• Sonuç bulunamadı

Eğitim bireye kasıtlı olarak istendik davranış değişikliği oluşturma süreci olarak tanımlanabilir. Bu davaranış değişikliğinin olumlu yönde oluşturulacağı yer ise okullardır. Okul, öğrencilere bilgi, beceri, değer, tutum ve olumlu davranışlar kazandıran kurumdur. Bu olumlu davranışları edinmiş bireyler toplum içinde yerlerini alırlar. Okul girdisinin insan olması, bu girdiyi toplumdan alarak yine topluma kazandırması bakımından diğer örgüt ve kurumlara göre farklıdır. Okullar belli amaçlar için kurulmuş formal oluşumlardır. Okullar toplumsal yaşamda çok önemli işlevleri yerine getirir. Okulların ekonomik, politik, sosyal ve kültürel işlevlerinin toplumun devamı ve yaşanılırlığı için ne kadar önemli olduğu yadsınamaz. Bu bağlamda okul yöneticiliğinin toplumsal açıdan ne kadar önemli bir yönetim görevi olduğu daha iyi anlaşılabilir (Erol, 2014; Özdemir, 2013; Tayanç, 2000).

Eğitim, insanı merkeze alan bir hizmet; eğitim kurumu, eğitim hizmetini üreten bir yapısal bir örgüt; eğitim ve okul yönetimi ise uygulamalı olan ve disiplinler arası insani bir çalışma sahası olarak tanımlanabilir (Şişman, 2007). Eğitim kurumu yönetimi, okulun hedefleri ulaşabilmek için paydaşlarla birlikte çalışma eş zamanlı hizmet üretebilme sürecidir. Eğitim kurumu yöneticileri, çalıştığı kurumun gelişim ve olumlu yönde değişim sürecinde lider konumdadır (Balcı, 2007).

Cumhuriyetin ilanından günümüze kadar yapılan uygulamalara bakıldığında eğitim yöneticiliğinin henüz meslekleşmemiş olduğu görülmektedir. Eğitim yönetiminin meslekleşmesi için göreve getirilecek olan kişilerin iyi yetiştirilmesi önem taşımaktadır. Bu açıdan “Başarılı bir öğretmenin okul yönetmek için gerekli yeterliliklere sahip olması rasyonel bir beklenti değildir” ifadesi kesinlikle geçerlidir (Işık, 2002).

Yapılan araştırmalara göre (Karip ve Köksal, 1999; Memduhoğlu, 2007; Işık vd., 2000) okullardaki başarının sırrı yöneticilerinin başarılı olması ile doğrudan ilişkili

27

görülmektedir. Okulların bireyler üzerindeki etkililiği ve başarısı, doğrudan toplumun geleceğini etkileyeceğinden okulların iyi yönetilmeleri önem taşımaktadır.

Yönetim görevlerine, işi en iyi yapabilecek olan işgörenlerin atanabilmesi amacıyla, 657 sayılı Devlet Memurları Kanununa yeterlik sistemi getirilerek temel ilkeler arasına alınmış ve liyakat şu şeklide tanımlanmıştır: Devlet kamu hizmetleri görevlerine girmeyi, sınıflar içinde ilerleme ve yükselmeyi, görevin sona erdirilmesini liyakat sistemine dayandırmak ve bu sistemin eşit imkânlarla uygulanmasında devlet memurlarını güvenliğe sahip kılmaktır. Kariyer ise b fıkrasında şu şekilde tanımlanmıştır: Devlet memurlarına, yaptıkları hizmetler için gerekli bilgilere ve yetişme şartlarına uygun şekilde, sınıfları içinde en yüksek derecelere kadar ilerleme imkânını sağlamaktır. Yönetsel görevlere atamalarda ve üst görevlere yükselmelerde, adayın eğitim durumlarını ve başarılı meslek kıdemlerini dikkate almak yönetimde liyakat ve kariyer ilkelerinin gereği olarak kabul edilmektedir. Örgütün verimliliği ve kişisel iş doyumu açısından, kadrolara görevin gerektirdiği eğitim ve deneyime sahip kişilerin atanması önem taşımaktadır (Arıkan, 2007; Kaya, 1999).

Örgütün zayıflamasına, politik grupların örgüt üzerindeki informal kontrol ve baskısına sebep olan politik atama mekanizması, üst basamak yöneticileri arasında değişmeyi de beraberinde getirdiğinden devlet yapısı açısından olumsuz sonuçlar doğurabilmektedir. İşte bu noktada liyakat ilkesi atamalarda tarafsızlık ve eşitlik sağlayarak, politik atama mekanizmasının oluşmasını önleyeci niteliktedir (Arıkan, 2007; Çamur, 2008).

Özellikle son yıllarda okul müdürü belirlenmesinde devamlılığı olan bir süreç oluşturulamamıştır. Sözlü sınav, yazılı sınav gibi aşamaların yanısıra belirleyici bir unsur olmaksızın yapılan görevlendirmelerle her uygulama birkaç sene içerisinde farklı yönetmeliklerle değişik uygulamalar denenmiştir. Okul yöneticisinde bulunması gereken beceriler tespit edilerek, atamalarda bu ölçütleri değerlendirmeye katmak için Milli Eğitim Bakanlığı Eğitim Kurumları Yöneticileri Atama ve Yer Değiştirme Yönetmeliği 10 Haziran 2014 tarih ve 29026 sayılı Resmi Gazete’de yayımlanarak yürürlüğe girmiştir. Bu yönetmelikle diğerlerinden farklı olarak eğitim kurumlarına yönetici seçmek için sözlü sınav uygulaması eklenmiştir.

Milli Eğitim Sistemimiz içerisinde eğitim yöneticiliğine dair geçmiş mevzuatlarda yönetici atamaya vurgu yapılırken, mevcut yasal düzenlemelerde atama vurgusu

28

yerine yönetici görevlendirme vurgusu ön plana çıkmaktadır. Bu durum aslında liyakat esaslı performas sistemini ve sürekli gelişimi esas alan bir anlayışı göstermektedir (MEB, 2009; MEB, 2010; MEB, 2017). 2017 yılında çıkarılan Milli Eğitim Bakanlığına Bağlı Eğitim Kurumlarına Yönetici Görevlendirme Yönetmeliği liyakat esaslı yönetici görevlendirme sistemi açısından genel olarak değerlendirildiğinde eğitim yöneticiliği açısından öğretmenlik deneyimine sahip olmaya vurgu yapıldığı görülmektedir. Aynı zamanda üst öğrenime sahip olma liyakat açısından vurgulanan başka bir niteliktir. Bunların yanısıra sözlü değerlendirmede mevzuat bilgisi, temsil kabiliyeti ve liyakat, analtik düşünme ve analiz yapabilme yeteneği, muhakeme gücü ve kavrayış düzeyi, iletişim becerileri, özgüveni ve ikna kabiliyeti, genel kültür bilgisiyle Atatürk ilke ve İnkılap Tarihi gibi alanların yanısıra liyakat açısından adayların ödül ve ceza geçmişleri de dikkate alınmaktadır (MEB, 2017).

Ülkemizde eğitim yöneticisi atama politikalarına ilişkin Milli Eğitim Şura kararları incelendiğinde özellikle yönetici nitelikleri üzerinde durulduğu görülmektedir. Eğitim yöneticisi atama sistemiyle ilgili şura kararları Tablo 2.2’de sunulmuştur.

Tablo 2.2. Milli Eğitim Şuralarında Eğitim Yöneticisi Atama Politikaları

Milli Eğitim

Şurası Şura Kararları 14. Milli Eğitim

Şurası  Eğitim yöneticiliğinde uzmanlaşma, hiyerarşik ilerleme ve yükselme esas alınacak ve yöneticilerin yetkileri artırılacaktır. 15. Milli Eğitim

Şurası  Yönetici atamalarında kariyer, liyakat, başarı aranmalı, üst kademeye geçişler başarılar ölçüsünde, belli bir sisteme göre olmalıdır. 16. Milli Eğitim

Şurası  Eğitim yönetimi ve kamu yönetimi alanlarında yüksek lisans eğitimi yapan öğretmenlere okul yöneticiliğine atanmada sağlanan kolaylık, diğer yöneticilik alanlarında yüksek lisans yapanları da kapsamalıdır.

 Mesleki ve teknik eğitim okullarına yönetici atamalarında eğitim yöneticiliği alanında lisans veya yüksek lisans zorunluluğu getirilmelidir. 18. Milli Eğitim

Şurası  Okul yöneticilerinin atamasında, lisansüstü eğitim görme esas alınmalıdır. Okulda güven, karşılıklı saygı, sevgi, hoşgörü, başarı gibi değerlere dayalı okul kültürünün oluşmasında liderlik rolünü üstlenebileceklerin yönetici olarak atanmaları hususunda gerekli düzenlemeler yapılmalıdır.

 Okul müdürlerinin seçimi ve istihdamında portfolyo, süreç değerlendirme vb. alternatif seçme yöntemleri esas alınarak geliştirilecek mesleki yeterlilikler dikkate alınmalı, okulların idari ve akademik örgütlenmesi yeniden tasarlanmalıdır.

 Bölgesel ve yerel özellikler dikkate alınarak başta dezavantajlı bölgeler olmak üzere yönetici atamalarında pozitif ayrımcılığa dayalı özendirici önlemler alınmalıdır.

19. Milli Eğitim

Şurası  Müdür yardımcılığı görevlendirmelerinde, okul müdürünün takdirinin öncelikli olması, okul veya kurum müdür yardımcısının, en az 3 yıl görev yapmış ve merkezi sınavda başarılı olmuş öğretmenler arasından müdürün teklifi ve üst makamın onayı ile görevlendirilmesi.

 Döner sermayesi olan okullarda müdür yardımcılarından birisinin işletme/muhasebe alanında formasyona sahip öğretmenler arasından seçilmesine öncelik verilmelidir.

29

Kaynak: (MEB TTKB, 2017).

Milli Eğitim Şura kararları genel olarak değerlendirildiğinde liyakat esaslı yönetici atamaya vurgu yapıldığı görülmektedir. Özellikle eğitim yöneticilerini sahip olması gereken nitelikler üzerinde durulmuştur. Bu niteliklere haiz adayların atanması sistemsel başarı açısından önemli görülmüştür. Eğitim yöneticilerin atanması aşamasında adayların lisansüstü eğitime sahip olmalarının önemi vurgulanmış ve tercih nedeni olması gerektiği üzerinde durulmuştur. 2017 yılında çıkarılan Eğitim Kurumu Yöneticilerin Görevlendirilmesi Yönetmeliğinde de yönetici seçme ve atamada kullanılan ölçütlerde lisansüstü eğitime fazla puan verildiği görülmektedir (MEB, 2017). Ayrıca, eğitim yöneticisi atamalarında okul kültürünü oluşturabilecek nitelikte lider yöneticilerin atanmasının önemi ifade edilmiştir. Eğitim yöneticisinin öğretmenlik deneyimine sahip ve yapılacak olan sınavlardan başarılı olması vurgulanmıştır.