• Sonuç bulunamadı

Vakıfların Gelir Kaynakları

Belgede Konya vakıfları (1476-1501) (sayfa 75-200)

Tetkik edilen defterlerde Konya vakıflarının vergi gelirlerini genel olarak örfi vergiler ve öşürler oluşturmaktadır. Devlet tarafından desteklenen vakıf gelirlerin başında, köylülerden alınan öşürler gelmekteydi. Şer’i bir vergi olan öşür, ziraatle uğraşan çiftçilerden, ürettikleri mahsullerinden aynî olarak alınırdı.254 1476 ve

özellikle 1501 tarihli defterlerde birçok yerde geçen ‘el galle’ tabiri, bize vakıfların gelir kaynağı olarak en çok hububat yani buğday ve arpa olduğunu göstermektedir. Ayni olarak alınan öşrün miktarı, defterlerde müd ve kile (keyilçe) gibi ölçülerle belirtilip değeri akçe olarak yazılmıştır. Üretilen mahsuller ise hububat, üzüm, pirinç,

242 BOA. TD. 564:16a; 565:24b. 243 BOA. TD. 564:17b 244 BOA. TD. 564:15b; 565:24b. 245 BOA. TD. 564:29b; 565:44a. 246 BOA. TD. 564:17a; 565:41b. 247 BOA. TD. 564:15b; 565:24a. 248 BOA. TD. 565:26a. 249 BOA. TD. 565:26a. 250 BOA. TD. 565:26a. 251 BOA. TD. 564:17b; 565:26b. 252 BOA. TD. 564:18a; 565:31b. 253 BOA. TD. 564:16a; 565:24b.

65

kendir, kenevir, pamuk, susam, zeytin gibi lif ve yağ bitkileridir.255 Bunlar içerisinde

defterde en çok hububat, kovan, bağ, bostan, öşürlerine rastlamaktayız. Mevlânâ Celâleddin,256 Sadreddin Konevi,257 Sultan Alaeddin cami,258 İbrahim Bey imareti,259

Karatay medresesi,260 Sultan Hatun türbesi261 gibi vakıfların gelirlerini öşür oluşturmaktadır. Bu örnekleri daha da çoğaltabiliriz. Vakfa sadece köylüler öşür ödememekteydi. Bununla birlikte piyade ve müsellem gibi askeri teşkilata bağlı olan birlikler de öşür vermekteydiler. Örneğin, Mevlânâ Celaleddin,262 Şeyh Sadreddin

Konevi,263 Sultan Alaeddin cami,264 Ahmed Bey cami,265 Anber Reis Cami,266 İbrahim Bey imareti,267 Kadı İzzeddin cami ve medrese,268 Karatay medresesi,269 Hatun zâviyesi,270 Hondi Hatun271 ve Ferhuniyye Fatma Hatun dârü’l-huffâzı272 evkâflarına

piyade ve müsellemler de öşür vermekteydi.

Vakıflara vergi ödeyen zümreler içerisinde müsellem ve piyadelerden başka ortakçılar da vardı. Defterlerde ortakçılara 1476’da rastlanmazken 1501’de273 Mevlânâ

vakfı ve Selçuklu veziri Sahip Ata tarafından yaptırılan Darülhadis medresesi vakıflarına bağlı ortakçılar bulunmaktadır. ‘Karamanoğlu zamanında karye-i mezbure ortakçı olub öşrü vakfa verülürmüş..’274 ifadesinden Karamanoğulları zamanında

ortakçılığın yapılmış olduğu anlaşılıyor. Yine öşrü vakfa öderlerdi. Mahsul ise vakfın sahibi ile ortakçı arasında yarı yarıya paylaşılıp vakfa verirlerdi.275

255 Ahmet Tabakoğlu, “Öşür”, TDV İA, C.34, s.100-103, s.101.

256 BOA. TD. 564:2b; 565:2b.

257 BOA. TD. 564:4a; 565:5a.

258 BOA. TD. 564:7a; 565:12b.

259 BOA. TD. 564:7b; 565:9b.

260 BOA. TD. 564:12a; 565:19b.

261 BOA. TD. 564:18a; 565:31b.

262 BOA. TD. 564:2b; 565:2b.

263 BOA. TD. 564:4a; 565:5a.

264 BOA. TD. 564:7a; 565:12b.

265 BOA. TD. 564:10a; 565:16a.

266 BOA. TD. 564:10a; 565:16b. 267 BOA. TD. 564:7b; 565:9b. 268 BOA. TD. 564:10b; 565:16b. 269 BOA. TD. 564:12a; 565:19b. 270 BOA. TD. 564:21b. 271 BOA. TD. 565:26a. 272 BOA. TD. 564:15b; 565:24b.

273 M. Akif Erdoğru, “Karaman Vilâyeti Kanunnameleri”, OTAM, 4, Ankara 1993, S.467-516,

s.471.(Konya kazasında ortakçılardan vergi alınmasına dair emr yer almaktadır.)

274 BOA, TK 565: 15b.

66

Vakıflar için bir diğer önemli gelir kaynağı resimlerdi. Bu vergiler örfe dayalı olarak alınıyordu. Defterlerde geçen örfi vergiler ise çift, bennak, salari, ağnam, ganem, arus, tapu, su, nüzul, haraç, avarız, kapçur-ı ağnam ve bâd-ı hevâ’dır. Defterlerde ‘örfiyye’ olarak adlandırılmıştır. Bir başka gelir çeşidini de ‘malikane gelirleri’ oluşturmaktadır. Defterden divani-malikane sisteminin uygulandığını görebilmekteyiz. Osmanlı fethettikleri yerde kendi sistemini kurarken hakimiyeti altına aldığı bölgenin kanun ve nizamını dikkate alırdı. Fethedilen bölgede doğrudan timar sistemi uygulanırken bir taraftanda önce Türk-İslam devletlerinden aldıkları bölgelerde uzlaşma sağlamak adına malikane-divani sistemi uygulamışlardır.276 Bu

sistemde gelirler mülk sahibi ve devlet arasında paylaşılırdı. Gelirlerin devlete ait olan kısmı ‘divani’, vakıflara ait olan kısmı ise ‘malikane’ olarak adlandırılırdı. Bu sistemde sadece mülk sahipleri değil vakıflarda yararlanırdı.277 Malikane olarak

belirtilen öşürler mülk sahibi ile vakıf sahibi arasında paylaşılabiliyordu. İbrahim Bey imareti, Veledi Hatıblu zâviyesi,278 Seyfiyye medresesi,279 Hoca Mezid ve Yusuf Ağa

dârülhuffazı,280 Mevlânâ Mümin Halife evlâdlık281 vakıfları malikane öşrünün alındığı

vakıflardır. Öşr ve rusüm vergilerin dışında nadir de olsa cizye vergisine rastlamaktayız. Defterde 1476’da Sultan Alaeddin cami’nin Konya’ya bağlı Sille köyünden ve Atabey medresesi’nin Beyşehri’ne bağlı Kesi köyünden cizye vergisi alınmıştır.282 Gayrimüslimlerden alınan cizye vergisine 1501’de ise sadece Atabey

medresesinden Beyşehri’ne bağlı Kesi köyünden alındığına rastlamaktayız.283

Öşür ve örfi vergilerden başka dükkan, bezirhane, hamam, han, dolap fırın, değirmen, gibi gelir getiren mevkuflar vakfa tahsis edilmiştir.

276 Mehmet Öz, “XVI. Yüzyılda Lâdik Kazasında Mâlikâne-Divânî Sistemi”, Vakıflar Dergisi, S.26, s.

65-73, 1997, s.66.

277Avdo Suçeska, “Malikane: Osmanlı İmparatorluğunda Miri Toprakların Yaşam Boyu Tasarruf

Hakkı”, İstanbul Üniversitesi İktisat Fakültesi Mecmuası, Çev: M. Özyüksel, C.41, S. 1-4, s.39-46, 1985, s.40.

278 BOA. TD. 564:8b; 565:13b.

279 BOA. TD. 564:12b; 565:21b.

280 BOA. TD. 565:27a; 564:15b; 565:30a.

281 BOA. TD. 565:37a.

282 BOA. TD. 564:7a,14a.

67

D. Vakıfların Denetimi

İnsan topluluklarının yaşadığı her yerde bir yönetim ve bu yönetimle birlikte bir denetim sistemi oluşmuştur.284 Vakıfları kurma iradesinde bulunan ve daha sonra

buralara bağış yapan insanlar dini ve sosyal sorumluluk veya yardımlaşma duygusuyla şahsi mal varlıklarını buralara transfer edip, topluma ve devlete yararlı işlerde bulunmayı gaye edinmişlerdir. Bu noktada, vakıfların malvarlıklarının amacına uygun, etkin, ekonomik ve verimli bir şekilde yönetilmesi ve denetlenmesi bir zorunluluk haline gelmiştir.285 Hizmetleriyle toplumun sosyal, kültürel ve ekonomik hayatına

katkıda bulunan vakıf müessesesi, artık kamuoyuna mal olmuş kurum ve kuruluşlar olduğu için denetlenmesi kaçınılmaz olmuştur. Vakıflar, her dönem devlet adamları, sultanlar, beyler tarafından desteklenmiştir. Vakıf eserlerinin kurulmasında öncü rol oynayan yönetici kesim bu vakıfları kontrolleri altında tutmayı da ihmal etmemişlerdir.286

Toplumu birçok yönden etkileyen bir sistemin muhakkak denetiminin de yapılmasının farkında olan devlet, bunların denetimi için kurumlar oluşturmuşlardır. Araştırmamıza konu olan dönemde, Selçuklular, Karamanoğulları ve Osmanlılar zamanında vakıfların denetimi genel olarak kadılar vasıtasıyla sağlanmaktaydı.287

Bunun yanı sıra Karamanoğlu beyleri, Osmanlı sultan ve şehzadelerinin vakıfları teftiş etmek amacıyla vakıf sahiplerine resmi belgeler vermişlerdir. 1476-1501 tahrir defterinde belirtilen evkâf denetleyicileri kadılar, Karamanoğlu beyleri ve Osmanlı sultan ve şehzadeleridir.288

Kadılar: Devlet, kadılık ve nazırlık gibi teşkilatlar vasıtasıyla vakıfların idaresini teftiş ve denetimini yapmaktadır. Vakıf işleri kadılık dairelerinde ve merkezi idare teşkilatında düzenli bir şekilde tespit ve takip edilip sadece mütevellinin eline bırakılmamıştır. Bunun dışında Mezalim Divanı’nda ikinci derecede bir denetime tâbi tutulmaktadır. Böylelikle kadıların suistimal de bulunmasına engel olunmaktadır.

284 Yaşar Okur, “Denetişim: Ortak Aklın Harmanı”, Denetişim Dergisi, Sayı 1, 2009, s.9-15, s.9.

285 M. Enver, Özaydın, “Vakıflarda Yeni Denetim Anlayışı: İç Denetim”, Denetişim Dergisi, Sayı 2,

2009, s.52-59, s.53.

286 M. E. Özaydın, “İç Denetim” s.54.

287 M.Fuad Köprülü, Vakıf Müessesesi, s.315.

68

Kadılar sadece vakfın denetimini değil eğer vâkıfın şartına göre ayrı bir nazır veya mütevelli mevcut değilse, vakfın idaresini de icra eder.289

Kadılar, vakfiyelerde bulunan şartlara uygun yönetilip yönetilmediğini, tevliyetin kimin üzerinde olduğu, vakfiyenin olup olmadığını denetleyip sonrasında mektup290, hüccet291, tezkire292 gibi resmi belgeler verebiliyorlardı. Bunun örneklerine 1501 tarihli vakıf defterinde rastlamaktayız. 1476 tarihli vakıf defterinde kadıların denetim yaptığına dair herhangi bir bilgiye ulaşılamamıştır. II. Bayezıd döneminde atanan kadıların vakıflar üzerinde yaptıkları idari uygulamalar belgede daha çok ‘be ma’rifet-i kadı’, ‘Konya kadısı mektubu var’, ‘mektub-ı kadı’, ‘Konya kadısından mektub-ı şer’i var’ ifadeleri geçmektedir. Aynı zamanda bütün vakıfları teftiş eden baş kadı, vakıf sorunları çözmek için ‘nâibler, müfettişler’ tayin edip teftiş yapmışlardır.293 1501 tarihli defterde ise bu durum “ber muceb-i mektub-i müfettiş-i

evkaf ve mukarrer-name-i Sultan Abdullah deyu”,294 “be hüccet-i kadı-ı Akşehir müfettişi evkaf-ı Konya”,295 “be mektub-ı kadı Akşehir müfettiş-i”296 şeklinde

belirtilmiştir.

Karamanoğulları Beyleri: Vakıfların teftiş ve denetiminin devlet kontrolünde olduğunu daha önce belirtmiştik. Defterlerde Karamanoğlu beylerinin yapmış olduğu uygulamalara ait atıflar bulunmaktadır. Karamanoğulları beylerinden Alaeddin Bey, Mehmet Bey ve en çok adı geçen II. İbrahim Bey’in vermiş olduğu mektub297,

mu’afnâme298 ve mukarrernâme299 gibi resmi belgeler, denetlenen vakfın

mutasarrıfına vermişlerdir. Bu belgeler Osmanlı döneminde de hukuki bir belge olarak kabul edilmiş. Yani yapılan idari uygulamaların Osmanlı döneminde geçerliliğini koruduğunu kanıtlar niteliktedir.

289 F. Köprülü, Vakıf Müessesesi, s.315-316.

290 BOA. TD. 565:11a,16a,16b,29b,42a,51a,52a.

291 BOA. TD. 565:13b,29a.

292 BOA. TD. 565:27b.

293 F. Köprülü, Vakıf Müessesesi, s.317; Erdoğru, Murad Çelebi Defteri, s.132.

294 BOA. TD. 565:16b.

295 BOA. TD. 565:29a.

296 BOA. TD. 565:42a.

297 BOA. TD. 564: 10b,13b,15a; 565:22b, 23b,32b.

298 BOA. TD. 565:37b,38b,35b.

69

Osmanlı Sultanları: Karaman bölgesinde vakıflar üzerine ilk idari düzenlemelerin, Osmanlı Sultanı Yıldırım Bayezid’in yapmış olduğu belgelenmiştir. Yıldırım Bayezid’den sonra bölgede vakıflar üzerine teftiş ve denetim yapan ikinci Osmanlı padişahı Fatih Sultan Mehmet’tir. Fatih, Karaman ülkesini düzenlediği seferlerde bazı köylü ve şehirlileri bir takım belgelerden muaf olduklarına dair resmi belgeler vermiştir.300 Fatih döneminde düzenlenen ilk vakıf tahriri 1476 yılında

yapılmıştır. 1476 tarihli defterde ‘berat-ı sultan’,301 ‘be hükm-i hümayun’302 gibi

ifadeler padişahın hükmü olduğunu gösterir. Fatih tahtta kadığı süre zarfında merkeziyetçi bir tutum sergilemiştir. 1478’de Fatih, bütün mülk ve vakıf arazi kuruluş belgelerini gözden geçirtmek için emir vermiştir. Ve yeniden tasdiklemek için gerekli koşulları sağlamayan mülk ve vakıflar nesh edilip timara çevrilmiştir. Süvari ordusunu genişletmek için nesh edilmiş arazi timar olarak askerlere verilmiştir.303 Bunun

örneklerini ise 1476 vakıf tahrir defterinde vakfın üst kısmında ya da son kısımda ‘mensuh’ ibaresi ile belgede belirtilmiştir.304

Fatih’den sonra başa geçen II. Bayezid zamanında vakıflara denetim amaçlı yeniden düzenleme yapılır. 1501 tarihli vakıf tahrir defterinde nesh edilen vakıfların tekrardan vakıf sahiplerine verildiğini görmekteyiz. Örneğin, “ ber vech-i timar verilmiş imiş elan padişah-ı alem-penah vakfiyesine mukarrer edüb”, “harab olduğu sebebden tımara emr olunmuş imiş elan padişah-ı alem-penah hullidet hilafetuhu vakfiyyetin mukarrer edüb”305 ifadelerinden yeniden vakfa mukarrer kılındığı

belirtiliyor. Ve 1501 tarihli defterde Sultan Mehmed’e atıfta bulunulduğu görülmektedir. Defterde ‘Sultan Mehmed tabe serahu’, ‘İbrahim Bey ve mukarrernâme-i Sultan Mehmed tabe serahu’ 306 gibi ifadelerden Fatih’in bundan

önce tutulan defterlerde olduğu ve kendisi döneminde yapılan düzenlemelere itimat edildiği anlaşılmaktadır. Ayrıca kabri iyi ve temiz olsun anlamına gelen ‘tabe serahu’ gibi dua ifadeleri dikkat çekmektedir.

300 Erdoğru, Murad Çelebi Defteri, s.131.

301 BOA. TD. 564:8b.

302 BOA. TD. 564:6b,11a,12a.

303 Halil İnalcık, Osmanlı İmparatorluğu’nun Ekonomik ve Sosyal Tarihi, C.1: 1300-1600, İstanbul

2000, s.170.

304 BOA. TD. 564:7b,12b,22b.

305 BOA. TD. 565:28b,29b,32b.

70

1501 tarihli defterde II. Bayezid’ın tasarruf ve muafiyetleri belirtilmiştir. Ve kendisine onun yardımı aziz olsun anlamına gelen ‘azze nasruhu’307 ve mülkü daim

olsun anlamına gelen ‘hullide mülkuhu’308 gibi dualar edilmiştir.

Şehzadeler: Osmanlı hükümdarları bölgedeki hakimiyeti tesis etmek amacıyla şehzadeler göndermişler. Hükümdarların dışında şehzadeler de gönderildikleri bölgelerde etkin rol oynamışlardır. Fatih Sultan Mehmed’in iki oğlu şehzade Mustafa ve şehzade Cem Karaman vilayetinde görevli bulundukları süre zarfında idari uygulamalarda bulunmuşlardır.309 Mektub, mukarrernâme, berat, mu’afnâme ve nişan310 gibi resmi belgeler veren şehzadeler, Konya’da reayayı bazı vergilerden muaf

tutmuşlardır. Örneğin, “Sultan Mustafa’dan ve Sultan Cem’den ve Sultan Abdullah’tan mu‘af-nâme nişanları çift resminden ve bağ bostan haracından ve öşrden ve resm-i ağnamdan ve su resminden ve cem’-i avarız-ı divani ve tekalif-i örfiyeden mu‘af ve müsellem olalar…”311 gibi ifadeler bulunmaktadır. Ayrıca defterde

şehzadeler için ‘Sultan’ unvanı kullanılmıştır.

II. Bayezid’in oğlu Sultan Abdullah, Karaman vilayetinde görevde kaldığı süre zarfında resmi belgeler vermiş ve reayayı bazı vergilerden muaf tutmuştur.312

Yukarıdaki örnekte belirtildiği gibi vakıf kayıtlarında şehzadelerin isimleri aynı uygulamada yer almıştır.

Şehzade isimlerinin yanında ‘tabe serahu’ dua cümleciği kullanıldığını görmekteyiz. Bu dua cümleciği şehzadelerin 1501’de hayatta olmadığını gösteriyor. Bununla birlikte defterde bekası daim olsun anlamındaki ‘tale bekahu’ dua cümleciği mevcuttur.313 Fakat defterde hangi şehzade için kullanıldığı belirtilmemiştir.

Tetkik edilen defterlerde Osmanlı uygulamalarında kullanılan birçok belge türüne rastlanmaktadır. Bu belgeler vakıf denetiminde birer hukuki beyan niteliğinde kullanılmıştır. Bunlar içerisinde vakfiye, mukarrernâme, mu’af ve müsellemnâme, mektup, berat, nişan, hüccet, hükm-i hakânî, hükm-i hümâyûn, hükm-i ‘alişan, tezkere ve şirâ’-nâme gibi belgeler yer almaktadır. 1476 tarihli defterde bunlardan hüccet,

307 BOA. TD. 565:15b,17b,30a,33a,38b, 39a,41b,48b.

308 BOA. TD. 565:12b,19b,24b,30b,32b,37a,39a,39b.

309 Erdoğru, Murad Çelebi Defteri, s.131.

310 BOA. TD. 565:14b,37b,38a,44a.

311 BOA. TD. 565:37b.

312 BOA. TD. 565:14b,16b,32a,37b,44a.

71

şirâ’-name ve tezkere gibi belgelere rastlanılmamaktadır. Denetlemeler sonunda hem Karaman Beyleri hem de Osmanlı Sultanları vâkıf sahiplerine bu resmi belgeleri vermişlerdir.314

E. Mensuh Vakıflar

Fatih Sultan Mehmed tahta geçtikten sonra özellikle İstanbul’un fethinden sonra merkeziyetçilik politikasına önem vermiştir. Bunun için öncelikle imparatorluğu tek bir merkezden yönetmek amacıyla iktidarına karşı çıkan ve çıkabilecek tüm elemanları ortadan kaldırmış ya da değiştirmiştir. İlk iş olarak İstanbul’un fethinde muhalif olan veziriazam Çandarlı Halil Paşa’yı idam ettirerek yerine kul kökenli vezirler atamıştır.315 Merkeziyetçilik için atılan en önemli adımlardan bir

tanesi kuruluş döneminden itibaren çeşitli yollarla mülk veya vakıf olarak devletin elinden çıkmış toprakları tekrardan miri araziye dönüştürülmesi için Fâtih tarafından uygulamalar başlatılmıştır. Bu uygulamanın amacı timarlı sipahi sayısını arttırmak ve padişahın hazinesi için yeni haslar bulmaktı. Fatih’in bu uygulaması toplumda huzursuzluk çıkarmış. Mülk ve vakıfları nesh etmesiyle ulema sınıfı, dervişler, şeyhler ve eski Türk, Müslüman bey ailelerini etkilemiştir. Fatih’ten sonra oğlu II. Bayezıd tahta geçtikten sonra yaptığı ilk icraat ilga edilen tüm mülk ve vakıfları sahiplerine tekrar vermek olmuştur. 316

Fatih, vakıf ve mülk topraklarının hızla genişlemesini durdurmak için bu toprakları kontrol altına almak istemiştir. Özellikle zengin ve nüfuzlu ailelerin oluşturduğu zürri vakıflara el koymuştur.317 Bununla birlikte harap olan, kimin üzerine

olduğu belli olmayan ve zürri vakıf olan köy ve mezra vakıflarının iptali istenmiştir. Sadece sahih vakıflar(bağ, bahçe, değirmen ve dükkan, kervansaray) ve sahipleri üzerinde mukarrer olanların olduğu gibi korunması istenmiştir.318

Fatih döneminde hazırlanan 1476 tarihli vakıf defterinde Konya kazasında timara çevrilen vakıflar ya tamamen ilga edilmiş ya da vakfın akarlarından bir kısmı

314Erdoğru, Murad Çelebi Defteri, s.132.

315 İnalcık, Devlet-i ‘Aliyye, s.116.

316 Halil İnalcık, “Mehmed II”, TDV İslâm Ansiklopedisi, C.28, s.395-407, Ankara 2003, s.404

317 İnalcık, Devlet-i ‘Aliyye, s.122.

318 Doğan Yörük, “Karaman Eyaletinde Tımara Çevrilen Vakıf ve Mülkler (1476-1483)”, Hacettepe

72

timara nakledilmiştir. Bunlardan dokuz tane hayratın akarlarının bir kısmı timara verilmiştir. Tamamı feshedilen vakıflar ise on dört tanedir. Neshedilen vakıflardan belgede sadece beş tanesinin neden timara dönüştürüldüğüne dair bilgi edinmekteyiz. Bunlar Müstevfi Celaleddin hangâhı, Lala Medresesi, Ahmed Bey Cami, Sinan Seydi bin Ömer Seydi zâviyesi, Lâl Paşa Darülhuffâz’dır. Defterde “harab olduğu sebebden timare emrolundu”, “buk’ası harab olduğu eclden timare emrolundu”319,“Asılda cami’-i vakıf olmadğı için timara emr olundu”320, “vakfiyye ve İbrahim Bey mektub

var vakıfın cihet-i temellük ma’lum değil mensuh”321 “asıl darü’l-hüffaz münhedim

olub”322 gibi ibareler vakfın neshedilme sebebi olarak gösterilebilir. Diğerleri için defterde vakıf kayıtların üstünde, yanında veya sonunda geçen “mensuh”323, “ örfiyyesi

timara emr olundu”324, “ber vech-i timar elinde”325, gibi ibarelerden sadece timara dönüştürüldüğüne dair bilgi edinebiliyoruz. Yani neden timara dönüştürüldüğüne dair tam olarak bir bilgi tespit edilememiştir.

14Tab lo XIV- Ta mamı Neshedilen Vakı fla r (1476)

Tablo XIV- Tamamı Neshedilen Vakıflar (1476)

Vakfın Cinsi Gelirleri (öşür)

Ahmed Bey Cami 5232

Seyfiye Medresesi 888

Kadı Hürremşah Darülhadis 1630

La’l Paşa Dârü’l-huffâz 960

Sinan Seydi bin Ömer Seydi Zâviyesi 3065

Lala Ruzbe Hangâh 1594

Şeyh Hasan Rumi Zâviyesi 800

Mü’min Halife 875

Müstevfi Celâleddin Hangâhı 1356

Lala Medresesi 1650 Darü’ş-Şifa 150 Manastır 100 Altunpa Medresesi 200 Akçahisar Mescidi 200 Toplam 18.700 319 BOA. TD. 564: 22b. 320 BOA. TD. 564: 10a. 321 BOA. TD. 564: 18a. 322 BOA. TD. 564:14b. 323 BOA. TD. 564: 7b,10b,11a,12b,14b,15b,18a,19b,22b. 324 BOA. TD. 564:10a,16b,22a,22b. 325 BOA. TD. 564:14a,20b.

73

Köy, mezra, zemin, hane, bağ, bahçe ve dükkanlardan gelen gelirlerin tamamı vakıflardan alınarak timara verilmiştir. Neshedilen vakıfların büyük bir kısmını dini vakıflar oluşturmaktadır. Fermanda her ne kadar evlâdlık vakıfların ilga edilmesi istense de Konya’da daha çok dini vakıflar nesh edilmiştir.326

15Tab lo XV- Geli rlerinden B azıl arı Neshedilen Vakıfla r (1476)

Tablo XV- Gelirlerinden Bazıları Neshedilen Vakıflar (1476)

Vakfın Cinsi Gelirin Cinsi(örfiyye)

İbrahim Bey İmareti Doğanhisar, Eneğü, Zengi, Sarayini, Uluviran, Çiftlik, Bordan, Fertek ve İbsun köyleri

Kadı İzzeddin Cami ve Medrese Medresenin hissesi (zeminler)

Sarayini Cami Sarayini köyü yanındaki Bezirhane

Altunpa Medresesi Battal

Hond Hatun Dârülhuffâzı Saidili bağlı Zengi köyü

Katib Ali Bey mescid, zâviye, kervansaray Köylerin örfiyyesi (Çağlak, Bayat) Sultan Hatun Türbesi Zengiceğe bağlı Saray ve Gilat köyü Bulduk Dede Zâviyesi İnsuyuna bağlı Bulduk Dede köyü Müstevfi Celâleddin hangâhı Yagan’a bağlı Şeyhler köyü

Kısmen nesh edilen vakıfların, köylerden alınan örfi vergiler veya öşürlerin bir kısmı timara verilmiştir. Bu vakıflar içerisinde en yüksek ve en büyük gelire sahip İbrahim Bey İmareti’dir. Toplam hasılı 93.599’dur. İmaretin Doğanhisar, Eneğü, Zengi, Sarayini, Uluviran, Çiftlik, Bordan, Fertek ve İbsun köylerinden gelen öşürler timara tahsil edilmiştir. Toplamda 38.790 akçe gibi bir gelir kaybı olmuştur.327 Yukarıdaki tabloda belirtildiği gibi daha çok köylerden alınan vergiler timara tahsis edilmişir.

1476 yılında mensuh olan vakıfların çoğu 1483’te328 tekrardan mukarrer kılınıp

vakıf haline getirilmiştir. Ama bu vakıfların bir kısmına defterde rastlanılmamaktadır.1501’de yapılan tahrirde aynı hükümlere rastlamaktayız. Tamamı neshedilen vakıfların dışında, gelirlerinden bir kısmı neshedilip timara çevrilen köy, mezra, bezirhane gibi mevkufâtların bazıları tekrardan vakfa iade edilmemiştir. Sinan Seydi bin Ömer Seydi Zâviyesi329, Manastır330 ve Akçahisar mescidine331 1501 vakıf

326 Yörük, Tımara Çevrilen Vakıf ve Mülkler, s.67.

327 BOA. TD. 564: 7b.

328 II. Bayezıd döneminde yapılan 1483 tarihli vakıf defteridir.

329 BOA. TD. 564:18a.

330 BOA. TD. 564:22b.

74

kayıtlarında rastlanmamaktadır. Bununla birlikte gelirlerinden bir kısmı neshedilen vakıflardan Sarayini cami vakfının Sarayini yanındaki Bezirhane, Alaeddin Paşa kızı Paşa Hond Hatun Dârü’l-huffâz vakfının Saidili bağlı Zengi köyü, Sultan Hatun Türbesi vakfının Zengiceğe bağlı Saray köyü, Müstevfi Celâleddin Hangâh vakfının Yagan’a bağlı Şeyhler köyünden elde edilen vergiler geri vakfa iade edilmemiş ve 1501 vakıf kayıtlarına yazılmamıştır. Yine 1476’da feshedilen Kadı İzzeddin medresesinin hissesi, Kadı İzzeddin Cami’ye ilhak olmuştur. 332 Mensuh olan Mü’min Halife vakfı 1501’de evlâdlık vakıf olarak karşımıza çıkmaktadır.333

332 BOA. TD. 565:16b.

75 SONUÇ

Hayatın her alanında kendini gösteren vakıf müesseseleri, toplumun ihtiyaçlarını karşılamak üzere ön plana çıkmış kurumlardır. Devlet ekonomisine ve sosyal düzene katkı sağlayan bu kuruluşlar her dönem önemini korumuştur.

Zengin bir tarihî ve kültürel mirasa sahip olan Konya şehrinin XV. ve XVI. yüzyıldaki fiziki ve sosyal yapısını etkileyen vakıflar daha çok Selçuklu ve Karamanoğulları döneminin eserleridir. Selçuklu ve Karamanoğullarına başkentlik yapmış olan Konya şehrinin fiziki yapısının oluşmasında ve gelişmesinde vakıf müesseseleri büyük rol oynamıştır.

Tetkik edilen dönemde, Konya’da yapılan müesseselerden eğitim-öğretim ve dini hizmet veren kurumlara ağırlık verildiğini görmekteyiz. Yani daha çok gereksinim duyulan sosyal içerikli yapılara ağırlık vermişlerdir. Kendisini Anadolu Selçuklu Devleti’nin varisi olarak gören Karamanoğulları, birçok alanda Selçukluları kendilerine örnek almışlar. Konya, Karamanoğullarının hakimiyetine girdikten sonra Selçuklu döneminden kalma müesseseler korunmuş ve bu kurumlara yenileri eklenmiştir. Selçuklular daha çok cami ve medrese kurumlarına ağırlık verirken Karamanoğulları, dârü’l-huffâz, zâviye, mescid gibi kurumlar ön plana çıkmaktadır.

Belgede Konya vakıfları (1476-1501) (sayfa 75-200)

Benzer Belgeler