• Sonuç bulunamadı

2. SENDİKAYA ÜYE OLMA NEDENLERİ KONUSUNDA ÖN PLANA

2.2. BİREYSEL TEMELLİ SENDİKALARA KATILIM

KURAMLARI

2.2.1. Uyumsuzluk Modeli

İşçilerin sendikalara katılım konusundaki en önemli bireysel modellerden olan uyumsuzluk modeli, işçilerin motivasyonlarını ele alarak tatmin düzeylerini açığa çıkarmaktadır. Tatmin düzeylerinde ortaya çıkan uyumsuzlukları, sendikalara üye olma olgusu ile birleştiren bu modelde, çeşitli hipotezler

sunularak, modelin içerdiği üye olma/olmama yönündeki nedenler

yorumlanmaktadır. Bu modelde, özellikle işyerlerinde meydana gelen uyumsuzlukların, üye olma noktasındaki koşullanmayı tetiklediği fikri yatmaktadır (Wheeler ve McClendon, 1991; akt. Urhan, 2012, s. 38).

Charlwood’un (2001) da, çalışmasında aktardığı ve doğruluk payı oldukça yüksek olan bazı hipotezler mevcuttur. Kuramın hipotezleri;

 Bir işyerinde uyumsuzluk neticesinde tatmin düzeyi düşen bir işçi, yaşadığı bu tatminsizliği aşmanın yollarını arayarak çözüm üretmek isteyecektir. Bunun neticesinde de herhangi bir sendikaya üye olma noktasında daha olumlu düşünecek dolayısıyla daha fazla istekli olacaktır.  Bir işyerinde, özellikle ücret konusunda adaletsizliğin olduğunu düşünen

ve bazı çalışma arkadaşlarının kendisinden daha yüksek ücret aldığını düşünen bir işçi, bu adaletsizliğin yok edilmesi adına bir desteğe ihtiyaç duyacak ve şartlarının iyi olduğunu düşünen bir işçiye nazaran, herhangi bir sendikaya üye olma konusunda daha istekli olacaktır (Charlwood, 2001, s. 5).

Bu hipotezlerin geçerliliği daha öncesinde bazı çalışmalarla doğrulanmıştır. Van Den Berg ve Grott’un (1992) çalışmalarında, uyumsuzluklar neticesinde ortaya çıkan ve işyeri bazında yaşanan tatminsizlikler ile ücretler arasındaki bağın, herhangi bir sendikaya üye olma/olmama üzerinde etkili olduğu belirtilmiştir. Şöyle ki, ücretleri düşük olan ve dolayısıyla tatminsizlik yaşayan işçiler, sendikaya üye olma noktasında daha olumlu fikirlere sahip olmaktadır (Seçer, 2009, s. 32; Van Den Berg & Grott, 1992, s. 558).

Kuramın da ortaya koyduğu gibi ekonomik faktörler sendika üyeliğini etkilemektedir. Yaşanan olumsuzluklara karşı, sendika üyeliği konusunda işçiler

74

arasında mücadele etme fikri doğmakta, olumlu düşünceler ortaya çıkmakta ve bu düşünce de örgütlenme üzerinde olumlu etki yaratmaktadır Ancak yaşanan bu olumsuzluklar, farklı nedenlerle (işini kaybetme endişesi, iş arkadaşları arasında dışlanma korkusu vb.), örgütlenmeyi her zaman olumlu etkilememektedir.

2.2.2. Fayda Modeli

Bu modelde, sendika üyeliğinin getirmiş olduğu avantajlar ve dezavantajlar karşılaştırılarak, hangi tarafın ağır bastığı ortaya çıkarılmakta ve ortaya çıkan sonuca göre edim gerçekleşmektedir. Elbette ki bu analizi yaparken, bireysel ve kolektif bütün çıkarlar gözetilmekte, uyumsuzluk modeline nazaran daha az keskin kararlar verilmektedir. Yani uyumsuzluk yaşamayan işçiler bile sendikalaşabilmektedir. Bu da fayda analizinin bireysel değil de kolektif yapıldığının bir göstergesi olarak karşımıza çıkar (Charlwood, 2001, s. 6). Modelden genel olarak, grevler ile ilgili ortaya çıkarılan istatistikler

çözümlenirken ve sendikal anlamdaki güçsüzlükler araştırılırken

yararlanılmaktadır (Uçkan, 2007, s. 41; Klandermens, 1986, s. 190).

Fayda modelinde işçi, üye olduğu takdirde, bu üyeliğin kendisine ne gibi fayda sağlayacağının analizini yaparak, aslında bireysel olarak vermiş olduğu bir karar sonucu, kolektif olarak sağlanacak faydaları da gözetmektedir. Tam tersi bireysel olarak karar verip üye olmadığında da, ne gibi kolektif kazançları kaybedeceğinin analizini yapmaktadır. Çünkü üye olduğu takdirde, bireysel kazanımlarının yanında, kolektif kazanımlar da elde edebileceğini bilmektedir. Sadece kendisi değil, aynı zamanda mensubu olduğu grup da bu kazanımlardan yararlanır. Elbette ki üye olma/olmama konusunda vereceği bu kararı, elde edeceği kar ve zararın analizini yaparak rasyonel bir şekilde vermektedir (Urhan, 2012, s. 38-39; Booth, 1985, s. 255; Waddington ve Whitston, 1997, s. 520).

Bu modeldeki asıl odak noktası işçidir. İşçi, sınıfının içerisinde değil de bireysel olarak yorumlanmaktadır. Edim sonucu elde edebileceği kar ve zararları ihtimal dahilinde değerlendirerek kararını vermektedir. Model bireysel olarak işçiye odaklanmakta, ancak vereceği kararlar, kolektif olarak gerçekten bir fayda sağlanacağına inandığı zaman kesinleşmektedir (Frege, 1999; akt. Seçer, 2009, s. 33).

Bu model ile ilgili olarak değerlendirilecek son durum ise, Charlwood’un (2001) fayda modeli ile ilgili aktarmış olduğu hipotezdir. Bu hipotez, işçinin

75

inancı ile ilgili olup, rasyonel bir şekilde vermiş olduğu karar ile ilgilidir. Bu hipoteze göre, işçi eğer sendikanın işyerine girdikten sonra, o ortamdaki koşulları iyileştirebileceğine inanırsa, sendikaya üye olmak için istekli ve pozitif olacaktır. Bunun tam tersi olarak, eğer bir fark yaratılacağını düşünmüyor ve aynı düzenin devam edeceğine inanıyorsa, sendikaya üye olmak için biraz daha az istekli olacak ve kolektif verilen karara göre hareket etme eğilimine girecektir (Charlwood, 2001, s. 6).

2.2.3. Politik/İdeolojik Model

Her bireyin, kendine özgü siyasi görüşü ve inanmış olduğu değerleri vardır. Bireylerin sahip olduğu bu siyasi görüş ve inanmış olduğu değerleri, özel hayatı da dahil, bütün yaşantısına tesir etmektedir. Nasıl ki bir olayı yorumlarken bile siyasi görüşü dahilinde yorum yapıyorsa, nasıl ki inandığı değerleri yaşattığını düşündüğü siyasi partileri destekliyorsa, sendikaya üye olurken de bu düşünce ve inançlar çerçevesinde karar vermektedir.

Bu modele göre işçi, bir sendikaya üye olma/olmama noktasında fazlasıyla hassas davranmaktadır. Uyumsuzluk ve fayda modellerinin aksine, ne ekonomik çıkarlar, ne kar-zarar analizi, ne de tatminsizliği düşünür. Odaklandığı tek bir nokta vardır, o da üye olacağı, ya da olmayacağı sendikanın politik görüşü ve benimsemiş olduğu değerleridir. Sahip olduğu görüş ve değerleri taşıyan sendikaya üye olmak için daha fazla meyilli olacak ve kararını bu yönde verecektir. Bu noktada işçi, üye olacağı sendikanın, görüş ve inançlarını benimseyen kurumların en önemli savunucusu ve destekçisi olduğunu düşünmektedir (Wheleer ve McClendon, 1991; akt. Urhan, 2012, s. 40).

Bu durumla ilgili verilecek örnek, modelin gerçekçiliğini açığa çıkarır niteliktedir. Seçer’in de (2009) aktardığı gibi, gerçekten de politik görüşler ile üyelik arasında ayrılmaz bir bağ vardır. Öyle ki genel olarak söylenen, sola yakın ve sol görüşe sahip olmak, sendika üyeliğini arttıracak bir nitelik olarak değerlendirilmektedir. Çeşitli çalışmalarda da, aradaki bağ kanıtlanmış, sağ görüşü benimseyen işçilere göre, sol görüşü benimseyen işçilerin, sendikaya üye olma noktasında daha pozitif ve daha istekli oldukları ortaya çıkarılmıştır (Seçer, 2009, s. 31; Deery & Cieri, 1991, s. 69).

76

Gerçekten de Türkiye açısından, işçiler ile yapılan birçok görüşmede ve yapılan bazı araştırmalarda, sendikaların siyasi partiler ile karıştırıldığı, düzeni bozduğu gerekçesi ile anarşist yapılar olarak değerlendirildiğini söylemek yanlış olmayacaktır. Sendikalara dahil olup, “başını belaya sokmak” istemeyen işçiler, sendikalara sıcak bakmamakta ve üye olmaktan kaçınmaktadırlar. Buna benzer sonuçlar bu çalışmayla da desteklenmiştir.

Bu model ile ilgili değinilecek son nokta, örgütlenmenin niteliğini ve niceliğini olumsuz etkilediği yönündeki görüştür. Çünkü bir işçi, ekonomik, sosyal ve kültürel çıkarlarını hiçe sayarak, sadece politik görüşüne göre sendikaya üye olma/olmama kararını veriyorsa, ortaya handikaplı durumlar çıkmaktadır. Bu handikaplardan ilki, sol görüşe sahip bir işçinin, ekonomik, sosyal ve kültürel yönden kendisine fayda sağlamayacağı, üye olduğu zaman çıkarlarının korunmayacağı bir sendikaya, sırf politik görüşü sebebi ile üye olması, örgütlenmenin niteliğini zedeleyecektir. İkinci handikaplı durum ise, sağ görüşe sahip bir işçinin, ekonomik, sosyal ve kültürel yönden kendisine gerçekten fayda sağlayacağı, üye olduğu zaman çıkarlarının sonuna kadar korunacağı bir sendikaya üye olmaması sonucunda, örgütlenme nicelik olarak zedelenecektir. Böylece niteliksiz bir sendikal hareket ortaya çıkacak, sendikaların varlıklarını yavaş yavaş kaybedeceklerdir. Ya da niteliksiz bir sendika olarak varlığını sürdürmeye çalışacaktır.