• Sonuç bulunamadı

Düşük PAPP-a değeri olan GDMA2 olguların gebelik sonuçl

Belgede BURAYA (sayfa 62-68)

PAPP-A> 2.5P PAPP-A<2.5P P değeri

İnsülin dozu (kg/ki) 0.8 ±0.2 1.2 ±0.3 0.02

Doğum ağırlığı(gr) 3145± 5203 3434 ±345.6 0.03

NICU (%) 20 40 0.45

Tedaviye başlanma haftası (hafta) 31.2± 3.2 26.4± 2.1 0.02

Erken doğum (%) 30 50 0.45

Gebelik HT(%) 40 60 0.42

Hospitalizayon sıklığı 4.1± 1.2 2.1± 0.9 0.05

Gebelik boyunca hastanede kalış süresi (gün) 5.6 ±3.2 9.5 ±2.5 0.02

[SS-037]

Gebeliğin üçüncü trimesterinde stria gravidarum sıklığının ve ilişkili risk faktörlerinin araştırılması

Meryem Hocaoğlu, Taner Günay

İstanbul Medeniyet Üniversitesi, Göztepe Eğitim ve Araştırma Hastanesi,Kadın Hastalıkları ve Doğum Kliniği, İstanbul

Amaç: Antenatal polikliniğe başvuran gebeliğin üçüncü trimestrindeki primipar gebelerde stria gravidarum sıklığı ve ilişkili risk faktörlerinin araştırılması amaçlandı.

Yöntem: Bu prospektif çalışmaya, Haziran 2018 – Ekim 2018 tarihlerinde İstanbul Medeniyet Üniversitesi Göztepe Eğitim ve Araştırma Hastanesi antenatal polikliniğine başvuran 36+0-40+6 hafta bilinen medikal ve/veya obstetrik hastalık bulunmayan, stria gravidarum için koruyucu krem kullanmayan primipar gebeler dahil edildi. Hastaların, gebelik haftası, gebelik öncesi ve muayene sırasındaki kiloları, ailede SG öyküsü, progesteron ve antenatal kortikosteroid kullanımı, sigara kullanımı, losyon ve/veya yağ kullanımı olup olmadığı ile SG başlangıç gebelik haftası değerleri kaydedildi. Dermatolojik muayenede yeni stria oluşumu değerlendirildi. Stria gravidarum olası lokalizasyonlarından abdomen, kalça, baldır ve meme muayene edilerek lokalizasyon tespit edildi. Stria gravidarum ciddiyeti hafif (1), orta (2) ve şiddetli (3) olarak; renkleri ise hafif eritematöz (1), belirgin eritemli (2) ve mor renkli (3) olarak kaydedildi. Gebelerin doğum sonrası, bebek kilosu, cinsiyeti ve doğumda gebelik haftası belirlendi.

Bulgular: Çalışmaya 56 gebe dahil edildi. Gebelerin yaş ortalamaları 24,34 ± 4,5 yıl (min 17:, maks:37 yıl) idi. Gebelerin 45’ inde SG izlenirken; 11’inde SG saptanmadı. Muayene sırasında SG saptanan hastaların ortalama gebelik haftası 37,5 ± 1,2 iken SG saptanmayan hastaların 38,9 ± 1,6 idi. Çalışma grubundaki gebelerin klinik ve demografik özellikleri Tablo 1’ de listelendi. Stria gravidarum saptanan gebelerin SG için dermatolojik özellikleri Tablo 2’ de verildi.

Sonuç: Stria gravidarum, gebelikte sık gözlenen, önemli kozmetik bozukluğa neden olan bir değişikliktir. Stria gravidarum ile ilişkili risk faktörlerinin bilinmesi ve antenatal poliklinik muayenesi sırasında hastaların bilgilendirilmesi SG oluşumunun önlenmesi açısından son derece önem taşır.

[SS-038]

Fetal MRG ve Prenatal Tanıdaki Yeri

Aslıhan Yazıcıoğlu, Aydan Biri

Yüksek İhtisas Üniversitesi Koru Ankara Hastanesi

Fetal MRG fetal anatomi hakkında detaylı bilgiler elde edilmesinde önemli bir tanısal araçtır. Ocak 2010 ile Haziran 2018 tarihleri arasında Yüksek İhtisas Üniversitesi Koru Ankara Hastanesi Kadın Hastalıkları ve Doğum Kliniği’ne ultrasonografide konjenital anomali tespit edilmesi ile başvuran 68 gebelik fetal MRG ile değerlendirildi. Bunlardan 38’i intrakraniyel, 5’i torakoabdominal, 10’u baş-boyun anomalileri nedeniyle yapıldı. 15 tanesinde ultrasonografide görünen şüpheli bulgular fetal MRG ile değerlendirildiğinde normal olduğu tespit edildi. İntrakraniyel patolojilerde en fazla ventrikülomegali (21), baş-boyun patolojilerinde en fazla kistik higroma (5) ve torakoabdominal patolojilerde en fazla karşılaşılan Bochdalek hernisiydi (3). Prenatal tanıda başvurulan fetal MRG ile hem aileye etkin prenatal danışmanlık hem de uygun vakalarda postnatal tedavi planı yapılması sağlanmıştır.

Amaç: Fetal MRG fetal anatomi hakkında detaylı bilgiler elde edilmesinde önemli bir tanısal araçtır. Bu çalışmada fetal MRG’nin prenatal tanıdaki yeri değerlendirilmiştir.

Yöntem: Ocak 2010 ile Haziran 2018 tarihleri arasında Yüksek İhtisas Üniversitesi Koru Ankara Hastanesi Kadın Hastalıkları ve Doğum Kliniği’ne ultrasonografide konjenital anomali tespit edilmesi ile başvuran 68 gebelik fetal MRG ile değerlendirildi. Nihai tanı postnatal patoloji, postnatal MRG ve ultrasonografi ile kesinleştirildi.

Sonuç: Fetusu değerlendirmede her ne kadar maliyet etkin ve güvenli olması nedeniyle ultrasonografi ilk tercih olsa da, uygun tedavi ve yönetim planı yaparken ultrasonografi bazı durumlarda yetersiz kalabilmektedir. Bu çalışmada ultrasonografide net bir tanıya varılamayan özellikle intrakraniyel patolojilerde fetal MRG daha kullanışlı olacağı sonucuna varılmıştır. Prenatal danışmanlık ve postnatal tedavi planlarken fetal MRG ultrasonografinin kesin bilgi sağlamadığı durumlarda aileye ve hekime yol gösterecektir.

[SS-039]

Mülteci Suriyeli Kadınlarda Savaşın Gebelik Üzerine Olumsuz Etkisinin Değerlendirilmesi: Retrospektif Çalışma

Hediye Dağdeviren

İstanbul Aydın Üniversitesi Uygulama ve Araştırma Hastanesi /VM medikal park Florya Hastanesi, İstanbul

Vücudun doğal mekanizması sayesinde gebelik, doğum ve doğum sonrası olaylar kontrol altında tutulur. Ancak bazı durumlar vardır ki; hem anne hem de fetüs için stresler yaratır. Stresin gebelikte çeşitli fetal, neonatal ve maternal olumsuz sonuçlar doğurabildiği gösterilmiştir.

Amaç: Savaş nedeniyle ülkesinden Türkiye’ye gelen Suriyeli gebelerin perinatal ve postpartum sonuçlarının araştırılması ve Suriyeli gebelerden elde edilen sonuçlar aynı tarih aralığında doğum yapan randomize seçilmiş Türk hastaların sonuçlarıyla kıyaslayarak savaşın gebelik üzerine etkisini değerlendirmek amaçlandı.

Yöntem: Çalışma İstanbul Aydın Üniversitesi Uygulama ve Araştırma Hastanesi /VM medikal park Florya Hastanesi polikliniğine gebelik nedeniyle başvurup doğum yapan 509 Suriye uyruklu sığınmacı ve 511 Türk uyruklu toplam 1020 kadın dahil edildi. Hastalara ait dosyalar retrospektif olarak taranarak gravida, parite, doğum ve abortus sayıları belirlendi; doğum şekli normal, vajinal doğum ve sezaryen olmak üzere ayrı ayrı kaydedildi. Doğum ve bebeklere ait parametreler kaydedildi.

Bulgular: Çalışmaya dâhil edilen hastaların demografik bilgileri değerlendirildiğinde, Suriye uyruklu gebelerin yaşının Türk gebelere göre anlamlı olarak daha düşük olduğu tespit edildi (Şekil 1; p ˂ 0.05). Ayrıca, Suriye uyruklu gebelerde gebelik haftası Türk gebelere göre anlamlı olarak daha düşük bulundu (Şekil 2; p ˂ 0.05). Her iki grubun doğum ağırlığı kıyaslandığında, Suriye uyruklu gebelerin doğum ağırlığı Türk uyruklu gebelere göre anlamlı olarak daha düşük kaydedildi (Şekil 2; p ˂ 0.05). Çalışmamız sırasında değerlendirilen bir diğer parametre doğum şeklidir: Suriye uyruklu gebelerin sezeryan doğum oranı Türk uyruklu gebelere göre anlamlı olarak daha düşük bulundu (Şekil 3; p ˂ 0.05). Değerlendirilen diğer parametrelerde iki grup arasında anlamlı farklılık gözlenmedi (p>0,05).

Sonuç: Suriyeli göçmen gebelerin antenatal bakımlarının daha iyi hale getirebilmesi için; iletişim ve dil ile ilgili, uluslararası organizasyonlarla da çalışmalar yapılarak, ideal çözümlerin oluşturulmasının gerekliliği kanaatindeyiz.

Şekil 1

Belgede BURAYA (sayfa 62-68)