• Sonuç bulunamadı

1.3. TÜRK KAMU YÖNETİMİNDE VERİMLİLİK VE ETKİNLİK

1.3.1. Türk Kamu Yönetiminin Yapısı ve İşleyişi

1.3.1.2. Örgütsel Yapı

1.3.1.2.1. Merkezi Yönetim

Merkezi yönetim ya da merkezden yönetim, kamu hizmetlerinde birlik ve bütünlüğü sağlayabilmek adına yapılacak hizmetler adına karar ve faaliyetlerin merkezi hükümet ve onun hiyerarşik yapısı içerisinde yer alan örgütlerce yürütülmesi demektir (Eryılmaz, 2002: 59). Merkezden yönetim, hizmetlerin türlerine göre bakanlıklar eliyle yürütülse de bunların ayrı bir tüzel kişiliği olmayıp Devlet tüzel kişiliğine haizdirler. Devlet adına yetki kullanır ve hizmet görürler. Merkezden yönetimde, başkent dışında da teşkilatlanma söz konusudur. Anayasamıza göre merkez teşkilatı Cumhurbaşkanı, Bakanlar Kurulu ve Bakanlıklardan meydana gelmektedir. Ayrıca, bütün hizmetler tek bir merkezde toplanmakta ve bununla ilgili kararlar tek elden yürütülmektedir. Bu yürütülen kararların uygulayıcısı ise merkeze bağlı devlet memurlarıdır. Gelir ve giderler de yine merkeze bağlılık arz etmektedir. Tüm bu özelliklere sahip olarak işlev gören merkezi yönetimin yarar ve sakıncalarını da şu şekilde sıralayabiliriz (Gözübüyük, 2008: 95):

Merkezden Yönetimin Yararları:

a) Tarihsel gelişim itibariyle, modern devletlerin ortaya çıkışında ve kuruluşunda önemli roller oynayan merkezi yönetim ilkesi devlet yönetiminin birliğini sağlamıştır.

b) Merkezileşmiş olan askeri güçler üzerinde sivil yönetimin üstünlüğü ve sivil yönetimin merkezileşmesiyle olanak bulmuştur.

c) Kamu hizmetlerinin verimli bir şekilde yerine getirilebilmesi için gerekli uzmanlık ve mali olanaklar merkezi yönetim aracılığıyla daha kolay bir şekilde sağlanmıştır.

d) Merkezi yönetim ile birlikte hizmetlerin maliyetleri azalmaktadır.

e) Kamu görevlileri yerel etkilere maruz kalmamaktadır.

Merkezden Yönetimin Sakıncaları:

a) Merkezden yönetim aşağıda bahsedileceği şekilde kırtasiyeciliği artırmaktadır.

b) Merkezden yönetim demokrasi açığını ortaya çıkarmaktadır. Çünkü alınacak kararlarda yerel halkın katılımını sınırlı tutmaktadır.

c) Merkezi yönetim hem kamu görevlilerinin hem de kamu hizmetlerinin dağılımı bakımından olumsuz etkiler ortaya çıkarabilir.

d) Nüfuzu olan parlamento üyelerinin, kendi seçim çevrelerine bazı faydalar sağlamak suretiyle hizmetlerin adaletli bir şekilde dağılımına olumsuz etki yapmaktadır.

Anayasamızın 126. maddesine göre Türkiye, coğrafi durumuna, ekonomik şartlara ve kamu hizmetlerine göre illere, iller de diğer kademeli bölümlere ayrılmaktadır. İllerin idaresi yetki genişliği ilkesine dayanmaktadır. Anayasamıza göre merkezi yönetim teşkilatlanması merkez ve taşra olarak belirlenmiştir. 2017 yılı Anayasa değişikliği neticesinde 2019 yılında yürürlüğe girecek maddelere göre Bakanlar Kurulu kaldırılacak ve ilgili düzenlemeler Cumhurbaşkanlığı Kararnamesiyle yerine getirecektir.

Merkez Teşkilat

Türk Kamu yönetiminde merkez teşkilatı, Cumhurbaşkanlığı, başbakanlık, bakanlıklar, müsteşarlık, genel müdürlük, daire başkanlığı, şube müdürlüğü, şeflik ve memurluktan oluşmaktadır. Cumhurbaşkanı devletin başıdır. Görev, yetki ve sorumlulukları, seçimi ve Cumhurbaşkanlığı teşkilatı 1982 anayasasının 101 ila 103 maddeleri arasında düzenlenmiştir. Başbakan ise, TBMM üyeleri arasından Cumhurbaşkanınca atanmaktadır. Genel anlamda Bakanlar Kurulu’na başkanlık edip, bakanlar arasında işbirliğini sağlamak amacıyla oluşturulmuş Başbakanlık kurumu hükümetin de genel siyasetini yürütmekle görevlidir. Başbakan ayrıca bakanlara ve bakanlıklara görev verebilir. Devletin yapmak zorunda olduğu hizmetler bakanlıklar eliyle yürütülmektedir. Bakanlar ise başbakanın teklifi, cumhurbaşkanının da onayı ile görevlerine atanmaktadır. (Genç, 1998: 104, Parlak ve Sobacı: 2008: 38-48). 2017 yılında gerçekleştirilmiş Anayasa değişikliği ile birlikte Başbakanlık makamı ve Bakanlar Kurulu 2019 yılında kaldırılıp, yürütme organı Cumhurbaşkanlığı olacaktır.

Bakanlar, Cumhurbaşkanı tarafından seçilecek ve milletvekilleri içinden seçileceklerin meclis üyeliği sona erecektir. Merkez teşkilat içerisinde söz konusu makamlar olmakla birlikte bu makamlara ve kurumlara destek veren farklı kurumlar da bulunmaktadır.

Merkeze Yardımcı Kuruluşlar

Hükümete veya bakanlıklara, hizmet görmede yardımcı olmak, belirli konularda görüş bildirmek, bir idari işlemin tamamlanmasına katılmak veya denetiminde bulunmak amacıyla kurulmuş çeşitli birimler bulunmaktadır. Bunların en önemlileri, Milli Güvenlik Kurulu, Danıştay ve Sayıştay’dır (Eryılmaz, 2016: 147).

Ülkemizde sivil ve askeri otoriteleri, başta milli güvenlik politikaları olmak üzere önemli ülke sorunları üzerinde ortak görüş belirlemek amacıyla bir araya getiren anayasal bir kuruluş olan Milli Güvenlik Kurulu, Cumhurbaşkanın başkanlığında, Başbakan, Genel Kurmay Başkanı, Başbakan Yardımcıları, Adalet, Milli Savunma, İçişleri, Dışişleri Bakanları, Kara, Deniz ve Hava Kuvvetleri komutanları ile Jandarma Genel Komutanının toplanmasıyla oluşmaktadır (Eryılmaz, 2016: 148). 2017 Anayasa değişikliği ile Jandarma Genel Komutanı üyelikten çıkarılmış, 2019 yılından sonra ise Başbakan ve Başbakan Yardımcıları Milli Güvenlik Kurulu üyeliklerinden

Milli Güvenlik Kurulu haricinde Merkeze görüş veren bir başka kuruluş da Danıştay’dır. Fransız geleneğine ve örneğine uygun olarak 1868 yılında kurulup günümüze kadar faaliyetlerini sürdürmüştür. 1982 Anayasasının 155. Maddesine göre

“Danıştay, idari mahkemelerce verilen ve kanunun başka bir idari yargı merciine bırakmadığı karar ve hükümlerin son inceleme merciidir. Kanunla gösterilen belli davalara da ilk ve son derece mahkemesi olarak bakar.”

Kamunun idari işlemlerinin yanında mali işlemleri de bulunmaktadır. Türk Kamu Yönetimi örgütsel yapısı içerisinde kamu kaynaklarının elde edilmesi, kullanılması ve yönetiminde etkinlik, verimlilik ve tutumluluğu sağlamak, hesap verebilirlik ve mali saydamlığa hizmet etmesi amacıyla kurulmuş bir kurum olan da merkeze yardımcı kuruluşlar arasında yer almaktadır. Sayıştay ülkemizde 1865 yılında “Divan-ı Muhasebat” adıyla kurulmuştur (Ahmet Lütfi Efendi Tarihi, 1988, Akt. Eryılmaz, 2016: 151). Sayıştay yaptığı çalışmalarda denetim ve görüş bildirme görevleri ile uygulamalar içerisinde yer almaktadır. Mali yönetmelikler, kendisine ilişkin kanun tasarıları ve teklifleri ile döner sermaye işletmelerinin kurulması hakkında görüş bildirirken, genel ve katma bütçeli idarelerin kaynaklarını nasıl kullandığıyla ilgili de denetim yapmaktadır (Parlak ve Sobacı: 2008: 61-63).

Yetki Genişliği İlkesi

Merkezi idareyi anlatırken anayasamızın 126. Maddesi gereğince illerin idaresinin yetki genişliği esasına dayandığını belirtmiştik. Yetki genişliği genel anlamda merkezi yönetimin yerelde yumuşak bir haliyle kullanılmasını ifade etmektedir. Bu sistemde merkezi idare, karar alma ve yürütmeye ilişkin bazı yetkilerini, kendi hiyerarşisi içinde kalan alt birimlerin başındaki yöneticilere aktarmaktadır. Yetki genişliği sayesinde merkezi örgütlerin iş yükünün bir kısmı alt birimlere ve başkent dışındaki kuruluşlara aktarılmaktadır. Yetki genişliğiyle merkezi idarenin üstlendiği fonksiyonların daha verimli ve etkin bir biçimde yürütülmesi amaçlanmıştır. Ülkemizde yetki genişliği ilkesi sadece illere, yani yöneticisi olan valilere tanınmıştır (Eryılmaz, 2002: 65).

Taşra Teşkilatı

Anayasamızın 126. Maddesine göre Türkiye, merkezi idare kuruluşu anlamında, coğrafi durumuna, ekonomik şartlara ve kamu hizmetlerine göre illere, iller de diğer

idaresinin başı, başkent teşkilatının ildeki en önemli temsilcisi ve en üst düzey yöneticisidir. Vali İçişleri Bakanlığının görüşü, Bakanlar Kurulu kararı ve Cumhurbaşkanı’nın onayı ile atanmaktadır. Bakanlıkların ise illerde olan temsilciliklerine (müdürlükleri) de üst amir niteliğinde hizmet vermektedir. Söz konusu il müdürlüklere merkeze bağlı olarak kanunlarda kendilerine verilen görevleri yapmaktadır. Bu il müdürlükleri genellikle: İl Sağlık Müdürlüğü, Kamu Hastaneleri Birliği Genel Sekreterliği, Halk SağlıkMüdürlüğü, İl Afet ve Acil Durum Müdürlüğü, Aile ve Sosyal Politikalar İl Müdürlüğü, Çevre ve Şehircilik Müdürlüğü, Gençlik Hizmetleri ve Spor İl Müdürlüğü, Çalışma ve İş Kurumu İl Müdürlüğü, Bilim Sanayi ve Teknoloji İl Müdürlüğü, Kültür ve Turizm İl Müdürlüğü, Gıda Tarım ve Hayvancılık İl Müdürlüğü ve SYDV İl Müdürlüğü şeklinde oluşur (Turan, 2016: 99).

2017 yılı Anayasa değişikliği neticesinde 2019 yılında yürürlüğe girecek maddelere göre Bakanlar Kurulu kaldırılacak ve ilgili düzenlemeler Cumhurbaşkanlığı Kararnamesiyle yerine getirecektir.

Yukarıda sayılan müdürlüklerin haricinde, valilerin görevlerinde yardımcı olmak ve danışmanlık yapması amacıyla oluşturulmuş İl İdare Kurulları da bulunmaktadır. İl İdare Kurulu, valinin başkanlığında hukuk işleri müdürü, defterdar, milli eğitim, çevre ve şehircilik, sağlık, tarım ve veteriner müdürlerinden oluşmaktadır. İl İdare Kurulu’na üye olmayan il müdürleri ise kendi görev alanlarına giren işlerin görüşülmesi sırasında İl İdare Kurulu’na katılabilmekte, görüşleri alınıp oy kullanabilmektedir (Parlak ve Sobacı, 2008: 71).

İllerin yönetimi bu şekildeyken, ilçe idaresinin başı ve mercii kaymakamdır.

Kaymakam ilçenin genel idaresinden sorumludur. İlçedeki tüm görev ve yetkilerini valinin gözetim ve denetiminde kullanır. Kaymakamlar vali gibi devleti temsil etmez sadece hükümeti temsil ederler. İlçedeki tüm idari kuruluşların amiri kaymakamdır.

İlçe müdürlüklerinin de hiyerarşik amiridir. İlçe İdare Kurulu da tıpkı illerde oluşturulmuş idare kurulları gibi benzer görevlere sahiptir. İlçe İdare Kuruluna kaymakam başkanlık eder ve yazı işleri, ilçe milli eğitim müdürü, ilçe tarım müdürleri ve sağlık ocağı hekimi de katılım göstermektedir (Turan, 2016: 100).