• Sonuç bulunamadı

2.4. Tutum Kavramı

2.4.1. Tutumun Öğeler

Yapılan tanımlardan da anlaşılacağı üzere tutum basit bir yapıya sahip değildir. Bir tutumu oluşturan temel üç öğesi vardır (Bernstein, 1994; Penner, 1978; Kağıtçıbaşı, 2005; Berkowitz, 1980; Krech ve Crutchfield, 1980; Aronson, Wilson ve Akert, 2005.):

- Bilişsel Öğe, - Duygusal Öğe, - Davranışsal Öğe.

Taylor ve arkadaşları (1996) bu öğelere “Tutumların ABC’si” de demektedirler (The “ABCs” of Attitudes: Affective, Behavioral and Cognitive component). Bu öğeler arasında genellikle iç tutarlılık olduğu varsayılmaktadır. Bu varsayıma göre, bireyin bir konu hakkında bildikleri (bilişsel öğe) ona olumlu bakmasını gerektiriyorsa (duygusal öğe), birey o nesneye karsı olumludur (davranışsal öğe). Bu tutumu sözleri ya da

davranışlarıyla da ortaya koyar (İnceoğlu, 2000). Kısaca tutum, sadece bir davranış eğilimi ya da sadece bir duygu değil, biliş duygu- davranış eğiliminin bütünleşmesidir (Kağıtçıbaşı, 2005).

2.4.1.1. Bilişsel Öğe

Bilişsel öğe, tutumları oluşturan üç temel öğeden biridir. Literatürde zihinsel öğe olarak da adlandırılmaktadır. Bilişsel öğe ile ilgili çeşitli tanım ve açıklamalar yapılmıştır. Bernstein ve arkadaşlarına (1994) göre bilişsel öğe, birtakım inançlardır. Penner’a (1978) göre bilişsel öğe, tutum nesnesi hakkındaki inançlardan oluşur. Taylor ve arkadaşlarına (1996) göre bilişsel öğe, bireyin özellikle tutum nesnesine ilişkin sahip olduğu olgu, bilgi ve inançları içeren düşüncelerinden meydana gelmiştir. Aronson, Wilson ve Akert (2005) göre bilişsel öğe, tutum nesnesi ile ilgili düşünceler ve inançlardan oluşmuştur. Bilişsel öğe ile yapılan açıklamalar incelendiğinde tanımların bir birlerine benzer ifadeler olduğu göze çapmakta ve bilişsel öğe, “bireyin tutum nesnesi ile ilgili düşünce, bilgi ve inançları” olarak tanımlanmaktadır.

Tutum nesnesi ile ilgili bilgi, düşünce ve inançlar, bireyin bu konu ya da konular grubu ile bir deneyim geçirmesi sonucu elde edilir. Bireyin önce bu tür bir uyarıcı grubunun var olduğunu doğrudan (nesne ile karsılaşarak) ya da dolaylı olarak (kitaplar okuyarak, bir arkadaştan duyarak vs.) öğrenmesi gerekir (Baysal, 1981). Varlığı bilinmeyen bir konuya yönelik tutum oluşmaz. Tutum nesnesi hakkındaki bilgiler ne kadar gerçeklere dayanıyorsa onunla ilgili tutum o kadar kalıcı olur (Tavşancıl, 2002; İnceoğlu, 2000). Dolayısı ile bilgi değiştiğinde tutum da değişir( Baysal, 1981). Örneğin televizyonda izlenilen reklâm programlarında çok iyi olduğuna inanılan bir ürün, kullanıldığında iyi olmadığı görülürse, o ürün hakkındaki bilgi değişir; bunun sonucu tutumun yönü ve yoğunluğu aynı kalmaz ve reklâmın güdülmeyici etkisi yok olur. Bu bir başka örnekle açıklanacak olursa, bir bireyin bir siyasal partiye yönelik tutumunda, bu tutumun bilişsel öğesi bireyin partinin yapısı, görüsü hakkındaki bilgilerden ve bu partinin ülkenin geleceği için yararı ile ilgili inançlarından oluşacaktır. Bireyin bu siyasi partiye ilişkin bilgi ve inançları değiştiğinde tutumu da değişecektir (Tavşancıl, 2002).

Bireyin tutum nesnesi hakkındaki bilgi, inanç veya düşünceleri pozitif veya negatif olabilir. Örneğin, bireyin beden eğitimi ders aktivitelerinin fiziksel gelişimi katkısının olduğuna inanması veya beden eğitimi ders aktivitelerinin akademik başarıyı düşürdüğüne inanması gibi. Ancak burada su konu da belirtilmelidir ki, tutumların bilişsel öğesinin doğruluğu veya yanlışlığından söz edilemez. Eğer bir insan beden

eğitimi ders aktivitelerinin akademik başarıyı düşürdüğüne inanıyorsa, bu bilimsel açıdan yanlış bile olsa o kişi için doğrudur (Sakallı, 2001).

2.4.1.2.Duygusal Öğe

Tutumları oluşturan bir diğer öğe ise duygusal öğedir. Duygusal öğe, tutumun bireyden bireye değişen ve gerçeklerle açıklanamayan hoşlanma veya hoşlanmama yönünü oluşturur ( Tekarslan ve ark 1989). Bir başka ifade ile duygusal öğe, bireyin, tutum nesnesine ilişkin olumlu veya olumsuz değerlendirmeleri içeren duygu ve hislerinden meydana gelir (Taylor ve ark, 1996). Kısaca duygusal öğe, tutum nesnesine ilişkin duygulardan oluşur (Aronson, Wilson ve Akert, 2005).

Bu duruma, bir öğrencinin beden eğitimi dersini sevmesi veya beden eğitimi dersinden nefret etmesi örnek olarak verilebilir. Bireyin herhangi bir tutum konusuna olumlu ya da olumsuz duygular içinde olması önceki deneyimlerine bağlıdır. Eğer herhangi bir uyarıcıya karsı bireyde olumlu veya olumsuz duygular oluşmuşsa, bu demektir ki, bireyin bu uyarıcılarla daha önce ilişkisi olmuş ve bunları kabullenmiş veya reddetmiştir. Birey ne zaman bu uyarıları anımsasa olumluluk/ olumsuzluk içinde olacaktır. Bu nedenle, o tutum konusuna tepkileri olumlu/olumsuz olacaktır (İnceoğlu, 2000). Örneğin bir öğrencinin beden eğitimi derslerinde ilk kez karsılaştığı ve yapmaya çalıştığı jimnastik hareketlerini yapamaması veya hareketleri yaparken sakatlanması sonucu jimnastik dalına karsı olumsuz duygular oluşturabilir. Öğrenci daha sonraki yıllarda beden eğitimi derslerinde jimnastik hareketleri konusu geldiğinde geçmiş anılarını hatırlayarak, jimnastik dalına karsı olumsuz duygular içerisinde olabilir. Bu durumda öğrenci jimnastik dalına ilişkin tutumu da olumsuz olabilir.

2.4.1.3. Davranışsal Öğe

Davranışsal öğe, bireyin tutum nesnesine ilişkin davranış eğilimini içerir (Sakallı, 2001; Aronson, Wilson ve Akert, 2005; Taylor ve ark. 1996). Bu davranış eğilimleri sözler ya da diğer hareketlerden gözlemlenebilir. Ancak davranışsal öğe davranışın kendisi değil, davranış eğilimidir. Davranış eğilimleri bireyin alışkanlıkları, normları ve söz konusu tutum nesnesi ile doğrudan ilişkili olmayan tutumlarının da etkisi altında olabilir. Bu nedenle davranışsal öğeden söz ederken önce iki tür davranışı birbirinden ayırmak gerekir. Bu davranış türleri duygusal ve kuralsal (normatif) davranışlardır. Duygusal davranış tutum konusunun hoşa giden ya da gitmeyen bir durumla ilişkilendirilmesi sonucu ortaya çıkar. Kuralsal davranış ise doğru davranışın

ne olduğu konusundaki inançlara dayanan davranıştır. Bu normlar küçük guruplar ya da alt kültürlerin birey davranışı üzerindeki etkisidir. Bireyin bağlı olduğu gurup ya da alt kültürde, şayet belli bir davranış doğru olarak görülüyorsa, birey bu davranışı onaylamasa da kuralsal olarak yapar (İnceoğlu, 2000). Örneğin bir tribünde rakip takım oyuncularına kötü tezahürat yapma davranışından hoşlanmayan biri, içinde bulunduğu grup tarafından bu davranış gayet doğal ve doğru bir davranış olarak görülüyorsa, birey istemese de gruba uyarak kötü tezahürat yapabilir. Diğer yandan, duygusal davranışın temelinde negatif ya da pozitif duygular veya ilişki kurma eylemi ya da kurmama eylemi olmak üzere iki boyut vardır. Her hangi bir davranışın tutum konusuna karşı, belirli ölçüde ilişki arama ya da ilişkiden kaçınma eğilimi, belirli ölçüde olumlu ya da olumsuz duygu içerdiği düşünülebilir. Yoğun yaklaşma durumu olumlu yaklaşma ve olumsuz yaklaşma olarak iki şekilde olur. En az yaklaşma durumu ise tutum konusundan kaçıştır (İnceoğlu, 2000). Özetle, davranışsal öğe, bir tutum nesnesine ilişkin davranış eğilimidir. Ancak her zaman davranışın kendisi değildir. Örneğin bir kız çocuğunun futbol branşına karsı olumlu tutumları olabilir. Dolayısı ile bu kız çocuğunun futbol karsılaşmalarını televizyonda izlemesi onun hoşuna gidebilir (duyuşsal öğe), futbol oynamamın sağlığa faydalı olduğuna inanabilir (bilişsel öğe) ve futbol oynamaya karşı eğilimi olabilir (davranışsal öğe). Ancak bu kız çocuğu çevresel faktörlerden dolayı okulda veya mahallesinde futbol oynayamayabilir. Yani futbol oynamaya karsı bir davranışsal eğilimi olmasına rağmen gerçek hayatta bu davranışı yapmayabilir.

Benzer Belgeler