• Sonuç bulunamadı

Varoluflsal Sorun Kad›n Olmak

Belgede tıklayınız. (sayfa 156-161)

Gerçekten kad›nlard›r “günlük hayat›n yükünün çekenler”. ‹nsanl›¤›n bir yar›s›, öteki yar›s›n›n günlük hayat›n s›k›nt›lar›n› çekmesi pahas›na, büyük ölçüde yükten kurtulmaktad›r. Kendisiz olmak, erkeklerin kad›nlar için düzenleyip çizdi¤i yazg›d›r. Kad›nlar için yüzy›llardan beri süren “kendisini feda etmek kategorisi... Ontolojiklefltirilmifl,” yani “kendini feda etme” kad›n›n do¤al varl›k yap›s› olarak görülmüfl oldu¤undan, kad›nlar da kendi- lerine tan›nan bu niteli¤i içsellefltirmifllerdir. Onlar›n, “kendilerine yabanc›laflan varl›klar›” kendilerini arama yolunda karfl›lar›na ç›kan ilk engeldir.

Tarihte, toplumlar›n kad›nlar›n s›rt›ndan erkeklere fayda sa¤lamak üzere örgütlenmesi her yerde rastlanan bir fleydir. Kad›nlar›n kaybolan hayatlar›, özgürlükleri, yarat›c›l›klar›, inisiyatifleri ve de çocuklar›n ve erkeklerin bun- lardan kaynaklanan kay›plar› aç›s›ndan bak›ld›¤›nda ödenen bedel hesaplana- mayacak kadar büyüktür. Bütün bu adaletsizlikleri ve büründükleri say›s›z biçimi aflmak, geride b›rakmak, aç›k ki gelecekte arzu edilir bir topluma ulaflma çabas›n›n çok önemli bir parças›d›r.

Kapitalist sistemde de kad›n, daha önceki s›n›fl› toplumlarda oldu¤u gibi, çifte sömürüye maruz kal›r. Yani kad›n hem s›n›fsal, hem ulusal, hem de cin- sel kimli¤inden dolay› ezilir. Kad›n›n ikinci s›n›f olarak görülmesi toplumsal hayat›n tüm alanlar›nda kendini gösterir. Günümüzde en geliflmifl burjuva

demokrasisine sahip ülkelerde bile ailenin reisi tart›flmas›z biçimde erkektir. Özel mülkiyetin ortaya ç›k›fl›yla birlikte kad›n ikincil konuma itilmifl, çocuk bak›m› ve ev iflleri kad›n›n görevi olarak biçilmifl, eve hapsolan kad›n üretim sürecinden uzaklaflt›r›lm›flt›r. Sanayi devriminin ard›ndan ise kad›n, kapita- lizmin ihtiyaçlar› çerçevesinde, modern üretim alan›na ucuz iflgücü olarak sürülmüfltür. Erkekle ayn› ifli yap›yor olsa dahi ikincil cins konumu devam etmifl, daha az ücretle çal›flt›r›lm›fl, ifl yaflam›nda vas›fs›z eleman olarak kon- umland›r›lm›fl, beceri ve e¤itim gerektirmeyen ifllerde sorumluluk verilmifltir. Bugün modern burjuva toplumunda kad›n çal›flma yaflam›na kat›lm›fl olsa da, hala kendisine biçilen toplumsal rolden kurtulamam›flt›r. Bunlar›n bafl›nda da çocuk bak›m› gelmektedir.

Toplumsal cinsiyet baz›nda iflbölümü kad›nlar ve erkekler aras›ndaki eflitsiz- likleri ve ayr›mc›l›¤› anlamak için anahtar bir kavramd›r. Kad›nlar›n ikincil durumunu hem yans›tmakta, hem de desteklemektedir. Bu tür iflbölümü, genellikle kad›nlar›n ve erkeklerin rollerinin birbirini tamamlad›¤›, iki yar›m›n bir bütünü oluflturdu¤u söylenerek hakl› ç›kar›lmaya çal›fl›lmaktad›r. Ancak, pratikte bu sav›n yaln›zca iki cins aras›ndaki eflitsizli¤in varl›¤›n› ve önemini maskelemeye yarad›¤› görülmektedir. Kad›nlar, sevgi, aflk, iyi ve fedakar annelik gibi kavramlar›n k›skac›nda, ço¤u zaman gönüllü olarak erkek egemen sistemin sürdürücüsü ve her gün tekrar tekrar üreticisi durumu- na düflürülmektedir. Böylece erkeklik ve kad›nl›k rolleri sorgulanmaks›z›n, ‘do¤am›z gere¤i’ olduklar› ileri sürülerek yaflanmakta, bu rollerin d›fl›na ç›kanlar toplumsal bask› ile karfl›laflmaktad›rlar.

Toplumsal cinsiyet kültüre dayan›r, ancak dünya çap›nda ortak iflleyen iki önemli unsurdan söz edebiliriz:

• Her kültürde kad›nlar ve erkeklerin farkl› günlük u¤rafllar›, farkl› sorumlu- luklar› ve farkl› zaman kullan›mlar› söz konusudur. Bu durum toplumsal cin- siyete dayal› iflbölümünü yani ‘kad›n ifli/erkek ifli’ni do¤urur.

• Her kültürde kad›nlar erkeklerden daha az kayna¤a (para, kredi, e¤itim, istihdam, bofl zaman vb.), daha az seçme flans›na (denetim, özerklik, yaflam tarz› vb.) ve dolay›s›yla daha az karar alma yetkisine (iktidar) sahiptirler. Bu ise kad›nlarla erkeklerin farkl› toplumsal statülere sahip olmas›na yol açmak- tad›r.

Bu farkl›laflman›n nas›l kad›nlar aleyhine gerçekleflti¤ini baz› rakamlarla da aç›klamak mümkün. Örne¤in, Devlet ‹statistik Enstitüsü’nün 1990’l› y›llarda Türkiye’de kad›n istatistiklerine bak›lacak olursa ev ifllerinde sorumluluk

paylafl›m›nda 20. yüzy›l›n sonunda, pek çok ev eflyas› otomatikleflmifl bile olsa kad›nlar›n hala ev içindeki ifllerin ço¤unu (yemek piflirmek, temizlik yap- mak, bulafl›k y›kamak, ütü yapmak vb.) %70 gibi yüksek bir oranda yapt›klar›n›, geriye kalan %30’u ise efllerin de¤il kendi ve di¤er aile fertleri (anneler, kay›nvalideler, akraba kad›nlar, k›z evlatlar vb.) ya da evlere ücretle ifl yapmaya gelen baflka kad›nlar›n yapt›¤› görülüyor. Bu durum kent ve k›rda da pek fazla farkl›l›k göstermiyor. ‹nan›fllar›n aksine kentli kad›nlar›n bu iflleri tek bafllar›na üstlenme oranlar› %80’i bulabiliyor. K›rda kad›nlar›n bu iflleri daha az (%60) oranda yap›yor olmalar›n›n nedeni de ifllerin efller ya da erkek- ler taraf›ndan yap›l›yor olmas› de¤il ne yaz›k ki, tersine yine aile içinden baflka kad›nlar taraf›ndan yap›l›yor olmas›d›r.

Ancak, e¤er ifller ev d›fl›na do¤ru kay›yor ve özellikle de paran›n kontrolünü içeriyorsa iflbölümü yüzdelerinde erkekler yönünde bir art›fl gözlenir. Örne¤in kad›nlar›n %29,9’u, erkeklerin de %31.1’i al›flverifl yaparken (bu oran kentlerde kad›nlar yönünde art›yor; %37,1-%26), aile bütçesini erkekler %54,1, kad›nlarsa ancak %8,7 oran›nda (beraber %22,7) düzenliyorlar. Resmi kurumlarda ifl izleme gibi, kamusal alana hakimiyet gerektiren bir iflte ise kad›nlar›n oran› %7,3 iken erkeklerde bu oran %67,1’e kadar art›yor. Bugün sendikal› erkek üyeler bir ifl günü sonunda kalan zamanlar›n› kendi isteklerine yönelik olarak özgürce kullanabilmektedir. Buna karfl›n sendikal› kad›n üyeler ifl günü sonunda kalan zamanlar›n› ailenin devaml›l›¤› için; ken- dini yeniden üretmeyen, kiflisel geliflimini engelleyen ev ifllerine zaman›n› harcamak zorunda kalmaktad›r. Türkiye’de yap›lan bir araflt›rmada çal›flan kad›nlar›n günlük ev ifllerine iki saat k›rk üç dakika ay›rd›¤›n›, çal›flan erkek- lerin ise sadece elli alt› dakika ay›rd›¤›n› saptam›flt›r.(Kasnako¤lu,1987) Cinsiyete dayal› iflbölümü, kad›nlara çal›flma yaflam›nda ve ailede ikincil bir rol biçerken; kad›nlar›n sorumluluklar›n› ve sorunlar›n› büyüten, sömürüyü art›ran sonuçlar do¤urmaktad›r. Dinsel faktörler, gelenekler, toplumsal de¤er yarg›lar›, siyasal, sosyal faktörler ve bunlar›n hukuksal alandaki yans›malar› kad›n›n ezilmesine, sömürülmesine yol açmaktad›r. Bugün genellikle çal›flan kad›nlar›n yemek, bulafl›k, al›flverifl ve benzeri ev ifllerini medeni durumlar› farkl›l›k gösterse de kendilerinin yürüttü¤ü gözlenir. Aile d›fl› bir kifliden al›nan hizmetin yan› s›ra di¤er aile fertlerinin(evli olanlar için efllerin) ev içi ifllerine yard›mc› statüsünde katk›da bulunduklar› ve özellikle efllerin tek bafl›na hiçbir ev içi sorumlulu¤u üstlenmedikleri görülmektedir.

Çocuk bak›m› ile ilgili veriler de toplumsal cinsiyete yönelik geleneksel yap›y› yans›t›r. Araflt›rmaya kat›lan kad›nlar›n hiçbirinin efli okul öncesi yafltaki çocuklar›n bak›m›n› üstlenmemifl, bu hizmet daha çok babaanne, anneanne gibi aile fertlerinden birisi taraf›ndan ya da çocuk bak›c›s›, krefl gibi baflka yollarla sa¤lanm›fl.

"Burada ilginç olan nokta" diyor Hoflgör ve Tokluo¤lu "tüm bu hizmet veren kiflilerin ya da kurumlar›n kad›nlardan oluflmas›. Bu da yeniden üretime yöne- lik bir k›s›rdöngü yarat›yor."

Araflt›rmaya kat›lan kad›nlar›n yüzde 78'i ev ve ifl sorumluluklar›n›n d›fl›nda kendilerine ay›rabilecekleri zamanlar› oldu¤unu belirtmifller. Tabii bu kad›nlar›n yüzde 53'ünün bekar oldu¤unu hat›rlatmak gerekiyor. Evli, boflanm›fl ve dul statüsünde olan kad›nlar kendilerine ancak gece 23:00'ten sonra vakit ay›rabildiklerini belirtmifllerdir.

Kad›n insano¤lunun do¤urgan cinsidir, insan neslinin ço¤almas› kad›n sayesinde olabilmektedir. Çocuk do¤urmak toplumun kendini sürdüre- bilmesinin olmazsa olmaz kofluludur, dolay›s›yla anal›k toplumsal bir ifllevdir. Bunun böyle oldu¤u koflullarda, çocu¤un bak›m› ve yetifltirilmesi sadece ailenin, daha özelde ise kad›n›n sorumlulu¤unda olmamal›d›r. Çocuklar›n bak›m› toplumsal bir sorumluluk olarak ele al›nmal›, toplumsal kurumlaflmalar yoluyla çözülebilmelidir. Oysa burjuva toplumda da çocuk bak›m› kad›n›n üzerinde a¤›r bir yüke dönüflür, onu toplumsal yaflama ve üre- time gere¤ince kat›lmaktan al› koyar.

Toplumsal yaflamda süregelen toplumsal cinsiyete dayal› ayr›mc›l›k, e¤itim- den çal›flma yaflam›na ve siyasi temsile kadar her alanda kad›nlar›n ikincil olarak görülmesine neden olmakta, bu çerçevede erkeklerin kazanc› birincil, kad›nlar›nki ise ikincil olarak de¤erlendirilmektedir. Gerek aile içi, gerek ifl yaflam› iliflkileri var olan bu rol da¤›l›m› üzerinden yap›land›r›lmaktad›r. Kad›nlar aleyhine varolan bütün bu ayr›mc›l›klar nedeniyle kad›nlar›n ve erkeklerin sorumluluklar› toplumsal cinsiyet eflitli¤i perspektifi ile yeniden ele al›nmal›; varolan zihniyet kal›plar›n› de¤ifltirmeye yönelik mekanizmalar oluflturulmal› ve pozitif destek politikalar› hayata geçirilmelidir.

Bu çerçevede; kad›nlar›n üzerindeki çocuk, hasta, yafll› bak›m› gibi sorumlu- luklar, erkeklerin de eflit flekilde üstlenmeleri beklenen toplumsal bir sorum- luluk olarak kabul edilmeli, kamu ve özel sektör kaynaklar›n›n seferberli¤i ile bu hizmetlerin sa¤lanmas› yoluna gidilmelidir. Bu çerçevede; çocuk bak›m›na dair bütün sorumluluklar›n ebeveynler taraf›ndan eflit paylafl›lmas›na katk›da

bulunmak amac›yla ebeveyn izni düzenlemesi bir an evvel yasalaflt›r›lmal›d›r. ‹fl yerinde emzirme odas› ve krefl açma, 150’den fazla kad›n iflçi çal›flmas› flart›na ba¤lanm›flt›r. ‹fl Kanunu uyar›nca bu konuyu düzenlemek üzerine ç›kart›lan yönetmelikler hala çocuk bak›m›n› kad›nlar›n sorumlulu¤u olarak görmektedir. Bu en k›sa zamanda de¤ifltirilmelidir.

Sendika eflitsiz cinsiyetçi rol da¤›l›m›n›n ortadan kald›r›lmas› için çaba göstermelidir. Toplumsal yaflamda oldu¤u gibi çal›flma yaflam›nda da cinsiyet temelli eflitsizliklerin yo¤un oldu¤u unutulmadan, hayat›n her alan›nda kad›nlar için eflitsizli¤in ve ayr›mc›l›¤›n görünür k›l›nmas› ve bunlara karfl› çözümler sa¤layacak politikalar›n üretilmesi hedeflenmelidir.

Cinsiyetçi iflbölümüne hizmet eden yasal düzenlemelerin kald›r›lmas› yönünde zorlay›c› politikalar gelifltirilmeli, cinsiyetçi ifl bölümünün pekiflmesine hizmet eden ataerkil anlay›fl›n sars›lmas›na yönelik bilinç yük- seltici e¤itim çal›flmalar› yap›lmal›d›r.

S

Seeffaa AAkkddeemmiirr YYüüccee,, E

E¤¤iittiimm EEmmeekkççiilleerrii DDeerrnnee¤¤ii BBaaflflkkaann››

Türkiye’de Dershane Ö¤retmenlerinin

Belgede tıklayınız. (sayfa 156-161)