• Sonuç bulunamadı

4. Đslâm Hukuk Usûlünde Emir ve Nehiy

2.5. Furû’a Yansıyanlar

2.5.2. Nehiyle Đlgili Örnekler

Mütekellimûn usûlcüler, nehyin zıddında emre delâleti meselesini, nehiyde mükellef bihin ne olduğunu tesbit amacıyla ele almışlardır. Bu nedenle eserlerinde konuyla alakalı örneklere yer vermeden, mutlak ademin teklife konu olup olamayacağı tartışmalarını gündeme getirmişlerdir. Hanefîler ise nehyin, menhiyyun anhın zıddın gerektirdiği hükmün vacip kuvvetinde sünnet-i müekkede olduğu görüşündedirler. Eserlerinde konuyla alakalı verdikleri örnekler ise, daha çok

Emrin zıddına delâletinde olduğu gibi, nehyin zıddına delâleti hususunda da aktarmaya çalışacağımız örneklere, Hanefî usûl âlimlerinin eserlerinde ulaştık.

395 Mevsîlî, Ebu’l-Fadl Mecduddîn Abdullah b. Mahmûd b. Mevdûd b. Mahmûd (v. 683), Kitâbu’l-

Đhtiyâr li Ta’lîli’l-Muhtâr, Thk. Hâlid b. Abdurrahmân el-‘Ak, Dâru’l-Ma’rife, Beyrut 1425/ 2004, I,

88.

396

Abdulazîz Buhârî, Keşfu’l-Esrâr, II, 482.

397 Đsrâ, 17 / 35.

1. Đslâm Hukukuna göre her hangi bir sebeple evliliğin sona ermesi halinde, kadının yeni bir evlilik yapabilmek için beklemek zorunda olduğu süreye iddet denir.399 Evliliğin kocanın ölümü, boşaması veya nikâh akdinin feshi nedenlerinden biriyle sona ermiş olmasına göre, kadının beklemesi gereken süre de değişmektedir. Evliliği sona ermiş olan kadınların iddet beklemelerinin vâcib olduğunun delilleri şu ayetlerdir.

“و المطلقات يتربصن بانفس)ن ثلاثة قروء / Boşanmış olan kadınlar, üç kur’

müddetince beklerler.”400

“اV و  ﺵا $ﺏرا * F+ﻥ,ﺏ *"ﺏ&ی ,`اوزا نوری و L% ن  &ی *یﻝا و / Đçinizden

ölenlerin geride bıraktıkları eşler, kendi başlarına dört ay on gün beklerler.”401

“ ل,Kﺡ>ا ت>وا و *9ی ﻝ B?Sﻝا و  ﺵا $ﺙSﺙ * 'H &!'را نا L?,Fﻥ * dKﻝا * *Ftی B?Sﻝاو Kﺡ *9ی نا * `ا

*  / Kadınlarınızdan artık ay hâlinden ümit kesmiş olanlarla, henüz ay

hali görmeyecek kadar küçük olanların iddeti şüphe ederseniz, biliniz ki üç aydır. Gebe kadınların iddetlerinin sonu çocuklarını doğurmalarıdır.”402

Đddetin rüknü ise şu ayetlerdeki nehiylerle sâbit olmuştur.

“U`ا ب,&Lﻝا u!ی B&ﺡ ح,L%ﻝا ةH@ ا g' > و…/ Farz olan iddet sona erinceye kadar

nikâh akdini bağlamaya azmetmeyiniz.”403

“ $%! $Vﺡ,+ﺏ *',ی نا >ا *`-ی > و…/ Apaçık bir kötülük ortaya koymadıkları

müddetçe evlerinden çıkmasınlar.”

Nehyin mahiyeti, mezhepler arasında ihtilaflı bir konu olduğu için, nehiy sîğasıyla sâbit olan iddetin rüknünün ne olduğu da mezhepler arasından ihtilaflı mevzulardan birisidir. Đddetin rüknü ile alakalı tartışmalar, birden fazla iddetin aynı anda geçirilmesi yani tedâhül-ü iddeteyn meselesinde mezheplerin farklı görüşler ortaya koymasında etkili olmuştur.404

Şafiilere göre, iddetin rüknü, “iddet bekleyen kadının, yeni bir evlilik yapmaktan kaçınması”dır. Süre, iddetli kadının vacip olan bu sakınmayı ne kadar müddetle yapması gerektiğini göstermek için vardır. Bazı fiillerin haramlığı ise iddetin rüknü olan

399 Kâsânî, Alâuddîn Ebî Bekr b. Mes’ûd (v. 587/ ), Bedâi’u’s-Sanâi’ fî Tertîbiş’ş-Şerâi’, Thk. Ali

Muhammed Muavviz ve Âdil Ahmed Abdulmevcûd, Dâru’l-Kütübi’l-Đlmiyye, Beyrut 1424/ 2003, VI, 414. 400 Bakara, 2 / 228. 401 Bakara, 2 / 234. 402 Talak, 65/ 4. 403 Bakara, 2 / 235. 404

Bkz. Kurtubî, Ebû Abdullâh Muhammed b. Ahmed b. Ebî Bekr el-Kurtubî ( v. 671 / 1272), el-Câmi’

li Ahkâmi’l-Kur’an ve’l-Mübeyyenü lima Tedammenehu mine’s-Sünneti ve Âyi’l-Furkân, Thk.

evlenmenin haramlığı sebebiyle zorunlu olarak ortaya çıkar. Đddet beklemekteyken başka birisiyle evlenen kadının, ikinci evliliğinden dolayı yeniden iddet beklemesi gerekir. Çünkü kaçınma bir fiildir. Bir kişinin aynı anda birden çok fiili işlemesi muhaldir. O halde iki iddetin aynı süre içerisinde geçirilmesi mümkün değildir. Şâfiiler iddeti, oruca benzetmişlerdir. Onlara göre, nasıl ki aynı gün içerisinde birden fazla oruç tutulamıyorsa, aynı anda birden fazla iddet de geçirilemez.405

Hanefîlere göre ise iddetin rüknü, “iddet bekleyen kadının yeni bir evlilik yapmayı terk etmesi”dir. Bu hüküm nehiy sîğasıyla sâbit olmuştur. Nehyin mûcebi vücûbu’l-imtinâ’dır. Bu nedenle iddetli kadın, iddet beklediğinin bilincinde olmasa da iddetini tamamlamış sayılır. Đddettin ibâdet boyutu maksûd değil, tebeî bir hüküm olduğundan sevap elde edebilmek için bilinç şarttır. Zaman ise, kadının ne kadar süreyle evlenmesinin haram olduğunu belirlemek için vardır. Bu sebeple, iddet beklemekteyken bir evlilik yapıp, daha sonra mahkeme tarafından ayrılmasına karar verilen kadının, ikinci evliliğinden sonra yaşadığı fesh sebebiyle, birinci iddeti bittikten sonra, yeni bir iddet beklemesi gerekmez. Tedâhül-ü iddeteyn câizdir.406

Bu şöyle de açıklanabilir. Aynı şeyin şer’an bir kaç açıdan haram olması mümkündür. Örneğin, farz orucu tutmakta olan bir kişinin şarap içmeyeceğine dair yemin ettiğini varsayalım. Bu durumda şarabın içilmesi üç açıdan haramdır. Birincisi şarap, özü itibariyle haramdır. Đkincisi şarap içmeyeceğine dair yemin ettiği için haramlık hükmünü alır. Üçüncüsü, şarap içmek orucunu bozacağı için haram olur. Đddetin rüknü bazı haramlar olduğu için, aynı anda bu haramların geçirilmesi mümkündür. O halde aynı anda birden fazla iddetin geçirilmesi de mümkündür.407

2. Đhrâma girmiş erkeklerin dikişli elbise giyinmesi şu hadisle nehyedilmiştir. “ * +ﺱا ,K P@ *%ﻝا Hsی > نا >ا *+-ﻝا > و یواFﻝا > و YK@ﻝا > و ء,!@ﻝا مKﻝا v!ی > *!Lﻝا / Muhrîm ne gömlek ne şalvar ne de mest giyebilir. Ancak terlik bulamazsa

topuklarının üst kısmından sonraki kısmını kestikten sonra, mest giyinebilir.”408

Hanefî usûl âlimleri, erkeklerin izâr ve ridâ denilen iki parçadan oluşan örtüye bürünmelerinin sünnet olduğunun delilinin bu hadîs olduğunu söylemişlerdir. Onlara

405 Bkz. Siğnâkî, Kâfî, III, 1200; Abdulazîz Buhârî, Keşfu’l-Esrâr, II, 486-487; Kâsânî, Bedâi’, VI, 414. 406 Bkz. Serahsî, Kitâbu’l-Mebsût, Dâru’l-Ma’rife, Beyrut 1409/ 1989, VI, 41-43; Kâsânî, Bedâi’, VI,

414-415.

407

Bkz. Serahsî, Mebsût, VI, 42; Serahsî, Usûl, s. 78; Abdulazîz Buhârî, Keşfu’l-Esrâr, II, 487.

408 Tirmîzî, Hacc, 833; Müslîm, Hacc, 1 (Hadis no: 1177) ; Ebû Dâvûd, Menâsik, 1823; Đbn Mâce,

göre, nehiy, menhiyyûn anhın zıddında gerektirdiği hüküm vâcib kuvvetinde sünnet-i müekkededir. Bu hadiste de dikişli şeylerin giyilmesinin yasaklanmış olması, dikişli elbisenin zıddı sayılan birşeyler giyinmenin sünnet olduğunu göstermektedir. Dikişsiz şeylerin en alt sınırı izâr ve ridâ olduğuna göre, erkeklerin bunları giyinmesi sünnet olmaktadır.409

Bu görüşe, nehyin birden fazla zıddının bulunması durumunda, zıtlarından her hangi biri hakkında emre delâlet etmediğini düşünen usûl âlimleri tarafından şöyle bir itiraz yöneltilmiştir. Đhrâma girmiş kişinin dikişli elbise giyinmesinin yasaklanmış olması, muayyen bir dikişsiz elbise giyinmesinin emredilmiş olduğunu göstermez. Çünkü menhiyyun anh olan dikişli elbisenin birden çok zıddı vardır. Nehiy sîğası, menhiyyun anhın birden çok zıddının olması durumunda, yasaklanan şeyin zıtları hakkında emre delâlet etmediği gibi, bu zıtlardan her hangi biri tercih noktasından diğerinden daha evlâ değildir. Bu nedenle, bu nehiyden yola çıkılarak, ihrama girmiş kişinin belirli bir dikişsiz elbise giyinmesinin emredildiği söylenemez.410