• Sonuç bulunamadı

Umbilikal arter doppler

Belgede BURAYA (sayfa 83-89)

parametrelerinde bozulma (n,%) 12 (16.7%) 14 (46.7%) 19 (79.2%) <0.001

Preterm doğum (n,%) 42 (58.3%) 26 (86.6%) 24 (100%) <0.001

Eylemin başlangıcı (n, %) 0.150

Spontan 12 (16.7%) 1 (3.4%) 2 (8.3%)

İndüklenmiş 60 (83.3%) 28 (96.6%) 22 (91.7%)

Doğum şekli (n,%) 0.252

Vajinal 6 (8.3%) 1 (3.3%) 0 (0%)

Sezaryen 66 (91.7%) 29 (96.7%) 24 (100%)

(ortalama±SD)

Doğum ağırlığı (ortalama±SD) 2453.66±118.06 1570.33±156.17 1409.58±107.60 <0.001

Anestezi şekli (n,%) <0.001 Genel 21 (29.2%) 19 (63.3%) 19 (79.2%) Rejyonel 51 (70.8%) 11 (36.7%) 5 (20.8%) Postpartum yeni başlangıçlı/kötüleşen hipertansiyon (n,%) 17 (23.6%) 14 (48.3%) 21 (87.5%) <0.001

HELLP sendromu:Hemoliz, yükselen karaciğer enzimleri, düşük platelet sayısı ilekarakterize bir sendrom, YBÜ: Yoğun bakım ünitesi, IUGR: Intrauterin gelişme geriliği

Tablo 3: Neonatal sonuçlar ve komplikasyonlar Hafif proteinüri (n=72) Şiddetli proteinüri (n=30) Masif proteinüri (n=24) p değeri Doğum haftası (n,%) <0.001 <34 hafta 24 (33.3%) 19 (63.3%) 17 (70.8%) 34-37 hafta 18 (25 %) 7 (23.3%) 7 (29.2%) >37 hafta 30 (41.7%) 4 (13.4 %) 0 (0%) SGA (n,%) 22 (30.6%) 16 (53.3%) 20 (83.3%) <0.001 <2500 g doğum (n,%) 37 (51.4%) 24 (80%) 24 (100%) <0.001 YDYBÜ'ne yatış (n,%) 40 (55.6%) 26 (86.7%) 23 (95.8%) <0.001 Neonatal komplikasyonlar <0.001 RDS (n,%) IVK (n,%) NEC (n,%) Neonatal sepsis (n,%) Neonatal ölüm (n,%)

Kompozit advers neonatal sonuç (n,

[PS-004]

Oosit Donasyonu Yapılmış ve İleri Anne Yaşı Olan Bir Gebede Terapötik Amniyoinfüzyon: Olgu Sunumu

Özlem Ece Başaran, Emine Ahu Koç, Turhan Aran, Mehmet Armağan Osmanağaoğlu

Karadeniz Teknik Üniversitesi Tıp Fakültesi, Kadın Hastalıkları ve Doğum Ana Bilim Dalı,Trabzon

Giriş: Oligohidramnios, gestasyonel haftaya göre amniyon mayi miktarının azalmasıdır ve preterm erken membran rüptürü(PPROM) önemli nedenlerinden birisidir.PPROM tüm gebeliklerin yaklaşık % 1-3'ünde görülür ve perinatal morbidite ve mortalite ile ilişkilidir.

Bu olguda, ikinci trimester oligohidramniyos durumunda amniyoinfüzyon uygulamasının sonuçlarını güncel tanı ve tedavi yaklaşımları açısından literatür gözden geçirilerek sunmayı amaçladık. Olgu: 57 yaşında, gravida 7 parite 3 abortus 3, yurtdışında oosit donasyonu ile in vitro fertilizasyon yöntemi ile son adet tarihine (SAT) göre 20 hafta 6 gün gebeliği olan hastanın yapılan ultrasonografik incelemesinde amniyon mayi tek cepte 12 mm ölçülmüş olup fetal gross anomali saptanmadı.Steril spekulum muayenesinde aktif su gelişi izlenmedi.Nitrazin testi negatifti. Koryoamniyonit düşündürecek klinik semptomları ve laboratuar bulgusu yoktu.Anhidroamnios nedeni ile aileye terminasyon seçeneği sunuldu, aile kabul etmedi. Ultrasonografi eşliğinde 20 gauge iğne ile amniyotik kaviteye girildi. İlk olarak fetal anatomik ayrıntılı ultrasonografik inceleme için vücut ısısında 200 cc saline solüsyonu amniyotik kaviteye verildi.Toplam 500 cm3'lük normal saline solusyon amnioinfüzyon amaçlı, ultrasonografide amnion mayi tek cepte 2 cm üzerinde olana kadar verildi.Kontrol ultrasonografide AFI tek cepte 58 mm olarak ölçüldü. SAT’a göre 22 hafta 6 gün iken yapılan ultrasonografik değerlendirmede AFI 4 cm olarak ölçüldü ve tekrar amniyoinfüzyon işlemi uygulandı.Gebeliğin 36. haftasında kan basıncı iki kez 160/90 mmHg olarak ölçüldü, dipstick idrar analizinde proteinüri bulunmadı.Takiplerinde tansiyon arterial ölçümlerinde düşüş izlenmeyen hastadan sezaryen ile 7/9 apgar 1750 g canlı erkek bebek doğurtuldu.Olgu postoperatif 3. gün şifa ile taburcu edildi.Postnatal dönemde yenidoğan yoğun bakım ünitesinde takip edilen ARDS gelişen bebek postnatal 14. gününde şifa ile taburcu edildi. Tartışma: Amniyon mayi fetal büyümeye yardımcı olan büyüme faktörlerini ve anti-mikrobiyal bileşenleri içerdiğinden ve pulmoner gelişime imkan verdiğinden, fetusu ve umblikal kordu mekanik olarak desteklediğinden dolayı hayati önem taşımaktadır.Sonuç olarak, ikinci trimester PPROM olan oligohidroamniyoslu olgularda amniyoinfüzyon, seçilmiş gebelerde başarılı neonatal sonucları sağlayabilir. Klinik yaklaşımlara odaklanabilen büyük çok merkezli randomize çalışmalara ihtiyaç vardır.

[PS-005]

İntrauterin Fetal Kan Transfüzyonu

Emine Ahu Koç, Özlem Ece Başaran, Turhan Aran, Mehmet Armağan Osmanağaoğlu

Karadeniz Teknik Üniversitesi Tıp Fakültesi, Kadın Hastalıkları Ve Doğum Ana Bilim dalı, Trabzon

Fetal aneminin başlıca nedeni erirosit alloimmunizasyonudur. ilerleyici fetal anemi; kalp yetmezliği, fetal hidrops ve fetal ölüme neden olabilir. Kliniğimizde fetal anemi tanısı konulan ve intauterin eritrosit transfüzyon gereksinimi oluşan olguların sonuçlarını sunmayı amaçladık.

2011 - 2018 tarihleri arasında orta serebral arter pik sistolik velosite değerinin 1.5 MoM üzerinde olan, fetal kan örneklemesi yapılarak fetal anemi tanısı konulan ve intrauterin eritrosit transfüzyonu ile tedavisi yapılmış olgular retrospektif olarak değerlendirildi.

Bulgular: 2011-2018 yılları arasında fetal anemi nedeniyle intrauterin eritrosit transfüzyonu yapılan fetus sayısı 9 idi. 3 (%33.3) olguda fetal anemi hidrops fetalis kliniği ile birlikteydi.Fetal anemi nedenli transfüzyon gereksinimi en erken 23 ve en geç 33. gebelik haftasında oluşmuştu.Toplam 9 olgunun 5 tanesi canlı doğurtuldu. 4 olguda fetal ölüm gerçekleşti. Tanı anında hidrops fetalis bulguları olan 3 vakanın 1 tanesinde 25.gebelik haftasında ikinci transfüzyon sırasında bradikardi gelişti. Bir olgu postpartum 1.günde ex oldu.Diğer 2 hidrops fetalis olgusunda 25 ve 27. gebelik haftalarında intrauterin exitus nedeni ile gebelik terminasyonu uygulandı. Bir olguda 32. gebelik haftasında uygulanan ikinci eritrosit transfüzyonunu takiben inutero fetal kayıp gelişti. Canlı doğumun gerçekleştiği 5 olgunun 1 tanesi vaginal yol, 4 tanesi sezaryen ile doğurtuldu. Apgar skorları en kötü 5/7 ve en iyi 8/10 olarak belirlendi.Canlı doğumlar en erken 34.hafta en geç 38.haftada gerçekleşti.

Fetal anemi perinatal enfeksiyonlar, fetomaternal kanama,eritrosit anomalileri gibi nedenlerle oluşabilse de ülkemizde en sık nedeni eritrosit alloimmunizasyonudur. 1000 gebede etkilenme oranı 1-2 olarak bildirilmektedir. İntrauterin transfüzyon uygulanan ciddi anemik fetuslarda sağ kalım oranları %90'ı geçmektedir.Bu invazif prosedüre bağlı oluşabilecek komplikasyonlar ponksiyon alanında kanama, kord oklüzyonu, bradikardi-taşikardi, erken membran rüptürü,preterm doğumdur. Her bir girişim için komplikasyon oranı %3.1 olarak raporlanmaktadır.Fetal aneminin en sık nedeni alloimmünizasyon olup önlemenin yolu antenatal ve postnatal olarak maternal anti-D immunglobulin uygulanmasıdır. immunize olan fetüslerde tanının erken dönemde konulması ve anemi ilerlemeden, hidrops bulguları gelişmeden tedaviye başlanması durumunda sağkalım oranları oldukça yüksektir.

[PS-006]

Galen ven anevrizmasının prenatal tanısı ve prognozu

Emine Ahu Koç, Hidayet Şal, Turhan Aran, Mehmet Armağan Osmanağaoğlu

Karadeniz Teknik Üniversitesi Tıp Fakültesi, Kadın Hastalıkları Ve Doğum Ana Bilim dalı, Trabzon

Galen veninin anevrizmal malformasyonu fetal serebral vasküler sistemin nadir görülen bir anomalisidir. Genellikle ikinci trimester sonu, üçüncü trimester başlarında tanı alır.Etyolojisi net değildir. Ancak güncel hipoteze göre 6-11. gebelik haftaları arasında primitif koroidal damarlar ve Markowski’nin prozensefalik median veni arasında meydana gelen anormal bağlantı nedeniyle oluşur. Kalp yetmezliğine sebep olma potansiyeli nedeniyle prenatal ve postnatal dönemde yönetime yol göstermesi açısından galen ven malformasyonunun intrauterin teşhisi önemlidir.Perinatal dönemde başlıca iki prognostik faktör; arteriyovenöz şantlar ve volüm yükü nedeniyle oluşan konjestif kalp yetmezliğii ve beyin hasarı nedeniyle ortaya çıkan merkezi sinir sistemi bulgularıdır. Kliniğimizde prenatal tanı alan ve yönetimi yapılan galen ven malformasyonu ve kardiomegalili iki olguyu sunmayı amaçladık.

resim 1

Belgede BURAYA (sayfa 83-89)