II. BÖLÜM
4. Trabzon Rum Devleti’nin Kontrol Altına Alınması
Bizans İmparatorluğu IV. Haçlı seferiyle birlikte tehdit altına girmiş ve Haçlılar, bu seferle birlikte 1204 yılında Bizans’ın başkenti İstanbul’u zapt ederek burada kendilerine bağlı bir Latin Devleti kurmuşlardır401. Bu işgal karşısında sadece İznik havalisinde varlık göstermeyi başarabilen Bizans’ın Anadolu’daki hâkimiyeti iyice zayıflamıştır.
Haçlıların Bizans’ı yağmalaması üzerine İmparator III. Alexios’un damadı olan Theodoros Laskaris İznik civarında bir devlet kurmayı planlamaktaydı402. Ayrıca Komnenoslar hanedanından olan Alexios ve David de Karadeniz kıyılarında başkenti Trabzon olan bir devlet kurmayı düşünüyorlardı403. Gürcü Kraliçesi Thamara’nın küçük yeğeni olan Alexios, derhal Gürcistan’a giderek kraliçenin askeri yardımıyla Trabzon’a geldi ve İmparator soyuna mensup olduğu için orada 1204 yılında Komnenosların yeni
398 İbn bibi, a.g.e., C. I, s. 110; Kaya, a.g.e., s. 120.
399
Turan, Selçuklular Zamanında, s. 268;
400
Sevim-Merçil, a.g.e., s. 559.
401
Orstrogorsky, a.g.e., s. 385-386.
402
Donald M. Nicol, Bizans’ın Son Yüzyılları (1261-1453), çev. Bilge Umar, Tarih Vakfı Yurt Yayınları, İstanbul 1999, s. 11; Herrin a.g.e., s. 357-358.
403
bir hanedanını kurdu404. Onun küçük kardeşi David ise Karadeniz’in batı sahillerinde bulunan Sinop ve Ereğli şehirlerine yerleşti405. Bunun üzerine Latinler ile Bizans arasında sıkışan Laskaris Selçuklu Sultanı I. Gıyâseddîn Keyhüsrev ile bir anlaşma yapmak zorunda kaldı406. Bu hadise Laskaris’in olduğu kadar Selçukluların da aleyhine gelişen bir durumdu. Çünkü Komnenosların Karadeniz sahillerinde yayılmaya başlaması Selçukluların bu bölge üzerindeki hâkimiyetini tehdit etmekte ve Karadeniz kervan yolunu tehlikeye düşürmekteydi407. Dolayısıyla Selçuklular bu tehlike nedeniyle Laskaris ile ittifak kurmak zorundaydılar.
Bu gelişmeler meydana gelirken Sabbas isimli bir Bizanslı da Samsun’da kendisine bir yönetim kurmayı amaçlamıştır. Alexios ise Çoruh nehrinden itibaren başlayan devletinin sınırlarını batı sahillerine doğru genişletirken Sabbas’a teslim olmasını bildirmiş ve red cevabı alınca Samsun’u kuşatmıştır408. Müslüman Samsun’un tehlikeye girmesi üzerine bölgedeki Türkler Selçuklu Sultanı I. Gıyâsseddîn Keyhüsrev’e haber vererek yardım istemişlerdir. Bu haber üzerine 1206 yılında Samsun’a sefere çıkan I. Gıyâseddîn Keyhüsrev, yapılan savaşta Alexios’u hezimete uğratmıştır409. Böylece Selçuklular Karadeniz’deki tehlikeyi bertaraf ederek bölge üzerindeki otoritelerini korumuşlar ve sarsıntı halinde olan bölge ticaretini emniyet altına almayı başarmışlardır410.
I. Gıyâseddîn Keyhüsrev’in Samsun üzerine sefere çıkması Karadeniz siyaseti ve ticaretine verdiği önemi ispat etmektedir. Samsun limanını elinde tutmayı başaran Selçuklular, bu sayede Karadeniz’in kuzeyinde bulunan Suğdak, Kefe ve Kerç limanlarına gönderdikleri malların yine bu limanlar üzerinden Avrupa’ya ulaşmasını mümkün kılmışlardır411.
404
A. Hahanov, Panaret’in Trabzon Tarihi, çev Enver Uzun, Yeni Zamanlar Yayınları, Trabzon 2004, s. 62; Josaphat Barbaro, Anadolu’ya ve İran’a Seyahat, çev. Tufan Gündüz, Yeditepe Yayınları, İstanbul 2016, s. 89; Murat Keçiş, Trabzon Rum İmparatorluğu ve Türkler (1204-1404), TTK Yayınları, Ankara 2013, s. 20.
405
Turan, Selçuklular Zamanında, s. 278; Tellioğlu, Komnenosların Karadeniz Hâkimiyeti, s. 26. 1214 yılında Ereğli ve Amasra şehirleri Theodoros Laskaris’in hâkimiyeti altına girecek ve David’in bu bölgelerdeki egemenliği son bulacaktır. Bkz. Rustam Shukurov, Velikie Komniny i Vostok (1204-1461), Vizanstiiskaia Biblioteka, Saint-Petersbourg 2001, s. 82-88.
406
Ahrweiler, a.g.e., s. 306; Keçiş, a.g.e., s. 26.
407 İbnü’l-Esîr, a.g.e., C. XII, s. 201; Turan, Selçuklular Zamanında, s. 279.
408
Tellioğlu, Komnenosların Karadeniz Hâkimiyeti, s. 31; Turan, Selçuklular Zamanında, s. 279.
409 İbnü’l-Esîr, a.g.e., C. XII, s. 201; Turan, “Anatolia in the Period of the Seljuks”, s. 245.
410
Kaya, a.g.e., s. 124.
411
Tellioğlu, İlkçağdan Osmanlılara Samsun, s. 122; W. Heyd, Yakındoğu Ticaret Tarihi, çev. Enver Ziya Karal, TTK Yayınları, Ankara 2000, s 328; Andrew C. S. Peacock, “Black Sea trade and the Islamic
I. Gıyâseddîn Keyhüsrev’in ölümü üzerine 1211 yılında Selçuklu tahtına I. İzzeddîn Keykâvus geçmiştir. I. İzzeddîn Keykâvus saltanatının ilk yıllarında kardeşi Alâeddîn Keykubâd ile ihtilafa düşmüş ve akabinde onu Kayseri civarında yenilgiye uğratarak hâkimiyetini tesis etmiştir412. I. İzzeddîn Keykâvus tahta çıkınca Selçuklu Devletini bir kara gücü olmanın yanında bir deniz gücü haline getirmeyi de amaçlamıştır. Bu nedenle İznik Rum Dükü Laskaris ile bir antlaşma imzalayarak zaman zaman tehlikeye giren ticaret yollarını emniyet altına almak istemiştir. Bu güvence sonrası devletin doğal sınırlarını sahillere ulaştırmak için Sinop üzerine yürümeye karar vermiştir413. Bu suretle Karadeniz üzerindeki büyük emellerini gerçekleştirmek amacıyla 1214 yılında Trabzon Rum Devleti’nin başında bulunan Alexios’un elinden Sinop şehrini almıştır414.
Sinop mağlubiyetinden sonra Alexios’un esir düşmesiyle büyük ölçüde mukavemetleri kırılan Trabzon Rumları Selçuklu egemenliğine tabi olmak zorunda kalmışlardır415. Savaş sonrası yapılan antlaşmaya göre Selçuklulara her yıl 10.000 dinar ile birlikte gerektiği zaman takviye kuvvet gönderme karşılığında Alexios serbest bırakılmıştır416. Böylece Karadeniz’in gözetim altında tutulması ve Rusya ile olan ticari ilişkilerin gelişmesi bakımından önemli bir deniz üssü ele geçirilmiş oluyordu417. Şehrin tam karşısında bulunan Kırım ile olan ticari münasebetler de bu sayede Sinop’un kontrol altına alınmasıyla hızlı bir ivme kazanıyordu418.
Sinop’un fethedilmesi aynı zamanda Trabzon Rum Devleti’nin başında bulunan Alexios’un otoritesini de zedelemiştir. Sinop’un kaybedilmesi Trabzon Rumlarının Batı ile olan ilişkisini engellemekle birlikte Trabzon Rum Devleti’ni küçük bir toprak world down to Mongol Period”, The Black Sea Past, Present and Future British Institute at Ankara, İstanbul Technical Universty 2007, s. 66.
412
Tarîh-i Âl-i Selçuk, s. 40; Aksarâyî, a.g.e., s. 25.
413
Gregory Abû’l-Farac, a.g.e., C. II, s. 497; Salim Koca, Sultan I. İzeddin Keykâvus (1211-1220), TTK Yayınları, Ankara 1997, s. 30.
414İbn bibi, a.g.e., C. I, s. 168-173; Turan, İstanbul’un Fethinden Önce, s. 67; Koca, a.g.e, s. 30-35; A.
Yakubovski, “İbn Bibi’nin XIII. Asır Başında Anadolu Türklerinin Sudak, Polovets (Kıpçak) ve Ruslara Karşı Yaptıkları Seferin Hikâyesi (Kıpçak Sahasında Cereyan Eden Ticarî Hayattan Bazı safhalar)”, çev. İsmail Kaynak, AÜDTCF Dergisi, C. XII, Ankara 1954, s. 213.
415
Fallmerayer, a.g.e., s. 94; Yakubovski, a.g.m., s. 213.
416İbn bibi, bunlardan başka İmparatorun Sultana 5000 baş at, 2000 baş sığır, 10.000 baş koyun ve 50
yükten müteşekkil muhtelif hediyeler verileceğini ifade eder. Bkz. İbn bibi, a.g.e., C. I, s. 174; Ayrıca bkz. Sergei Pavlovich Karpov, İstoriya Trapezundskoy İmperii, Saint-Petersbourg 2007, s. 105.
417
Cahen, a.g.m., s. 135: Osman Turan, “Selçuk Türkiyesi ve Dünya Ticareti”, Selçuklu Tarihi
Araştırmaları, Haz. Altan Çetin-Bilal Koç, TTK Yayınları, Ankara 2014, s. 88; Şerafettin Turan, a.g.e., s.
61.
418
parçasına mahkûm etmiştir419. Batı bölgeleriyle irtibatı kesilen Trabzon Rum Devleti artık hapsolunduğu bu sınırlardan kurtulmak için ileride Gürcüler ile işbirliği yapma yoluna gitmek durumunda kalacaktır420. Selçuklular bu suretle Kelkit havzasında mutlak anlamda hâkimiyet kurmak için Samsun ve Sinop gibi geniş bir hinderlanda sahip olan liman şehirlerini ele geçirerek civar bölgelerde kontolü sağlama yolunda önemli bir adım atmaya muvaffak olmuşlardır.