• Sonuç bulunamadı

Vasy kökünden türeyen vesâyet, fıkıhta edâ (fiil) ehliyeti bulunmayan veya eksik olanlarla ehliyeti sonradan kısıtlananların mallarını koruma ve işletme, onlar adına mallarında tasarrufta bulunma yetki ve sorumluluğunu yahut veli veya hâkim tarafından bir kimseye bu yetki ve sorumluluğun verilmesini ifade eder.291 Bu yetkiyi veren veliye (baba ve dede)

“mûsî”, yetki verilen kimseye “vasî”, vesâyetin sağladığı yetki ve yüklediği sorumluluğa “mûsâ bih”, vesâyet altındaki kimseye de “mûsâ aleyh” denilir. Mûsâ bih yerine “vasiyet”

dendiği de olur. Baba ve dede tarafından belirlenen vasî “vasî-i muhtâr”, kâdı tarafından tayin edilen vasî de “vasî-i mansûb” adını alır.292

Vesâyet vasiyetle de iç içe olduğundan vasî, mûsînin ölümüyle birlikte onun cenaze giderlerini karşılaması, bir yandan vasîsi bulunduğu kişinin bakım ve gözetimi, mal varlığının ekonomik değerini koruması için gerekli tedbirleri alırken diğer yandan mûsî tarafından alınmış emanetleri sahiplerine iade edip alacak ve borçlarını takibe başlaması şeklinde özetlenebilir bir dizi yükümlülüğün altına girmiş olur.293

Şer’iye sicillerinde vesâyetin kâdı tarafından bir kişiye verilmesi, “vasî tayini” olarak adlandırılmaktadır ve sıkça defterlerde bu kayıtlar yer tutmaktadır. 26 numaralı defterde de vasî tayini başlıklı 31 adet belge kayda geçirilmiştir.

289 Bilmen, Kamus, C.2, s.485. 290 KŞS 26 / 221-3.

291 Bilmen, Kamus, C.3, s.584.

292 Ali Bardakoğlu, “Vesâyet”, DİA, C.43, Ankara 2013, s.66.

293 Şevket Topal, “Korumaya Muhtaç Çocukların Bakımı ve Gözetimi Açısından İslâm Hukûkunda

89

Bu konu hakkında incelenen ilk belgede, Konya’nın Kalecik Mahallesi’nde oturan Ali Efendi ve zevcesi Fâtı vefat etmişler ve bunların terekelerinden küçük oğulları Abdullatif’e ırsen intikâl iden mal ve erzakları zapt etmeye ve korumaya yetkili olan vasîsi Ayşe de vefat etmiştir. Bunun üzerine, yerine bir vasî lazım olmuş ve hâkim tarafından Emrullah oğlu Mustafa adlı kişi bu işe uygun görülerek vasî tayin edilmiştir.294

Vasî tayini ile ilgili diğer bir belgede, Konya’da Ferhûniye Mahallesi’nde oturan ve bundan önce vefat eden Mehmed’in mirasından küçük oğlu Mehmed’e ırsen intikâl iden mal ve erzakları zapt etmeye ve korumaya yetkili vasîsi ve vâlidesi olan Abdullah kızı Sâliha bu işten ferâgat etmiş ve yerine bir vasî lazım olmuştur. Bunun üzerine hâkim tarafından çocuğun halası Emrullah kızı Âlime Hatun bu işe uygun görülerek vasî tayin edilmiştir.295

Hâkim tarafından yapılan bu tayinin konu olduğu bir başka belgede ise, Konya’da Aklan Mahallesi’nde oturan ve bundan önce vefat eden Abdullah’ın küçük kızı Marziye’ye ırsen intikâl iden mal ve erzakları zapt etmeye ve korumaya bir vasî lazım olmuştur. Bunun üzerine hâkim tarafından çocuğun vâlidesi İsmihân Hatun bu işe uygun görülerek vasî tayin edilmiştir.296

Bu başlık altında incelediğimiz diğer belgelerde ise, konu yukarıdaki kalıp ifadelerle devam etmiştir. Görüldüğü gibi kâdı tarafından vasîlerin normal olarak tayinleri dışında, önceki vasînin vefâtı sonrasında, önceki vasînin işten feragati durumunda tayin edildikleri görülmüştür. Kimi zaman ise, yetkili vasînin zayıf, güçsüz ve iktidarsız olduğuna vurgu yapılarak yerine, hâkim tarafından yeni bir vasînin tayin edildiğine dair kayıtlara da rastlamak mümkündür.297

Sözlükte “birine güvenmek, bir işi güvenilir birine bırakmak” anlamındaki vekl kökünden türeyen vekâlet ise, fıkıhta bir kimsenin birine kendi adına hukukî işlem yapma yetkisi vermesini ve bu yetkiyi ifade eder. Kendisine iş tevdi edilen tarafa vekîl, tevdi edilen işe müvekkelün-bih, işin sahibine müvekkil, vekil kılmaya tevkîl denir.298

Vekâletin kuruluşuyla taraflar arasında bir borç ilişkisi oluşur ve tarafların bundan sonra üstlendikleri borçları ifa etme yükümlülüğü başlar. Vekâlet akdinde asıl borç vekilin üstlendiği iş görme borcudur. Ancak bu hususta vekilin akid gereği taşıdığı tasarruf yetkisinin sınırlarının, vekâlet akdinin kapsamının tesbiti önem arzeder. Vekile ait yetkinin kapsamı

294 KŞS 26 / 17-3. 295 KŞS 26 / 33-2. 296 KŞS 26 / 73-3. 297 KŞS 26 / 35-1.

90

öncelikle müvekkilin akid sırasında açıkladığı iradesinden anlaşılır. Sınırlı vekâlette vekil her türlü kayda uymak zorundadır. İleri sürülen kayıt vekilin üçüncü kişiyle bir hukukî işlem yapmasıyla ilgiliyse vekil belirtilen kişi veya kişilerden başkasıyla hukukî münasebet kuramaz. Müvekkil vekilin yapacağı işlemi zaman ve mekân yönünden sınırlandırmışsa, alınacak veya satılacak malın fiyatıyla ilgili bir kayıt getirmişse vekil bu sınırlar içerisinde hareket etmek zorundadır. Müvekkilin bir kayıt koymadan verdiği vekâletin kapsamı işin mahiyetine ve bu konudaki hukukî örf ve teamüle göre belirlenir.299

Defterde vekâlet verme yani vekîl tayin etme başlıklı 2 adet belgeye rastlanmıştır. Bu belgelerden ilkinde, Konya’nın Sedirler Mahallesi’nde oturan Abdurrahman ve Halîl adlı çocukların velîleri olan babaları Süleyman oğlu Süleyman, bundan önce vefat eden vâlideleri Ayşe’nin mirasından çocuklarının hissesini alması için Seyyid Süleyman Halîfe’yi vekîl tayin ettiği bilgisi verilmiştir. Seyyid Süleyman Halîfe ise, bu vekâleti kabul ederek hizmetini yapmaya mahkeme huzurunda taahhüt etmiştir.300

Vekîl tayin etme konulu diğer bir belgede ise, Konya’da Şemseddîn Tebrîzî Mahallesi sâkinlerinden Hacı Ahmed Efendi mahkemeye gelerek, oğlu Mehmed Efendi’nin küffâra esir olduğunu, İzmir’de Laz Hanı denilen handa oturan Konyalı Hacı Ömer’i oğlunu kurtarmak için vekîl eylediğini bildirmiştir. Ardından her ne şekilde olursa olsun Hacı Ömer’in oğlunu kurtarmak için harcadıklarının kendi tarafından karşılanacağını da sözlerine eklemiştir.301

299 Karaman, İslâm Hukuku, C.II, s.338-340. 300 KŞS 26 / 35-2.