• Sonuç bulunamadı

Bilgi toplumu ile oluşan yeni paradigmalar, eğitimi çağa uygun hale getirme zorunluluğu getirmiştir. “Japonya’da sürekli olarak eğitim sistemi eğitimin tüm katılımcıları ile birlikte tartışılmakta ve reform çalışmaları yapılmaktadır” (Şık ve Koç,

2011: 58-59). Yeni eğitim sistemi ile ilgili İngiltere Başbakanı Blair’in bir konuşması dikkat çekicidir: “İngiltere’nin 18.yüzyılda serveti toprak idi. 19. ve 20. yüzyılda toprağın yerini, fabrikalar ve sermaye aldı. 21. yüzyılda ise servetimiz insan olacaktır. İnsan potansiyelini özgürleştirmeli, yeteneklere vurulmuş zincirleri koparmalıyız” (Arslan ve Eraslan, 20003:6). İnsana verilen değerin artması, 21. Yüzyılda karşımıza çıkmaktadır. Bu bağlamda bireyin ilgi, istek ve ihtiyaçları karşılanarak, bireyi çağın gerektirdiği bilgi ve becerilerle donatıp bireyin kendini gerçekleştirmesine yönelik eğitim ortamları düzenlenmelidir. Bu doğrultuda hazırlanan eğitim ortamları çağın ihtiyacı olan yeni bilgilerin üretilmesine olanak sağlayabilir. Çünkü 21. Asır değişim asrıdır. Bu asırda daha önce karşılaşılmayan birçok kavram karşımıza çıkmaktadır.

Toplumsal değişimler, birçok alanda yenilikleri de beraberinde getirmektedir. Bu değişim süreci devam ederken en çok etkilenen alanlardan biri kuşkusuz eğitim alanıdır. Değişimin etkili olabilmesi ve daha çok alana yayılabilmesi için değişim sürecinde olan toplumun eğitim sistemini bu sürece dâhil etmek gereklidir (Bozaslan, 2011: 34). Nitekim bilgi toplumunda eğitim de bilgi toplumunu oluşturan etkenler üzerinde şekillenecektir. Bilgi toplumunun oluşumunda ana etkenlerden biri, bilişim teknolojilerindeki gelişmelerdir. Dolayısıyla bilgi toplumunda eğitim sistemi, bilişim teknolojileri becerilerini bireylere kazandırarak bireyin çok yönlü gelişmesini sağlamaktadır. “Bilgi toplumunda eğitim sistemi, değişime ayak uydurabilen, var olan teknolojiyi ve geleceğin teknolojilerini üreten, çağının ihtiyaçlarını karşılayabilecek düzeyde donatılmış yenilikleri takip edebilen ve uyumsayan nitelikli bireyler hedeflemektedir” (Bozaslan, 2011: 34).

Bilgi toplumu ekonomisi bilgiyi yaratmada, işlemede, saklamada ve yönetmede bilişim teknolojilerini kullanmaktadır. Dolayısıyla bilgi toplumunda kullanılacak teknoloji, bilişim teknolojilerinin ürünleri olmaktadır. Bu süreçte bu teknoloji yeterlilikleri, bilgi toplumu insanına verilmesi gerekmektedir.

İnsanoğlu; fiziksel, bilişsel ve duyuşsal alanlara sahiptir. Bu üç alana yönelik eğitim, bütüncül yapıda tasarlandığı takdirde başarıya ulaşacaktır. Bilgi toplumunun eğitim sistemi de insanların bu üç alanını bütüncül bir yapıda eğiterek bireyin gelişmesine ve topluma katkıda bulunmasını amaçlamaktadır. “Bilgi toplumu anlayışına

göre eğitim, bireyin bedensel, duygusal ve düşünsel yeteneklerinin kendisi ve yaşadığı toplum için en uygun biçimde geliştirilmesi oluşumudur” (Balay, 2004: 11).

Bilgi ihtiyacını gidermek için, o ihtiyaca uygun ortam hazırlamak ve o konuya yönelik bütün kaynakları araştırabilmek için gerekli ağ ortamının hazırlanması gerekmektedir. Fakat bu ortamları ya da ağları hazırlamadan önce bireyin duyuşsal alanda hazırlanması gerekmektedir. Yani birey bilgiye ihtiyaç olduğunu, hissetmeli, düşünmeli ve daha sonra bu sorunun çözümü için sorunu hissetmeli, tanımlamalı, belirlemeli ve buna uygun değerlendirme, düzenleme ve etkin bir biçimde yaratma, kullanma ve iletme yeteneklerini ortaya çıkarmalıdır. Bu çerçevede bilgi toplumunda insan, bilgi okuryazarlığı becerileri ile donatılmalıdır. Bu yüzden bilgi toplumunda eğitimin amacı; Merter’e göre bilginin üreticilerini ve tüketicilerini bilgisayar dillerini bilen, ürettikleri veya kullandıkları bilgileri bilgisayar dillerine tercüme eden, üretilen bilginin depolanmasının bilen, bilgi bankalarından bilgi çekebilen, bilgiyi bilgi bankaları aracılığıyla bilgi pazarına sürebilecek bireyler yetiştirmek olmalıdır (Merter, 2005: 131). Bilgi toplumu eğitiminin niteliklerini ve amaçlarını anlayabilmek için bilgi toplumu üretim paradigmasını anlamak gereklidir. Bilgi toplumu üretim paradigmasının sanayi toplumu üretim paradigmasından (Fordist paradigma) farkları aşağıda Tablo 9’da verilmiştir.

Tablo 9. Sanayi Toplumu ve Bilgi Toplumu Paradigmaları (Oğuz, 2010: 23)

Tablo 9’dan anlaşılacağı üzere bilgi toplumunda bilgi üzerine yapılanmanın yoğun olması, bilgisayar destekli tasarım ve iletişim anlayışlarına yol açmıştır. Sanayi toplumundaki üretim anlayışlarını ilgi toplumunda vizyonel bir bakış açısıyla bütünleşik bir yapıya dönüşmüştür.

Sanayi toplumu üretim paradigması; sanayi toplumu eğitim sistemini de şekillendirmiştir. Aynı şekilde bilgi toplumu üretim paradigması bilgi toplumu eğitim sistemini oluşturmuştur. Tablo 10’da sanayi toplumu ve bilgi toplumu eğitim modeli karşılaştırılmıştır.

Tablo 10. Sanayi Toplumu ve Bilgi Toplumu Eğitim Modelleri (Oğuz, 2010: 24)

Tablo 10’dan anlaşıldığı gibi bilgi toplumu eğitim modelinde; kişisel araştırma, çıraklık, ekiple öğrenme, rehber olan öğretmen, hızla değişen içerik ve çeşitlilik gibi kavramlar bulunmaktadır. “Bilgi toplumunda bireyi merkeze alan, öğreneni önemseyen, insani ve evrensel değerleri gözeten, küresel dünyanın gerektirdiği bilgi, beceri ve davranışları kazandıran bir eğitim önem kazanmaktadır” (Kültekin, 2006: 61). Bu çerçevede postmodern toplumlarda eğitimin görevi, bireylere araştırma yöntemlerini ve kazanılmış öğrenmeleri aktarmaktır (Merter, 2005: 130).

İnsanoğlunun ihtiyaç ve yetenekleri farklılık teşkil etmektedir. Her bireyin öğrenmek istediği bilgi ve bilgileri öğrenme yolunda değişkenlik meydana gelebilir. “Bu nedenle eğitim bireyselleşmek zorundadır. Çünkü hiç kimse ihtiyaç duymadığı ve duymayacağı bilgiyi öğrenmeye zorlanamaz. Bu bağlamda bilgi toplumunda eğitim daha bireyselleşecek ve yaşam boyu eğitim yetişkinlerin hayatında önemli bir yer tutacaktır” (Terzi, 2003: 8).

Sanayi toplumunda geleneksel eğitim anlayışı hâkimdir. Geleneksel eğitim anlayışında öğretmen aktif, öğrenci pasiftir. Öğretmen bilgiyi kanallarla gönderen, öğrenci ise bilgiyi alan konumundadır. Ayrıca teknolojik araçlar, bilginin ezberlenmesine yönelik kullanılmaktadır. Bilgi toplumunda ise öğrencinin merkezde olduğu bir eğitim öğretim süreci söz konusudur. Karaman’a göre, öğretmen merkezli eğitimde, sınıf ortamında öğretmen aktiftir. Öğrenci merkezli eğitim sisteminde ise etkileşimin öne çıktığı bir sınıf ortamı mevcuttur. Öğretmen iş birliği yapan ve öğrenen

durumundadır; sorgulama ve icat etme anlayışı gelişmiştir. Teknoloji kullanımı iletişim, erişim ve işbirliğine yöneliktir”(Karaman, 2010:135).

Bilgi toplumunda toplumun sosyo-kültürel özellikleri eğitim aracılığıyla yeni yetişen nesile aktarılmaktadır. Bilgi toplumunda eğitimin işlevleri; bireyin akılcı düşünmesini sağlamak, yenilikler üretmek, eğitimi ülke geneline yaymak, eğitimi yerelleştirme ve demokratikleştirmektir. Turhan, bilgi toplumunun eğitim şu şekilde özetlemiştir (Turhan,2005: 232-237):

 Toplumun kültürel mirasının yeni kuşaklara aktarılmasını sağlamak,

 Bireylere akılcı bir düşünce alışkanlığı kazandırmak, akılcı düşünüşün yollarını öğreterek, doğal ve toplumsal çevreyi bilimsel ilkeler doğrultusunda değerlendirmelerini olanaklı kılmak,

 Çağdaş toplumda en üstün otorite olan bilimin gelişmesine katkıda bulunmak,  Eğitimin yaygınlaştırılması ve demokratikleştirilmesidir.

Sanayi toplumu eğitim sistemindeki kitlesel eğitim, bilgi toplumu eğitim sisteminde bireyselleştirilmiş eğitime dönüşmüştür. Bilgi toplumunda bireylerin öğrenme hızına, düzeyine, hazırbulunuşluğuna ve yeteneklerine göre eğitim söz konusudur. Bireyin bu tarzda bütüncül olarak eğitilmesi, bireyi merkeze alan bir eğitim sistemini dolayısıyla insanı düşünen, insana önem veren bir eğitim sisteminin bilgi toplumunda görülmesi, bireyin mesleki alanda da uzmanlaşmasını sağlamaktadır. “Bilgi toplumunda eğitim; bireyselleştirilmiş öğretim, insancıllaştırılmış öğrenme ve meslek eğitimidir” (Terzi, 2002: 58).

Bilgi toplumunda eğitim; bilgi üretimini, bilişim teknolojilerini kullanımını, yaşamboyu öğrenmeyi sağlayacak becerileri içermektedir. Kurulgan’a göre bilgi toplumunda bilgi temel üretim faktörü ve bilgi sektöründe görev alanlar diğer sektörlerde çalışanlara göre çoğunluk oluşturmuştur ayrıcabilgi toplumu, bilgi ve teknoloji tabanlı toplumsal ve ekonomik bir aşamadır (Kurulgan, 2006: 186).

Sanayi toplumu eğitiminde mutlak doğrular vardır ve bu doğrular mutlaka öğrencilere kavratılmalıdır. Bilgi toplumunda ise mutlak doğruların yerini değişebilir doğrular almıştır. Yani kesinlik yoktur, doğrular değişebilir, doğruların daha kullanışlısı

daha faydalısı bulunabilir. Bilgi toplumu eğitim anlayışında ansiklopedik bilgilerin öğrencilere ezberletilmesi yoktur. Bunun yerine öğrencinin bilgi üretebileceği becerileri kazandırma söz konusudur. Yılmaz’a ve diğerlerine göre bilgi toplumunda bilimsel doğru ve yargılar mutlak değildir ve bunlara ilişkin bilgi geçicidir. Yeni paradigma öğrencinin bilgiyle yüklenmesini değil, bilgi üretme kapasitesinin artırılmasını sağlamalıdır. Bu ise yapısalcı yaklaşım ile öğrencinin aldığı bilgiyi yorumlaması ve anlamlandırmasını ifade etmektedir (Yılmaz ve Diğerleri, 2011: 3).

Bilgi toplumu eğitim paradigması ile sanayi toplumunun eğitim paradigması Tablo 11’de karşılaştırmalı olarak verilmiştir.

Tablo 11. Sanayi Toplumu Eğitim Paradigması ile Bilgi Toplumu Eğitim Paradigması (Yılmaz ve Diğerleri, 2011: 3).

Tablo 11’den anlaşılacağı üzere bilgi toplumunda eğitim; yaşam boyu devam eden, her yerde ve online yapılabilen, küresel, kamu ve özel sektör tarafından gerçekleştirilen bir süreçtir. Bilgi toplumunda eğitim sistemi, bireyin yanı sıra topluma yöneliktir. Toplumun her türlü ihtiyaçları, eğitim sistemi ile bilgi toplumunda karşılanır. Ayrıca bilgi toplumunda eğitim sistemi; hayatboyu devam eder ve geleneksel okullardan farklı

eğitim kurumlarına sahiptir. Drucker’a göre “bilgi toplumunda eğitim; sosyal amaçları taşıyan, sürekli olan, okullarla sınırlı olmayan açık bir sistemdir” (Drucker, 2000: 248).

Bilgi toplumunda eğitim sadece örgün eğitimle sınırlı değildir. Örgün eğitim sonrasında da bireylere yönelik eğitim de verilmektedir. Böylece yetişkinlerin yaşamboyu öğrenme imkânları doğmaktadır. “Bilgi toplumunda yetişkin eğitimi önemlidir” (Çötok, 2006: 34).

Bilgi toplumu eğitiminde; bireylere üst düzey düşünme becerileri kazandırılarak, onları bilgi toplumunun ihtiyaçlarını karşılayabilecek nitelikte yetiştirmek söz konusudur. “Bilgi toplumu eğitiminde öğrencilere; düşünme, tartışma ve araştırma ortamı hazırlanarak, özgür düşünen, tartışabilen, araştırabilen, öğrenmeyi öğrenen ve bireysel öğrenmenin yanı sıra grupla öğrenme becerileri kazandırılmaktadır” (Numanoğlu, 1999: 336).

Bilgi toplumu eğitimi; öğrencinin gelişim özelliklerini dikkate alarak öğrenciyi etkileşime sokarak aktif hale getiren, bilgi okuryazarlığını zihninde anlamlandıran bir yapıdadır. “Bilgi toplumunda eğitim; öğretmenden daha ziyade merkezli bakış açısı, etkileşimli ve yapılandırmacı bir yaklaşımı içermektedir” (Guttman, 2003: 39).

Bilgi toplumu eğitiminde öğretmenlerin bilgi toplumu ihtiyaçlarını giderecek şekilde eğitilmesi, eğitim öğretim sürecinde gerekli materyallerin temin edilmesi, programların içine bilişim teknolojileri ve veri okuyabilme becerilerinin dahil edilmesi, eğitim kurumlarının esnek ve online eğitim yapabilecek şekilde donatılması gerekmektedir. “Bilgi toplumu eğitiminde; sayısal okur yazarlık, malzemeler ve kaynaklar-içeriğin sağlanabilirliği, uygulama yapan öğretmenlerin eğitilmesi, program içine BİT (Bilgi ve İletişim Teknolojileri)’nin entegrasyonu, esnek kurumlar ve sanal hareketlilik, uzaktan öğrenime kaydolma ve kapasitesi gereklidir” (Danish Technological Institute, 2003: 14).

Sanayi toplumu mekanik paradigma ile oluşmuştur. Mekanik paradigmada mutlak doğrular, nesnellik söz konusudur. Bilgi toplumu ise kuantum paradigması ile meydana gelmiştir. Bilgi toplumu eğitim anlayışında kesinlik yoktur, her şey neden- sonuç çerçevesinde birlikte hareket eder. Fırat’a göre, Newton fiziğine ait mekanik

düşüncenin noktasal, tek yönlü ve kesin neden-sonuç ilişkisine dayalı bilimsel açıklamaları yerini postmodern eğitim paradigmasına kaynaklık eden Kuantum Fiziğiyle çoklu, karşılıklı, kesin olmayan, olasılıklara dayalı ve kendi arasında ağ oluşturan etkileşim sistemlerine bırakmıştır (Fırat, 2010: 505).

Tablo 12’de bilgi toplumuna geçişte eğitimden beklenen değişimler gösterilmiştir.

Tablo 12. Endüstriyel Toplumdan Bilgi Toplumuna Geçişte Eğitimde Beklenen Değişimler (Pelgrum, 2001: 166)

Tablo 12’den anlaşılacağı üzere, sanayi toplumundaki eğitim modeli ile bilgi toplumundaki eğitim modeli arasında fark vardır. Bilgi toplumu eğitiminde postmodern eğitim hâkimdir. Bu eğitim modelinde; bilgiyi yapılandırma, öznel bilgiler, aktif

öğrenci, rehber öğretmen, işbirlikli öğrenme vardır. “Bilimsel düşünce sistemindeki bu paradigma değişimiyle birlikte postmodern eğitim anlayışını destekleyen bilişsel yaklaşım, oluşturmacı yaklaşım ve ağ modelleri gibi yeni öğrenme yaklaşımları ön plana çıkmıştır” (Fırat, 2010: 505).

Postmodern eğitimde öğrenmenin oluşumu; bireyin kendini merkeze almasıyla, bilgi, beceri ve tutumlarını kendi algıları çerçevesinde yapılandırmasıyla oluşur. Deneme yanılma, uygulama, araştırma keşfetme gibi becerilerle birey bilgileri keşfeder ve o keşfettiği bilgileri uygular. Aydın’a göre; Postmodern modelde, çocuk her şeyden önce bir öznedir. Bu açıdan öğrenme, çocuğun sahip olduğu bilgi yapılarına bağlı olarak deneyimlerinin öznel bir resmini oluşturması ve hem kendi hem de başkalarının deneyimleri arasında karşılaştırmalar ve seçim yapması, onları yorumlaması ve yorumunu geri bildirmesidir (Aydın, 2006: 62).

Postmodern toplumlarda beceri ve profiller, 21. asır öncesinden daha farklıdır. Ezberleme, bilgiyi aktarma, anlatılanı söyleme gibi geleneksel beceriler yerine bilgi üretme, bilgi sektörüne yönelik, iletişim, demokratik, problem çözme gibi beceriler söz konusudur. Kılıç ve Bayram’a göre; Postmodern toplumlarda eleştirel düşünme, yaratıcı düşünme çok kültürlülük, problem çözme, bilgi ve iletişim becerileri, lokal olduğu kadar evrensel değerlerle donanmış, farklı durumlara adapte olabilen, esnek niteliklerde, iletişim, işbirliği, araştırma, yaşama ve üretim yeterliliği olan bireyler önceliklidir (Kılıç ve Bayram, 2014: 374).

Postmodern eğitim; eleştiren, objektif davranan, yaşam biçimini insanların keşifleri doğrultusunda şekillendiren, karşılıklı tartışmalar çerçevesinde doğruyu sorgulayan bir yapı ile bireyi donatır. Kurt’a göre; postmodern eğitim; kendi taraflılığını yadsıyan anlatıları reddi ve kültürü sosyal ve tarihi bir yapıdan çok bir insan ürünü (artifact) olarak algılayan bütün çözümlemelere karşı muhalefeti, öğrenmenin ve öğretmenin kurtuluşçu olanaklarını radikalleştiren eğitim bilimsel temeller sağlar (Kurt, 2006: 90).

Postmodern eğitimde, bilgiler ve beceriler bireyin bilişsel yapısında şekillenir. Bilgi önce zihine belirli öğrenme ve öğretme yolları ile gönderilir. Daha sonra beyinde

içsel süreçlerle bilgi şekillenir ve yapılandırılır. Kızılkaya’ya göre; öğrenmenin geleneksel olarak rasyonelliğin normatif görüşüne bağlı, bilişsel ve zihinsel gelişimin bir türü olan 'içsellik' kavramı ile şekillendiğini savunmaktadır. Postmodern pedagojide bilgi, öğrenme ve bilişsel içselliğin asimilasyonunun sorgulandığı bilişsel değişimlerdir (Kızılkaya, 2014: 53).

Sanayi toplumunda kitle eğitimle bilgiler öğrencilere aktarılırken postmodern eğitimle öğrencilerin bu bilgilere kendilerinin ulaşması ve bilgileri kendilerinin keşfetmesine yönelik bir eğitim ortamı söz konusudur. “Postmodern eğitim anlayışında, okullar, ağırlıklı olarak bilgi kazandırma olan klasik işlevlerinin yerine; araştırma yapabilme, etkili öğrenme ve verimli çalışabilme gibi tekniklerin kazandırılmasını sağlamaktadır” (Şentürk, 2008: 496).

Postmodern eğitim (Aslanargun, 2007: 202):

 Tüm bilgilerin ulaşılabilir olduğu anlayışını vurgular.  Bilginin bağımsız olduğu düşüncesini benimser.

 Bireysel farklılıkların bir göstergesi olarak öznel gerçeklik anlayışıyla hareket eder, buna bağlı olarak nesnel ve objektif eğitim anlayışını eleştirir.

 Öğrenmenin, bilişsel ve duyuşsal yönünü ön plana çıkarır.

Sanayi toplumu eğitim modelinde nesnelci bir yaklaşım söz konusudur. Nesnelci yaklaşım kesin ve mutlak doğruların olduğunu ve bu doğruların öğrencilere öğretmenler tarafından öğretilmesi gerektiğini ileri süren davranışsal bir yaklaşımdır Davranışsal yaklaşımda öğrenme öğrenci ile öğretilecek içerik arasında etkileşim kurmakla gerçekleşir. Bu etkileşimi öğretim süreci esnasında öğretmen kuracaktır. Bu sebeple, sanayi toplumu eğitim modelinde öğrenci pasif alıcı, öğretmen ise aktif bilgi aktarıcısıdır. Bu eğitim modelinde bilgi aktarımı, aktarılan bilgilerin ezberlenerek bellekte saklanması, sıkı çalışma ve konu öğretimi hâkimdir. Bilgi toplumu eğitim modelinde ise, yapısalcı yaklaşım vardır. Bu yaklaşımda ise bilgiyi keşfetme yolları, öğrenciye rehberlik edilerek öğrenciye kazandırılmaktadır. “Modern eğitim paradigmasını temsil eden nesnelci görüş yaygın olarak geleneksel öğrenme kuramlarını ve öğretim uygulamalarını temsil etmektedir. Postmodern eğitim paradigmasını temsil eden görüş ise yapılandırmacı yaklaşımdır” (Fırat, 2010: 505).

Balcı’ya göre, öğretme ve öğrenme alanındaki kuramlar incelendiğinde, nesnelci (objektivist) ve yapılandırıcı (constructivist) olarak sınıflanabileceği görülmektedir. Bu iki ayrı görüşün algılama, bilme, anlama ve öğrenmeye ilişkin açıklamaları oldukça farklılaşmaktadır (Balcı, 2007: 3).

Davranışçılık ekolüne göre, davranışın öncesi ve sonrasında çevrede oluşturulan faktörler davranış üzerinde önemli bir rol oynamaktadır. Bu görüşe göre öğrenme; belirli bir durumda davranışlarımızda oluşabilecek değişimdir (Özden, ve Şimşek, 1998: 5-6).

Bilişim teknolojilerinin hızla gelişimi toplumsal hayatın dinamiklerini değişime zorlamıştır. Dünya genelinde üretilen bilgilerin dünyaya somut olarak pazarlanması küresel ekonomiyi ve ülkelerin ekonomisini farklı bir tarzda etkileyerek yeni bir eğitim modeline geçişi zorlamıştır. Bu eğitim modelinde temel dinamik, insanı yeniçağın gerektirdiği bilişsel, duyuşsal ve psikomotor becerilerle donatmaktır. Bu becerilerin de ana noktası bilgi sektörüne dayalıdır. Akpınar ve Aysın’a göre, sanayi toplumundan bilgi toplumuna geçişte, daha önceleri ağırlıklı olarak Pozitivist Felsefe ve Davranışçı eğitim yaklaşımına dayalı eğitim sisteminin yapı ve işleyişinde Postmodern Felsefe ve Yapılandırmacı yaklaşım egemen olmaya başlamıştır (Akpınar ve Aysın, 2010: 73).

Modern eğitimde öğretmenin aktardığı bilgiyi bilgiyi ezberleme ve sınavlarda yazma vardır. Bilgilerin hepsi kitaptadır öğrenci de bunu öğrenmek zorundadır. Kitlesel bir eğitim söz konusudur. Karaman, Üstün ve Yıldırım’a göre, nesnelcilikte, eğitimciler için amaç, bu bilgiyi aktarmak, yaymak ve öğrenciler için de amaç bu bilgiyi almaktır. Davranışçı yaklaşımda, dersler öğretmenlerin anlatımları ile yürütülür ve kitaplara dayanır, öğretmenler bilgi kaynağıdır. (Karaman, Üstün ve Yıldırım, 2010: 5).

Bilgi toplumu eğitiminde bireyin öğrendiği bilgiyi yaşamında kullanması söz konusudur. Bilgiler yaşamda kullanılabilir olması gerekir. Bireyin toplum hayatında ve kendi öz yaşamında karşılaştığı sorunları, okulda öğrenilen bilgi ve becerilerle çözmesi söz konusudur. Erdem ve Demirel göre; öğrenme ezberlemeye değil öğrenenin bilgiyi transfer etmesine, bilgiyi yeniden yorumlanmasına ve yeni bilgiyi oluşturmasına

dayanmaktadır. Öğrenen, öğrenilmiş bir bilgi ile yeni öğrenilen bilgiyi uyumlu hale getirerek yapılandırdığı bilgiyi, yaşam problemlerini çözmede uygulamaya koymaktadır (Erdem ve Demirel, 2002: 82).

Bilgi toplumu eğitiminde bilişim teknolojileri etkin biçimde kullanılmaktadır. Eğitim teknolojileri sınıf ortamında, öğrenmeyi kalıcı hale getirmektedir. Ayrıca İnternetin keşfi ile geleneksel kitapların ve kütüphanelerin yerini, e-dokümanlar, e- kütüphaneler ve e-kitaplar almıştır. “Uzaktan eğitim, e-eğitim, e-okul gibi yeni eğitim modelleri yanında bilgisayar, internet, e-kütüphane, e-dergi, akıllı tahta, akıllı sınıf, multimedya araçları gibi yeni eğitim teknolojilerinin yaygınlaşması, öğrenme ve öğretme stratejilerine yeni bir boyut kazandırmıştır” (Karaman, 2010: 133).

Hiçbir teknoloji, kötü bir eğitim sisteminin üstesinden gelemeyebilir. Bilişim teknolojileri; eğitim sistemine entegre edilmedikçe sadece ülkeye maliyet olacaktır. Bu yüzden bilişim teknolojileri becerileri; bilgi toplumunda ilköğretimden yaşamın sonuna kadar sürekli kullanılmalıdır (Guttman, 2003: 64-67).

Bilgi toplumu eğitiminde bireyin kendi başına öğrenmesi vardır. Bireyin kendi kendine öğrenebilmesi için bireyin bilişsel, duyuşsal ve psikomotor alanlarını öğrenmeye yönlendirmesi gerekmektedir. “Bilgi toplumunda otonom öğrenme söz konusudur. Otonom öğrenmeyi meydana getiren belli başlı dört etken vardır: öğrenme isteği, öğrencinin becerikliliği, öğrenci girişkenliği ve öğrencinin kararlılığıdır”(Tok, 2010: 55).

Tablo 13’de bilgi toplumu ve sanayi toplumu eğitim sistemlerinin anahtar noktaları verilmiştir.

Tablo 13. Endüstriyel Toplum ve Bilgi Toplumunda Eğitim Bakımından Anahtar Farklılıklar (DIT, 2003: 17).

Tablo 13’den anlaşılacağı gibi sanayi toplumundan bilgi toplumuna geçiş süreci beraberinde eğitimde birçok değişimleri de beraberinde getirmiştir. Öğrencilere bilgi aktarımı yerine bilgiyi keşfetme, bilgiyi inşa etme, sürekli değişen esnek becerileri kazanma, bilgileri analiz etme ve değerlendirme, çok yönlü düşünme, rehber öğretmen, sorumlu öğrenci, süreç öğrenme ve süreç değerlendirme, öğrenci-öğretmen işbirliği gibi kavramlar sanayi toplumu eğitiminden bilgi toplumu geçiş sürecinde ortaya çıkmıştır.

Bilgi toplumu eğitim modelinin temelini oluşturan postmodern eğitim modelinde insan kendi bilgisini kendisi öznel olarak yapılandırır. Bunun için öğretmen merkezli bir eğitim anlayışı yerine öğrencilerin birbirleriyle etkileşimine dayalı eğitim anlayışını benimsemek gerekir. Bu anlayışa göre öğretmen öğrencilerin merakını çekecek, onları güdüleyecek yeni yollar bulmalı ve öğrencileri birbiriyle etkileşimini sağlayacak öğretim ortamlarını hazırlamalıdır. Başarılı bir eğitim süreci, öğretmenin öğrencilerin dikkatlerini canlı tutmasına, onların bireysel yaratımları olan öznel gerçekliklerini deneyimlerini anlamasına ve bu öznel gerçekliklere deneyimlere saygı duymasına bağlıdır (Aydın, 2006: 64).

1.5.1. Bilgi Toplumunda Okul

Bilgi toplumunda okul; oluşturmacı yaklaşımla öğrenciye bilgiyi yapılandıracaktır. Bu yapılandırılmış bilgiyi nasıl kullanacağını da öğrenciye okul öğretecektir. Ayrıca bilgi; bilgi toplumunda sürekli yenileneceğinden bilgiye ulaşma yollarını bilgi toplumu eğitim kurumları kazandıracaktır. Terzi’ye göre bilgi toplumunda okul; öğrenciye bilgiyi yapılandırmayı ve bu bilgiyi nasıl kullanabileceğini, kişiler arası iletişim ve değer açıklama becerilerini öğretebilmesi gerekecektir. Okul,

Benzer Belgeler