• Sonuç bulunamadı

3. SENDİKAL HAK VE ÖZGÜRLÜKLER

3.4. ULUSLARARASI BELGELERDE SENDİKAL HAK VE

3.4.1. ULUSLARARASI ÇALIŞMA ÖRGÜTÜ (ILO)

BELGELERİ

3.4.1.1. 87 No’lu Sendika Özgürlüğü ve Sendika Hakkının Korunması Sözleşmesi

Sözleşme ILO tarafından 1948 yılında onaylanarak, 1950 yılında yürürlüğe girmiştir. Türkiye, en temel sözleşmeler arasında yer alan bu sözleşmeyi, ancak 44 yıl sonra, 1992 yılında onaylamıştır. Sözleşme, onaylayan

57

ülkeler için yine bağlayıcı maddeler taşıyarak, 8.maddesi ile ulusal düzeyde çıkarılacak yasaların, bu sözleşmeye uygun olması gerektiğini belirtmiştir (madde 8).

Sözleşmenin en önemli maddesi, 2. maddedir. Çünkü sözleşmenin ilk maddesi sayılabilecek bu maddede, çalışanlar ve işverenlerin, birliklere özgürce katılabileceği ve bu yönde herhangi bir baskıya maruz kalamayacakları güvence altına alınmıştır. Nitekim yasanın 17.maddesinin 3.fıkrasında da bu haklar güvence altına alınmıştır (madde 2; madde 17/3).

3.maddede, sendikal faaliyetlerde bulunmanın “serbest” olduğu ve bu faaliyetlerin engellenmesi veya yasaklanması konusunda, hükümetlere bu yönde yapılacak düzenlemelerden uzaklaşmaları gerektiği yönünde direktif verilmiştir (madde 3).

5.maddede ise örgütlerin, serbestçe federasyon ve konfederasyon kurabilecekleri ve üye olabilecekleri bildirilmiştir. Ancak yasanın 2.maddesinin ilk fıkrasının 11.bendinde, üst kuruluş olarak sadece konfederasyon bildirilmiş, dolayısıyla federasyonların kurulamayacağı yorumu ortaya çıkmıştır. Bu da sözleşmeye uygun bir madde olarak değerlendirmeyip, özgürlüğü kısıtlamıştır (madde 5; madde 2/1-11).

Genel olarak sözleşmenin bütün maddelerinde, diğer maddelere atıf yapılarak, sözü geçen maddelerin ihlal edilemeyeceği ve olumsuz işlemlerin yapılamayacağı belirtilerek, sendikal özgürlükler güvence altına alınmıştır. Bu sözleşme, sendikal hak ve özgürlükler ile ilgili en önemli ve en temel sözleşme olarak değerlendirilmektedir.

3.4.1.2. 98 No’lu Sendika ve Toplu Pazarlık Hakkı Sözleşmesi

Sözleşme maddelerinin değerlendirilmesine geçmeden önce, şunu belirtmekte fayda vardır. 1949 yılında kabul edilen bu sözleşmeyi, Türkiye 1951 yılında kabul etmiş ve 1952 yılında yürürlüğe koyarak, sözleşme maddelerini taahhüt etmiştir. Sözleşmenin yürürlüğe girdiği tarihte, Türkiye’de yürürlükte olan 5018 sayılı İşçi ve İşveren Sendikaları ve Sendika Birlikleri Hakkında Yasa, 98 No’lu sözleşmeye uygun düzenlemeler yapmamış, uygun düzenlemelerin yapılması ancak 1963 yılında kabul edilen 274 ve 275 sayılı yasaları bulmuştur.

58

Yani yasalarını, taahhüt ettiği sözleşmeye, ancak 11 yıl sonra uyarlayabilmiştir demek mümkündür. Bu da ironi yaratan bir durum olarak değerlendirilmektedir (Işık, 1968, s. 172).

Sözleşmenin ilk maddesinin ilk fıkrasında, işçilerin istihdam edilme süreçlerinde, sendikal ayrımcılığın yapılamayacağı bildirilerek, closed shop ve union shop denilen özgürlüğü ihlal eden durumların önüne geçilmiştir. İkinci fıkrasında da ayrımcılığın yapılamayacağı haller belirtilmiştir. Bu haller, işe girişlerde bir sendikaya üye olmama ve üyelikten ayrılmaya zorlama halleridir. Değinildiği gibi ikinci madde ile özgürlüğü ihlal eden durumlar açıklanmıştır. 2.fıkranın son bendinde ise sendikal faaliyetlere katılımlardan ötürü ve sendika üyeliğinden ötürü işçinin işten çıkarılamayacağı belirtilmiştir. Yasada da bu madde ile ilgili uygun düzenleme, 25.maddede yapılmıştır (madde 126

; madde 25). Madde 3’te işveren ve işveren sendikaları güdümünde işçi sendikalarının kurulması ve kurulan bu sendikaların mali yollar ve diğer yollar ile yönlendirmenin, müdahaleci bir eylem olduğu ve aykırı bir durum söz konusu olduğu bildirilmiştir. Şöyle ki pratiğe bakıldığında, işveren veya işveren sendikası güdümünde kurulan ve yönlendirilen işçi sendikalarının olduğunu söylersek ki bu sendikalar “sarı sendikalar” olarak isimlendirilmektedir. Bu durumda, sözleşmeye aykırı hareket edildiğini de söylemek yanlış olmayacaktır (madde 3).

4.maddede de toplu görüşmelerin, istihdam koşullarını iyileştirmek amacıyla, her iki taraf arasında gönüllü anlaşmalar yapılacağı bildirilmiştir ve toplu sözleşmeler ile ilgili haklar saklı tutulmuştur. Yasada da toplu iş sözleşmeleri ile ilgili kolektif özgürlükler güvence altına alınmıştır. Ancak yasada yer alan yetki ile ilgili konulan zorlayıcı şartlar (işkolu barajı gibi), sözleşmeye aykırılık teşkil etmektedir.

3.4.1.3. 151 No’lu Çalışma İlişkileri (Kamu Hizmeti) Sözleşmesi

1978 yılında ILO’nun kabul ettiği Çalışma İlişkileri (Kamu Hizmeti) Sözleşmesi, 1981 yılında yürürlüğe girmiştir. Türkiye ise bu sözleşmeyi, ancak 15

26

Yasa No: 98, ILO Kabul Tarihi: 18.06.1949, Yasa Tarihi: 08.08.1951, Yasa No: 5834,

Resmi Gazete Tarihi: 14.08.1951, Resmi Gazete No: 7884, Türkiye’de Yürürlüğe Girdiği Tarih: 23.01.1952.

59

yıl sonra 1992 yılında kabul etmiştir. Sözleşme, kamu görevlilerinin örgütlenmesi ile ilgili özel esasları düzenleyip güvence altına almıştır.

Sözleşmenin ilk maddesinde, kabul edilen diğer uluslararası sözleşmelerde, elverişli hükümlerin bulunmaması halinde, kamu görevlilerinin tamamına bu sözleşmenin uygulanacağı belirtilerek, aslında sözleşmeye eninde sonunda başvurulabileceği belirtilerek giriş yapılmıştır. Yani bu sözleşmeye taraf olan ülkeler, kamu görevlileri için en uygun düzenlemeyi yapan sözleşmelere uymak durumunda olacaklardır (madde 1).27

Kamu Görevlileri Sendikaları ve Toplu Sözleşme Yasasının 15.maddesinde yer alan ve sendikalara üye olamayacak kamu görevlilerinin listelendiği 1.fıkranın tüm bentleri, tıpkı diğer işçi sendikaları yasalarında olduğu gibi, fazlası ile geniş tutularak, sendika üyesi olabilecek kamu görevlilerinin kapsamı fazlasıyla daraltılmıştır. Bu da hem sendika özgürlüğünü ihlal eden bir madde, hem de 151 No’lu sözleşmenin ilk maddesine uygun olmayan bir düzenlemedir (madde 1; madde 1528

).

Ancak şöyle bir durum var ki, o da 151 No’lu sözleşmenin, temel bir sözleşme değil de yedek bir sözleşme olduğudur. 151 No’lu sözleşmede yer verilen sendikal hak ve özgürlüklerin, 87 ve 98 No’lu sözleşmelerde daha ileri düzeyde ve daha geniş kapsamda ele alındığını söylersek, yasanın (4688) bu sözleşmeyi değil de 87 ve 98 sayılı sözleşmeleri temel alarak hazırlanması gerektiği kanısına varmak mümkündür. Dolayısıyla yasanın halihazırda 151 No’lu Sözleşmeye dahi tam anlamıyla uyumlu hazırlanmadığına değinilirse, 87 ve 98 No’lu sözleşmelere, uyumlu olmadığını söylemek yanlış olmayacaktır (Gülmez, 2001, s. 5).

Sözleşmenin 4.maddesinde ise kamu görevlilerinin olumlu ve olumsuz sendikal özgürlükleri güvence altına alınarak, sendika karşıtı olan herhangi bir edime maruz kalamayacakları ve bu haklarının saklı olduğu belirtilmiştir. Hemen

27

Yasa No: 151, ILO Kabul Tarihi: 07.06.1978, Yasa Tarihi: 25.11.1992, Yasa No: 3848,

Resmi Gazete Tarihi: 11.12.1992, Resmi Gazete No: 21432, Bakanlar Kurulu Kararı ve No:

08.01.1993/93-3967, Resmi Gazete Tarihi ve No: 25.02.1993/21507, Türkiye’de Yürürlüğe

Girdiği Tarih: 12.07.1993

28

Yasa No: 4688, Kabul Tarihi: 25.06.2001, Resmi Gazete Tarihi: 12.07.2001, Resmi Gazete

60

ardındaki 5.maddede de kamu görevlilerinin her türlü müdahaleye karşı korunacakları belirtilerek, bağımsızlıklarına atıf yapılmıştır (madde 4; madde 5).

Madde 8’de de kamu görevlilerinin toplu görüşme haklarına atıf yapılarak, herhangi bir uyuşmazlıkta tarafların görüşerek ulusal hükümler çerçevesinde çözebilecekleri, gerekirse arabuluculuk, uzlaştırma, hakem gibi tarafsız mekanizmaların müdahalesinin gerçekleşeceği belirtilerek, toplu görüşme haklarının tanınmasıyla kolektif özgürlükleri güvenceye alınmıştır. 4688 sayılı Yasanın 19.maddesi ile de tıpkı bu düzenleme gibi, kamu görevlilerinin toplu sözleşme yapabilme hakları saklı tutulmuştur (madde 8; madde 19/1).