• Sonuç bulunamadı

2.5 Feminizmi Aşan Feminizm: Queer Kuram

2.5.4 Toplumsal Cinsiyeti Altüst Etmek: Drag, Transeksüellik ve Taklit

Butler, hakiki bir toplumsal cinsiyet nosyonunun bir yanılsama olduğunu, bütün toplumsal cinsiyet niteleyicilerinin kişinin özünden bağımsız, kültürel olarak empoze edilmiş performatifler olduğunu öne sürmektedir. Bu yanılsamayı açığa çıkarmak, büyüyü bozmak için de drag21

performansını ve karşı cinsin kıyafetlerini giyme, butch/femme gibi lezbiyen kimlikleri öne sürer:

“Dişilliği gösteren jestler yapıp pozlar veren ve giysiler giyen erkekler, dişil ‘olmanın’ yanlnızca belirli etkinlikleri yapma meselesi olduğunu gösterirler. Drag bu etkinliklerin herhangi bir cinsiyetten herhangi biri tarafından yapılabileceğini ve failin dişi cinsiyetini ifade etmek zorunda olmadığını gösterir. Dolayısıyla drag toplumsal cinsiyetin performatif olduğunu ancak icra edildiği ölçüde mevcut olduğunu açığa çıkarır” (Stone, 2015: 102).

Drag ve butch/femme gibi kimlikler, her iki cinsiyetteki cinsel birleşme edimi dahil tüm ideal ya da tipik davranış tezahürlerini bütünüyle komediye dönüştürür. Lacan’dan ödünç aldığı bir ifadeyle Butler bunu heteroseksüel komedi olarak adlandırır (Butler, 2014: 107). Esther Newton’ın açıklamalarından yola çıkan Butler, drag’ın toplumsal cinsiyetin bir özü olmadığını, aksine performansa, taklide dayalı ve ihlallere açık yapısını ortaya çıkardığını düşünür:

“En karmaşık haliyle [drag] ‘görünüm yanılsamadır’ diyen çifte bir tersyüz etmedir. Drag şöyle der: (Newton'un tuhaf kişileştirmesiyle) Benim 'dış' görünümüm dişil, ama 'iç' [bedenimin içindeki] özüm eril." Aynı anda bir de tam karşıtı olan tersyüz etmeyi simgeleştirir: "Benim 'dış' görünümüm [bedenim, toplumsal cinsiyetim] eril ama 'iç' özüm [kendim] dişil” (Butler, 2014: 225).

Butler’a göre, kişinin dış görünümüne, giyim kuşamına bakılarak anatomisine dair bir yargıda bulunulur. Fakat dragdan transeksüelliğe geçişte cinsiyetli bireyin görünümüne bakılarak anatomisine dair bir yargıya varmak mümkün olmayabilir. Beden ameliyatlı ya da ameliyatsız olabilir; fakat kişinin aslında dışarıdan gördüğü bedenin kadına mı yoksa erkeğe mi, yani hangi toplumsal cinsiyete ait olduğundan emin olamadığı zamanlar olabilir. Bunun

21 “Etimolojik olarak 19. yüzyıl tiyatrosunda ‘yeri süpüren uzun etekler’ anlamındaki kullanımına dayandığı sanılan ‘drag’ terimi, zaman içinde anlam değiştirerek, kız gibi giyinen anlamında, erkek travestiliği işaret eden cinsiyetçi bir biçimde kullanılmıştır. Günümüzde bununla birlikte daha geniş bir çerçevede belirli bir toplumsal cinsiyet rolünü işaret eden, bir giysinin başka bir toplumsal cinsiyetten bir kişi tarafından giyilmesi veya herhangi bir sembolik göstergeyi taşıyan giyim tarzı anlamında kullanılmaktadır” (Stone, 2015: 130).

bir örneği, geçirdiği cinsiyet değişikliği basına da yoğun bir şekilde yansıyan manken Andrej Pejic’tir.

Gazetelerin “Podyumlar en ünlü androjen modelini kaybetti ama yeni bir kadın top model kazandı” manşetiyle haber yaptığı Pejic’in dönüşümü22

Esther Newton’ın “görünüm yanılsamadır” iddasının vücut bulmuş halidir. Andrej/Andreja Pejic örneğinde olduğu gibi değişmez, sabit olduğu düşünülen toplumsal cinsiyet aslında değiştirilebilecek bir gerçekliktir (Butler, 2014: 28). Drag’ın bir ileri aşaması olduğu için transeksüeli kadın ya da erkek olarak değil, fiillerle tanımlamak daha yerindedir. Toplumsal cinsiyet, drag örneğinin açığa vurduğu gibi karşı cinsin kıyafetlerini giymekle, davranışlarını, jestlerini, mimiklerini sergilemekle o olmanızı sağlayacak kadar akışkan ve devingendir:

“İnsan kadın gibi giyinmiş bir erkek veya erkek gibi giyinmiş bir kadın gördüğünü düşünüyorsa, bu algılardaki ikinci terimi toplumsal cinsiyet ‘gerçekliği’ olarak görüyordur, yani, benzetmeyle devreye giren toplumsal cinsiyetin ‘gerçeklikten’ yoksun olduğu, yanılsamalı bir görünüm teşkil ettiği düşünülür” (Butler, 2014: 28).

Hakiki bir toplumsal cinsiyete hiçbir zaman ulaşılamaz ya da sahip olunamaz. Çünkü toplumsal cinsiyetin iç hakikati olarak düşünülen şey bedenlerin yüzeyine kurulan ve işlenen bir fanteziden başka bir şey değildir. Toplumsal cinsiyetler ne gerçek ne de sahte olabilirler, zira cinsiyete dair ataerkil/heteronormatif söylemin hakikat etkileri olarak üretilmişlerdir (Butler, 2014: 225).

Butler drag’ı, butch/femme gibi lezbiyen rollerini ve transeksüellik, transvestitlik gibi toplumsal cinsiyetin edimselliğe ve taklide dayalı doğasını açığa vuran tüm diğer etkinlikleri altüst edici ve ihlalci olarak varsayar. Bu türden edimler toplumu ve cinsiyetli yaşamı örgütleyen –adına ister heteroseksüel matris, ister heteronormativite, ister zorunlu heteroseksüellik densin– varsayımlar/normlar bütününün altını oyar; çünkü erkeklerin eril kadınların dişil eylemek zorunda olduğuna dair normu altüst eder (Stone, 2015: 103).

Butler’dan çok önce Shulamith Firestone, cinsiyet ikiliğini ve cinsel kutuplaşmayı ortadan kaldırmanın yalnızca kadınların değil, bütün bir toplumun yararına olacağını iddia etmişti. Çünkü toplumsal cinsiyet, Firestone’un baskıcı olarak gördüğü ataerkinin ve heteronormativitenin merkezinde bulunan biyolojik aileyi dayatır. Bu dayatma yalnızca kadınların değil, yüklediği sorumluluklar ve rollerle erkeklerin de aslında mağduru olduğu bir şeydi (Firestone, 1970: 40). Ayrıca, cinsel kutuplaşma eşcinseller, biseksüeller gibi öteki kimliklerin yaşamlarını özgürce sürdürebilmesinin önünde bir engeldir (Firestone, 1970: 243).

22

2012’de verdiği bir röportajda “İki cinsiyet arasında sıkıştım. Hayatım kolay değil.” diyen dünyasında çığır açan androjen model Andrej Pejic, “Bacak arasıyla cinsiyet tanımlanmaz, meleklerin de cinsiyeti yoktur” demiştir.

“Toplumsal cinsiyet gerçekliğinin sürdürülen toplumsal performanslar üzerinden yaratılması, öz cinsiyet, hakiki veya kalıcı erillik ya da dişillik gibi mefhumların ta kendilerinin de, toplumsal cinsiyetin performatif niteliğini gizleyen ve toplumsal cinsiyet biçimlenimlerini erkek egemenliğinin ve zorunlu heteroseksüelliğin kısıtlayıcı çerçevelerinin ötesinde çoğaltmaya yönelik performatif imkânları gözden uzak tutan stratejinin birer parçası olarak kuruldukları anlamına gelir” (Butler, 2014: 231).

Firestone’dan yirmi yıl sonra Butler da aynı şeyi hedefler: toplumsal cinsiyetin performatif olduğunu kanıtlayarak cinsiyet ikiliğini ve cinsel kutuplaşmayı ortadan kaldırarak, heteronormativiteden muzdarip olan herkesin –kadınların, erkeklerin, eşcinsellerin, transeksüellerin ve henüz tanımlanmamış diğerlerinin– özgürce yaşamasının önünü açmak. Drag örneği gibi performanslar toplumsal normları tersyüz ettikleri, heteronormativitenin doğal görünmesine yol açan örtüyü ortadan kaldırdıkları için ihlalci ve altüst edicidir.

ÜÇÜNCÜ BÖLÜM

3 PEDRO ALMODOVAR SİNEMASININ ANALİZİ