• Sonuç bulunamadı

Hayatın tüm alanlarında her geçen gün varlıkları daha net olarak hissedilen kadınlar günümüzde, önceleri erkeklere tahsis edilmiş olan birçok mesleği de erkeklerin tekelinden çıkarabilme başarısını göstermektedirler. Özellikle üst düzey yöneticilik görevlerinde ve örgütleri yönlendirme konusunda başarısızlıklarına dair belirgin herhangi bir veriye ulaşılmış olmasa da kadınlar kendilerine yüklenmiş sosyal rol ve sahip olunan ön yargılar gereği bugüne kadar liderlikten uzak tutulmaya çalışılmışdır. Fakat günümüzün mekanik ortamının her konuda olduğu gibi liderlikte de duygusallığa duyulan ihtiyacı arttırması kadınların liderlik alanında boy gösterebilmeleri için büyük avantaj elde etmelerine neden olmuştur. Daha önceleri kendileri için olumsuz intiba yaratan cinsiyet farkının neden olduğu farklı karakter yapıları günümüzde kadınların tercih sebebi olmalarına olanak sağlamaktadır.

Kadın yöneticilere dair yapılan ilk araştırmaların sonuçları, kadınların liderlik fonksiyonlarını yerine getirmede erkeklerle benzerlik gösterdiği yönündedir. Buna karşın son yıllarda yapılan çok sayıda araştırma kadın ve erkeğin liderlik davranışlarını ve etkinlik derecesini değiştirecek kadar farklı kişilik özellikleri taşıdıklarını belirlemiştir (Berberoğlu, 1989, s. 298) .

By konudaki ilk araştırmalardan olan Dobbins ve Platz (1986), ile Eagly ve Johnson (1990) ın araştırmaları yönetici pozisyonuna gelmeden önce örgütteki rolünü öğrenen kadınların da erkek liderlerle aynı davranışları gösterdiğini ileri sürmüştür (Bayhan – Arslan, 2005, s. 102) .

Günümüz araştırmalarından elde edilen bulgularda genellikle varılan sonuç ise ise kadın ve erkeklerin farklı liderlik davranışları sergilediklerini vurgulamaktadır.

geçiren, iş odaklı davranışlar göstermelerinin yanı sıra kadınların daha katılımcı, bilgi paylaşımı ve motivasyona daha çok önem veren dönüştürümcü liderlik davranışları sergilediklerini vurgulamışlardır (Bayhan – Arslan, 2005, s. 102) .

Türkiye’de özellikle 1980 sonrasında üniversitelerin kadın araştırma merkezleri tarafından kadına dair çok boyutlu proje çalışmaları yapılmaya başlamıştır. Yapılan bu çalışmalar sonucunda kadınların liderliğin temelini oluşturan üç ana unsur olan esneklik, doğru teşhis ve anlaşabilmek olgularını kültürel altyapı gereği çocukluktan itibaren öğrenmeye başladıkları saptanmıştır (Minibaş, 1997, s. 351). Elde edilen bu sonuçlara göre kadın liderliğin temel yapısı sıralanan özelliklere bağlı olarak aşağıdaki gibi çerçevelendirilebilir (Akiş, 2002, s. 5) :

1. Otoriter, komuta ve kontrol sistemine dayalı kültürü ortadan kaldıracak dönüştürümcü liderlik davranışları sergilerler (esneklik),

2. Kurumlarda yetkilendirme, güven, saygı, dürüstlük davranışlarını geliştirerek herkesçe kabul görebilecek ortak bir vizyonu tespit eder ve paylaşırlar (esneklik – doğru teşhis),

3. Astlarını daha fazla desteklerler, onlarla beraber çalışarak ortak kararlar alırlar ve gerektiğinde onları koruyarak astlarına daha fazla bağlanmak yoluyla hizmetkâr lider davranışlarını benimserler (anlaşabilmek).

Kadın liderliğe dair saptanan diğer güçlü yönler ise kısaca şöyle sıralanabilir (www.e_kolay.net/kadin/ana_detay.asp?MainID=358&PID=402&HaberID=140368) ;

1. Kadın liderler takımlara ve çalışanlara güç aşılamakta erkeklerden daha başarılıdırlar,

2. Kadın liderler açıklığa teşvik ederler ve daha erişilebilirdirler, 3. Kadın liderler yardım ricalarına daha hızlı yanıt verirler,

4. Kadın liderler farklılıklara karşı daha hoşgörülüdürler, bu yüzden görüş farklılıklarını daha rahat idare edebilirler,

5. Kadın liderler iş beklentilerinin tanımlanmasında ve değerli geribildirim sunulmasında daha başarılıdırlar.

Yukarıda sıralanan tüm bu güçlü özelliklere bağlı olarak kadınların liderliğini üstlendikleri örgütlerde çalışanların psikolojik sorunlarının daha iyi anlaşılarak

çözümlendiği, konuşmaların sözcük oyunlarından ziyade daha net tabirlerden oluştuğu, liderlerin astlarına karşı daha yardımsever ve daha hoşgörülü olduğu, iş beklentilerinin daha net tanımlandığı ve iletişim ağının daha etkin olarak kullanıldığı tespit edilmiştir (www.e_kolay.net/kadin/ana_detay.asp?MainID=358&PID=401&HaberID=216209) .

Konu içerisinde özellikleri sıralanmış olunan kadın liderlerin örgütteki otoritelerini sağlayabilmek amacıyla kişisel özelliklerini, karizmalarını, yeteneklerini ve kurdukları insan ilişkilerini kullanırken, erkek liderlerin statülerinin getirdiği ödüllendirme ve cezalandırma yeteneklerini kullandıkları saptanmıştır. Bu sebeple genellikle yapılan araştırmalar sonucunda kadın liderlik davranışlarının özellikle orta düzey yönetimde görev aldıklarında insanlarla daha rahat ilişki kurabilmelerinin alt ve üst kademeyle koordinasyonu sağlamalarında oynadığı etkin rol nedeniyle erkek liderlerin davranışlarına oranla daha olumlu sonuçlar verdiği ispatlanmıştır (Bayhan – Arslan, 2005, s. 103 – 105) .

ÜÇÜNCÜ BÖLÜM

KADIN LİDERLİK VE YÖNETSEL BAŞARI

Modern liderlik yaklaşımları dâhilinde yer alan ve son zamanlarda gittikçe artan bir öneme sahip olan kadın liderlik konusunda da önemli incelemeler yapılmaya başlanmıştır. Geleneksel toplum yapısında hâkim olan liderin erkek olması gerektiği görüşü tam olarak parçalanamamış olmasına rağmen kadınlar da yavaş yavaş liderlik alanında kendilerine yer edinmeye başlamışlardır.

Liderlik konusunda kadınları erkeklerden ayıran ve kadın liderlerin farklı bir araştırma konusu olarak ele alınmalarını sağlayan en önemli etken ise cinsiyetleri nedeniyle sahip oldukları birtakım özellikleri sergiledikleri liderlik davranışlarına yansıtıyor olmalarıdır. Bu bölümde kadın liderleri erkek liderlerden ayıran cinsiyet özelliklerinin yansıdığı liderlik davranışlarına ve bu davranışların etkinlikleri üzerindeki etkisine yer verilmeye çalışılacaktır.

I. Toplumsal Değişim Sürecinde Kadınlar ve Kadın Liderlik

Yüzyıllardır toplumun kendisine biçtiği erkeğin destekçisi rolünün etkisinden kurtulamayan kadınlar birçok konuda kendilerini toplumsal bir kafesin içinde bulmuşlardır. Son dönemlerde yaşanan hızlı gelişim sonucunda değişen ekonometrik parametrelerin iş hayatında kadın işgücüne duyulan ihtiyacı arttırmasıyla birlikte geleneksel kısıtlamaların kadınların üzerinde yarattığı baskının azalması kadınların ekonomik, yönetsel ve kamusal alanlarda daha aktif katılım şansı yakalamasına olanak sağlamıştır.

Sanayi Devrimi ile başlayan İkinci Dünya Savaşı ile de hız kazanan değişim sürecinde kadınlar ekonomik alanlarda daha sık boy göstermeye başlamışlardır. Nüfus

oranında önemli bir yer teşkil eden kadınların bu katılımı içinde bulundukları toplumun gelişimi açısından önemli bir avantaj halini almıştır.

Başlangıçtan bugüne kadının toplumsal süreçte geçirdiği değişimin incelenmesi kadın liderlerin önlerindeki engellerin anlaşılması ve çözüm üretilmesi açısından da yararlı olacaktır.