• Sonuç bulunamadı

3. TOPLUMSAL CĠNSĠYET

3.2. Toplumsal Cinsiyet Kuramları

Toplumsal cinsiyete yönelik geliştirilmiş kuramlardan bir tanesi Freud tarafından öne atılan psikanalitik kuramdır. Freud bu kuramında bireylerin toplumsal cinsiyeti edinmelerinde önemli olan beş dönemden bahseder. İlk olarak oral dönemde bebeklerin haz aldığı nokta ağızlarıdır. Emme ve her cismi ağza alma gibi eylemlerde bulunurlar. Anal dönemde anüs bölgesine bağlı olarak dikkate alınan dışkılamadır. Fallik dönemde cinsel organı merak etme görülürken latent dönemde cinsel güdülerde bir azalma söz konusudur. Genital dönemde psikoseksüel dönemin son evresi olmakla birlikte cinsel yönelimlerde artış gözlenmektedir (Dökmen,2015:42).

Pasin‟in belirttiğine göre de (2017:17-18) oral dönemde çocuk annesine bağlı ve “id”in kontrolü altındadır. Aldığı nesneyi elde ettikten sonra geri vermeyi öğrenir. Ego farklılaşmaya başlamaktadır. Anal dönemde ego tam anlamıyla gelişirken bu kez de süper ego ayrışmaya başlar. Bu dönemde çocuk konuşma ve yürümeye yönelir. Fallik dönemde cinselliğe dair uyulması gereken kurallar öğrenilmeye başlar. Dönem süper egonun gelişmesiyle son bulur. Latent dönemde cinsel dürtüler ortaya çıkmaya başlarken cinsiyet rolleri oyunlarla pekiştirilir. Son olarak genital dönemde cinsel olgunlaşma sağlanır. Bireyler kimlik edinmeye başlar.

3.2.2. BiliĢsel GeliĢim Kuramı

Bu kuram Kohlberg ve Piaget‟nin görüşlerine dayanmaktadır. Kohlberg‟in görüşüne bakıldığında küçük çocukların üç yaş civarındayken kız ve erkek olduklarının ayrımına vardıkları görülür. Beş ve yedi yaşlarında toplumsal cinsiyete yönelik bir şema oluşturmaya çalışırlarken ayrıca kendilerini belli bir kimliğe büründürürler. Bu durum bilişsel tutarlılığa dayalıdır (Sabuncuoğlu,2006:91)

Dökmen‟e göre (2015: 65-66) insanlarda bilişsel tutarlılığın var olması onları belli bir dengeli yaşama iter. Kızlar ve erkekler bu tutarlılığı sürdürürken kendilerine özgü olan objelere yönelirler. Böylece kadınsı ve erkeksi özelliklere göre bir kimlik edinirler. Çocuklar toplumsal cinsiyetin kültürel ayrımına varmasalar da bunun kadın ve erkek olmanın sebebi olduğunu düşünürler.

Dökmen‟in belirttiği üzere (2015:66-67) Kohlberg çocuklarda cinsiyete yönelik rol gelişimini üç aşamada sınıflandırmıştır. 2-3 yaşlarındaki cinsiyeti etiketleme aşamasında çocuklar kız ya da erkek oldukları ayrımını yapabilmekte ancak başkalarının cinsiyetini kestirmekte güçlük çekmektedir. 3-4 yaşlarındaki çocuk cinsiyetin kararlılığı dönemindedir. Yani bebeklikten itibaren sahip olduğu cinsiyetin sürekliliğini kavramaktadır. Ancak aynı zamanda bir kızın saçı kesildiğinde erkek olduğunu da düşünmektedirler. Son olarak cinsiyetin değişmezliği döneminde yani 4-7 yaşlarındaki çocuklar cinsiyetinin değişmez olduğunu kavramaktadır. Fiziksel görünümlerinde ne şekilde bir farklılık olursa olsun cinsiyetinin aynı kaldığını bilmektedirler.

3.2.3. ġema Kuramı

Bu kuram sosyal öğrenme ve bilişsel gelişim kuramlarından oluşmaktadır. Şema bilgiyi algılamada bilişsel bir yapı vazifesi görmektedir. Toplumsal cinsiyet şemasına göre kadın ve erkek özelliklerine bağlı olarak kategori haline getirilir. Çocuk cinsiyet ayrımını esas aldığında kafasında bir cinsiyet şeması oluşturur. Bu şekilde kendi özelliklerini ve davranışlarını da bu şemada oturtmaya çalışır. Cinsiyetleri tipleştiren birey bir erkeğin ya da kadının nasıl davranacağını bilerek ondan toplumsal cinsiyete yönelik olması gereken özellikleri beklemektedir

(Dökmen,2015:68-70). Bu durumda çocukların çevresinde olup bitenleri iyi gözlemleyebildikten sonra zihinlerinde bir sınıflamaya gidebileceklerini söyleyebiliriz. Örneğin naif ve duygusal dendiğinde bu özelliklerin kadınlar için uygun olduğunu aynı zamanda sert ve güçlü kavramlarının da bir erkeği ifade edebileceğinin farkına varırlar.

Sabuncuoğlu‟nun işaret ettiğine göre (2006:92) çocuğun kafasında erkeğe ve kadına yönelik bir şema oluştuktan sonra kendisinden topuma dair gelenekselleşmiş cinsiyet rollerine göre hareket etmesi beklenir. Bu hususta şema kuramı bilişsel gelişim kuramıyla benzerlik gösterir. Çünkü burada etiketleme ve sınıflama söz konusudur. Bilişsel gelişim kuramı toplumsal cinsiyete yönelik bir tutarlılığı gerekli bulurken şema kuramı yalnızca etiketleme zorunluluğuna değinir. Kısacası bireyler çevresindekileri kadın ve erkek olarak etiketleyerek sınıflandırmıştır.

3.2.4. BiliĢsel-Sosyal Kuramlar

Bunlar toplumsal öğrenme kuramı ve sosyo-bilişsel kuram olarak gruplandırılmıştır.

a. Toplumsal Öğrenme Kuramı: Bu kurama göre cinsiyete yönelik farklılıklar çevrenin gözlenmesi, ceza, pekiştirme ve taklit yöntemleriyle yeni bir boyut kazanır. Mischel ve Bandura‟ya göre çocukların ceza ve ödül şeklinde yapılan uygulamalarla cinsiyetlerine yönelik uygun davranışlar sergilemesi mümkündür. Bu şekilde aynı zamanda gelecekte nasıl roller edinecekleri de belirlenir (Dökmen,2015: 60).

Edimsel koşullanma olumlu yönde cevaplar veren davranışların artmasını amaçlamaktadır. Çocuk cinsiyetinin gerektirdiği gibi davrandığı takdirde ödüllendirilirken aksi durumda cezalandırılmaktadır. Ödüllendirmede amaç davranışın tekrarlanması iken ceza verildiği zaman yapılan davranışın tekrarlanmaması sağlanmaktadır. Ağlama davranışını dikkate aldığımızda bu eylemin kız çocuklarında daha sık görüldüğüne tanık olunmuştur. Erkek çocuklarında görülen saldırganlık ve hırçınlık pekiştirilirken kız çocuklarında kaçınılması gereken bir davranış olarak nitelendirilir. Davranışın kazandırılmasında diğer bir husus da model alma ve taklittir. Bu noktada çocuğun çevresindeki insanları

gözlemleyerek model aldığı ve taklit ettiği görülmektedir. Kız çocukları annelerini ve kadınları, erkek çocukları ise babalarını ve erkekleri model almaktadır. Aynı şekilde ceza verildiği takdirde çocuğun taklit etmeyi bıraktığı da gözlemlenmektedir (Derince,2014:9). Yani çocukların göz önünde bulundurduğu en önemli kişiler ebeveynleridir. Cinsiyetleri doğrultusunda kendilerine en yakın bireylere benzemeye çalışmaktadırlar.

b. Sosyo-bilişsel Kuram: Toplumsal cinsiyet gelişiminde üçlü nedensellik modeli vardır. Bu modelde kişisel faktörler, davranışlar ve çevre üçlüsü bulunmaktadır. Kişisel faktörler bilişsel duygusal olayları, benlikle ile ilgili düzenleyicileri içerir. Davranış cinsiyete dayalı etkinlikleri ifade ederken çevresel faktörler de sosyal ortama işaret eder. Bunlar etkileşim halinde bulunmaktadır. Ayrıca toplumsal cinsiyetin gelişiminde model alma, doğrudan yaşantı ve öğretim de etkilidir. Bunlar bazı dönemlerde etkisini daha fazla gösterebilmektedir (Dökmen,2015:63-64).

Benzer Belgeler