• Sonuç bulunamadı

1.3. TÜRK KAMU YÖNETİMİNDE VERİMLİLİK VE ETKİNLİK

1.3.2. Türk Kamu Yönetiminin Sorunları, Verimli ve Etkin

1.3.2.2. Verimsizlik Nedenleri

Türk kamu yönetimi sorunları yukarıda bahsedildiği üzere kamu yönetiminin daha az verimde çalışmasına neden olmaktadır. Ancak bilinmelidir ki en önemli neden olarak açıklanabilecek unsur üretim düzeyleridir. Aslında bu nedenler sadece Türk kamu yönetimine özgü değil aynı zamanda evrensel niteliğe sahiptir.

Sanayide sürekli olarak yeni teknolojiden yararlanırken kamu yönetiminde böyle güçlü bir teknolojik alt yapının bulunmayışı, ayrıca eldeki teknolojinin de gereği gibi kullanılmaması ve sanayide verimli çalışmanın ödüllendirilip başarısızlıkların cezalandırılmasına karşılık kamu yönetiminde böyle bir ödüllendirme ya da cezalandırmanın olmayışı verimsizlik nedenlerinin başında gelir. Açıklanacak olursa kamu ve özel kesimin birbirinden en önemli farkı, rekabet unsurunun varlığıdır.

Gerçekten, kamu yönetiminde belirli bir rekabet unsurunun olmayışı, verimsiz ve etkisiz uygulamaların kamuda görülmesine hatta yıllarca bunların devam ettirilmesine neden olmaktadır. Denetim mekanizmalarının yeterli işlemeyişi de böyle bir hata içerisinde bulunan kamu kurumunun veya kuruluşunun kaynaklarını azaltma girişiminde bulunulmamasına neden olmaktadır. Hatta çoğu kurum ve kuruluş ödeneklerinin artırılması için de fazladan harcama yaparak bir sonraki yıl ödeneğinin daha da artırılması girişiminde bulunmaktadır. Ancak denetim mekanizmaları tam ve yerinde işleseydi böyle bir süreç içerisinde olan kamu kurumunun kaynakları kesilir, yönetici de daha etkin kaynak kullanımını sağlamaya çalışırdı. Ancak Türkiye’de kamu kurumları, ne denli verimsiz çalışırsa çalışsın varlıklarını sürdürmeye devam etmektedirler. Kamu yönetiminde verimlilik ve etkinliğin tam olarak da ölçülemediği düşünüldüğünde de kaynakların boşa harcanması karşılaşılan en büyük problemlerden biri olmaktadır (Mıhçıoğlu, 2003: 387-388).

1.3.2.3. Türk Kamu Yönetiminde Verimlilik ve Etkinliğin Ölçümü Sorunu

Bir kuruluş içerisinde insan kaynağının gücünün ve kullandığı mali ve fiziki kaynakların yeterliliği, elde etmeyi amaçladığı unsurlarla ölçülebilir. Aynı zamanda bu kaynakları kullanarak gerçekleştirdiği faaliyetler sonucunda elde ettiği ürünlerin değerlendirilmesi de mümkündür.

Bu anlamda örgütlerin verimlilik ve etkinliğinin ölçülmesi de uygulanan stratejiler kapsamında önemli yer tutmaktadır. Verimlilik ölçümünün başarısı, büyük oranda örgütün etkinliğinde “neden” önemli olduğunun, ilgili tüm iş ve gruplarca çok iyi kavranmasına bağlıdır. Verimliliği ölçmek için oldukça farklı ölçüm yolu ve tekniği bulunmaktadır. Bunların en yaygın olanları şunlardır (Orhan, 2006: 21-28):

Benzer Kurumlar arası Karşılaştırma

Karşılaştırılabilir alanlarda mevcut koşullarda faaliyet alanları benzer olan kurumların;

işletme giderleri, hizmetin veya alıcı nüfusun kullanım usulü, hizmet tedarikinin birim maliyeti, personel düzeyleri, performans göstergeleri gibi unsurların karşılaştırmasıyla verimlilik ölçümü yapılabilir.

Kurum içi Karşılaştırma

Farklı yerler ve değişik bölümlerde aynı yetkili makam tarafından sağlanacak farklı hizmetler ve imkânlar arasındaki maliyetlerin karşılaştırılması ile çeşitli performans göstergeleri düzenlenebilir. Bunlara örnek olarak; yönetim maliyetlerinin işletme maliyetlerine oranı, fazla çalışma ücretlerinin brüt ücret bordrosuna oranı gibi unsurlar gösterilebilir.

Özel Sektör Kıyaslaması

Benzer hizmetlerin üretildiği özel sektör alanları ile karşılaştırma yapılarak durum ve maliyet analizleri yapılabilir.

Geçmiş Performans

Geçmiş yıllarla karşılaştırma potansiyel tasarruf alanlarını da açığa çıkarabilir. Bu açıdan maliyet ve çıktı eğilimleri analiz edilmelidir.

 Hedefler

Özel kesim ve kamu kesimi arasındaki farklılıklardan dolayı da verimlilik ölçülmesinde dikkat edilmesi gereken bazı hususlar mevcuttur. Çünkü kamu örgütlerinde verimlilik analizi yapılması çok zordur. Bunlar (Orhan, 2006: 21-25, Özbey, 2016: 21-22):

 Verimliliği belirleyecek olan tek bir ölçümden ziyade, bir ölçümler zincirinden söz etmek gerekir. Bu nedenle ulaşılmak istenen amaçlara göre seçimler yapılması daha doğru bir yöntem olacaktır.

 Sadece çıktı/girdi olarak yapılan bir verimlilik ölçümü, pratik uygulamalarda çok fazla sonuç vermeyebilir. Bu nedenle ölçüm için seçilen oranlar “mukayese edilebilir” olmalıdırlar.

 Ancak, kar amaçlı olmayan ve genellikle hizmet üreten kamu kuruluşlarında verimlilik ölçümlerinde çıktının hesaplanmasında karşılaşılan güçlükler, diğer bir ifadeyle etkililiğin anlamlı bir şekilde sayısallaştırılamaması nedeniyle verimlilik ölçümleri genellikle girdi odaklı olarak kaynakların etkin kullanımına dayandırılmaktadır.

 Bu nedenle, kar amaçlı olmayan kamu kuruluşlarının verimlilik ölçüsü, “kuruluşun çıktısı ile amaçlarına ulaşması arasındaki sebep-sonuç ilişkisini irdeleyen bir değerlendirme” yani etkinlik ile desteklenmelidir.

Bu önermeler verimliliğin ölçülmesi anlamında olsa da bunun yanı sıra kamu yönetiminde etkinliğin de değerlendirmeye girmesi gerekmektedir. Çünkü bir programın, projenin ve kamu politikasının verimliliğinin yanında etkinliğinin de denetlenerek uygun performans ölçümleri yapılmalıdır. Değişik politikaların bir anda uygulanması ve personel eğitim yetersizliği nedeniyle ortaya çıkan çatışma sorunu, idarenin kontrolü dışında ortaya çıkan etmenler ve planlananın dışında gelişen maliyetler etkinliği etkileyen en önemli sorunlardır.

Etkinlik ölçümünün başlıca odak noktası kurumun öngörülen amaçlara ulaşmada ne derecede başarılı olduğunun değerlendirilmesi üzerinedir. Ancak amaçların gerçekleştirilmesinde olası nedenlerin basit bir açıklaması yeterli olmamaktadır. Bu nedenle etkinlik ölçüm modelleri uygulanmaktadır. Bunlar, belirli bir amaç etrafında toplanan örgütün rolünün ne olduğunu inceleyen amaç modeli, örgütün çevre ile sıkı

inceleyen sistem modeli, çıktılara maliyetleri ve kaynakları elde etmek için çevresindeki olanakları kullanabilmeyi ekleyerek inceleyen sistem – kaynak modeli, sayısal hesaplara dayanarak örgütün yapısı ve hizmetleriyle ilgili istatistiksel hesapları ortaya koyan matematiksel yöntem gibi unsurlar bu modeller içerisinde yer almaktadır (Özbey, 2016: 23-27).

Kamu yönetim yapısı içerisinde etkinlik ve verimliliğin ölçülmesinde her ne kadar model uygulamaları olsa da tam ve tutarlı sonuçlar bulmak pek mümkün değildir.

Başta çeşitli örgüt gruplarının farklı amaçları olduğu ve bu nedenle de farklı verimlilik-etkinlik ölçüm dizileri kullanmaları nedeniyle tek ve herkes tarafından kabul edilebilecek bir ölçüm yöntemi bulunmamaktadır. Bu başlı başına teknik bir sorun olarak ifade edilebilir. Bunun haricinde bir kurumda verimlilik ve etkinlik ölçümünün uygulanması yöneticiler ve işçiler tarafından direnme gibi bir reaksiyona maruz kalabilir. Ölçümlerden korkan personelin davranışlarında da değişiklik yaşanabilir. Bu örgütsel sorunlar da teknik sorunlar haricinde değerlendirilmesi gereken önemli bir alandır (Orhan, 2006: 31-32).

Özellikle Türk kamu yönetimi sisteminde, hizmet ve malların üretimi için kurumlara aktarılan kaynakların nasıl harcandığı ve mevcut usullere göre harcanıp harcanmadığı da göreceli olarak önemli bir sorun halini almıştır. Kamu yöneticilerinin çıktıları girdiler kadar dikkate almaması yine verimlilik ve etkinlik konusunda önemli sorunları ortaya çıkarmaktadır. Buna yöneltilecek örnek bir soru, bir eğitim kurumuna veya hastaneye harcanan kaynak ile sağlanan hizmet arasında bağlantı nasıl kurulacaktır?

Diğer bir soru ise bağlantı kurulsa bile bunun etkinliği ve verimliliği nasıl ölçülecektir?

Bu sorular sadece Türkiye’ye özgü değildir ve dünyanın birçok yerinde bu sorulara verilemeyen cevaplar, etkinlik ve verimliliğin ölçüm sorunu olarak karşımıza çıkmaktadır (Çevik, 2012: 211).

İKİNCİ BÖLÜM

TÜRK KAMU YÖNETİMİNDE ETKİNLİĞİ SAĞLAMA AÇISINDAN REFORM ÇALIŞMALARI: 2000 YILI ÖNCESİ