• Sonuç bulunamadı

Toplumsal Bir Mekanizma Olarak Otoriter İlişkinin Evrimi

2.3. Toplumsal Bir Mekanizma Olarak Otoriter İlişki

2.3.2. Toplumsal Bir Mekanizma Olarak Otoriter İlişkinin Evrimi

Primitif şekliyle otoriter ilişki, birlikte yaşayan veya belirlenen bir işi yapmak üzere bir araya gelen bireyler arasında kimin hangi eylemi yerine getireceğini, buyruk-buyurgan üzerinden, belirleyen-düzenleyen ve bu bağlamda sınırlandıran bir toplumsal mekanizmadır. Otoriter ilişkinin işlevi, toplumsal süreçlerin gerçekleşmesini sağlamada toplumun üyelerine düşen rolleri-statüleri düzenlemek, böylece hem eylemlerin amacına uygunluğunu hem de insan gücü tasarrufunu sağlayarak kargaşayı ve verimsizliği önlemektir. Üyeleri arasındaki eşitsizliğin toplum olmanın doğasındaki başlıca özelliklerden biri olması; bu özelliğe bağlı olarak toplumsal dünyanın piramidal bir yapı arz etmesi otoriter ilişki düzeneklerinin kurulmasına uygun bir zemin hazırlamaktadır (73).

Kişi sayısının görece arttığı, toplum yapısının ve işlerin komplike hale geldiği koşullar altında bir arada yaşamanın olanaklı ve olabildiğince kolay olmasını sağlama bağlamında, otoriter ilişki kimi yönlerden farklı bir hal almaktadır. Bu tür bir otoriter ilişkide toplumun üyelerinden her biri farklı bir işlevi üstlenmekte; kimi iş bölümünü düzenlemekte, kimi bilfiil işleri yürütmekte, kimi bu yürütmeyi denetlemekte, kimi ortaya çıkan sonuçları değerlendirmektedir. Bu düzende tek bir otorite figürünün değil bazıları hiyerarşik düzen içinde sıralanmış, bazıları birbirinden bağımsız birçok otorite figürünün var olması söz konusudur (48). Bu figürler karşı karşıya geldiğinde kurulan ilişkide hangisinin hakim olacağı duruma ve koşullara göre değişmekte; Foucault’nun, ancak belli ölçüde özgür taraflar arasında kurulduğu saptamasını yaptığı, iktidar ilişkisinin nitelikleri olarak sıraladığı değişebilirlik, tersine dönebilirlik ve kalıcı olmama burada da söz konusudur (16).

Otoriter ilişki sürecinin temel-ilkel amacı kişilerin yeterlilikleri doğrultusunda bir iş bölümünü sağlamak ve kargaşayı ortadan kaldırmaktır. Ancak sonraki zamanlarda bu amaçtan kimi sapmalar veya birtakım ikincil amaçların devreye girişleri söz konusu olmuştur. İkincil amaçların devreye girişi sorun niteliği taşıyabilmektedir. Bu bağlamda sorun türlerinden biri, otoriter ilişki sürecinde birtakım güçler elde etmiş otorite figürünün bunlardan kendi lehine yararlanması; konumunu istismar etmesidir.

Konumunu istismar etme söz konusu olsun-olmasın gündeme gelebilen farklı bir sorun, çeşitli vasıflarıyla öne çıkmış veya belli bir gücü edinmiş kimseler olan otorite

22

figürlerinin kendilerine ram olanlar üzerinde etkileyici, yönlendirici, yol gösterici olmanın ötesinde tahakkümcü-baskıcı da olmasıdır.

Otoriter ilişkiyi tanımak-anlamak adına işlevine olduğu kadar geçmişine ve evrimine bakmak da fikir vericidir. Otoritenin evriminde ilk aşama ilkel avcı-toplayıcı topluluklarında kendiliğinden ve ihtiyacı karşılamak üzere nispeten eşitlikçi bir ortamda ortaya çıkan ve öyle süre giden gevşek otoriter ilişki modelidir. Bu basit toplumsal mekanizma, ilkel insan topluluklarının barınma, beslenme, doğal-çevresel tehditlerden korunma gibi temel hayatta kalma ve hayatı sürdürme çabaları çerçevesinde ortaya çıkmıştır (48,56). Farklı bir değerlendirmeyle, temel amaçlara ulaşmaya yönelik eylemleri gerçekleştirmek için bir araya gelmenin, birlikte hareket etmenin önemi ve gerekliliği otoriter ilişkinin ortaya çıkmasına zemin hazırlamıştır.

Bu bağlamda az sayıda kişiden oluşan topluluğun her bir üyesinin besin sağlama ve tehditleri savuşturma gibi temel etkinlikler çerçevesinde bir araya gelişi, eşit statüdekilerin eşdeğer işleri yapması esprisinde olduğu için ileri bir organizasyonun ve bir otorite figürünün varlığını gerektirmemiştir. Bununla birlikte bu aşamada otorite figürünün öncüsü ya da ilkel versiyonu olarak nitelenebilecek bir formasyonun şekillenmesi; bahsedilen eylemlerin gerçekleşmesi esnasında öncülük edenin veya koordinasyonu sağlayanın eşitler arasında birinci konumuna geçmesi söz konusu olmuştur. Buradaki otorite figürü olma konumu geçici olarak bulunulan herkese açık bir yer niteliği taşımaktadır. Birlikte yaşayanların sayısı artıp örgütlenmesi görece karmaşıklaştıkça otorite figürü konumu özel bir kişinin daimi yeri olmaya doğru evrilmeye başlamıştır (56,74).

Kabileye göre daha az sayıda kişiden oluşan bir topluluk olan takımın örgütlenmesi içinde ortaya çıkan otoriter ilişkide, otorite figürü ve ona ram olanlar arasında belirgin bir asimetri bulunmamaktadır (48,56). Takımın devamlılığı ve refahı için organize olmasına liderlik eden otorite figürü, takımın diğer üyeleriyle aynı koşullar altında yaşamakta ve hareket etmekte, ancak sırası geldiğinde onlara yol göstermekte, konumunu ve saygınlığını başarısı oranında koruyabilmektedir.

Kabile şefi olmak ise daha kalabalık ve nispeten daha komplike bir gruba başkanlık etme anlamına gelmektedir. Bu bağlamda otorite figürü olan kabile şefinin, kabilenin diğer mensupları arasından yetenekleri-becerileri ölçüsünde öne çıktığını, deneyimleri, bilgisi, öngörüsü çerçevesinde onları etkilediğini, onlara öncülük ettiğini

23

ve onlara yol gösterdiğini, kısaca kabile halkının kendisine itaat etmesini sağladığını söylemek olanaklıdır. Kabiledeki otoriter ilişki takımdakine göre daha organizedir (56,75). Bu çerçevede kabile mensupları arasında takımdakine göre çok daha belirgin bir hiyerarşinin kurulması, kabile halkının takım üyelerine göre şeflerine daha fazla itaat etmesi ve kabile şefinin takım liderinde olmayan mistik-dini bir yönü bulunması söz konusudur (48,56).

İnsanın doğa-çevre koşullarını zamanla kontrol altına alması ve kendine uygun hale getirmesi ve nihayet tarım devrimini gerçekleştirmesi, büyük yerleşim-yönetim birimlerinin ortaya çıkmasına ve üretim düzeninin daha karmaşık hale gelmesine yol açmıştır. Sayısal olarak kalabalık, yapısal olarak organize toplumun lideri siyasi ve dini gücü bünyesinde toplayan mutlak bir otorite figürü olarak ortaya çıkmıştır (48,56,74).

Kalabalık ve karmaşık bir toplumu yönetmenin ve her bir iş için birebir yol göstermenin zorluğu nedeniyle büyük otorite figürünün yanında gücünü ondan alan ve onun adına kimi toplumsal süreçleri yöneten alt otorite figürleri türemiş ve bunlar hiyerarşik bir yapı oluşturmuştur. Öte yandan, somut otorite figürlerinin en güçlüsü olan hükümdarın üzerinde onun otorite figürü oluşunu gerekçelendiren, genel ve geleneksel olarak mistik karakterli, bir manevi otorite figürünün bulunduğu kabul edilmiştir (8,20).

Böylece zorunluluk doğrultusunda ortaya çıktığı iddiasında bulunan, belirgin bir şekilde ve her kademesinde hiyerarşiyi barındıran bir otoriter ilişki modeli biçimlenmiştir.

Otoriter ilişki etkili bir toplumsal mekanizma olarak varlığını günümüze kadar sürdürmüş, örneklerinden öte bu mekanizmanın kendisini yüksek sesle sorgulama ve ona ilkesel olarak açıkça karşı çıkma yönündeki yaklaşımlar, görece yakın dönemlerde ortaya çıkmış ve artış göstermiştir. Otoritenin evrimi, insanlık tarihinin önemli dönüşümlerinin, otoriter ilişkilerin yapısını ve otorite figürlerinin niteliklerini etkilemesi suretiyle gerçekleşmiştir.

Söz konusu dönüşümlerin hemen akla gelen örnekleri, dünyaya egemen olma bağlamında yekpare emperyal kara hükümdarlıklarının yerini önce deniz aşırı toprakları olan emperyalist hükümdarlıkların sonra da görünüşte bağımsız ülkeleri nüfuzu altında tutan “süper güçler”in alması; insan ile tanrı değer dengesinin insan lehine değişmesi, böylece bir yandan önce toplumun sonra bireyin önemli birer değer haline gelmesi, diğer yandan dinlerin resmi süreçler ve toplum yaşamı üzerindeki belirleyiciliğinin azalması; monarşik-oligarşik düzenlerin ortadan kalkması, hükümdarların elinde

24

bulunan mutlak gücün güçler ayrılığı ilkesi çerçevesinde farklı kurumlara devrolması;

ekonominin başat unsuru konumun uzun süre işgal eden tarımsal üretimin yerini endüstriyel üretimin alması ve sonra da bu yeri tüketime devretmesi; bilimin ve teknolojinin ağırlığını giderek daha fazla hissettiren toplumsal kurumlar halini alması;

eğitim, iletişim ve ulaşım olanaklarının dramatik şekilde artması, geniş kitlelerin bu olanaklardan yararlanabilmesi; yeni bir var olma alanı olarak sanal dünyanın ortaya çıkmasıdır (69,72).

Çağdaş dünyada çok miktarda ve çok çeşitli otoriter ilişki örneği bulunmakta ve bunların bir kısmı otoriter karakterini açıkça belli etmeyen örtülü biçimlerde gerçekleşmektedir. Bireysel ve kurumsal özerkliğin artmasının bir sonucu olarak merkezi otorite figürlerinin etkisi azalırken farklı bilgi-uğraş-etkileşim alanlarının kendilerine özgü otorite figürlerinin belirmesi ve giderek artması söz konusudur (76).

Bu artıştan hem somut hem de soyut otorite figürleri pay almaktadır. Otorite figürleri ile aynı alana mensup olma, ram olmayı kolaylaştıran, gönüllü olarak gerçekleşmesini sağlayan bir etki göstermektedir.