• Sonuç bulunamadı

1. VERGİ KAVRAMI VE VERGİYE GENEL BİR BAKIŞ

1.4. Verginin Amaçları

Türk Vergi Mevzuatı'nda ve bilhassa Vergi Usul Kanunu'nda verginin tanımı açıkça yapılmamıştır. Ancak, 1982 Anayasası'nın 73'üncü maddesinde vergi ödevi başlığı altında vergi kavramından "Herkes, kamu giderlerini karşılayabilmek için, parasal durumuna bağlı olarak vergi ödemesine yükümlüdür. Vergi yükünün adil ve dengeli dağılımı, maliye politikasının toplumsal amacıdır. Vergi, resim, harç ve benzeri yükümlülükler kanun ile konulur, değiştirilir ya da kaldırılır" şeklinde bahsedilmektedir (Çelik, 2013: 17).

Günümüzde devletler, sosyal devlet – refah devleti anlayışının tabi bir sonucu olarak, her vatandaşın insan onuruna yaraşan bir şekilde yaşamını idame ettirmesini hedeflemektedir. Öte yandan bu durum, müdahaleci bir yaklaşımdır. Bu yaklaşım verginin mali olduğu kadar mali olmayan ve toplum yaşantısını etkileyen bir yönü olduğunu göstermiştir. Bu bağlamda vergi, adaleti sağlarken tarafsız olmalı ve

sosyal değişkenler olan üretim, tüketim, nüfus, yatırım, tasarruf, emek arzı veya talebi, gibi değişkenler üzerinde etki yaratmaktadır (Rakıcı, 2011: 350).

Verginin geçmiş yıllar boyunca tek bir amaca hizmet ettiği görülmüştür. O da kamu hizmetlerini yapmak ve bunlardan doğacak giderleri karşılamaktır. Fakat yıllar göstermiştir ki sadece tek bir amaç için vergi toplanmamaktadır. Bu durum verginin temel amacının yanında başka amaçlarının olduğunu göstermektedir. Verginin asıl amacı mali olmasına karşın, iktisadi, sosyal ve ahlaki olmak üzere başka amaçları da bulunmaktadır. Bu amaçlara göre yön verilen vergilerin, toplumu meydana getiren kişiler arasında hangi esasa göre dağıtılması gerektiği sorunu, vergi teorisinin en önemli noktasını oluşturmaktadır (Edizdoğan, 2007: 60; Kalenderoğlu, 2002: 59). Burada vergilerin mali, iktisadi ve sosyal amaçları birlikte ele alınarak üç başlıkta anlatılacaktır.

1.4.1. Mali Amacı

Vergilemenin geleneksel fonksiyonu mali amaçtır. Vergiler, kamu harcamalarını karşılamak için alınır (Eker, 2005: 147). Alınan vergiler hazineye bol, yeterli ve sağlam kaynak sağladığı zaman mali hedefine erişmiş olur. Bir vergi sisteminin en önemli fonksiyonlarından birisi, kamu giderlerinin finansmanı için gerekli olan gelirleri elde etmektir (Doğru Binokay, 2010: 4).

Vergilerin mali fonksiyonu önemli bir fonksiyondur ve kamu ihtiyaçlarının giderilebilmesi için gereksinim duyulan gelirin toplanmasında karşımıza çıkar. Günümüzde özellikle sosyal ihtiyaçların sürekli yükselmesi ve yeni ihtiyaçların ortaya çıkması bu amacın ne denli önemli olduğunu göstermektedir.

Vergilerin mali fonksiyonunun yerine getirilebilmesi için;

• Vergi tabanının genişletilmesi, • Pazar ekonomisinin yaygınlaşması,

• Vergi tarifelerinin artan oranlı olarak uygulanması,

• Vergi kayıp ve kaçağını minimuma indirecek önlemlerin alınması ve • Ülkede vergi ahlakının tesisiyle vergi bilincinin oluşturulması amacı

1.4.2. İktisadi Amacı

Devlet, vergileme aracılığı ile ekonomik kararlığı sağlama ve ekonomik büyüme ve kalkınmayı gerçekleştirme hedeflerine erişebilir. Bu kapsamda vergileme ekonomik hedeflere erişmede bir araç olarak kullanılmaktadır (Beşel, 2015: 3).

Vergilerin ekonomik fonksiyonu, ekonomide alınan vergisel tedbirler ile ekonominin yönlendirilmesidir. Buna göre, verginin yatırım kararları üzerindeki negatif etkilerini ortadan kaldırılmalı, kişileri tasarruf etmeye yönlendirmeli ve tasarrufların farklı tasarruf araçları arasında en iyi dağılım ve tahsisini sağlamalı, ayrıca vergi sistemi de risk üstlenmeyi teşvik edici olmalıdır. Yatırımların teşvik edilmesi amacı ile yatırım harcamalarının vergi matrahından düşülmesi ya da tasarrufların teşviki amacıyla tahvil faizlerinin vergiden istisna edilmesi ya da düşük oranda vergilendirilmesi gibi düzenlemeler, ekonominin vergi tedbirleriyle yönlendirilmeye çalışılmasına verilebilecek örneklerdir.

Günümüzde modern, iktisadi ve toplumsal refah devleti fonksiyonu içinde, bütün ülkelerin vergi sistemlerinde ve bu arada Türk vergi sistemi içinde, belirlenmiş temel ekonomik hedeflere erişmek amacıyla pek çok araç ya da kurum yerleştirilmiştir. Gelir vergisinin artan oranlı tarife yapısına sahip olması, bireylerin ailevi ve özel durumlarını göz önünde bulunduran bir vergi yapısı, gelir dağılımını iyileştirecek ve tam rekabeti sağlayacak indirim, istisna ve muafiyet önlemleri bu konuda en etkili araçlardır. Kurumlar vergisiyle dolaylı vergiler kapsamında da aynı amaca yönelik düzenleme ve önlemlere başvurulmaktadır.

1.4.3. Sosyal Amacı

Vergilerin sosyal amacı, vergilerin istihdam, gelir dağılımları ve sosyal adalet amaçları için ilk olarak ve etkili bir şekilde kullanılması gereğini ifade eder. Vergi, sosyal adaletin gerçekleşmesinde bir toplumsal politika aracı olarak da kullanılabilmektedir. Vergileri toplumsal bakımdan ilk inceleyen ünlü maliyeci Adolph Wagner olmuştur (Eker, 2005: 148). Adolph Wagner, toplumda ortaya çıkan gelir ve servet dengesizliğinin ve adaletsizliğin vergiyle düzelebileceğini belirtmiştir. Yüksek gelir düzeyinde bulunan bireylerden daha fazla, orta ve düşük gelirli bireylerden az vergi alınmasıyla, vergilemenin sosyal amacı gerçekleştirilebilir (Beşel, 2015: 4). Sosyal olayların dinamik gelişme süreci iktisadi ve parasal olayların

niteliğini değiştirmiş ve her yeni ortam ve kapsamında olayların belirleyici varsayım ve etkileri ve bunların arasındaki ilişkileri yeniden değerlendirilerek yeni teori ve yaklaşımların ortaya atılmasına sebep olmuştur.

Vergilerin sosyal fonksiyonları ile ilgili ileri ve değişik aşama olarak "Negatif Gelir Vergisi" önerilmektedir. Gerçekten, ABD'de Milton Friedman gelir vergisi sistemiyle bütünleşmiş tek bir nakit temelli yardım sistemi ikamesi olarak "Negatif Gelir Vergisi"ni önermiştir. Bu sistemde tüm kişilerin bir vergi beyannamesi doldurması gerekecektir. Böylece, yalnızca kritik bir gelir eşiğini aşan bireyler gelir vergisi ödeyecek; bu eşiğin altındakiler devlet tarafında çek alacaklardır. Başka bir deyişle, bu sistemde devletin belirlemiş olduğu fakirlik çizgisinin altında bulunan bireylerden vergi alımı yapılmaması gerektiğini ve bu bireylere devlet tarafından ödeme yapılması gerektiği belirtilmektedir. Negatif gelir vergisinde, fakirlik çizgisinden üste gelire sahip olan aileler gerekli yerlere verilmek üzere nasıl bir vergi beyannamesi dolduruyor ise, fakirlik çizgisinin altındaki herhangi bir aile de ailenin özel geliriyle ailenin büyüklüğünü açıklayan bir beyanname düzenlemekle yükümlüdür. Eğer bu toplam gelir fakirlik seviyesinin altında ise, bu takdirde o bireyden vergi alınmak yerine; hükümet o kişiye ya da aileye bir para yardımında bulunacaktır (Nadaroğlu, 1996: 121).