• Sonuç bulunamadı

Yönetim Kurulu Üyeleri, Genel Müdür ve Genel Müdür Yardımcıları Müdür Yardımcıları

(1) Kurumsal yönetime ilişkin yapılar, süreçler ve bunlara ilişkin ilkeler Birliğin de görüşü alınarak Kurul tarafından belirlenir.

(2) Şirketin yönetim kurulu, genel müdür dâhil üç kişiden az olamaz. Genel müdür, bulunmadığı hâllerde vekili, yönetim kurulunun doğal üyesidir. Yönetim kurulu üyeleri ile genel müdür ve genel müdür yardımcılarının, 6 ncı maddenin birinci fıkrasının (a), (b), (c) ve (ç) bentlerinde yer alan şartları taşımaları zorunludur. Bu Kanunda genel müdür için aranan mesleki tecrübe şartı yönetim kurulu üyelerinin yarısından bir fazlası için de aranır.

(3) Şirket genel müdürünün en az yedi yıl, genel müdür yardımcısının ise en az beş yıl olmak üzere işletmecilik veya finans alanında mesleki deneyime sahip olmaları ve ayrıca lisans düzeyinde öğrenim görmüş olmaları şarttır.

(4) Başka unvanlarla istihdam edilseler dahi, yetki ve görevleri itibarıyla genel müdür yardımcısına denk veya daha üst konumlarda görev yapan diğer yöneticiler de bu Kanunun genel müdür yardımcılarına ilişkin hükümlerine tabidir.

(5) Yönetim kurulu üyeleri, genel müdür ve genel müdür yardımcılarının atanmaları ve seçilmelerine ilişkin usul ve esaslar Kurulca belirlenir.

Madde Gerekçesi:

Maddeye ilişkin gerekçede, şirketlerin yönetim kurullarının genel müdür dahil üç kişiden az olamayacağı, genel müdürün bulunmadığı hallerde vekilinin yönetim kurulunun doğal üyesi olacağının öngörüldüğü, genel müdür ve yardımcıları için öğrenim ve mesleki tecrübe şartı getirildiği, yönetim kurulu üyeleri, genel müdür ve yardımcılarının atanma ve

seçilmelerine ilişkin usul ve esasların Kurul tarafından belirleneceği hususlarına yer verilmektedir.

Maddenin 1’inci fıkrası:

Maddenin 1’inci fıkrasında; kurumsal yönetime ilişkin yapılar, süreçler ve bunlara ilişkin ilkelerin Birliğin de görüşü alınmak sureti ile Kurul tarafından belirleneceği ifade olunmaktadır. Kuruluş ve Faaliyet Yönetmeliği’nin 10 ila 16’ncı maddeleri arasında kurumsal yönetime ilişkin esaslara yer verilmektedir. Söz konusu düzenlemeler izleyen fıkra ve maddeler ile ilgili olduğundan ilerleyen safhalarda açıklanmıştır.

Kurul’un 14.03.2013 tarih ve 5240 sayılı Kararı ile aynı gruba dahil olan finansal kiralama, faktoring ve finansman şirketlerinin personel kadrosu ve organizasyon yapılarının her bir şirket için ayrı ayrı oluşturulmasına, faaliyet gösterilen fiziki mekanlar da dahil olmak üzere söz konusu şirketlerin genel müdür ve altında yer alan personel bazında tamamen ayrıştırılmasına hükmedilmiştir.

Maddenin 2’nci fıkrası:

Maddenin 2’nci fıkrasında; faktoring şirketlerinin yönetim kurullarının genel müdür dahil üç kişiden az olamayacağı, genel müdürün yönetim kurulunun doğal üyesi olduğu, genel müdürün bulunmadığı hallerde vekilinin yönetim kurulunun doğal üyesi durumunda bulunduğu, yönetim kurulu üyeleri ile genel müdür ve yardımcılarının Kanun’un 6’ncı maddesinin (a), (b), (c) ve (ç) bendlerinde düzenlenen koşulları taşımalarının zorunlu olduğu, genel müdür için aranan mesleki tecrübe şartının yönetim kurulu üyelerinin yarısından bir fazlası için de aranacağı belirtilmektedir.

TTK’da anonim şirketlerin yönetim kurullarının tek kişiden oluşabileceği belirtilmekle birlikte, Kanun ile faktoring şirketlerinin yönetim kurullarının en az üç kişiden oluşması gerektiği hükme bağlanmıştır. Yönetim kuruluna tüzel kişinin seçilmesinde bir sakınca bulunmamaktadır. Bu durumda yönetim kurulu üyesi tüzel kişinin bir gerçek kişi temsilci belirlemesi ve bu gerçek kişinin tüzel kişi tarafından tescil ve ilan olunması gerekmektedir.

Esas sözleşmede öngörülmek şartı ile belirli pay gruplarına, özellik ve nitelikleriyle belirli bir grup oluşturan pay sahiplerine ve azlığa yönetim kurulunda temsil edilme hakkı tanınabilir. Bu amaçla, yönetim kurulu üyelerinin, belirli bir grup oluşturan pay sahipleri, belirli pay grupları ve azlık arasından seçileceği esas sözleşmede öngörülebileceği gibi, esas sözleşmede yönetim kurulu üyeliği için aday önerme hakkı da tanınabilir.

Genel kurul tarafından yönetim kurulu üyeliğine önerilen adayın veya hakkın

tanındığı gruba ve azlığa mensup adayın haklı bir sebep bulunmadığı takdirde üye seçilmesi zorunludur. Bu şekilde tanınacak temsil edilme hakkı, halka açık faktoring şirketlerinde yönetim kurulu üye sayısının yarısını aşamaz. Bağımsız yönetim kurulu üyelerine ilişkin düzenlemeler saklıdır.

Yönetim kurulunda temsil edilme hakkı tanınan paylar imtiyazlı sayılır (TTK 360’ıncı madde).

Yönetim kurulu üyeleri en çok üç yıl süreyle görev yapmak üzere seçilir.

Esas sözleşmede aksine hüküm yoksa aynı kişi yeniden seçilebilir. Herhangi bir sebeple bir üyelik boşalırsa, yönetim kurulu, kanuni şartları haiz birini, geçici olarak yönetim kurulu üyeliğine seçip ilk genel kurulun onayına sunar.

Bu yolla seçilen üye, onaya sunulduğu genel kurul toplantısına kadar görev yapar ve onaylanması hâlinde selefinin süresini tamamlar. Yönetim kurulu üyelerinden birinin iflasına karar verilir veya ehliyeti kısıtlanır ya da bir üye üyelik için gerekli kanuni şartları yahut esas sözleşmede öngörülen nitelikleri kaybederse, bu kişinin üyeliği, herhangi bir işleme gerek olmaksızın kendiliğinden sona erer. Yönetim kurulu üyeleri, esas sözleşmeyle atanmış olsalar dahi, gündemde ilgili bir maddenin bulunması veya gündemde madde bulunmasa bile haklı bir sebebin varlığı hâlinde, genel kurul kararıyla her zaman görevden alınabilirler. Yönetim kurulu üyesi olan tüzel kişi, kendi adına tescil edilmiş bulunan gerçek kişiyi her an değiştirebilir.

Yönetim kurulu her yıl üyeleri arasından bir başkan ve bulunmadığı zamanlarda ona vekâlet etmek üzere, en az bir başkan vekili seçer. Esas sözleşmede, başkanın ve başkan vekilinin veya bunlardan birinin, genel kurul tarafından seçilmesi öngörülebilir. Yönetim kurulu başkan vekilliği ile genel müdür vekilliği farklı müesseselerdir. Yönetim kurulu başkan vekili yönetim kurulu içinden seçilmek zorunda iken genel müdür vekili yönetim kurulu üyesi olmak zorunda değildir. Faktoring şirketleri açısından yönetim kurulu başkanının genel müdürlük görevini de yürütmesinin önünde bir engel bulunmamaktadır.

Faktoring şirketini temsil yetkisi en az çift imza ile yönetim kuruluna aittir. Esas sözleşme ile şirketin tek imza ile temsil ve ilzam olunması mümkün olsa da kamu otoriteleri yazışmaların en az iki imza ile yapılması yönünde irade ortaya koymaktadırlar.

TTK’nın 371’inci maddesine göre faktoring şirketini temsile yetkili olanların, üçüncü kişilerle, işletme konusu dışında yaptığı işlemler de şirketi bağlar; meğerki, üçüncü kişinin, işlemin işletme konusu dışında bulunduğunu bildiği veya durumun gereğinden, bilebilecek durumda bulunduğu ispat edilsin. Şirket esas sözleşmesinin ilan edilmiş olması, bu hususun ispatı açısından, tek başına yeterli delil değildir.

Faktoring şirketinin yönetim kurulu şirketi temsile yetkili kişileri ve bunların temsil şekillerini gösterir kararının noterce onaylanmış suretini, tescil ve ilan edilmek üzere ticaret siciline verir. Faktoring şirketlerinin müşterileri ile gerçekleştirdikleri işlem dosyalarında yer yer noter huzurunda müşterinin temsil yetkisinin devredildiği ancak keyfiyetin ticaret siciline tescil ettirilmediği durumlar ile karşılaşılmaktadır. Bu tür durumlar kanunen yönetim kurulu üyeliği yapamayacak kişilerin fiilen görev yapmaları gibi sonuçlar doğurabileceğinden faktoring şirketlerinin bu tür durumlarla karşılaşmaları halinde potansiyel risklerin bertaraf edilmesi için finansman sağlamaktan kaçınması beklenir. Aynı şekilde faktoring şirketlerinin yetkililerinin de yönetim kurulu üyelerinin taşıması gereken şartları haiz olmayan kişilere bu yetkileri ticaret siciline kaydettirmeksizin vekaletname ile devretmesi gibi durumlardan imtina etmeleri beklenir. Anılan durumların varlığı kanunun amir hükümlerinin dolanılması anlamına gelebilecek olup, gerek faktoring şirketinin faaliyet izninin alınmasında aranan koşulların gözden geçirilmesi ve gerekse ilgilinin hürriyeti bağlayıcı yaptırımlarla karşılaşabilmesine yol açabilecektir.

Yönetim kurulunun devredilemez ve vazgeçilemez görev ve yetkileri TTK’nın 375’inci maddesinde şu şekilde düzenlenmiştir:

a) Şirketin üst düzeyde yönetimi ve bunlarla ilgili talimatların verilmesi.

b) Şirket yönetim teşkilatının belirlenmesi.

c) Muhasebe, finans denetimi ve şirketin yönetiminin gerektirdiği ölçüde, finansal planlama için gerekli düzenin kurulması.

d) Müdürlerin ve aynı işleve sahip kişiler ile imza yetkisini haiz bulunanların atanmaları ve görevden alınmaları.

e) Yönetimle görevli kişilerin, özellikle kanunlara, esas sözleşmeye, iç yönergelere ve yönetim kurulunun yazılı talimatlarına uygun hareket edip etmediklerinin üst gözetimi.

f) Pay, yönetim kurulu karar ve genel kurul toplantı ve müzakere defterlerinin tutulması, yıllık faaliyet raporunun ve kurumsal yönetim açıklamasının düzenlenmesi ve genel kurula sunulması, genel kurul toplantılarının hazırlanması ve genel kurul kararlarının yürütülmesi.

g) Borca batıklık durumunun varlığında mahkemeye bildirimde bulunulması.

TTK’nın anılan maddesindeki görev yetkilerin yönetim kurulunca doğrudan kullanılması zorunda olup yönetim kurulunun devir ve feragat imkanı bulunmamaktadır. Dolayısı ile yönetim kurulu bu yetkileri esas

sözleşme ile ya da bir yönetim kurulu kararı ile genel kurula veya genel müdüre ya da kurulacak kurullara ve komitelere de devredemez61.

TTK’nın 378’inci maddesi uyarınca; faktoring şirketinin payları borsada işlem görmekte ise yönetim kurulu, şirketin varlığını, gelişmesini ve devamını tehlikeye düşüren sebeplerin erken teşhisi, bunun için gerekli önlemler ile çarelerin uygulanması ve riskin yönetilmesi amacıyla, uzman bir komite kurmak, sistemi çalıştırmak ve geliştirmekle yükümlüdür. Faktoring şirketinin paylarının borsada işlem görmemesi halinde şirket denetçisinin böyle bir komite kurulmasını gerekli görmesi ve durumu yönetim kuruluna yazılı olarak bildirmesi gerekmektedir. Bu halde komitenin ihdası zorunludur.

Komite, yönetim kuruluna her iki ayda bir vereceği raporda durumu değerlendirir, varsa tehlikelere işaret eder, çareleri gösterir. Rapor denetçiye de yollanır. Kuruluş ve Faaliyet Yönetmeliği’nin “Risk Yönetimi” başlıklı 15’inci maddesinde faktoring şirketlerinin maruz kaldıkları risklerin tespiti ve değerlendirilmesi için gerekli önlemleri alacağı belirtilmekle birlikte bu amaçla bir risk komitesi kurulmasını şart koşmamaktadır. Bununla birlikte faktoring şirketinin bünyesinde bir risk komitesi oluşturmayı tercih etmesi veyahut paylarının borsada işlem görmesi nedeni ile oluşturmak durumunda olması halinde bu komitenin TTK’nın 378’inci maddesi ile düzenlenen yönetim kuruluna iki ayda bir raporlama yapılması hükmüne uygun faaliyet göstermesinde fayda görülmektedir.

TTK’nın 390’ıncı maddesine göre esas sözleşmede aksine ağırlaştırıcı bir hüküm bulunmadığı takdirde, yönetim kurulu üye tam sayısının çoğunluğu ile toplanır ve kararlarını toplantıda hazır bulunan üyelerin çoğunluğu ile alır. Buna göre faktoring şirketinin yönetim kurulu eğer üç kişiden oluşuyor ise toplantı yeter sayısı ikidir, karar yeter sayısı ise yine ikidir. Faktoring yönetim kurulunun dört kişiden oluşması halinde toplantı yeter sayısı üçtür ve karar yeter sayısı ikidir. Yönetim kurulunun beş kişiden oluşması halinde de toplantı yeter sayısı üç ve karar yeter sayısı ikidir. Bu kural yönetim kurulunun elektronik ortamda yapılması hâlinde de uygulanır.

Yönetim kurulu üyeleri birbirlerini temsilen oy veremeyecekleri gibi, toplantılara vekil aracılığıyla da katılamazlar. Oylar eşit olduğu takdirde o konu gelecek toplantıya bırakılır. İkinci toplantıda da eşitlik olursa söz konusu öneri reddedilmiş sayılır.

Üyelerden hiçbiri toplantı yapılması isteminde bulunmadığı takdirde, yönetim kurulu kararları, kurul üyelerinden birinin belirli bir konuda yaptığı, karar şeklinde yazılmış önerisine, en az üye tam sayısının çoğunluğunun

61 YÜCE, Prof. Dr. Mehmet, Anonim ve Limited Şirketlerde Yönetim Kurulu Üyeleri, Kanuni Temsilciler, Müdürler ile Ortakların Hak ve Sorumlulukları, Ekin Basım Yayın Dağıtım, Bursa, 2014, sf. 31.

yazılı onayı alınmak suretiyle de verilebilir. Aynı önerinin tüm yönetim kurulu üyelerine yapılmış olması bu yolla alınacak kararın geçerlilik şartıdır.

Onayların aynı kâğıtta bulunması şart değildir; ancak onay imzalarının bulunduğu kâğıtların tümünün yönetim kurulu karar defterine yapıştırılması veya kabul edenlerin imzalarını içeren bir karara dönüştürülüp karar defterine geçirilmesi kararın geçerliliği için gereklidir. Kararların geçerliliği yazılıp imza edilmiş olmalarına bağlıdır.

ÖMÜR ve ÇALIŞKAN yönetim kurulu karar defterini yönetim kurulunun aldığı her kararın yazıldığı, onaylı, sayfaları sıralı ticari defter niteliğinde defter olarak tanımlamaktadırlar. Yönetim kurulu karar defterindeki bir yazım veya kaydın önceki içeriği belirlenemeyecek şekilde çizilemeyeceğini veya değiştirilemeyeceğini belirtmekte ve TTK’nın 65’inci maddesine atıfla kayıt sırasında mı yoksa daha sonra mı yapıldığı anlaşılmayan değiştirmelerin yasak olduğunu vurgulamaktadırlar62.

TTK’nın 391’inci maddesi uyarınca yönetim kurulunun kararının batıl olduğunun tespiti mahkemeden istenebilir. Özellikle;

a) Eşit işlem ilkesine aykırı olan,

b) Faktoring şirketinin temel yapısına uymayan veya sermayenin korunması ilkesini gözetmeyen,

c) Pay sahiplerinin, özellikle vazgeçilmez nitelikteki haklarını ihlal eden veya bunların kullanılmalarını kısıtlayan ya da güçleştiren,

d) Diğer organların devredilemez yetkilerine giren ve bu yetkilerin devrine ilişkin

kararlar batıldır.

KORKUT, TTK ile aynı dönemde yasalaşan Borçlar Kanunu’nun yürürlüğe girmesi ile birlikte “butlan” teriminin yerini “kesin hükümsüzlük”

teriminin aldığını belirtmektedir63. KORKUT doktrinde yapılan tanımlardan yola çıkarak butlanı; kurucu unsurları taşıdığından şeklen ve fiilen mevcut hukuki işlemin, geçerlilik şartlarını taşımadığından başlangıçtan itibaren hüküm ve sonuç doğurmaması, geçerli hale gelememesi olarak tanımlamıştır. Butlanda sakatlığın sözleşmenin tamamına veya bir kısmına ilişkin olabildiği, buna göre butlanın tam butlan ve kısmi butlan olarak ikiye ayrıldığı, geçersizliğin hukuki işlemin tamamını ilgilendirmesi halinde tam butlandan, geçersizliğin hukuki işlemin bir kısmını ilgilendirdiği durumlarda kısmi butlandan söz edileceği, ancak geçersiz sayılan hükümler olmaksızın hukuki işlemin gerçekleştirilemeyeceği anlaşılıyorsa da tam butlanın söz

62 ÖMÜR, Rahmi Can, ÇALIŞKAN, Merdan, Anonim Şirketlerde Yönetim Kurulu, Adalet Yayınevi, Ankara, 2020, sf. 44.

63 KORKUT, Yrd. Doç. Dr. Ömer, 6102 Sayılı Türk Ticaret Kanunu’na Göre Anonim Şirketlerde Genel Kurul Kararlarının Butlanı, Karahan Kitabevi, Adana, Nisan 2012, sf. 26.

konusu olması gerektiği açıklamalarında bulunulmuştur. KORKUT butlan yaptırımının hukuki sonuçlarını ise;

“Butlan yaptırımına tabi hukuki bir işlem kurulmuştur, ancak geçersiz olduğundan hiçbir hüküm doğurmaz. Batıl bir hukuki işlemi hükümsüz kılmak için dava açmaya ihtiyaç olmadığı gibi, bir beyanda bulunmaya da gerek yoktur, işlem kendiliğinden geçersizdir. Batıl hukuki işlemler en baştan itibaren geçersiz olup, butlan sebepleri ortadan kalksa dahi işlemin düzelmesi, sonradan geçerlilik kazanması mümkün değildir.

Batıl işlemin yapılmasının üzerinden uzun zaman geçmiş olması veya tarafların edimlerini yerine getirmiş olmaları da hukuki işlemi geçerli hale getirmez.

Hukuki işlemin geçersiz olduğunu taraflar ve de üçüncü kişiler ileri sürebilir. Görülmekte olan bir davada taraflar butlanı ileri sürmemiş dahi olsalar, hakim re’sen bu durumu dikkate almak zorundadır, butlanın ileri sürülmesi bir def’i değil, itirazdır. Bir genel kurul kararının batıl olduğunun tespiti için dava açılabileceği gibi, mevcut bir davada butlan ileri sürülebilir, hatta dava olmaksızın şirket batıl bir genel kurul kararına dayanarak yapılan işlemi reddedebilir. …

Sözleşmenin batıl olması sebebiyle taraflar birbirlerine sağladıkları yararları vekaletsiz iş görme veya sebepsiz zenginleşme hükümlerine göre talep edebilirler.”

ifadeleri ile açıklamıştır64.

BAHAR SAYIN ise yönetim kurulu kararlarının batıl olduğu durumlarda açılacak tespit davasına ilişkin açıklamalarda bulunmaktadır. Buna göre, menfi tespit davasının davalı tarafından iddia edilen hukuki ilişkinin mevcut olmadığının tespitini içerdiği, tespit davalarının zamanaşımına tabi olmadığı, tespit edilecek hukuki ilişki mevcut olduğu sürece tespit davasının açılabileceği, butlan iddiasının ileri sürülmesinin de tespit davası özelliği taşıdığı, bu davanın hükümsüzlüğün tespiti hususunda açılan bir dava olup açıklayıcı nitelikte olduğu, tespit davasında genel dava şartları dışında hukuki yarar şartının da arandığı, davacının tespit davasının açılmasında hukuki yararının olduğunu iddia ve tespit etmesi gerektiği belirtilmektedir65. Ayrıca genel kurul kararlarının iptal/butlanına ilişkin mahkeme kararlarının kesinleştikten sonra bütün pay sahipleri hakkında hüküm ifade edeceğinin düzenlendiği, bu düzenlemenin yönetim kurulu kararları açısından da geçerli

64 KORKUT, a.g.e., sf. 28-33.

65 BAHAR SAYIN, Dr. Hediye, Pay Sahibi Haklarının Korunması Kapsamında Anonim Şirket Yönetim Kurulu Kararlarının Butlanı, On İki Levha Yayıncılık A.Ş., İstanbul, Mart 2015, sf. 314-316.

kabul edilmesi gerektiği, butlanın tespitine ilişkin kesin hükmün taraf olsun olmasın tüm pay sahiplerini, üçüncü kişileri ve şirket organlarını bağladığını, yani butlanın tespitine ilişkin kesin hükmün herkes hakkında geçerli olduğunu ifade etmektedir66.

TTK’nın 392’nci maddesine göre her yönetim kurulu üyesi faktoring şirketinin tüm iş ve işlemleri hakkında bilgi isteyebilir, soru sorabilir, inceleme yapabilir. Bir üyenin istediği herhangi bir defter, defter kaydı, sözleşme, yazışma veya belgenin yönetim kuruluna getirtilmesi, kurulca veya üyeler tarafından incelenmesi ve tartışılması ya da herhangi bir konu ile ilgili yöneticiden veya çalışandan bilgi alınması reddedilemez.

Yönetim kurulu toplantılarında, yönetim kurulunun bütün üyeleri gibi, şirket yönetimiyle görevlendirilen kişiler ve komiteler de bilgi vermekle yükümlüdür. Bir üyenin bu konudaki istemi de reddedilemez; soruları cevapsız bırakılamaz.

Her yönetim kurulu üyesi, yönetim kurulu toplantıları dışında, yönetim kurulu başkanının izniyle, şirket yönetimiyle görevlendirilen kişilerden, işlerin gidişi ve belirli münferit işler hakkında bilgi alabilir ve görevinin yerine getirilebilmesi için gerekliyse, yönetim kurulu başkanından, şirket defterlerinin ve dosyalarının incelemesine sunulmasını isteyebilir.

Başkan bir üyenin bilgi alma, soru sorma ve inceleme yapma istemini reddederse, konu iki gün içinde yönetim kuruluna getirilir. Kurulun toplanmaması veya bu istemi reddetmesi hâlinde üye, faktoring şirketinin merkezinin bulunduğu yerdeki asliye ticaret mahkemesine başvurabilir.

Mahkeme istemi dosya üzerinden inceleyip karara bağlayabilir, mahkemenin kararı kesindir.

Yönetim kurulu başkanı, kurulun izni olmaksızın, yönetim kurulu toplantıları dışında bilgi alamaz, şirket defter ve dosyalarını inceleyemez.

Yönetim kurulu başkanının bu isteminin reddedilmesi hâlinde her yönetim kurulu üyesine tanınan haklar çerçevesinde mahkemeye başvurabilir.

Yönetim kurulu üyesinin bilgi alma ve inceleme hakları kısıtlanamaz, kaldırılamaz. Esas sözleşme ve yönetim kurulu, üyelerin bilgi alma ve inceleme haklarını genişletebilir. Her yönetim kurulu üyesi başkandan, yönetim kurulunu toplantıya çağırmasını yazılı olarak isteyebilir.

ERİŞ, yönetim kurulu başkanı görevde iken başkan vekilinin yönetim kurulunu toplantıya çağırmaya yetkili olmadığını, çünkü başkan vekilinin başkanın yerine geçemeyeceğini ve ancak başkanın yokluğunda yetkili

66 BAHAR SAYIN, a.g.e., sf. 342.

sayılacağını belirtmektedir. Öte yandan yönetim kurulu başkanı çağrı yapmış ve sonradan haklı nedenler ortaya çıkmış ise başkanın bu çağrıyı geri alabileceğini, zira çağrı yetkisi olanın çağrıyı geri alma yetkisinin de bulunması gerektiğini, çağrı geri alındıktan sonra başkanın uygun bir sürede bir çağrı yapması gerektiği açıklamalarında bulunmuştur67.

TTK’nin 393’üncü maddesine göre yönetim kurulu üyesi, kendisinin şirket dışı kişisel menfaatiyle veya alt ve üst soyundan birinin ya da eşinin yahut üçüncü derece dâhil üçüncü dereceye kadar kan ve kayın hısımlarından birinin, kişisel ve şirket dışı menfaatiyle şirketin menfaatinin çatıştığı konulara ilişkin müzakerelere katılamaz. Bu yasak, yönetim kurulu üyesinin müzakereye katılmamasının dürüstlük kuralının gereği olan durumlarda da uygulanır. Tereddüt uyandıran hâllerde, kararı yönetim kurulu verir. Bu oylamaya da ilgili üye katılamaz. Menfaat uyuşmazlığı yönetim kurulu tarafından bilinmiyor olsa bile, ilgili üye bunu açıklamak ve yasağa uymak zorundadır.

Müzakerelere katılma yasağına aykırı hareket eden yönetim kurulu üyesi ve menfaat çatışması nesnel olarak varken ve biliniyorken ilgili üyenin toplantıya katılmasına itiraz etmeyen üyeler ve söz konusu üyenin toplantıya katılması yönünde karar alan yönetim kurulu üyeleri bu sebeple şirketin uğradığı zararı tazminle yükümlüdürler. Müzakereye, yasak nedeniyle katılmamanın sebebi ve ilgili işlemler yönetim kurulu kararına yazılır.

Müzakerelere katılma yasağına aykırı hareket eden yönetim kurulu üyesi ve menfaat çatışması nesnel olarak varken ve biliniyorken ilgili üyenin toplantıya katılmasına itiraz etmeyen üyeler ve söz konusu üyenin toplantıya katılması yönünde karar alan yönetim kurulu üyeleri bu sebeple şirketin uğradığı zararı tazminle yükümlüdürler. Müzakereye, yasak nedeniyle katılmamanın sebebi ve ilgili işlemler yönetim kurulu kararına yazılır.