• Sonuç bulunamadı

Olgunun doppler ultrasonografide galen veni anevrizmal malformasyonu

Belgede BURAYA (sayfa 90-107)

[PS-007]

Postpartum üriner retasiyon Selda Songur Dağlı

Ahi Evran Üniversitesi Tıp Fakültesi, Kadın Hastalıkları ve Doğum, Ana Bilim Dalı, Kırşehir

Olgu: 27 yaşında ilk gebeliği olan hasta 14 saat 20 dakikalık eylem sonrası 3120 gram 50 cm APGAR 8/9 olan bir kız bebeğini normal vajinal yolla doğurdu. Mediolateral epizyotomi uygulanan hastanın başka herhangi pelvik yaralanması olmadı. Doğumda sonra 6 saat geçmesine rağmen hasta idrarını yapamadı ve mesane globu oluşmaya başladı. Hasta vajinal hematom yönünden değerlendirildi, bir problem olmadığı görüldü. Hastaya öncelikle tuvalete oturması, suyu açık bırakıp idrarını yapmaya çalışması, karnına sıcak uygulama yapması gibi önerilerde bulunuldu, ama başarılı olunmadı. Hastaya ve sağlık personeline doğumlardan sonra bu tür problemlerin nadiren de olsa görülebildiği, bazen kısa bazen de uzun dönemde düzeldiği konusunda bilgi verildi. Kateterizasyon yapılıp idrar boşaltıldı, proflaktik anibiyotik başlandı. 36 saat sonra katater çekildi. Spontan olarak idrarını yapmaya başlayan hasta iyilikle taburcu edildi.

Postpartum üriner retansiyon (PUR), vajinal doğumlardan sonra nadir görülen bir durumdur. PUR, normal vajinal doğumdan sonra veya sezaryende idrar kateteri çekildikten 6 saat sonra idrar yapamama ve mesanede 400 ml den fazla rezidü idrar bulunması şeklinde tanımlanmaktadır. Postpartum PUR insidansı % 1.7- 17.9 arasında değişmektedir. Sadece vajinal doğum sonrası PUR insidansı % 0.05- 14.1 arasında değişen oranlar verilmektedir. PUR için risk oluşturacak faktörler arasında; uzamış doğum eylemi, vakum veya forseps uygulanması, perine yaralanması, ilk doğum, epizyotomi, epidural anestezi sayılabilir. Bizim hastamızın da ilk doğumu idi.

PUR da düzelme ve işeme fonksiyonunun düzelmesi zaman alabilmektedir. Watsons ve ark. 24 ve 37. Günde, Kaba ve ark 31. Günde iyileşme olduğunu bildirmişlerdir. Bizim hastamızda doğumdan sonra 3. Günde iyileşme olmuştur.

PUR geliştiğinde öncelikle hasta ve takiplerini yapan sağlık personeline bunun bir komplikasyon olduğu, doğumlardan sonra belirli bir sebep olmadan da gelişebildiği, iyileşmenin uzun sürebileceği konusunda bilgi vermek gerekmektedir. Ilık banyo ve duş ile miksiyon için uyarılmalıdır. Mesane kateterizasyon ile boşaltılmalı, spontan miksiyon beklenmelidir. İdrar yapamama şikayeti devam eden hastalarda kalıcı idrar kateterizasyonu ve antibiyotik proflaksisine geçilmelidir. Hastaya mesane jimnastiği anlatılmalıdır.

[PS-008]

Antepartum Hiperekojen Barsak Tanısı Konan Fetusda Postpartum Anal Atrezi Tespiti Buğra Şahin1, Gizem Cura1, Fatih Çelik1, Banuhan Şahin2

1Afyon Kocatepe Üniversitesi Tıp Fakülttesi Kadın Hast ve Doğum ABD

2Amasya Üniversitesi Tıp Fakültesi Kadın Hast ve Doğum ABD

Hiperekojen barsak; USG’de barsağın çevresindeki kemiklerle (krista iliaka ve vertebra dansitesi ile) benzer veya daha fazla ekojenitede olması şeklinde tanımlanır. Bazı kaynaklar da akciğer veya karaciğer ekojenitesine göre karşılaştırma önermektedir.

20. gebelik haftasından önce görülen izole hiperekojen barsak genellikle geçicidir, ilerleyen haftalardaki seri ultrasonografilerde gözden kaybolmaktadır. Bu durum çoğu infantta normal barsak fonksiyonuyla sonuçlanmaktadır. 3. Trimestırde persiste eden hiperekojenik ince barsak daha çok altta yatan patolojiyi yansıtsa da normal bir sonuçla da karşılanabilinmektedir.

Normalin bir varyantı olabileceği gibi, primer gastrointestinal patoloji, konjenital viral enfeksiyonlar, kistik fibrozis, anöploidi ve intra abdominal hemorajilerde de hiperekojen barsak karşımıza çıkabilmektedir. Hiperekojen barsak nedenleri arasında anal atrezi olguları nadir görülmesine rağmen akla gelmelidir. Biz bu çalışmamızda anne karnında hiperekojenik barsağı olan fetusun doğum sonrasında anal atrezi tanısı da konulan olgu sunumunu işleyeceğiz.

Resim 1 (Hiperekojen barsaklar)

Resim 2 (Dopleri normal)

Resim 3 (Hiperekojen barsaklar, dış merkezdeki)

Resim 4 (Hiperekojen barsaklar, dış merkezdeki)

Resim 5 (Hiperekojen barsaklar ve mekonyum peritoniti, postpartum dönemde)

Resim 6 (Hipoekojen barsak gazı okun olduğu yerde kesintiye uğruyor. Bu da bize anal

atreziyi düşündürüyor.)

Resim 6 (Hipoekojen barsak gazı okun olduğu yerde kesintiye uğruyor. Bu da bize anal

atreziyi düşündürüyor.)

Resim 7 (Hiperekojen barsaklar ve mekonyum peritoniti, ex)

[PS-009]

Nöral Tüp Defektli Ön Tanılı Fetusun Meckel Gruber Sendromlu Çıkması Olgu Sunumu Buğra Şahin1, Gizem Cura1, Fatih Çelik1, Banuhan Şahin2

1Afyon Kocatepe Üniversitesi Tıp Fakültesi Kadın Hastalıkları ve Doğum ABD Afyonkarahisar

2Amasya Üniversitesi Tıp Fakültesi Kadın Hastalıkları ve Doğum ABD Amasya

Meckel-Gruber Sendromunun (MGS) karakteristik triadı; oksipital meningo-ensefalosel, kistik displastik böbrekler ve postaksiyel polidaktilidir. Bu sendrom ölümcüldür ve otozomal resesif geçişlidir. Nadir görülmekle birlikte tekrarlama riski yüksektir. 15 hafta gebe kliniğimizin gebe polikliniğine nöral tüp defekti riski nedeniyle başvurdu. Hastaya yapılan USG’de; posterior ensefalosel, bilateral multikistik displastik böbrekler ve polidaktili tespit edildi. Hastaya ön planda MGS düşünüldü ve hastaya terminasyon yapıldı. Fetusun postabort dış görünüş bulgularında da ensefalosel, polidaktili, geniş abdomen ve pes ekinavarus vardı ve bunlar MGS ön tanımızı doğruladı. Fetustan genetik materyal de alındı ancak yeterli üreme sağlanamadı. Biz, bu yazımızda, nadir görülen ve ölümcül olan MGS’nu literatür eşliğinde, USG ve postabort fotoğrafları ile tartıştık.

Resim 1 (Ensefalosel)

Resim 1 (Ensefalosel)

Resim 2 (Multikistik displastik böbrek)

Resim 3 (Multikistik displastik böbrek)

Resim 4 (Oksipital ensefalosel)

Resim 5 (Polidaktili)

Resim 5 (Polidaktili)

Resim 6 (Pes ekinavarus ve polidaktili)

Resim 7 (Geniş abdomen – multikistik böbreklere bağlı).

[PS-010]

Kristeller Manevrası Uygulamasını Takiben Geç Tanı Konulan Hepatik Laserasyon Özlem Karabay Akgül1, Ülviye Hanlı1, Edis Kahramani1, Nuri Okkabaz2

1S.B.Ü. Bağcılar Eğitim Araştırma Hastanesi, Kadın Hastalıkları ve Doğum Ana Bilim Dalı

2S.B.Ü. Bağcılar Eğitim Araştırma Hastanesi, Genel Cerrahi Ana Bilim Dalı

27 yaşında G4P4NSD miad gebe özel bir hastanede Kristeller manevrası yardımı ile vaginal doğum yapmış olup 1 gün hastanede kalmış. 3 gün evinde dinlenen loğusa postpartum 4. Gün karın ağrısı ile acile başvurmuş. Özgeçmişinde özellik olmayıp, gebelik ve doğumda bir patoloji yaşamamış. Acil jinekolojik değerlendirmede uterus ve genital organlar normal postpartum bulgular ile uyumlu ve Douglasda patolojik mayi izlenmemiş.

Hasta grade 1 karaciğer laserasyonu tanısı ile cerrahi servisine yatırılmış.

25.6.18 de yapılan tüm batın usg de karaciğer sol lobda 50 mm hematom ve batında serbest sıvı izlenmiş. Yatışı yapılmış. yapılan ıv kontrastlı bt anjioda karaciğer sol lobda anteriorda uzunluğu 116 mm subkapsuler hematom izlenmiş olup bu düzeyden başlayarak parenkime uzanan yaklaşık 5 cm laserasyon hattı izlenmiş, Laserasyon sahasına komşu sol hepatik ven ile bitişik en geniş çapı 55 mm olan intraparenkimal hematom ilenmiş. Sol hepatik ven yaralanması açısından görünüm ileri derecede kuşkulu bulunmuş. Perihepatik, perisplenik alanlarda ve batın içerisinde anslar arasında yaygın hemorajik mayi izlenmiş.. Uterus doğal izlenmiş. Batında hemorajik mayi izlenmiş. Yatış Hemoglobin/ Hematokrit ( Hb/ Hct) 9.2/28.2, Lökosit ( WBC):9090 iken ardışık testlerde transfüzyona kadar lökositoz dikkati çekmekte ve transfüzyonu takiben ilk lökosit sayısı normale dönmektedir. Bu esnada seri takiplerde hastanın hb/ Hct, WBC, LDH normale dönse bile CRP yüksek kalmıştır.

Hastaya 3 ünite eritrosit süspansiyonu ve 1 ünite TDP verildikten sonra hasta stabil olmuş ve 29.6. 18. Hasta kendi isteği ile taburcu olmuş.

Ayrıntılı anamnezde Karaciğer hematomu için hiçbir hematolojik sorun bulunmamış, gebelikte hipertansif hastalıklar gibi riski olmayıp defalarca Kristeller manevrası uygulandığı öğrenilmiştir. Hastanın Karaciğer subkapsüler hematom ve hepatik vene komşu karaciğer parenkim laserasyonu buna bağlanmıştır. Gebelikte genel popülasyondan çok daha sık karaciğer yaralanması olduğunu gösteren yayınlar vardır. İatrojenik sebeple gerçekleşmiş olmasıdır.

Tanı ve tedavi aşamasında dikkat çeken hb/hct değişikliklerinden önce WBC artışına dikkat edilmesi gerektiği ve CRP’nin literatürde ameliyatlarda hemoraji riskini göstermesidir.

Belgede BURAYA (sayfa 90-107)