• Sonuç bulunamadı

Tuófe; Arapça bir kelime olup sözlükte ‘hediye, armağan’ olarak yer almaktadır. (Devellioğlu 2000, 1112) Ayrıca tuófe; bir dilin sözlüğü ya da dilbilgisi ile ilgili bir terimdir. Tuófe ismi ile oluşturulan metinler, genellikle devlet büyüklerine veya yaşadıkları çağlarda üne kavuşmuş insanlara ithâfen, şâirler tarafından kaleme alınan eserlerin ortak adıdır. Tuófe; muhâtabın bir soru veya ricâsı üzerine, ya da müellifin bizâtihî şahsından kaynaklanan bir sebeple muhâtab olduğu kimselere hediye olarak kaleme aldığı eserlerdir. (Öztürk 1999, 8) Türk Edebiyatında bu ismi taşıyan birçok eser mevcuttur. Yapılan taramalara ve araştırmalara göre, Türk-Fars- Arap edebiyatlarında, tuófe ismini taşıyan beş binin üzerinde eser yer almaktadır. Bu sonuçtan yola çıkarak, edebiyatımızda tuófe kelimesinin ne denli önemli bir yer teşkil ettiğini kolaylıkla anlamaktayız. Farsçada tuófe kelimesine karşılık, bergüzâr kelimesi kullanılagelmiştir fakat hiçbir zaman tuófenin, edebiyat ve dilbilimsel açıdan ihtiva ettiği anlamı karşılayamamıştır.

Tuófe kelimesi, üzerinde çalıştığımız eserde 5 kere kullanılmıştır: Tuófe

t +i Vehbý 877, 882

t +i Vehbý-i Sünbülzāde 91 t. m 61

[=4]

Ayrıca 70. beyitte Òadr-i Tuófem şeklinde tamlama olarak kullanılmıştır.

‘Vehbî’nin hediyesi, armağanı’ olarak anlamlandırılan eser, Klâsik Türk Edebiyatı alanında yer alan birçok edebiyatçı, edebiyat tenkitçisi ve şâir tarafından Sünbülzâde Vehbî’nin en kıymetli ve şöhretli eseri olarak telakki edilir. Vehbî’nin adını yaşatan en büyük eseri bu olmuştur. (Beyzadeoğlu 2004, 58)

Vehbî’nin 1775 yılında Sultan I: Abdülhamid tarafından, Farsça’ya hâkimiyeti sebebiyle İran’a elçi olarak gönderilmesi ve orada bulunduğu süre içerisinde, Farsça’nın anavatanında, bu dili ayrıntılı bir şekilde inceleme fırsatı bulmuş olması, bu eserin hayata geçirilmesindeki en önemli etkendir. Nitekim İran’dan döner dönmez 1197/1782 yılında, bu eserini kaleme almış ve İran’daki gözlemlerini ayrıntılı bir şekilde, hazırladığı manzum sözlüğüne aktarmıştır.

Müellif, bu eserini kaleme alma sebebini de 34 ve 36. beyitlerde şöyle dile getirmektedir: 34 ŤAbeŝ olmaya diyü bu seferüm

Òalmaò ümmýdi ile bir eŝerüm

36 Yādgārum ola her maõdūma Yazayım bir luġat-ı manëūme

Vehbî, “İran seferim boşa gitmesin diye bir eser kaleme aldım. Hem iki öğrencime yadigâr olur, hem de oğlum Lûtfullah okur ve faydalanır” sözleri ile eserini kaleme almasının bir başka sebebini daha belirtmektedir. Nihat Sami Banarlı da bu hususta şöyle demektedir: ‘’ Sünbülzâde Vehbî, bu eserini de oğlu Lutfullah için, özellikle de Sadrazam Halil Hamid Paşa’nın oğulları Arif ve Nuri Beyler okusunlar diye yazmıştır.’’ (Banarlı 1999, 782)

Bazı kaynaklarda Tuófe-i Şâhidî örnek alınarak ve taklit edilerek yazıldığı belirtilen eseri Ahmed Remzî, Tuófe-i Şâhidî’deki Farsça kelimelere çağa uygun Türkçe karşılıklar yazılarak nazmedilmiş bir nazire olduğunu belirtir. (Kartal 2003, 37)

Farsça’dan Türkçe’ye değişik vezinli manzum bir lügat olan Tuófe-i Vehbî, asıl metin olarak 58 kıt’adan mürekkep olup, 882 beyitten meydana gelmektedir.

Uzun tasavvufî manzûmeler ile didaktik ve ahlâkî şiirlerde; kâfiye seçiminde sınırsız serbestiyet imkânı olduğu için genellikle mesnevî nazım türü tercîh edilmiştir. (Gibb 1996, 66) Bu eserde de müellif, genel yapıya paralel olarak, mesnevî nazım türü ile eserini kaleme almıştır.

Eserin mukaddime olarak değerlendirilen kısmı ilk 93 beyittir. Burada mukaddime, dinî edebiyatımızın geleneklerine uygun olarak tevhîd-münâcât, na’t-salavât ve sahâbeye övgü içermektedir.

Eser, besmelenin ardından, mesnevî tarzında kaleme alınan 93 beyitlik hamdele, salvele ve sebeb-i telifle başlar. Burada şâir, önce Allah’a şükreder( tevhîd-münâca’at), daha sonra bazı peygamberleri, onların üstün yönlerini ve isimlerini hatırlatır.(Hz. Adem, Hz. Süleyman, Hz. Musa, Hz. İsa)

2 Òıldı ez-cümle o Õallāò-ı Kerým Óaàret-i Ādeme esmā taŤlým

3 Şān-ı Mūsāya idüp hem tekrým Òıldı êātına iàāfetle kelým

4 Hem Süleymānı o ŤAllām-ı Laţýf Manţıòu’ţ-ţayr ile òıldı talţýf 5 Óikmet ü òudreti ile Ýsā

Ţıfl iken oldu beşikde gūyā

En sonda sözü, (na’t) Peygamber Efendimiz Hz. Muhammed(SAV.)’e getirir: 11 ŤĀlemine sebeb-i raómetdür

İns ü cinne ne büyük niŤmetdür

12 Nāzil oldı aña Kurÿān-ı Celîl Ki ider şānına Ťālem tebcýl

Vehbî, eserin 93 beyitlik bu ilk kısmında, daha sonra, gidip gördüğü bazı yerleri isimleri ile birlikte belirterek, adeta konuya ve o bölgelere olan hakimiyetini gözler önüne serer:

24 Eyleyüp devr-i Revān u Šıfahān Çoò maòāmātını òıldum seyrān

25 Tā Nihāvend ü ŤIrāòa gitdüm Hep ušūl ile temāşā itdüm

26 ŤAzm idüp tā-be-diyār-ı Şýrāz ÕŤace Óāfıë ile oldum hem-rāz

31 Fārs iòlýmine düşmiş Şýrāz Aña mensūb o zebān-ı mümtāz

32 Išfaóānýlerüñ elfāëı Derý Pehlevýnüñ daõı Şýrāz yeri

Asıl metin olan sözlük kısmı; her birinin başında, o kıt’ada kullanılan vezinle beraber olmak üzere 58 kıt’adan meydana gelmektedir. 94. beyitten itibaren Farsça kelimelerin Türkçe anlamları verilmek sûretiyle, 789 beyit yine mesnevî nazım türü ile kaleme alınmıştır. Eserin sonunda 206 beyitten oluşan(677-882) ve ‘Istılahât-ı Acem’ (Acem ilinin sözleri, terimleri, tabirleri) olarak adlandırılan mesnevî de yer almaktadır. Bu kısımda özellikle Farsça’nın terimleri anlatılmaktadır. Burada dikkat çeken en önemli noktalardan biri; Vehbî’nin, bizzat İran’da öğrendiği kelimelerin manalarını vermesidir. Bu kelimelerin birçoğunun manası diğer sözlüklerde yer almamaktadır. Verilen bu kelimelerin bazıları tabiri caizse, Farsça’nın arkaik kelimeleridir. Bu hususta Yusuf Öz’ün verdiği bilgiler önemlidir. (Öz 1997, 220) Ayrıca eserin sonunda 5 beyitlik(878-882) telif tarihi ve ithâfın olduğu yer bulunmaktadır. Bu son bölüm, hâtime’ bölümü olmakla beraber diğer bölümler gibi mesnevî şeklindedir.

Vehbî’nin bu eseri, daha kendisi hayattayken, Ahmet Hayâtî tarafından şerh edilmiştir. Bu tarih 1213/ 1798 olarak bilinmektedir.

Vehbî konusunda çalışma yapan bilim adamlarından biri olan Seyfettin Özege’ye göre, Tuhfe-i Vehbî 1798-1909 yılları arasında 59 defa basılmıştır. (Özege 1977, 1877-78)

Eser ayrıca,1990 tarihinde Erzurum’da Numan Külekçi ve Turgut Karabey tarafından yayımlanmıştır.

Benzer Belgeler