• Sonuç bulunamadı

III. BÖLÜM

4. EKONOMĠ

4.1. Ziraat

4.1.1. Toprak Düzeni

1534 yılında Osmanlı Devleti Irak'a girdiğinde bütün toprakları mîrî (Devlet toprağı) arazi statüsüne almıĢtı. Bu toprakları idare etmek için yeni bir sistem uyguladılar. Böylece bol yağmurlu, verimli topraklarıyla tanınan ve merkezî yönetime yakın olan Musul Vilayeti ve ona yakın bölgelerde iktâ sistemini uygulandı. Bu topraklar iktâ yoluyla (Yurtluk) sancak beyleri ve sipahilere verildi.346

Kürt aĢiret reislerine de bulundukları topraklar üzerinde vergi toplama hakkı verildi. Bu da bazı askerî hizmetlere karĢılık idi. Burada babadan oğula geçer bir sistem yoluyla uygulanmaktaydı.347 Vergi toplama yolu da ömür boyu iltizam veya mâlikane yoluyla uygulanıyordu. Osmanlı Devleti 17. yüzyıldan sonra arpalık sistemini uyguladı. Böylece bu toprakların gelirleri önce Fursan (Sipahiler) sonra da âlimlerle idarecilere verildi.348 1858 Osmanlı Arazi Kanunu’ndan önce Irak'ta beĢ çeĢit arazi vardı. Bunlar; mülkiyeti fertlere ait olan araziler, vakıf arazileri, mîrî araziler (Devlete ait olan araziler), metruk araziler ve otlak arazilerdir.349

Miri arazilerde çiftçi, vergisini verdikten sonra ziraat hakkını kazanırdı. Bu para arazinin kirası olarak sayılırdı. Çiftçi, bu toprakları ne satabilir ne rehin edebilir ne de vakfedebilirdi. Erbil bölgesinde, ağalar vergileri toplardı ve Osmanlı Devleti buna müdahale etmezdi.350

346

Yurtluk bir yerin gelirinin birine tevcihi yerinde kullanılan bir tabirdir. Kendisine bu Ģekilde bir arazi geliri tevcih edilen kiĢi, resmen o yerin sahibi değildir. Araziyi satamaz, bağıĢlayamaz, vakfedemezdi. Yalnız, o yerin Ģer’i ve örfi vergisi kendisine ait olurdu. Tımardan farkı; mutlaka bir hizmet karĢılığı verilmesinin Ģart olmaması idi. Bu sistem, Ġmparatorluğun ġark hudutlarında yerli beylere, bulundukları yerler o adla tevcih olunmak suretiyle tatbik olunmuĢtur. Bkz. Mehmet Zeki Pakalın, Tarih Deyimleri ve Terimleri Sözlüğü, Ġstanbul, 1972, s. 639.

347

Ġmad Ahmet el-Cevahiri, Müşkilet el-Arazi fi'l Irak, Dar el-Hurriye Basımevi, Bağdat, 1978, s. 16.

348

Fazıl Mehdi Beyat, ed-Devle el-Osmaniyye fi'l-lMecal el-Arabi, El-Veahde El-Arabiye AraĢtırma Merkezi, Beyrut, 2007, s. 107.

349

Ġbrahim Halil el-Allaf, Tarih el-Vatan el-Arabi, s. 90.

350

91 4.1.2. 1858 Arazi ve Tapu Kanunu'nun Erbil'e Etkisi

Osmanlı Devleti, M 1858 yılında Arazi Kanunu ve M 1859 Tapu Kanunu'nu yürürlüğe koydu. Bu kanunların amacı; arazilerin kullanımında bir sistem ve bir düzen olmasını sağlamaktı. Mithat PaĢa, M 1869 yılında Irak'a vali olduğunda, Tapu Kanunu’nu uyguladı ve zirai arazilerin mülk edinilmesine olanak sağladı. Böylece aĢiret reisleri ve ağalar çok büyük topraklara sahip oldular. Çiftçiler, arazilerin düĢük fiyatlarına rağmen paraları olmadığı için devletten toprak alamadılar. KıĢın ziraat yapılan arazilerin fiyatı 50 kuruĢ, yazın ziraat yapılan araziler 20 kuruĢ ve boĢ olan ama canlanma imkânı bulunan arazilerin fiyatı da 7 kuruĢ idi.351

Mithat PaĢa’nın ve Abdülhamit döneminde Irak’ın kuzeyine tayin olan valilerin politikaları; merkeziyetçi yönetimi uygulamak ve aĢiret reislerini zayıflatmak ve onları devlete bağlı hale getirmekti. Bu da bölgeyi çok etkiledi.352

Arnest Dawsen, Osmanlı yönetimindeki, Irak'ın “Zirai topraklarını taradığını, Musul Vilayeti de dâhil olmak üzere ziraî toprakların üçte birinin tapuya kaydedildiğini” belirtmiĢtir.353

Mithat PaĢa arazi kanunları uygularken Irak'ın kuzeyinde bulunan Rifi'de (TaĢra bölgesi) büyük problemlerle karĢı karĢıya kaldı. Yeni kanun gereği ziraî toprakların büyük bir kısmı devlete ait olması gerekiyordu. Fakat bu kanundan sonra araziler, Kürtlerin Ģeyh ve ağalarının, Türkmenler'in de zenginlerinin eline geçti.

Bu siyaset, Erbil'de, ağa ve aĢiret reisleri tarafından sürdürülen, arazileri gasp etmek amacını gütmekteydi. Bazen güçlü aĢiretler, komĢusu olan zayıf aĢiretlerin arazilerini kendilerine katmaktaydılar. Buna bir örnek; bir Ġngiliz sorumlusunun ifade ettiğine göre Erbil'in Dizeyi AĢireti'nin reisinin bu uygulamayla M 1918 yılında 52.350 dönümden fazla toprağının olmasıdır.354

Bu siyasetin sonucunda Ģeyhler, arazi malikleri haline geldiler. Artık aĢiret içindeki iliĢkiler fertler arasında eĢitlik üzerine dayanmıyor, mal varlığı esasına göre Ģekilleniyordu. Bu zenginlik çiftçileri sömürmeye dayanıyordu. AĢiret reisleri ve Ģehir zenginleri daha fazla araziye sahip olmak için birbirlerine yardım ettiler.

Tapu siyaseti sonucu; Erbil’in Türkmen ileri gelenleri ve Kürtlerin ağaları ve aĢiret baĢkanları arazilerin büyük bir kısmına sahip oldu. Arazi kanunu gereği, köylerin bir kiĢi adına kayıt edilmemesi gerekiyordu. Fakat devlet, köyleri ağa ve muhtarlar adına kaydediyordu ve bunun yapılma nedeni de bu bölgelerde huzurun sağlanması idi. Böylece çiftçiler yalnız bir kiracı

351

Halil Ali Murad, Hiyazet el-Arzi ez-Ziraiye, s. 36.

352

Selcuk Duman, Meşrutiyet‟ten İngiliz Mandaterliğine Irak (1908-1922), Berikan Yay., Ankara 2000, ss. 24-25.

353

Ġmad Ahmet el-Cevahiri, Müşkilet el-Arazi, s. 258.

354

Hınna Batatu, el-Irak et-Tabakat el-Ġçtimaiyye ve'l-Harakat es-Sevriyye el-Hadise min Ahd ed-Devle el- Osmaniyye Ġla Kıyam el-Cumhuriyye, Musseset el-Ebhas el-Arabiyye Yayınevi, Beyrut 1998, s. 98.

92

haline düĢtüler. AĢiretler içinde bağlar gittikçe zayıflamaya baĢladı.355

Bu durum, Irak’ta büyük problemlere yol açtı. Zira zenginlere kalan bu araziler çiftçiler tarafından ihmal edildi ve bu araziler büyük zarara uğradı.356

Böylece Osmanlı yönetimi tapu siyasetinin Irak’ta fiili bir Ģekilde uygulanamayacağını anladı ve toprak dağıtımını iki fermanla durdurdu.357

Bölgedeki tapu dağıtımı süreci, Mithat PaĢa'nın valiliği dönemiyle sınırlı kalmıĢtır (M 1869-1872). Daha sonra Musul Valisi Vecihi PaĢa zamanında, Tanzimat Dönemi'nde Musul Eyaleti'nde ilan edilen, tımar sistemi kaldırılmıĢtır. Bölge topraklarına, sahiplerinin ellerinde bulunan buyruklara dayanarak, devletin tayin ettiği memurlar vasıtası ile tapu verilmesi kararlaĢtırılmıĢtır.

Dersaadet tarafından verilmesi kararlaĢtırılan tapu senetlerinin, bölgenin uzaklığı sebebiyle, M 1870 senesinin ġubat ayından itibaren verilecek olan senetlerin birer nüshasının Defterhane'ye gönderilmesi kaydıyla, Bağdat Valiliği tarafından verilmesi kabul edilmiĢtir. Ancak Kerkük Sancağı üzerinde, eskiden beri Musul ve Bağdat valileri arasında zaman zaman yaĢanan nüfuz mücadelesi ve kendi vilayetleri sınırlarına dâhil etme arzusu tapulaĢtırma sürecinde de kendini göstermiĢtir. Bağdat Valiliği'nin, tapu dağıtımında uygulamıĢ olduğu kuralları, Kerkük topraklarında da uygulama isteğine Musul Valiliği itiraz etmiĢtir.

Benzer Belgeler