• Sonuç bulunamadı

BÖLÜM 2:KURAMSAL YAPI

2.1. Toplum Kavramı

2.1.3. Toplum Tanımı

Her görüĢ ve düĢünce tarzı, bir öge etrafında toplum kavramını tanımlamıĢtır. Bu bağlamda; toplum tanımları, görüĢ açısının artmasına orantılı olarak artırılabilir.

“Berelson ve Steiner'e göre; “toplum, kendi kendini devam ettiren, belli bir fiziksel yeri olan, varlığım uzun zaman sürdüren ve bir hayat Ģeklini paylaĢan insan topluluğudur.” Bu tanıma göre; toplum, a)kendi kendini cinsel iliĢki aracılığı ile devam ettirebilmeli, b)belli bir coğrafi yeri olmalı, c)varlığını insan ömründen daha uzun süre sürdürmeli, d) insanlar belli bir yaĢam biçimini paylaĢmalıdır. Berelson ve Steiner' in, beĢeri ve sosyal bilimlerdeki araĢtırmalarıyla, mevcut bilimsel tanımların ortak taraflarını bulduktan sonra yaptıkları bu toplum tanımı herkesin üstünde kolaylıkla uzlaĢabileceği bir tanımdır (Kongar, 1972, s.31) .”

Kongar'a göre; bütün tanımlar, iki temel öğede odaklaĢır. Bu iki temel öğe; insan ömründen uzun yaĢamak ve kendi kendini devam ettirmektir. Bu öğeler, bir insan topluluğunun toplum haline gelmesi için gerekli asgari Ģartlardır (Kongar, 1972, s.33). Ancak, bu öğeleri kısmen tashih etmek ve bunlara bir üçüncü öğe eklemek lazım gelir. Bir toplumun, mutlak anlamda insan ömründen uzun yaĢadığı iddia edilemez. Aksine; toplum, belli dönemlerde niteliksel bir değiĢmeye uğrayarak varlığını sürdürür.

“Toplumun, belli bir örgütleniĢ düzeni, eĢdeyiĢle yapısı ve nispi de olsa bir sürekliliği vardır. Mesela, Türk toplumu değiĢmesine rağmen varlığını yüzyıllardır devam ettirmektedir. Ne var ki, toplumun mutlak sürekliliğinden bahsedilemez. Örneğin, iki yüz yıl önceki Türk toplumuna göre bugünkü Türk toplumu çok önemli niteliksel değiĢimlerinden geçmiĢtir. Nitekim, bugünkü Türk toplumunun geçen yüzyıllardaki Türk toplumunun özdeĢi olmadığı kolayca anlaĢılır (Ozankaya, 1982, s.4) .”

Bu bağlamda, ilgili öğenin “insan ömründen nispeten uzun yaĢamak” Ģeklinde düzeltilmesi gereği ortaya çıkar.

“Kanaatimizce bütün tanımların odaklaĢtığı iki öğeye; “nispeten ortak değer ve davranıĢa sahip olmak” ı da eklemeliyiz. Toplumsal uyumu ifade eden bu öge, özellikle iĢlevselciler tarafından vurgulanmıĢtır. Marksist çatıĢma kuramcılarına göre ise; “uyum” görüĢünün evrensel geçerliliği yoktur. ÇatıĢma kuramlarına göre;

36

toplum, “uyum”la değil “çatıĢma” ile açıklanmaktadırlar (Kongar, 1972, s.33) .” “Ancak, çatıĢma kuramlarından Dahrendorf ve özellikle Coser, “uyum” u inkar etmeyip, toplumun bütünüyle uyuma bağlayan görüĢleri kabul etmemektedirler (Erkal,1997, s.250-252) .”

Lewis Coser'e göre; “çatıĢma, yıkıcı ve dağıtıcı olmaktan ziyade, aslında denge sağlamanın, dolayısıyla bir toplumun varlığını sonsuza kadar korumanın bir aracı”dır ve çatıĢmanın bir tür kurumsallaĢtığı toplumlar daha istikrarlı toplumlardır (Swingewod, 1998, s.290 ve Polama, 1993, s.77-115). Bu bakıĢ açısından, Dahrendorf ve Coser'in “çatıĢma” görüĢleri “uyum” unsurunu dıĢlamadığı, aksine uyum ve ahengi dolaylı desteklediği görülür. Uyum ve çatıĢma kavramları Ozankaya tarafından ortayolcu bir kıvamda açıklanmıĢtır.

Ozankaya'ya göre; toplumda iĢbirliği ve uyum nispi olup; yalnız uyumun, ya da yalnız uyumsuzluğun var olduğu bir toplum hayatını düĢünmek mümkün değildir. Binaenaleyh, nispi de olsa uyumun ağır basmadığı toplum varlığından söz edilemez. Çünkü bir toplumda uyum, büyük bir oranda gerçekleĢmiyorsa, orada toplum hayatı imkansızlaĢır (Ozankaya, 1982, s.4). Bu eleĢtirilere dayanarak, bütün toplum tanımlarının odaklaĢtığı temel öğeleri ve insan topluluğunun toplum haline gelmesi için gerekli asgari koĢulları Ģöyle sıralayabiliriz: a) Nispeten insan ömründen uzun yaĢamak, b) Nispeten ortak değer ve davranıĢa sahip olmak, c) Kendi kendini devam ettirmek. Bu öğelerden yola çıkarak, toplumun en basit ve asgari tanımını aĢağıdaki gibi yapabiliriz. “Kendi kendini devam ettiren, nispeten insan ömründen uzun yaĢayan ve nispeten ortak değer ve davranıĢa sahip olan bir insan topluluğu” na toplum denir. Bu tanımın, yaklaĢımlar arasındaki farklılıkları en aza indirdiği söylenebilir. Binaenaleyh; bu tanımın, herkes tarafından kabul edilebileceği söylenebilir. Ne varki; bu tanım, Türk toplumu özelinde bir tanım yapma ihtiyacımızı ortadan kaldırmamaktadır.

Toplum kelimesi, ilk kez “societe” olarak 12. Yüz yılda Fransız literatüründe kullanılmıĢtır (Doğan, 1996, s.53). Toplum terimi, sosyologlar tarafından genellikle geniĢ ve dar olmak üzere iki anlamda kullanılmaktadır. Bu bağlamda; toplum kavramı çok net bir Ģekilde kullanılmamaktadır (Torun, 2002, s.32).

Toplum kavramı, pratik amaçlar için dünya nüfusu, insan toplumu, insan türü veya insan ırkı -Türk Toplumu, Fransız Toplumu gibi- anlamında veya tek tek dernek”,

37

“cemiyet”ve “kuruluĢ” gibi kavramlara eĢanlamda kullanılmaktadır (Koenig, 2000, s.21-22; Bottomore, tarihsiz, s.102; Fichter, 1996, s.73; Marshall, 1999, s.732 ve Tezcan, 1995, s.18).

Fransızcadaki societe kelimesinin ilk anlamı, dar anlamda grubu ifade etmektedir. Toplum kavramı, Osmanlı literatüründe “cemiyet” kelimesi ile Fransızca ilk anlamıyla örtüĢecek Ģekilde; küçük grubun ve derneğin karĢılığı olarak kullanılmıĢtır (Doğan, 1996, s.53). Günümüzde de toplum kavramını salt dernek anlamında kullananlara rastlanmaktadır. Toplum kavramını, cemaatıyla, derneği ile farklı kültürel gruplardan oluĢan insan bir aradalığı olarak kullananlar da vardır. Bütün bu farklılıkların altında, Tönnies'in cemaat (Gemeinschaft-Komünite)-toplum (Gesellschaft -Socied) dikotomisinin farklı algılanması yatar.

Bu baĢlığın tasnif kısmında belirttiğimiz üzere; Tönnies'in toplum kavramı hem toplumsal iliĢkinin niteliğine bağlı olarak “tüm toplum” u, hem de ikincil (ve dernek) grupları kapsamaktadır. Nitekim Almanca'da Gesellschaft kavramı hem Ģirket ve dernekleri, hem de tüm toplumu ifade etmek üzere kullanılmaktadır (Torun, 2002, s.33). Dönmezer'in kullandığı “tüm toplum” kavramı bu meyanda çok isabetlidir. Ne var ki; Dönmezer, tüm toplum kavramını ulusal toplum anlamına çok yakın bir anlamda kullanır.

Dönmezer'e göre; toplum, “içinde diğer küçük toplumların, grupları” dan oluĢan insan biraradalığıdır (Dönmezer, 1994, s.5). Onun bu tanımı, küçük toplumlarla ulusun içindeki bütün farklı toplum-topluluklar tek toplum kavramı içine soktuğu için eksik gibidir. Yine, ikiye ayırdığı birinci toplum tipinde, cemaatlerin bir araya gelmesinden oluĢan toplum tanımlaması da eksiktir. Çünkü cemaat, toplumun türü değil; toplumun önceki aĢaması ve hatta toplumun karĢıtıdır. Yine, tüm toplum kavramına karĢılık gelen; menfaat birliklerinin (dernek ve ikincil grupların) biraraya gelerek oluĢturdukları topluluk Ģeklindeki ikinci tanımlaması kanaatimizce çok isabetlidir.

“Bir ülkede aynı ırktan olup cemaat hayatı yaĢayan ve yine aynı ırktan olup farklı kültüre ait olanlar da bulunur. Bu grupların toplamı toplumu oluĢturmaz. Bizce toplum hem ikincil grup (ve dernektir) tur ve hem de aralarında ikincil iliĢkiler kuran gruplardan oluĢmuĢ tüm toplumdur. Toplum kavramının bu çerçevede ele alınması, cemaat özelliklerini karakterize eden “biz duygusu” nu dıĢlar. Buna karĢıt olarak Kurtkan, Erkal ve örtülü olarak Dönmezer' e göre; toplum kavramı, birincil

38

iliĢkilerin yanı sıra kısmen ikincil iliĢkileri de kapsamaktadır (Erkal; 1997, s.37-40).”

Yukarıdaki açıklamaların ve tanımların ıĢığı altında toplum olgusunun özel bir tanımı aĢağıdaki gibi yapılabilir: “Sosyal ihtiyaçlarını karĢılamak amacıyla bir araya gelen, kendi kendini devam ettiren, nispeten insan ömründen uzun yaĢayan, genellikle belli bir coğrafyasal yeri bulunan, nispeten ortak değer ve davranıĢa sahip olan ve genellikle ikincil grupların oluĢturduğu teĢkilatlanma Ģekline toplum denir.”