• Sonuç bulunamadı

1. Dünyada ve Türkiye’de İstatistik

1.2. Türkiye’de İstatistik

1.2.1. Osmanlı Devleti’nde Veri ve Kayıt

1.2.1.2. XVII. Yüzyıl

Bu yüzyıl Osmanlı Devleti’nin siyasi, askeri ve ekonomik yönden birçok değişim geçirdiği tam bir kargaşa ve çalkantı dönemi olmuştur. Halil İnalcık, Devlet-i Aliyye’nin ikinci cildinin önsözünde Kâtip Çelebi ve Koçi Bey’den aktararak bu dönemi tagayyür ve fesâd (bozuluş ve kargaşa) dönemi olarak adlandırmaktadır.75 Bu yüzyıl veraset sisteminin değişmesi; padişahlığın babadan oğula değil, en büyük ve aklı başında olan şehzadeye geçmesi (ekber ve erşed sistemi) ile padişah otoritesinin sarsıldığı bir yüzyıl olarak ifade edilse de bu sarsıntının kökeni daha da karmaşıktır.

Başkent ordularındaki iki önemli ocak olan kapıkulu sipahileri ve yeniçeri ocaklarında daha önceki yıllarda başlayan bozulma ile ordunun yine önemli bir gücünü oluşturan tımarlı sipahilerin teşkil edilmesindeki toprak mülkiyeti üzerinde tımar sisteminin bozulması, siyasi kargaşanın temelini oluşturmuştur.

73 İnalcık, a. g. e., s. 223.

74 İnalcık, a. g. e., s.222

75 Halil İnalcık, Devlet-i Aliyye Osmanlı Devleti Üzerine Araştırmlar-II, İstanbul, 2016, s. XIII.

23

Tımar esas olarak gazilere dirlik olarak verilen, savaş zamanı merkezin ihtiyacı olan atlı birlikleri beslemek, yetiştirmek amacıyla köylünün üretimden vergi tahsili ve bunun ilgili kısmının hazineye kaydedilmesidir.76

Uzun süren Avusturya ve İran savaşlarında bir sonuç alınamaması, Avusturya’nın askeri teknoloji açısından Osmanlı kuvvetlerine üstün gelmesi, fethedilen yeni toprakların olmaması bu sistemin varlığını kendiliğinden zora sokan bir durum olmaya başlamıştır. Çünkü tımar savaşta gösterilen yararlılığa göre dağıtılırdı. Savaş ganimeti kesildiğinden devletin köylüye yüklediği vergiler çeşitlenmiş ve artmıştır. Bu durum da tımar beyinin gelirinin azalması ve onun ordular besleyememesine neden olmuştur. Bozulan tımar sistemiyle açıkta kalan araziler padişah haslarına dahil edilip iltizama verilmeye başlanmıştır.77

Başkent ordularındaki bozulma, ocaklardaki devşirme sisteminin bozulması ile başlamıştır ve bunun en önemli sebebi de kapıkulu sipahilerinin ulufeli kullardan mülk sahibi tüccarlara dönüşmeleridir. Altı bölük halkı78 diye anılan kapıkulu sipahileri, rüşvet ve nüfuz ilişkilerini kullanarak taşradaki tımar gelirlerini, başkentteki ticaret ve vakıf gelirlerini devletin nakit ihtiyacını gidermek karşılığında, değerlerinin çok altında iltizam hakkı olarak alıp askeri bir sınıf olmaktan ticari bir sınıf olmaya doğru evrilmişlerdir. Yine yeniçeri ocağına devşirme harici, ahaliden esnaf, tüccar, kırdan başkente göçmüş işsiz güçsüz kimselerin girmesi ocağın tek işi askerlik olan geleneğini değiştirmiştir.79

Bundan sonra devlet içindeki güç ve iktidar mücadelesi, tımar sistemindeki arazilerden toplanacak vergilerin, vakıf ve cizyeye gelirlerinin tahsili ve hazineye

76 Niyazi Berkes, Türkiye İktisat Tarihi, İstanbul, 2013, s. 52-56.

77 İnalcık, a. g. e., 2016, s. 358.

78 İnalcık, a. g. e., 2016, s. 147-151.

79 Berkes, a. g. e., s. 285.

24

aktarılacak kaynağın kim tarafından toplanacağı kavgası ekseninde olmuştur. Celali isyanlarının temelinde de bu kavga yatmaktadır.

Bütün bu bozulmaların karşısında Cevdet Paşa’ya80 kadar Osmanlı düşünürlerine hâkim olan “İbn Halduncu üç hal yasasına”81 dayanarak ıslahat yapılmaya çalışılmıştır82 ve bu tımar sisteminin yerindeki boşluğun doldurulması kavgası III.

Selim’e kadar devam etmiştir.

Bu gelişmelerin sonucunda Osmanlı tarihine bakıldığında toprak, nüfus ve ekonomi kayıtlarından klasik dönem sonrası XIX. yüzyıla kadar tahrir defterleri gibi ayrıntılı kayıt defterlerine rastlanmamaktadır. Bu yüzyıldan itibaren ulaşabildiğimiz kayıtlar temettuat defterleridir. Temettu kâr, fayda anlamında gelir, temettuat ise çoğuludur.83 XVII. yüzyıldan itibaren devletin en önemli gelir kalemi olan avarız ve cizyenin tutulduğu bu defterler kişilerden alınan vergileri içerdiğinden sadece bu vergilerin alındığı kişileri içermektedir, ekilebilir arazi ve ürün miktarına ilişkin verileri içermemektedir. Her ne kadar tahrir defterleri geleneğinin bir ürünü olsa da ve zaman zaman ekonomik veriler içerse de bu defterler birer nüfus sayımı niteliğindedir.84

Avarız sözcük anlamı ile kazâlar ve engeller anlamına gelir ve fevkalâde hallerde ve özellikle harp sebebiyle85 ihtiyaç hasıl olduğunda düzensiz ve herkesten alınan vergilerdir (avarız-ı divaniye ve tekalif-i örfiye). Ancak fetihlerin durması ve başkentte beslenen ordu nüfusunun artması ve bunların kökeninde yatan tımar sisteminin bozulmasıyla avarız vergisi sürekli toplanan bir vergi haline gelmiştir.

80 Yusuf Halaçoğlu, Mehmet Akif Aydın, https://islamansiklopedisi.org.tr/cevdet-pasa, E.T. 20.12.2020.

81 Remzi Demir, Philosopia Ottomanica Osmanlı Felsefesi, İstanbul, 2018, s. 207-208.

82 Berkes, a. g. e., s. 103-105.

83 Ferit Devellioğlu, Osmanlıca-Türkçe Ansiklopedik Lugât, Ankara, 2007, s.1073.

84 Oktay Özel, “Avârız ve Cizye Defterleri”, Osmanlı’da Bilgi ve İstatistik, Der: Halil İnalcık, Şevket Pamuk, DİE Yayınları, Ankara, 2000, s. 36.

85 Devellioğlu, a. g. e., s. 53.

25

Cizye vergisi Müslüman olmayan teb'adan alınan vergidir86. Cizye vergisi, Halife Ömer zamanından bu yana İslam Devletleri’nde Müslüman olmayanların kendilerine bahşedilen himaye ve can güvenliğinin karşılığı olmasının yanı sıra dini inançlarını sürdürmelerini de sağlamaktaydı. Bu vergi İslam’ı yayma davasının bir ön adımı olarak da nitelendirilebilir. Hz. Muhammed zamanından bu yana fethedilen yerlerde başkaldırı ve isyanın önüne geçen ve aynı zamanda bu vergiden muaf olmak için Müslümanlık’a geçmeyi de sağlayan bir yöntemdir.87

İltizamların toplanmasında mali bürokrasinin nüfuz veya rüşvet karşılığı mültezimlere iltizam hakkı verme işlemini yapmanın dışında pek bir meşguliyeti yoktur.

Fakat avarız ve cizyelerin önemli bir gelir kalemi olduğunu Defterhâne-i Amire’deki görevli sayısındaki değişmeye bakarak da görmek mümkündür. Defterhâne’de 1570-1605 arasında cizye geliri kayıtlarını tutan yeni bir kalem teşkil edilmiş, bu kalemde çalışan kâtip sayısı 1604-1605 yıllarında üç iken, 1623-1624’te on altıya ve bir iki yıl sonra da 19’a çıkmıştır. Yine benzer bir şekilde avarız vergilerinden sorumlu kalemlerde 1560’lardan itibaren artış görülmüştür.88

Avarız ve cizye defterlerinin XVII-XVIII. yüzyıllarda geçirdiği değişim, vergi alınacak kişi sayısını ve bu kişilerin Müslüman, gayri Müslim, yaş, mâluliyet, iskân gibi niteliklerini, vergiyi toplayan sınıftaki değişimi göstermesi açısından önemlidir.

86 Devellioğlu, a. g. e., s. 145.

87 Boris Christoff Nedkoff, “Osmanlı İmparatorluğu’nda Cizye”, Belleten Dergisi, c. VIII sayı 31, Türk Tarih Kurumu, Ankara, 1944.

88 Özel, a. g. m., s. 37-38.

26

Benzer Belgeler