devrimi, bilgisayar networkleri, küçük guruplar›n birbirleriyle çok kolay bir flekilde haberleflebiliyor olmalar›; örne¤in, bizim El Kaide diye varl›¤›n› bildi¤imiz, olmad›¤›n› da düflündü¤ümüz, ama network halinde geliflen bir hareketi yaratt›. Fakat benim söylemek istedi¤im, yine tarihten bir örnek: Eskiden de, 11. Yüzy›lda da terör bu derece uluslararas›yd›, ama bildi¤imiz dünyada uluslararas›yd›. O zamanki bildi¤imiz dünya tam da bölgenin buras›. Haflhafliler’den bir örnek vereyim isterseniz: Hasan Sabbah biliyorsunuz, ‹smaili Mezhebinin radikal kanad›ndand›r ve fiii ideolojisini tedhiflle, terörle yaymak istemektedir. Bu sefer tabii etraf›ndaki Sünni toplumlara kendi ideolojisini kabul ettirecektir ve faaliyet alanlar› sadece bugünkü ‹ran ya da Büyük Selçuklu Devleti de¤il, Orta Asya, ‹ran, Suriye, Filistin, Anadolu, o zamanki dünyan›n neredeyse tamam›nda faaliyet gösterir. Bu da terör faaliyeti olarak adland›r›labilecekse e¤er, o zaman da kendi çap›nda küreseldir.

1970’lerde mesela, Avrupa’n›n en önemli s›k›nt›lar›ndan bir tanesi K›z›l Tugaylar denilen K›z›l Ordu denilen Baader-Meinhof çetesiydi, 1968’den sonra. Çok da ciddiye almamak laz›m asl›nda o dönemde, çünkü üç düzine insandan olufluyordu Baader-Meinhof, K›z›l Ordu Fraksiyonu, RAF denilen, fakat etkisi çok yayg›nd›. 1972’de ‹talya’da örne¤in K›z›l Tugaylar kuruldu. K›z›l Tugaylar, hem ‹talya’da, hem etraf›ndaki ülkelerde yayg›nlaflmaya bafllad›. Üstelik so¤uk savafl koflullar›nda K›z›l Tugaylar, “‹talya’da kurulan

hükümetler, burjuva hükümetleridir, onlar›n devrilmesi gerekiyordur, bunlar›n devrilmesi ancak fliddetle mümkün olur” deyince, tabii ki etraftaki birçok liberal ülke, demokratik ülkenin insanlar› taraf›ndan benimseniverdi. Hatta öyle ki, yine ayn› y›llarda Japon K›z›l Ordusu kuruldu ve Japon K›z›l Ordusu bu sefer Japonya’da faaliyet gösteremiyordu; Çin’de, adalarda, Uzakdo¤u’nun çeflitli bölgelerinde faaliyet gösteriyordu. Mesela Japonya’da terörün ulusal hale gelmesi 1990’lardan sonra, bu dinci guruplar, afl›r› dinci guruplar taraf›ndan ortaya ç›kt›.

Dolay›s›yla, uluslararas› olmas› ya da bölgesel olmas› asl›nda terörü do¤uran ortam›n sosyal, siyasal koflullar›ndan kaynaklan›yor. Evet, hakl›s›n›z, mesela 1970’lerde ‹ran’daki Kürt hareketi Irak taraf›ndan destekleniyordu, fiah’a karfl›. Ama ayn› zamanda fiah’›n politikas› da Irak’taki Kürt hareketini Irak Hükümetine karfl›; o zaman Saddam Hüseyin yoktu, Ahmet Bekir vard›, ona karfl› desteklemeyi gerektiriyordu. Dolay›s›yla bir di¤er ülke üzerinde nüfuz kazanmak üzere terörist hareketleri desteklemek de bir vaka idi, fakat ayn› zamanda tarihten beri de böyle bölgesel, uluslararas› küresel eylemler görüyoruz.

Bir baflka küçük soru daha, sosyolojisi nedir?

MET‹N KAYAHAN- Böyle bir tan›m› yok herhalde…

Doç. Dr. RECEP BOZTEMUR- Yok, olamaz da zaten. Yani yap›labilir bir tan›m,

Birleflmifl Milletlerin yapt›¤› bir tan›m var, çeflitli kaynaklarda yap›lan tan›mlar var, resmi belgelerde yap›lan, devletlerin yapt›¤› tan›mlar var, fakat terörist eylemler de, terörist faaliyet de dünyada çok çeflitli eylemleri kaps›yor. Yani, bir örnek, standart bir faaliyet de¤il; çok küçük guruplardan, birkaç kiflilik guruplardan kitle hareketlilerine, 5 bin, 30 bin, 15 bin kiflilik hareketlilere ulaflabiliyor. Dolay›s›yla yapaca¤›n›z herhangi bir tan›m, bunlar›n hepsini kapsayacak tan›m olmuyor. Böyle de olmas› gerekiyor asl›nda, yani tek bir tan›m üzerinden “Tan›m› fludur, yap›labilecekler budur” falan diye bir fley yapmak mümkün de¤il.

Mesela Ortado¤u’ya bakt›¤›m›zda; -ben Ortado¤u’dan biraz aç›l›m getirmeye çal›flay›m, belki konuflmam›zda yard›mc› olabilir- Ortado¤u’daki terör ister komünist olsun -bir zamanlar, 1970’lerde pompaland›¤› üzere- ister 1990’lardan sonra dönüfltü¤ü ‹slamc› olsun, terör örgütleri kentli guruplardan olufluyor. Çok nadiren k›rsal kesimde görüyoruz. Bir iki örnek mesela, Kenya’daki Mau Mau k›rsal bir gurup yahut da Tamil gerillalar›, Hindistan’›n güneyindeki Tamil, k›rsal bir gurup, ama genellikle Kahire’de, Ba¤dat’ta, fiam’da, Hama’da, Humus’ta, Filistin’de faaliyet gösteren

guruplar, kentli guruplar. Bunlar ayr›ca genellikle e¤itimli kentli ailelerin çocuklar›.

fiunu da belirtmek laz›m: Tabii e¤itimli kentli ailelerin çocuklar› deyince, toplumsal koflullar›n, siyasal durumun, eflitsizli¤in, efendim yoksullu¤un getirdi¤i bir fley olarak da bu üyeler kendilerini toplumdan d›fllanm›fl marjinal hissediyorlar, böyle de bir durum var. Mesela, e¤itimli ailelerin çocuklar› diyece¤imiz orta s›n›f taban›, afl›r› milliyetçilerde, ayr›l›kç› guruplarda böyle gözükmüyor. Onlar her kesimden insan topluyorlar, her kesimden insan getirebiliyorlar ve milliyetçi hareket baflar›s›zl›¤a ya da ne bileyim, yani ideolojik hareketleri baflar›s›zl›¤a u¤rad›¤›nda terörizme baflvurabiliyorlar. Mesela Müslüman Kardefller. Müslüman Kardefller 1928’de kuruldu, ilk faaliyetini 1936’da Filistin ‹syan› s›ras›nda gerçeklefltirdi, ilk tedhifl hareketini 1949’da yapt›. Baflar›s›z oldu¤unda, bast›r›ld›¤›nda Nas›r taraf›ndan, daha sonra Enver Sedat onlar› korudu, ama baflar›s›z oldu¤unda bu sefer radikal guruptan koptu ve teröre yöneldi. Bunlar hakikaten Müslüman Kardefllerin alt yap›s›na bakt›¤›m›zda, HAMAS da hakeza öyledir, Ürdün’deki Müslüman

Belgede TÜM YÖNLERİYLE TERÖR (sayfa 69-103)

Benzer Belgeler