• Sonuç bulunamadı

2.4. Ġlgili AraĢtırmalar

2.4.3. Tutum ile Ġlgili AraĢtırmalar

Salman (2012), bu araştırmada, ilköğretim 6. Sınıf öğrencileriyle yapılan problem kurma çalışmalarının, öğrencilerin problem çözme başarısı ve matematiksel tutumları üzerindeki etkisi incelenmiştir. Araştırmada, problem kurma çalışmalarının Polya'nın problem çözme adımlarındaki (problemi anlama, plan yapma, planı uygulama, kontrol) başarıları ve matematiksel tutumlara (matematiksel isteklilik, matematiksel sebat, matematiksel kendine güven) etkisi belirlenmeye çalışılmıştır. Araştırma 2009-2010 eğitim-öğretim yılında, öntest-sontest kontrol gruplu deneysel desen modeline göre gerçekleştirilmiştir. Araştırmada veri toplama aracı olarak, araştırmacı tarafından hazırlanan, 20 maddeden oluşan, Problem Çözme Başarı Testi , geçerlilik ve güvenirliği kanıtlanmış Problem Çözme Tutum Envanteri kullanılmıştır. Çalışmaya Tokat İli Zile ilçesindeki iki ilköğretim okulundan seçilen ikişer sınıftan toplam 95 altıncı sınıf öğrencisi katılmıştır. Problem çözme ve kurma çalışmaları etkinlikleri, deney grubu öğrencilerine (n=48) 10 hafta uygulanırken, problem çözme çalışmaları etkinlikleri, kontrol grubu öğrencilerine (n=47) iki hafta uygulanmıştır. Araştırmanın sonucunda elde edilen verilerin analizinde t-testi ve F-testi kullanılmıştır.Araştırma sonucunda, problem kurma çalışmalarının öğrencilerin

tespit edilmiştir. Ayrıca cinsiyetin problem kurma çalışmalarının problem çözme başarısına artırmasında anlamlı bir etkisinin olmadığı; baba eğitim durumunun öğrencilerin problem çözme başarısında olumlu yönde etkilediği sonucuna varılmıştır.

Açıkbaş (2002), Bu çalışmada; öncelikli olarak matematik performansı ile öğrencilerin matematiğe karşı tutumları arasındaki ilişki araştırılmıştır. Bu iki değişkene ek olarak ailelerin matematiğe karşı tutumlarının öğrenciler tarafından algılanması, öğrencilerin matematiğin yararına ilişkin algılamaları, kendilerinin matematiğe yetenekli olup olmadıklarına ilişkin algılamaları ve matematiğin kaygı verici bir alan olup olmadığına ilişkin algılamaları arasındaki ilişkiler de araştırılmıştır. Bu ilişkiler sadece toplam bir popülasyon olarak incelenmemiş aynı zamanda altıncı, yedinci ve sekizinci sınıflara gore ne gibi farklılıklar gösterdiğine de bakılmıştır. Tüm bu ilişkilerin cinsiyete gore farklılık gösterip göstermediği de incelenmiştir. Araştırma altıncı, yedinci ve sekizinci sınıflar üzerinde yapılmış, matematik performans ölçümlerine ek olarak öğrencilerin bahsedilen değişkenlere karşı tutumları Matematik Tutum Ölçeği (MATT) kullanılarak ölçülmüştür. Veriler bilgisayar programı SPSS yardımı ile Pearson Momentler Çarpımı Korelasyon Katsayısı tekniği ve Tek Yönlü Değişke Analizi tekniği kullanılarak analiz edilmiştir. Analiz sonuçlarında matematik performansı, öğrencilerin matematiğe karşı tutumu, ailelerin matematiğe karşı tutumlarının öğrenciler tarafından algılanması, öğrencilerin matematiğin yararına ilişkin algılamaları, kendilerinin matematiğe yetenekli olup olmadığına ilişkin algılamaları ve matematiğin kaygı verici bir alan olup olmadığına ilişkin algılamaları arasında pozitif ve negatif anlamlı ilişkiler bulunmuştur.

Kalın (2010)‟un, bu çalışmasındaki temel amacı ilköğretim öğrencilerinin matematik başarısı, matematiğe karşı tutumları, matematiğe ilişkin öz yeterlik inançları ve matematik kaygıları arasındaki ilişkiyi incelemektir. Bu temel amaca ek olarak bu değişkenlerin çocuğun cinsiyeti, sınıfı ve ailenin eğitim durumuna göre farklılık olup olmadığını anlamaktır. Veriler bir dershaneye devam eden 7. ve 8. sınıflara Matematiğe Karşı Tutum Ölçeği, Öğrencilerin Matematiğe ilişkin Öz-yeterlik İnançları Ölçeği, Matematik Kaygısı Ölçekleri uygulanarak toplanmıştır. Toplanan veriler SPSS paket programı kullanılarak Pearson Koralasyon, bağımsız t-testi ve tek yönlü varyans analizi teknikleriyle analiz edilmiştir. Araştırmanın sonucunda, öğrencilerin öz yeterlik inançları azaldığında matematik kaygılarının arttığı görülmüştür. Buna ek olarak, öğrencilerin akademik başarıları arttığında, onların matematiğe karşı tutumları artıyor ve matematiğe karşı

kaygıları azalıyor. Öğrencilerin matematik başarıları, tutumları, kaygıları ve özyeterlikleri arasında cinsiyet ve anne-baba eğitim durumuna göre anlamlı fark bulunmamıştır.

İpekli (2013) çalışmasında 10.sınıf öğrencilerinin zeka alanlarını keşfetmelerini, matematiğe karşı tutumlarını ve yaklaşımlarını gözden geçirmeyi amaçlamıştır. Araştırma Niğde‟de 8 ortaöğretim kurumunda öğrenim gören 695 onuncu sınıf öğrencisi ile yürütülmüştür. Veri toplama aracı olarak; kişisel bilgi formu, çoklu zeka envanteri ve matematik tutum ölçeği kullanılmıştır. Araştırmadan elde edilen veriler t-testi ve one way anova testi kullanılarak analiz edilmiştir. Araştırmada bedensel-kinestetik zeka alanında alınan puanların diğer zeka alanlarına göre daha yüksek olduğu bulunmuştur. Bunun yanında matematik tutum ölçeği puanlarının ortalamanın üzerinde olduğu görülürken, mantıksal-matematik zeka alanı ve görsel-uzaysal zeka alanı puanları ile matematik tutumu arasında pozitif yönde anlamlı bir ilişki bulunmuştur. Ayrıca günlük ders çalışma saati arttıkça mantıksal-matematik, görsel-uzaysal, sözel-dilsel ve içsel zeka alanı puanlarının da arttığı bulunmuştur.

Özdemir (2015), bu araştırmada; ortaokul 8. Sınıf matematik dersinde Kareköklü Sayılar konusunun öğretiminde kavram haritası destekli eğitiminin geleneksel öğretim yöntemine kıyasla öğrenci başarısına, öğrenmelerin kalıcılığına ve matematiğe karşı tutumlarına etkisini belirlemek amaçlamıştır. Araştırmanın çalışma evrenini, Diyarbakır İli Bağlar İlçesi Ortaokul 8.sınıf öğrencileri, örneklemini ise Diyarbakır ili Bağlar ilçesi Beyaz Tebeşir İlkokulunda (dönüşümü tamamlanmamış ilköğretim okulu) öğrenim gören 8. sınıf öğrencileri oluşturmaktadır. Araştırmada 8. sınıf şubelerinden bir sınıf deney grubu (N=27) ve bir sınıf kontrol grubu (N=26) olarak belirlenerek ön test-son test kontrol gruplu deneysel desen kullanılmıştır. Çalışma 4 hafta süresince devam etmiş olup kontrol grubuna geleneksel öğretim yöntemi ile deney grubuna ise kavram haritası destekli öğretim yöntemi ile ders işlenmiştir. Veri toplama aracı olarak kullanılan "Başarı Testi", Özkök (2010) tarafından geliştirilmiş olup; çalışmanın başlangıcında, bitiminde ve son testin uygulanmasından 4 hafta sonra olmak üzere üç kez ve bir diğer veri toplama aracı "Matematik Dersine Yönelik Tutum Ölçeği" ise çalışmadan sonra bir kez uygulanmıştır. Elde edilen veriler SPSS paket programında analiz edilerek kontrol ve deney grupları hem

arttırdığı aynı zamanda matematiğe karşı tutumlarını da olumlu yönde etkilediği sonucuna ulaşılmıştır.

Gökçek ve Güneş (2011)‟in yaptığı çalışma; ilköğretim matematik, fen ve teknoloji ile sınıf öğretmenliği anabilim dallarında öğrenim gören öğretmen adaylarının matematik dersine yönelik tutumlarını belirlemek ve anabilim dalları ile kavram öğrenim düzeyleri arasındaki ilişkiyi ortaya koymaktır. Özel durum çalışması yöntemiyle yürütülen araştırmanın örneklemini Karadeniz Teknik Üniversitesi, Fatih Eğitim Fakültesi Sınıf öğretmenliği (60), Fen ve Teknoloji öğretmenliği (60) ve Matematik öğretmenliği (60) anabilim dallarında öğrenim gören toplam 180 öğretmen adayı oluşturmaktadır. Çalışmanın verileri, matematik tutum anketi ve temel matematik kavramlarının öğrenim düzeylerini tespit etmeye yönelik bir test kullanılarak elde edilmiştir. Çalışmanın sonucunda öğretmen adaylarının matematik tutumları ile anabilim dalları arasında anlamlı bir ilişki ortaya çıkmıştır. İlköğretim matematik öğretmen adaylarının tutumları diğer iki anabilim dalında okuyan öğretmen adaylarından daha yüksek bulunmuştur. Ayrıca, tüm öğretmen adaylarının matematiğe yönelik tutumlarının olumlu yönde olduğu görülmüştür. Bununla birlikte öğretmen adaylarının sınıflarına göre matematik tutumlarının farklılaşmadığı belirlenmiştir. Temel matematik kavramlarının öğrenilmesi, anlaşılması ve yorumlanması bakımından öğretmen adayları değerlendirildiğinde anabilim dallarına göre teste verdikleri cevaplarda farklılıklar ortaya çıkmıştır.

Göloğlu Demir (2011) „„İlköğretim matematik öğretmenliği programında öğrenim gören öğrencilerin matematik öğretimine yönelik öz-yeterlik inançları ve tutumlarının incelenmesi‟‟ isimli araştırması, Gazi Üniversitesi İlköğretim Matematik Öğretmenliği programında öğrenim gören öğrencilerin, matematik öğretimine yönelik öz-yeterlik inançlarının ve matematik öğretimine yönelik tutumlarının incelenmesi amacıyla yapılmıştır. Araştırmanın çalışma evrenini 2009-2010 öğretim yılında Gazi Üniversitesi Gazi Eğitim Fakültesi İlköğretim Matematik Öğretmenliği programında öğrenim gören 167 son sınıf öğrencisi oluşturmaktadır. Öğrencilerin tamamına ulaşılması planlandığı için örneklem yoluna gidilmemekle birlikte 122 son sınıf öğrencisine ulaşılmıştır. Araştırma tarama modelinde betimsel bir nitelik taşımaktadır. Verilerin toplanmasında araştırmacı tarafından geliştirilen ve geçerlik-güvenirlik analizi yapılan matematik öğretimi öz-yeterlik inançları ve matematik öğretimi tutum ölçeği kullanılmıştır. Verilerin analizinde frekans, yüzde dağılım ve aritmetik ortalama ile araştırmaya katılanların görüşleri arasındaki farklılıkların çözümlenmesinde t-testi, varyans analizi, scheffe testi ve dunnet c testi

kullanılmıştır. Elde edilen bulgular ışığında; ilköğretim matematik öğretmen adaylarının matematik öğretimine yönelik öz yeterlik inançlarının yüksek düzeyde ve tutumlarının olumlu olduğu belirlenmiştir. Ayrıca ilköğretim matematik öğretmen adaylarından matematik öğretimine yönelik tutumu olumlu olan öğrencilerin matematik öğretimi öz- yeterlik inançları puanlarının da yüksek olduğu gözlenmiştir.

Geçim (2012)‟in yaptığı çalışmanın amacı yaratıcı drama temelli öğretimin, yedinci sınıf öğrencilerinin olasılık konusundaki başarılarına ve matematiğe yönelik tutumlarına etkisini araştırmaktır. Bu çalışmanın bir diğer amacı ise öğrencilerin matematik başarı ve tutumlarında cinsiyet farklılığını incelemektedir. Çalışma bir devlet okulunda bulunan iki 7.sınıf üzerinde 2010-2011 öğretim yılında gerçekleştirilmiş,17 ders saati (6 hafta) sürmüştür. Çalışmada 22 öğrenci Yaratıcı Drama Öğretimi (YDTO) , 21 öğrenci ise Geleneksel Öğretim (GO) almışlardır. Bu deneysel planda yaratıcı drama öğretimi ve geleneksel öğretim iki farklı öğrenim ortamında karşılaştırılmıştır. Öğrencilerin matematik başarılarını ölçmek için Olasılık Başarı Testi kullanılmıştır. Katılımcıların matematik dersine karşı tutumlarını belirlemek için Matematik Tutum Anketi uygulanmıştır. Bu test yaratıcı drama metotlarının uygulanmasından önce ve sonra ön-test ve son-test olarak uygulanmıştır. Olasılık Başarı Testi (OBT) ve Matematiğe Yönelik Tutum anketi (MTA) puanları üzerinde bağımsız örneklem t testi uygulanmıştır. Buna ek olarak verilerin analizi için iki yönlü varyans analizleri gerçekleştirilmiştir.

İki yönlü varyans analiz sonuçlarına göre, deney grubu ile kontrol grubu arasında oluşan anlamlı fark deney grubu lehinedir. Buna ek olarak kız öğrencilerin matematik başarı puanları anlamlı derecede erkek öğrencilerden daha yüksek çıkmıştır. Öğretim yöntemi bazında matematik tutum ölçeği sonuçlarına bakıldığında yedinci sınıf öğrencilerinin matematiğe karşı tutumlarında anlamlı bir fark görülmemiştir. Matematik tutum ölçeğine sonuçlarına dayanarak cinsiyet farkına bakıldığında anlamlı bir fark yoktur.

BÖLÜM III

Benzer Belgeler