• Sonuç bulunamadı

Uluslararası terörizm ve NATO ilişkilendirildiğinde üç hususun göz önünde bulundurulması gerekmektedir. Bunlar uluslararası alanda ortaya çıkan büyük değişiklikler, NATO bünyesinde yapılacak olan değişiklikler ile ilgili olarak görüş birliğinin sağlanması ve önceki değişikliklerin öngörülemeyen sonuçlarına hızlı adapte olabilmektir. Uluslararası terörizmde NATO’nun doğrudan askeri caydırıcılık özelliğini göz önünde bulundurulması gerekmektedir. NATO, varlığını sürdüren ve yeni ortaya çıkabilecek olan terörist grupların tehditlerini ortadan kaldırmak ya da caydırıcı olmak açısından gerekli olan askeri nitelikleri bünyesinde barındırmalıdır. NATO bu yeteneklere tam anlamda sahip olursa diğer ülkelerin uluslararası terörizm konusunda askeri politika üretme zorunluluğu ortadan kalkabilecektir152.

Uluslararası alanda meydana gelen değişiklikler özellikle çift kutuplu dünya düzeninin yok olmasından sonra artmıştır. Balkan ülkelerinde, orta ve doğu bloğu ülkelerinde meydana gelen güç dengesizliği küresel çapta belirsizlik durumu oluşturmuştur. Bu durum bu bölgelerde jeopolitik boşlukların oluşmasına neden olmuştur. 11 Eylül saldırısı ise küresel güven algısının ve devletlerin uluslararası terörizme bakış açılarının büyük bir değişime uğramasına neden olmuştur. Bu değişimlerin bir diğer nedeni ise devletlerin sınırlarını ortadan kaldırdığı şeklinde ifade edilen küreselleşme akımıdır153.

Soğuk Savaş’ın son bulmasıyla uluslararası alanda yeni tehditler ortaya çıkmıştır. Ulusal çapta düşünülen bağımsızlık ve güvenlik anlayışı uluslararası boyuta evrilmiştir. Bu bağlamda çatışmalar genel olarak aşırıcılık, enerji ihtiyaçları ve etnik durumlar ile ilgili olmaktadır. Uluslararası alanda NATO’nun temel sorunu

151Fatma Taşdemir, “Taliban Bağlamında Bölgesel ve Küresel Güvenlik Sorunları Üzerine Bir

Değerlendirme”, Refet Yinanç ve Hakan Taşdemir (ed.), Uluslararası Güvenlik Sorunları ve Türkiye, Ankara: Seçkin Yayıncılık, 2002, s. 296-297.

152 Codner, a.g.e., s.1.

küresel ölçekte görülmemiş tehditlerin bulunmasıdır. Uluslararası alanda ne bölgesel güç olarak kendini gösteren devletlerin istekleri ne de güçlü ve iddialı küresel ideolojilerin baskısı tehdit oluşturmaktadır. NATO’nun odaklanması gereken konu karşılıklı ekonomik ilişkiler kurarak bağımlı olan ülkeler içindeki radikal gurupların kitle imha silahlarına erişiminin artmış olması durumudur154. Bu bağlamda NATO ve 5’inci maddeye değinilmesi gerekmektedir.

İkinci Dünya Savaşı sonrası Avrupa’da meydana gelen değişiklikler NATO’nun 5. Maddesini harekete geçiren eylemler, ABD’nin sınırları dışındaki tehditlere yönelik müdahale isteksizliğini ortadan kaldırmakta ve Avrupa ve ABD daha sıkı bağlanmaktadır155.

Yaygın görüşlerin aksine, 5. Madde bir güvenlik teminatı olmaktan çok, NATO üyesi olan ülkelerin uluslararası tehditlere yönelik olarak üye ülkeleri birbirlerini savunmaya zorunlu hale getirmektedir. Bu durumda herhangi bir saldırı durumunda uluslararası güvenliğin sağlanması maksadıyla üye ülkelerin gerekli eylemleri yerine getirmesi gerekmektedir. Askeri müdahaleler de gerekli görülebilecek eylemler arasında değerlendirilmektedir. Günümüzde 5. Maddenin kapsamını ifade etmek güçleşmektedir. Bu bağlamda dört temel unsurun netleştirilmesi gerekmektedir. Bular;

• NATO’nun kendi kendini savunma rolünün nerede dengeleneceği, • 5. maddenin hangi koşullarda aktifleştirileceği,

• 5. maddenin güvenilirliğinin nasıl sağlanacağı,

• Yeni tehditlere karşı uluslararası alanda nasıl müdahalede bulunulacağıdır.

Bu bağlamda silahlı saldırılar durumunda aktifleştirilen 5. Madde uluslararası güvenliği tehdit eden, siber saldırılar, enerji kaynaklarına yönelik saldırılar, tehlikeli

154 Büyükanıt, a.g.e., s. 248-249. 155 Brzezinski, a.g.m., s. 6.

atıkların yayılması gibi ortak hareket edilmesi gereken konularda devreye sokulamamaktadır156.

NATO üye ülkeleri ilk olarak 11 Eylül saldırıları ardından 5. Maddeyi harekete geçirmiştirler. Fakat yapılan saldırı, terimin geleneksel olarak ifade ettiği askeri anlamı taşıyan bir saldırı şeklinde gerçekleştirilmemiştir. Bu durumda, 5. Madde nasıl anlaşılmalı ve nasıl uygulamaya konulmalıdır. Siber saldırılar tek bir kurşun bile atmadan bir ülkenin sistemini çökertebilir, uluslararası güvenliğe zarar verebilir. Buna benzer örnekler verilebilir. Koşullar ve değişen tehditler göz önünde bulundurulduğunda tek mermi sıkılmadan uluslararası güvenliği tehdit eden ve NATO üyelerinin birlikte hareket etmesini gerektirebilecek koşullar oluşabilmektedir. Uluslararası terörist eylemlerinde bahsi geçen farklı yöntemler ile saldırılarda bulunması üye ülkeleri tedirgin etmektedir. Dolayısı ile yeni koşullar altında üye ülkelerin güvencelerinin sağlanmasına yönelik güvencelerin verilmesi ve dayanışmanın sağlamlaştırılması gerekmektedir157.

Soğuk Savaş’ın sona ermesiyle birlikte uluslararası aktörlerin, uluslararası güvenlik tanımlarının değişime uğraması gerekmiştir. Soğuk Savaştan kaynaklı kısıtlamaların ortadan kalkması, NATO’nun varlığını devam ettirebilmesi açısından küresel adaptasyona ihtiyaç duymasına neden olmuştur. NATO değişen güvenlik koşullarına başarılı bir şekilde uyum sağlamayı başarmıştır158.

NATO uluslararası değişen güvenlik koşullarına yönelik olarak hareket kabiliyetlerini geliştirmiş, bürokratik yapısını değişen koşullara uygun olarak esnekleştirerek daha mobilize bir hale geçmiştir. NATO başarılı bir ittifak olarak dünyanın farklı bölgelerinde daha etkin bir şekilde varlığını devam ettirmektedir. İttifak üye ülkelerin her koşulda her türlü tehdide karşı güvenliğini sağlamaya çalışmaktadır. İttifak dünyamızda değişen koşullarda, uzun vadeli olarak uluslararası

156 Kamp, a.g.m. s. 127. 157 Scheffer, a.g.m., s.13. 158 Doğan, a.g.m., s. 25-41.

terörizm gibi konular önde olmak üzere geniş çaplı bir iş birliği altyapısı sağlamaktadır159.

Sovyet Rusya’nın dağılması ile birlikte, Doğu Avrupa’nın bağımsızlığını elde etmesi, bağımsız Baltık ülkelerinin ortaya çıkması gibi nedenler sonucunda uluslararası güvenlik, sınır meseleleri gibi konularda belirsizlikler meydana gelmiştir. Bu gelişmeler NATO’nun, bahsi geçen bölgelerde öngörülemez bir şekilde meydana gelebilecek sorunlara yönelik müdahale edebilecek ve istikrarı sağlayabilecek bir yapıya evrilmesine neden olmuştur. Bölgedeki ülkelerin şahsi güvenliklerini yeniden sağlama kabiliyetlerinin anlaşılması üzerine yalnızca NATO’nun bölgedeki istikrarı sağlayabileceği ortaya çıkmıştır160.

Yukarıdaki durumlardan dolayı şu sorunun cevaplandırılması gerekli hale gelmiştir; NATO kendi bölgesindeki istikrarı sağlamaya mı, dünya genelindeki dönüşüme mi yoğunlaşması gerektiğidir. Bu bağlamda NATO’nun küresel çapta uluslararası güvenlik tehditlerine yönelik dengeli bir tavır sergilemesinin doğru olacağı düşünülmektedir161.

Uluslararası tehdit ve risk değerlendirmeleri incelendiğinde; NATO’nun karşılaşacağı sorunlar ve uluslararası güvenliği tehdit eden etmenler NATO’ya yeni sorumluluklar getirebilecektir. Bu sorumluluklar; terörizm, kitle imha silahları, etnik çatışmalar, küreselleşmeden kaynaklı yan etkiler, enerji nakil hatlarına yönelik saldırılar, bilgisayar ağlarının güvenliği, göç, dengesiz nüfus artışı, uluslararası organize suç örgütleri şeklinde sıralanabilmektedir162.

NATO’nun en önemli görevi üye ülkelerin fiziki güvenliğini sağlamak olarak kalacaktır. NATO’nun dünya genelinde hızlı ve güvenilir bir şekilde müdahale edebilen askeri yeteneklere sahip olması uluslararası güvenliği tehdit etmeye yönelik unsurlar üzerindeki caydırıcılık etkisini arttıracaktır. NATO şu anki hareket

159 Çakmak, a.g.e., s. 995. 160 Brzezinski, a.g.m., s.8.

161 WILTON Park Konferansı, WP952 Raporu, NATO At 60: Towards A New Strategic Concept,

West Sussex, İngiltere, 2009, s. 2.

162 İlker Başbuğ, İpek Yolu 2009 Semineri Açılış Konuşmasından alınmıştır,

potansiyeli ve gelecekteki olası tehditlere karşı artması gerekebilecek hareket kabiliyetini sağlayabilmesi açısından sürekli olarak çalışmalarını sürdürmek durumundadır163.

NATO yeni ve farklı görevler gerçekleştirme konusunun yanında hali hazırda stratejik görevlerini başarı ile gerçekleştirmektedir. Genel Sekreter Yardımcısı Claudio Bisogniero’nun ifadesi ile, “Kriz yönetiminin başarısız olması durumunda, sadece birlik sağlayan ve sevk eden veya son çare olarak başvurulacak bir araç değildir. NATO, tehditlerin su üstüne çıkmasını engelleme ve başarıyla harekâtlarını icra edebileceği siyasi ortamın şekillendirilmesi konularında aktif bir siyasi rol

şekilde, gerekli siyasi kararları almak, görevle oynamalıdır”164.

Günümüzde NATO’dan beklentiler hiç olmadığı kadar artmıştır. İttifak temel fonksiyonlarına yönelik yeniden şekillendirmeye her zaman ihtiyaç duymaktadır. Bu şekilde gerekli siyasal kararları vermek, görev önceliklerini belirlemek ve başarı ile görevleri gerçekleştirmek, gerekli olan askeri kaynakları belirlemek mümkün olabilecektir165.

Soğuk savaş sonrasında ortaya çıkan hiçbir tehdit NATO üyelerini birlikte hareket etmeye zorlamamıştır. Hangi koşullarda ve ne şekillerde karşılaşılacağı öngörülemeyen tehditler ortaya çıkmaya başladıkça ittifak üyeleri birliktelik duygusunu yitirmeye başlamıştır. NATO’nun tekrar birleşen Almanya’da varlığını korumak ve meşrulaştırmak için sarf ettiği çabalar ön plana çıkmaya başlamıştır166.

Yeni ülkelerin NATO’ya dâhil olmaları, ittifakın esas değerlerini üyelerine aktarması ve ittifakın operasyonel alanlarını genişletmesi NATO’nun devamlılığını olanaklı hale getirmiştir. Kurulduğundan beri Avrupa merkezli bir savunma örgütü olarak faaliyet gösteren NATO, değişen küresel koşullar ile birlikte daha küresel

163 Wilton Park Konferansı WP952 Raporu, NATO At 60…, s.10.

164 “NATO Holds Strategic Concept Seminar With Albright Presiding https://www.nato.int/strategic-

concept/strategic-concept-bibliograpy.html, ( 28.07.2019).

165 Scheffer, a.g.m., s.15.

166 Walter Laqueur, “The Changing Face Of Terror”, Robert J. Art ve Kenneth N. Waltz (ed.), The

kararlar almaya çalışan bir ortak güvenlik örgütüne evrilmiştir. NATO’nun siyasi özellikleri askeri özelliklerini bastırmaya başlamıştır167.

Alan dışı operasyonların artması, kitle imha silahlarının çoğalması, uluslararası terörizm, siber savaşlar NATO’nun askeri müdahale stratejilerini değiştirmiştir. Bu durumda yeni komuta kontrol merkezlerinin kurulması zorunluluk haline gelmiştir. Dönüşüm Komutanlığı’nın (Transformation Command) kurulması, Terörle Mücadele Mükemmeliyet Merkezi’nin (TMMM) kurulması bunların başında gelmektedir168.

Soğuk savaş sonrasında, özellikle AGİT, BAB ve NATO belgelerinde etnik sebeplerden yola çıkarak başlatılan, devletler tarafından desteklenen uluslararası silahlı terörizm faaliyetleri, en önemli güvenlik risklerinin başında gelmektedir. NATO’nun terörle mücadeleyi ön plana çıkaran yeni stratejik konseptiyle, NATO öncülüğünde gerçekleştirilen “Kuzey Atlantik Konseyi Bakanlar Toplantıları” ardından yapılan bildirilerin neredeyse tümünde terör ve terörizm konularında hükümlere yer verilmiştir.

Bu yeni stratejisinde NATO, tehdit olarak algıladığı askeri tabanlı ve askeri tabanlı olmayan tehditleri sıralamıştır. Bu bağlamda finansal ve siyasal istikrarsızlar, köken çatışmaları ve kitle imha silahlarının yaygınlığının artması konuları esas tehdit kalemlerini oluşturmaktadır. Terörist faaliyetler ise, diğer tehditler kategorisinde yerini almıştır169.

NATO terörizmle etkin mücadele konusunda genel olarak BM’nin öncülük ettiği geniş kapsamlı faaliyetler ile ülkelerin terörizme kendi bakış açıları arasından kilit bir noktada bulunmaktadır. İşlevsel olarak terörizmle mücadele etmeye öncelik veren NATO, sorunların niteliksel özellikleri ve bu sorunlara karşı verilecek tepkilerin ne olacağı konusunda bir fikir birliği sağlamayı başarmıştır. Bu tür örgütlerin benzer çalışmalarından dolayı, bir ülkenin kendi topraklarında sorun

167 Devletin terörizme destek şekilleri hakkında bkz. Bruce Russett ve Harvey Starr, World Politics:

The Menu for Choice, New York: Freeman, 1996, s. 150-151.

168 Arı, a.g.e., s. 544. 169 Dedeoğlu, a.g.e., s. 443.

çıkartmamaları ön koşulu ile terörist grupları “özgürlük savaşçıları” şeklinde adlandırıp tolere etmeleri kabul edilmektedir170.

NATO için uluslararası terörizmle mücadele ederken uyulması gereken rol ve tanımlamalar konusundaki farklı düşünceler aslında konu hakkında çelişmekte olan yaklaşımları ortaya çıkartmaktadır: “Savaş” ve “risk yönetimi” yaklaşımı. Özellikle Amerika Birleşik Devletleri tarafınca benimsenmiş olan “savaş” yaklaşımı NATO kaynaklarının topyekûn seferber edilmesini ve şahsi özgürlüklerden birçok konuda feragat etmeyi kabul etmek anlamına gelmektedir. Çoğu Avrupalı ise, savaşmanın doğru olmadığı görüşünü savunmaktadır. Onlar, terörizmin çıkış noktalarının ortadan kaldırılmadığı sürece, terörizmi de ortadan kaldırmanın mümkün olmadığı görüşüne inanmaktadır. Ayrıca bunun askeri yöntemler ile de başarılamayacağını ifade etmektedirler171.

11 Eylül saldırıları, NATO’nun uluslararası terör politikasının değişimine yol açmış ve saldırı durumunda müdahale etmeyi belirten 5. Maddenin uygulamaya konularak, NATO tarihinde ilk defa ittifak üyelerinden bir devlete karşı gerçekleştirilmiş reel bir saldırı olarak kabul edilmesine yol açmıştır172.

NATO’nun uluslararası terörizme karşı savunma mekanizması 11 Eylül saldırısı sonrasında şekillenen yeni askeri bakış açısı, NATO için dört temel askeri müdahale kategorisi oluşturmuştur. Bunlar; antiterör, sonuç yönetimi, karşı terörizm ve askeri iş birliğidir. Antiterör, sınırlı bir tepki vererek terörist faaliyetlerin askeri müdahale edilebilir alanlarda tutulmasını, ittifakın hava savunma sistemlerinin aktifliğinin korunmasını ve savunma sistemleri dâhil zayıf noktaların tespit edilerek bu zayıflıklar hakkında gerekli önlemlerin alınmasını ifade etmektedir. Sonuç yönetimi, bir saldırı gerçekleştiğinde yeniden aktifleşme ile ilgilidir. Merkezi kuvvetlerin planlamasının yapılması, uyum merkezlerinin oluşturulması, yeni eğitim stratejilerinin entegre edilmesi gibi konuları içermektedir. Karşı terörizm, NATO’nun operasyon lideri olduğu ya da NATO’nun müttefiklerini desteklediği durumlarda gerekli saldırı önlemlerini alma anlamına gelmektedir. Askeri iş birliği,

170 Nelson, a.g.m., s.2. 171 Nelson, a.g.m., s.3 172 Arı, a.g.e, s. 549.

NATO üyeleri ve üye olmayan ülkelerin yanı sıra uluslararası örgütlerle iş birliğini kapsamaktadır173.

Terörizmle mücadele konusunda yaşanan en büyük problemin başında 11 Eylül saldırısı sonrasında ABD’nin terörizmle mücadele bağlamında ittifaktan bağımsız hareket etme eğilimde bulunmasıdır. ABD’nin bu tür bir yaklaşım göstermesi ittifak üyelerini rahatsız etmiştir. Bu durum terörizmle mücadele açısından kolektif iş birliği yapmayı öngören ittifak bünyesinde çeşitli sıkıntılara yol açmıştır174.

Uluslararası terör faaliyetlerine destek verenlerin desteklerini ortadan kaldırma, terörizmin içsel dinamiklerini ortadan kaldırmaya yönelik politikaların geliştirilmesi ve “Bush Doktrini” olarak ifade edilen önleyici müdahale kapsamında yeniden şekillenen ABD politikası anti terörizm algısı ile hareket etmektedir175.

NATO, 1999 yılında yayınladığı stratejik konseptinde terörizme atıfta bulunmuştur. Terörizmle ilgili faaliyetler, çok daha kapsamlı olarak risklerin değerlendirildiği 24. Maddede basitçe geçiştirmiştir. Dünya Ticaret Merkezine gerçekleştirilen saldırılar küresel çapta İslamcı terörizmi uluslararası güvenliğe yönelik olarak bir tehdit algılamaya başlamış ve öncelikli bir konu halini almıştır. Bu da NATO için esas konulardan biri halini almıştır. Terörizm ve terörizmin muhtemel etkileri tehditlere bakış açısına yeni bir boyut kazandırmıştır176.

11 Eylül saldırıları sonrasında toplanan Prag Zirvesi, NATO’nun içinde uluslararası güvenliğe yönelik tehditler ile etkin ve başarılı bir şekilde mücadele edebilmeyi sağlamak amacıyla bir dönüşüm süreci başlatmıştır. Prag Zirvesi’nde uluslararası terörizmle mücadelede, NATO’nun görevlerine netlik getirilmiştir. Ayrıca uluslararası terörizme karşı askeri kararlar alınmış, gerekli askeri yeteneklerin kazanılmasına yönelik ortak bir harekât planının kabul edilmesi kararlaştırılmıştır.

173 Bennett, a.g.m., s. 7.

174 Muharrem Gürkaynak, Avrupa’da Savunma ve Güvenlik, Ankara: Asil Yayın Dağıtım, 2004, s.

217-218.

175 Taşdemir, a.g.e, s. 296-297. 176 Wittmann, a.g.e., s. 66.

Bu bağlamda uluslararası toplumun bu konulardaki çabalarına destek verilmesine de yer verilmiştir177.

2004 Haziran ayında İstanbul’da gerçekleştirilen NATO zirvesi’nin sonuç raporunda terörizm ve terörizmle mücadele kapsamında çıkış noktası ve amacı ne olursa olsun terörizmin şiddetle reddedildiği ve ne şartlar altında olursa olsun, ne maliyeti olursa olsun birlikte terörizme karşı hareket edileceği ifade edilmiştir. Ek olarak uluslararası bağlayıcı yasalar ve Birleşmiş Milletler ilkeleri de göz önünde bulundurularak terörizme karşı mücadele edileceği ifade edilmiştir. NATO terörizme karşı eylem planları hazırlarken BM’nin 1373 sayılı kararını da göz önünde bulunduracağını belirterek, eylem planlarının çok yönlü ve anlaşılabilir olacağını ifade etmiştir178.

Terörizmle mücadele ittifak üye ülkeleri arasında görüş ayrılıklarına neden olmuştur. Bazı üye ülkeler terörle mücadele ederken konum gözetmeksizin müdahalede bulunulması gerektiğini savunurken, bazı üye ülkeler ülke sınırları göz önünde bulundurularak yakın tehditlerin ortadan kaldırılması gerektiği görüşünü savunmuşlardır179.

Yapılan toplantılar ve alınmış olan kararlardaki pozitif yaklaşımlar ve tecrübelere rağmen, NATO içerisinde gerçekleştirilen uygulamalarda tam bir terörle mücadele yapabildiğini söylemek mümkün değildir. Bu olumsuzluğun devam edebileceği de ifade edilmektedir. Terörizmin tanımı ve nasıl bir ortak yol haritası kullanılacağı konularında ki tartışmalar ve belirsizlikler hala devam etmektedir. Bu belirsizlikler, NATO’nun sağlıklı bir örgüt olmasını engellemekte ve uluslararası ikili ilişkilerde bir sınır hattı oluşturmaktadır. Bu hattın oluşturabileceği sınırlar ise, uluslararası terörizmle mücadele edilirken başarılı sonuçlar elde edilmesini engelleyebilecektir. Tehditlerin salt askeri tehdit olmakla kalmayıp farklı yapılarda ortaya çıktıkları düşünüldüğünde, terörizm faaliyetlerinin enerji kaynaklarına, açık

177 Prague Summit Declaration, Issued by the Heads of State and Government participating in the

meeting of the North Atlantic Council in Prague on 21 November 2002.

178 Istanbul Summit Communiqué, 28 June 2004, Issued by the Heads of State and Government

participating in the meeting of the North Atlantic Council http://www.nato.int/docu/pr/2004/p04- 096e.htm (30.07.2019)

denizlerdeki saldırılara, biyolojik saldırılara, nükleer silahlara ve siber saldırılara da yönelebileceği de göz önünde bulundurulmalıdır180.

Uluslararası terörizm faaliyetlerinden enerji ağlarına yönelik yapılabilecek saldırılara karşı NATO, Strazburg/Kehl Zirvesi’nde enerji nakil hatlarının istikralı ve güvenli bir şekilde enerji arzı sağlayabilmesi açısından her türlü risk ve potansiyel tehditlere karşı korumaya yönelik destek vereceğini belirtmiştir. NATO bilgi ve istihbarat paylaşımı, istikrar programları enerji konusunda NATO’yu küresel bir aktör haline getirmektedir181.

NATO istekler doğrultusunda ittifak üyelerinin kritik enerji kaynaklarının korunmasına yönelik destekler sağlayabilmektedir. Ayrıca bu enerji altyapısına yönelik tehditlere karşı nasıl bir yol haritası izlenebileceği hususunda üyelerine tavsiyelerde bulanabilmektedir. NATO iş birliği ve destek faaliyetlerini yürütmektedir. Bir diğer açıdan, bazı eylemlerin dolaylı bir sonucu olarak enerji güvenliği ile ilgili olarak NATO’nun caydırıcı özelliği de bulunmaktadır. Akdeniz’de terörizmle mücadele amaçlı “Active Endeavour” veya Somali açık sularında deniz aşırı enerji güvenliğine yönelik “Allied Provider” operasyonu bu amaçlar kapsamında değerlendirilmektedir. Bu tür operasyonlar ittifakın enerji kaynaklarına, nakil hatlarına yönelik terörizm faaliyetlerine karşı askeri varlığını kullanma kabiliyetini göstermektedir182.

Denizler üzerindeki tehditler göz önünde bulundurulduğunda, enerji arz güvenliğinin sağlanması küresel boyutta ekonomik alanı etkilediği açıkça görülmektedir. Dolayısıyla sadece kilit noktaların değil dünyamızda bulunan tüm denizlerin sağlanması önem arz etmektedir. BM’nin Afrika’ya insani yardım amacıyla gönderdiği gemilere yapılan saldırılar sonucunda BM genel sekreterinin talebi doğrultusunda NATO denizler üzerindeki tehditlere karşı eylem planları

180 Kuloğlu, 60.Yılında NATO…, s.21.

181 Aurelia Bouchez “NATO’nun Enerji Güvenliği Yaklaşımı”, Ahmet Küçükşahin (ed). Enerji

Güvenliğine Ortak Çözüm Arayışları: Uluslararası Sempozyum 28-29 Nisan 2009, İstanbul: Harp

Akademileri Basım Evi, 2009, s.82

hazırlamaya başlamış ve mücadele etmeye başlamıştır. Bu bağlamda denizlerdeki terörizm ya da korsanlık faaliyetlerinde NATO etkin bir rol almaya çalışmaktadır183.

Olası ve muhtemel biyolojik saldırıları engellemek ve bu saldırılara karşı önlemler almak oldukça zordur. Hastalık bulaştıran aracıların ve biyolojik toksin maddelerin terör saldırılarında kullanılma ihtimalleri her geçen gün artmaktadır. Nükleer silahlara nazaran biyolojik saldırılar tespiti daha zor olduğundan bu şekilde bir terör saldırısının yapılması daha olası değerlendirilmektedir. Bu tür saldırılar kitlesel yok oluşlara sebep olmasa da 2001 yılında ABD’de yapılan şarbon saldırısı gibi saldırılar ekonomik sonuçların önceden görülebilmesine olanak sağlamıştır.

Teknolojik gelişmelerden kaynaklı bioteknik ve nano-teknik alanlarında gerçekleştirilen gelişmeler bu tür terörizm faaliyetlerinin mücadelesinde kullanılmaktadır. Bu teknolojilerin daha çok askeri ve sivil alanlara yönelik kullanımı bir sorun oluşturmakta ve erken müdahale imkânını zorlaştırmaktadır.

Benzer Belgeler