• Sonuç bulunamadı

4. Đslâm Hukuk Usûlünde Emir ve Nehiy

1.2. Nehiy Hakkında Genel Bilgiler

2.1.1. Usûl-u Fıkha Göre Zıt Kavramı

Emir ve nehiy sîğalarının zıtlarına delâleti probleminin odak noktasını “zıt” ve “nakîz” kavramları oluşturmaktadır. Bu nedenle konu hakkındaki görüşleri aktarmaya başlamadan önce, kavramlar arası anlam ilişkileri hakkında bilgi vermeye çalışacağız.

2.1.1.1. Kavramlar Arası Anlam Đlişkileri

Felsefî olarak, kavramlar arasında dört çeşit ilişkinin varlığından söz edilir. Đki kavram, birbirinin ya misli ya muhalifi ya nakîzi ya da zıddıdır.211

Hakikatleri aynı olmakla beraber, aynı şartlarda bir arada bulunmaları mümkün olmayan ancak aynı şartlarda ikisinin birden yokluğu mümkün olan kavramlara misil denir. Örneğin “beyaz” kavramı “beyaz” kavramının mislidir.212

210 Mâzerî, Îzâh, s. 224. 211

Karâfî, Ebu’l-Abbâs Şihabüddîn Ahmed b. Đdris b. Abdurrahmân el-Mısrî (v. 684/ 1285), Şerhu

Tenkîhi’l-Fusûl fî Đhtisâri’l-Mahsûl fi’l-Usûl, Nşr. Sıdkı Cemil el-Attâr, Dâru’l-Fikr, Beyrut 1424/

Hakikatleri farklı olmakla beraber, aynı şartlarda ve aynı ortamda hem var olabilmeleri, hem de yok olabilmeleri tasavvur edilebilen ve birinin var olması, diğerinin zorunlu olarak yok olmasını gerektirmeyen kavramlara muhâlif/farklı denir. Örneğin, “hareket” kavramı “renk” kavramının muhalifidir. Çünkü bu iki vasfın hakikatleri birbirinden farklıdır ve bu vasıflar, aynı nesne üzerinde birleşebileceği gibi, bir nesnenin bu iki vasıftan hiçbirine sahip olmaması da mümkündür.213

“Nakîz”, bir kavramın veya bir önermenin olumsuzu demektir. Birbirinin nakîzi olan kavramlar, birbirlerinin zatının ortadan kalkmasına sebep olurlar. Birinin varlığı zorunlu olarak diğerinin yokluğunu gerektirir. Bu nedenle nakîz kavramların aynı anda varlığı tasavvur edilemediği gibi, her ikisinin aynı anda yokluğu da tasavvur edilemez. Örneğin bir şeyin aynı şartlarda hem “haram olması”, hem de “haram olmaması” tasavvur edilemez.214

Bir mananın zatı baki kalmak şartıyla, o mananın vücut bulmasını engelleyen her türlü mana, o mananın zıddı kabul edilir. Birbirinin zıddı olan kavramların aynı anda ve aynı şartlarda var olmaları tasavvur edilemez, ancak aynı anda yok olmaları mümkündür. Çünkü hakikatleri birbirinden farklıdır.215 Bir kavramın zıddı olan kavram, onun zatının ortadan kalkmasına sebep olmaz ve hakikatini yok etmez. Örneğin siyah ve beyaz kavramları birbirlerinin zıddıdırlar. Birbirinin zıttı olan kavramların aynı anda varlıkları tasavvur edilemeyeceği için bir şeyin aynı anda hem beyaz hem de siyah olması imkânsızdır. Ancak zıtların hakikatleri birbirinden farklı olduğu için o şeyin hem siyah hem de beyaz olmayıp, başka bir renkte örneğin kırmızı olması mümkündür.216

“Nakîz” kavramı, “zıt” kavramından daha geniş bir anlam alanına sahiptir. Örneğin, “vacip olma”nın nakîzi, “vacip olmama”dır. Ancak vacip olmayan bir şeyin, haram olması mümkün olduğu gibi, mekruh veya mendup olması da mümkündür. Dolayısıyla “vacip olmama” kavramının altına giren hürmet, kerâhe, nedb ve ibaha, vücubun zıtları kabul edilebilir.

212 Tûfî, Necmuddin Süleyman b. Abdulkâvî b. Abdülkerîm b. Saîd ( v.716), Şerhu Muhtasari’r-Ravda,

Thk. Abdullah b. Abdulmuhsîh et-Türkî, Müessesetü’r-Risâle, Beyrut, 1987/ 1407, II, 383.

213 Karâfî, Tenkîh, 82; Tûfî, Şerh, II, 383. 214 Karâfî, Tenkîh, 82.

215

Karâfî, Tenkîh, 82.

216 el-Luğâvî, Ebû Tayyîb Abdulvâhid b. Ali el-Halebî (v.351), Kitâbu’l-Ezdâd fî Kelâmi’l-Arab, Thk.

2.1.1.2. Küllî Zıt ve Cüz’î Zıt

Usûl eserlerinde, bu mesele etrafında tartışmalar yaşanırken, felsefî anlamdaki “zıt” kavramından farklı olarak, küllî zıt ve cüz’î zıt kavramları kullanılmıştır. Usûl eserlerinde “küllî zıt” tabiri bir kavramın nakîzini ifade etmek üzere kullanılmıştır. “Cüz’î zıt” ise küllî zıddın ortaya çıkmasına sebep olan somut fiiller için kullanılmıştır.217 Bazı eserlerde ise “küllî zıt” kavramını karşılamak üzere “umûmî zıt “tabiri”, “cüz’î zıt” kavramını karşılamak üzere ise “husûsî zıt” tabiri kullanılmıştır.218 Bir emrin küllî zıddı, emir sîğasıyla talep edilen fiilin mutlak manada terk edilmesidir. Cüz’î zıtları ise memurun bihin terkedilmesine sebep olacak fiillerin her biridir. Örneğin “namaz kıl!” emrinin küllî zıddı, “namaz kılmama”dır. Namaz kılmamaya sebep olan yeme, içme, yürüme vs. gibi somut davranışların her biri ise “namaz kıl!” emrinin cüz’î zıtlarıdır. Namazın rükünlerinden olan, kıyam farzının küllî zıddı, “kıyam yapmama”dır. Kıyam farzının yapılmamasına sebep olan, ka’de usûl açısından onun zıddıdır.

Emir ve nehyin zıtlarına delâleti meselesinde tartışmalar küllî zıt üzerinde değil cüz’î zıt üzerinde yoğunlaşmaktadır.219 Müntehab’ın şârihlerinden biri olan Sığnâki, bu duruma dikkatleri şöyle çekmiştir. Bu meselede zıtlıktan kasıt “emir sîğasıyla sabit olan mananın, başka bir lafız kullanılarak nehiy sîğasıyla yeniden ifade edilmesi veya nehiy sîğasıyla sabit olan mananın, başka bir lafız kullanılarak emir sîğasıyla yeniden ifade edilmesidir.” Örnek vermek gerekirse “Hareket et” emrinin zıddı “hareket etme” nehyi, “kalk” emrinin zıddı “kalkma” nehyi değildir. Bunlar birbirlerinin olumsuzu yani nakizidirler. “Hareket et” emrinin zıddı, “hareket etmeme halinin” oluşmasına sebep olan “sakin durma!” nehyidir.220

Bir kişi, diğerine “otur!” diye emrettiğinde, bu emir, memurun bih olan “oturma” fiiline münafi olan iki farklı manaya da delâlet etmektedir. Bunlardan birincisi zatı/ özü itibariyle “oturma” fiiline münâfi olan “oturmama” fiili; diğeri ise oturmama halinin oluşmasına sebep olan ayakta durma, uzanma vs. gibi fiillerdir. Bunlardan birincisi usûl-ü fıkıh açısından nakîz olarak, ikincisi ise zıt olarak adlandırılmaktadır.

217 Muzaffer, Muhammed Rıza, Usûlü’l-Fıkh, Müessesetü’l-Đlmî li’l-Matbûat, Beyrût, 1990/ 1410, I,

259.

218 Đbn Emîru’l-Hâcc, Ebû Abdullah Şemsuddîn Muhammed b. Muhammed el-Halebî (v. 879/ 1474), et-

Takrîr ve’t-Tahbîr, Dâru’l-Kütübi’l-Đlmiyye, Beyrut 1983/ 1403, I, 323.

219

Bennânî, Hâşiye, I, 386.

220 Siğnâkî, Hüsameddîn Hüseyin b. Ali b. Haccâc b. Ali (v. 714), Kitâbu’l-Vâfî fî Usûli’l-Fıkh, Thk.

Emir ve nehiy sîğalarının zıtlarına delâletleri tartışmalarında meselenin odak noktasını da memurun bih ve menhiyyun anhın somut zıtları oluşturmaktadır.221

2.1.2. Mantık ve Usûl-u Fıkıh Đlimlerinde Lafzî Delâlet