• Sonuç bulunamadı

Yöneticilik kavramı için yapılacak açıklamalara ilk olarak genel bir tanımla başlanacak, bulunduğu dönem kurum ve kademeye göre değişime tabi olan yönetim olgusunun “yönetici” kavramına kazandırdığı yeni sıfatlar yaşadığı değişimler üzerinden anlatılmaya çalışılacaktır.

En basit ve en kapsamlı tanımıyla yönetici yönetim işlevini yerine getiren kişilere veya gruplara verilen addır. Yönetim sürecinde yöneticileri gruplar olarak ele aldığımızda tanımlanabilecek üç tür yönetim vardır. Bunlar:

1. Ailesel (patrimonial) Yönetim 2. Siyasal Yönetim

Kısaca bu yönetimler incelenerek yöneticilerin bu yönetim şekillerinde üstlendikleri farklı görevler ortaya çıkartılmaya çalışılacaktır.

Ailesel (patrimonial) yönetimlerde iş örgütünün sahipliği, yönetimi, stratejik karar verme organları ve genel hiyerarşik yapısında belli bir aile üyelerinin egemen olduğu görülmektedir. Üst yönetim kademeleri de egemen konumdaki ailenin bireyleri ve akrabalarına açıktır. Bu tür yönetimlere genellikle ekonomik gelişme çabalarının başında rastlanmakla beraber girişimcilik yönü kuvvetli bir yönetim anlayışının hâkimiyeti de ön plana çıkan özelliklerindendir. Endüstrileşme ve ekonomik gelişme gibi nedenlerle değişen iş örgütlerinin daha karmaşık ve gelişmiş bir hal almasıyla yönetimde uzmanlığa ihtiyaç duyulması aile işletmelerinin ekonomik gelişimi engelleyen bir yönetim tarzı olması sonucunu doğurmuştur. Bu nedenle de aile işletmeleri daha çok toptancılık, perakendecilik gibi küçük ve basit iş örgütlerinde etkin bir yönetim sergileyebilen işletmeler olarak kalmışlardır. Son yıllarda küreselleşme, uluslararasılaşma ve artan rekabet gibi nedenlerle “Aile İşletmeleri”(Family Business) nin önem kazanmaya başlaması sonucunda bu yönetimlerin süregeldiği işletmelerin özelliklerinin ve sorunlarının incelenmesini ayrı bir çalışma alanı haline getirilmiştir. Bugün çeşitli üniversitelerde bu alanda “Family Firm Institute”, ”Family Business Network” gibi uluslararası kuruluşlar hizmet vermektedir (Koçel, 2001, s. 13) .

Siyasal yönetimlerde ise iş örgütünün stratejik karar organları ve önemli yönetim kademeleri belirli bir siyasal fikre ve güce sahip bireyler tarafından doldurulmuştur. Genellikle yönetim kademelerinde eğitilmiş kişiler çalıştırılmakla beraber bu tarz yönetimlerde sahip olunan siyasi fikir ve güç bu kademelerde yer alınabilinmesi için etkin bir rol oynayabilmektedir.

Üçüncü tür yönetim grubu olarak ele aldığımız profesyonel yönetimler daha öncede bahsettiğimiz gibi gelişmiş ekonomi ve endüstrinin sonucu olarak karmaşık bir hal alan iş örgütlerinin yönetimde uzmanlığı gerektirmesi nedeniyle ortaya çıkmışlardır. Bu tür yönetim gruplarında stratejik karar organları ve hiyerarşik yapıda görevli kişiler uzmanlık ve yetenek esasına göre seçilmektedirler. Profesyonel

yönetici olarak nitelendirilen bu tarzdaki yöneticiler yönetim işini kendilerine meslek edinen, işletme sahibi veya girişimci haline gelmeden girişimcinin yaptığı tüm işleri yapan ve hizmetleri karşılığında aylık alan kimselerdir. Bu kimseler kâr ve riski girişimci veya işletme sahiplerine ait olmak üzere çoğunluk tarafından talep edilen mal ve hizmetleri üretmek amacıyla üretim faktörlerini araştırıp bulma ve belirli bir ihtiyacı karşılama amacı güderler (Şimşek, 1999, s. 14) . Yöneticiliğin bu boyutlara gelmesi ile birlikte “İktisat Teorisinde” yer alan “firma sahibi yöneticiler” in yerini “profesyonel yöneticiler” almaya başlamıştır.

Yukarıda bahsettiğimiz üç tür yönetim grubu ayrı iş örgütlerine hâkim olabilecekleri gibi aynı iş örgütü içerisinde farklı kademelerde de etkinlik gösterebilmektedirler. Sıraladığımız yönetim gruplarını tanımlarken genellikle stratejik karar alma organlarındaki ve hiyerarşik yapının üst kademesindeki kişilerden bahsettik bu durumda söz konusu iş örgütlerindeki diğer çalışanların görevlerinin bu kademelerdeki kişilere yardım etmek olduğu ortadadır. Bütün bu söylenenlerden yöneticiler için “iş örgütlerinin amaçlarını yerine getirebilmek için başkalarının aracılığını kullanabilen kişiler” tanımı da yapılabilir. Yapılan bu yeni tanımla birlikte yöneticilik kavramını farklı boyutlarıyla ele alınmaya başlanacaktır. Başkaları aracılığıyla iş görme üç farklı boyutta etkinlik gerektirmektedir. Bu boyutlar yöneticiliğin teknik vasıfları, insani vasıfları ve düşünsel vasıflarıdır. Bu üç boyutta faaliyet gösteremeyen kişilerin yöneticilik vasıflarını tam olarak üzerinde taşıdığından söz edilmesi mümkün olmayacaktır. Yöneticiyi yönetici yapan üç önemli vasfın içeriği ise kısaca şöyle özetlenebilir:

a. Teknik Vasıflar: Yöneticilerin seçimi esnasında göreve uygun uzmanlığa sahip kişilerin seçilmesi gerektiği daha önceki konularda belirtilmişti, bu esasa göre belirlenen yöneticilerin yönetmekle sorumlu oldukları dalda sahip oldukları uzmanlık bilgileri de yöneticinin teknik vasıfları olarak nitelendirilmektedir. Örneğin bir inşaat firmasına yönetici olarak seçilmiş mühendisin sahip olduğu mühendislik bilgileri ya da bir bankaya müdür olarak seçilmiş iktisatçının sahip olduğu iktisat bilgileri bu yöneticilerin teknik vasıfları olarak gösterilebilir. Teknik vasıfların en önemli özelliği ise yönetim kademeleri yükseldikçe diğer iki vasfa oranla daha az

b. İnsani Vasıflar: Yöneticinin tanımını yapılırken örgütlerin amaçlarını yerine getirebilmek için başkalarının aracılığını kullanan kişiler oldukları söylenmişti, bu tanımdan yola çıkıldığında insani vasıfların bir yönetici için taşıdığı önemin büyüklüğü açıkça ortaya konulmaktadır. Çünkü yöneticiler başkalarının faaliyetlerini amaçlar doğrultusunda planlamak ve koordine etmek görevini üstlenmektedir. Dolayısıyla insanların bu planlar dâhilinde hareket etmesi tamamıyla yöneticinin insan ilişkilerindeki başarısıyla bağlantılıdır. Özelliklede kademeleri yükseldikçe kontrollerindeki çalışanların sayısının gittikçe artması sonucunda yöneticilerin teknik vasıflardan çok insani vasıflara gereksinim duymaya başlamalarının ne denli normal olduğu ortaya çıkacaktır.

c. Düşünsel Vasıflar: Düşünsel vasıflar ise yöneticinin her açıdan sahip olduğu bilgilerle örgütü bütün olarak düşünüp oluşturduğu plan, program ve politikaların sonuçlarını önceden tahmin edebilme ve gerekli politikaları seçebilme yeteneğidir. Bu vasıf dâhilinde yönetici bilgilerinin ışığında öngörülerde bulunur. Daha çok yüksek yönetim kademelerindeki yöneticiler için aranan bir vasıftır, bunun sebebi de şirketin bütünsel olarak sorumluluğunu üst kademe yöneticilerinin taşıyor olmasından kaynaklanmaktadır.

Yukarıda sözünü etmiş olduğumuz bu üç vasıf her yöneticinin sahip olması gereken vasıflardır. Fakat bu vasıfların kullanım oranları kullanan yöneticinin kademesine göre farklılık gösterebilmektedir. Sözü edilen bu üç vasfın yanı sıra yöneticiler hem örgüt içi hem de örgüt dışı çevrelere karşı duyarlı olması gereken kişilerdir. İnkâr edilemeyecek çok büyük bir gerçek vardır ki çevresine uyum sağlayamayan örgütler yaşamlarını devam ettiremezler. Tüm bu vasıfları kullanarak yöneticiler bir örgütte planlama yapmak, organizasyonu sağlamak, örgütü amaçlar doğrultusunda yöneltmek, koordine ve kontrol etmek görevlerini üstlenmektedir. Yönetici yaptığı plan doğrultusunda iş sürelerini, gerekli kaynak ve emek gücünü belirler, böylelikle amaçlara giden en risksiz yol seçimi için önemli bir avantaj sağlanmış olacaktır. Bir sonraki adım ise plana uygun hareket edilebilmesidir. Belirlenen görevli kişilere gerekli yetkilerin devredilmesi ve bu kişilerin denetiminin yönetici tarafından yapılmasını ifade eder. Fakat yöneticinin asıl önemli görevi plan

uygulanmaya başlandıktan sonra plan ve ulaşılmaya çalışılan amaçların uyumluluğunun kontrolüdür. Bu kontrol sonrasında sapmalar belirlenerek tekrar amaçlara uygun hale getirilmelidir. Bütün bu görevleri yerine getiren yöneticinin başarısı örgütü amaçlarına ne ölçüde ulaştırdığının ölçülmesi ile belirlenmektedir. Bu noktada Koçel “İşletme Yöneticiliği” isimli kitabında şu yoruma yer vermiştir (Koçel, 2001, s. 18) :

“Bir profesyonel kişi olarak kendisinin başarısı işletmeyi amaçlarına ulaştırması ile ölçülecektir. Veya örgütün daha alt kademelerinde ise başarısı, başında bulunduğu bu örgüt birimlerini amaçlarına ulaştırması ile ölçülecektir. Bunu başarabilmek için de devamlı değişen çevre koşulları karşısında kendisini yenilemek zorundadır. Çünkü kendisi tüm organizasyonun veya kendi biriminin başarısından sorumludur. Kendisi için yeterli bir başarı seviyesi yoktur ve yaptığı iş bir çeşit “açık – uçlu” (open ended) iştir. Bir uzman bir parçanın şekillendirilmesini belirli bir günde bitirebilir veya bir avukat bir davayı zaman içinde herhangi bir noktada kaybedebilir veya kazanabilir. Oysa profesyonel yönetici sürekli olarak başarılı olmak zorundadır. Profesyonel yönetici ne zaman başarılı olduğundan emin olamadığı gibi herhangi bir yanlış hesap sonucu bütün organizasyonun hayatının ve kendi mesleksel başarısının sona ermesi tehlikesi ile de devamlı olarak yüz yüzedir. Bu nedenle yönetici sürekli olarak işini düşünmek zorundadır ve geçici de olsa, hiçbir zaman artık başarıya ulaştığını dolayısıyla yapacak başka bir şeyi kalmadığını düşünmek zevkini tadamaz.”

Son olarak konuya dair göze çarpan birkaç yöneticilik tanımına da yer vermek gerekirse; her yöneticinin doğal bir lider olduğunu kabul ederek ‘yönetici’ ve ‘lider’i aynı anlamda kullanan klasik düşünürlere göre yönetici, örgütün kıt kaynaklarını alternatif kullanım alanları arasında en etkili biçimde dağıtabilecek teknik bilgiye sahip olan kişidir. Yaptığımız bu tanımda altının çizilmesi gereken en önemli nokta ise yöneticinin özellikle kıt kaynaklar arasında sayılabilecek nitelikli insan unsurunu çalışmaya içtenlikle yöneltecek faktörlerin ne olduğunu bulma ve uygulamada gerekli hüner ve bilgiye sahip olması gereken kişi olduğudur (Şimşek, 1999, s. 15) .

Zaleznik’in tanımına göre ise yönetici “Çözülmesi gereken problemler nelerdir ve insanların bu örgüte katkıda bulunmayı sürdürmesi için bizi gereken sonuçlara ulaştırabilecek en iyi yollar hangileridir?” sorusuna yanıt arayan kişidir (Zaleznik, 1992, s. 6) .