• Sonuç bulunamadı

SİMGELER VE KISALTMALAR DİZİNİ

4.1.2. Toprak Kimyasal Özellikleri 1 Toprak Organik Maddesi 1 Toprak Organik Maddesi

4.1.2.2. Toplam Azot

Araştırma kapsamında TİÖ ve ÜP dönemlerde 0-30 cm toprak derinliğinde belirlenen toplam azot değerleri 2007 yılı için Şekil 4.35 ve 4.36’da gösterilmiştir (Varyans analiz tabloları için bkz. Ek Çizelge 33). Şekiller incelendiğinde tüm yöntemlerde genellikle toplam azot değerleri azotça iyi veya yüksek değerlerde olduğu belirlenmiştir. 2007 yılı TİÖ döneminde en yüksek toplam azot değeri

%0,20 ile D3 yönteminde elde edilmiştir. Bu dönemde örtü bitkilerinin toprak azotu üzerine etkili olmadığı görülmüştür. Aynı yıl ÜP dönemi 0-30 cm toprak derinliğinde örtü bitkilerinin toprak işleme yapılarak gömüldüğü G2Ö ve A2Ö yöntemlerinde toprak azotu değerlerinin diğerler yöntemlere göre yüksek olduğu belirlenmiştir. Ancak ripper kullanarak daha derin toprak işleme yapılan G1Ö ve A1Ö yöntemlerinde TİÖ döneminden ÜP dönemine geçişte azot değerlerinin düştüğü saptanmıştır.

93

Şekil 4.35. 2007 yılı TİÖ dönemi 0-30 cm toprak derinliğine ait toplam toprak azotu(%) değerleri

Şekil 4.36. 2007 yılı ÜP dönemi 0-30 cm toprak derinliğine ait toplam toprak azotu(%) değerleri

2008 yılı değerleri incelendiğinde (Şekil 4.37, 4.38) TİÖ döneminde toplam azot değerlerinin 2007 yılının aynı dönemi ile benzer olduğu görülmektedir (Varyans analiz tabloları için bkz. Ek Çizelge 34). 2008 yılı ÜP döneminde G1 ve A2 yöntemleri hariç diğer tüm yöntemlerde örtü bitkisi uygulanan yöntemlerde toplam azot değerleri örtü bitkisi uygulanmayan yöntemlere göre yüksek olduğu belirlenmiştir. Genel olarak, TİÖ döneminden ÜP dönemine geçişte derin toprak işleme yapmanın (ripper) azot dağılımını etkilemediği, ancak 30 cm toprak derinliğinde (set makinası uygulaması) yapılan toprak işleme yöntemlerinin (G2 ve A2) TİÖ dönemden ÜP dönemine kadar toprak azotunu kısmen de olsa arttırdığı saptanmıştır. Örtü bitkilerinin ve özellikle tüylü fiğin atmosferdeki azotu toprağa bağladığı bilinen bir gerçektir (Kavdır ve

a bcd

94

ark., 2007; Sainju et al., 2001; Kuo et al., 1997). Ancak, Biga yöresinde uzun yıllardan beri ileri gelen bilinçsiz ve aşırı gübreleme yöre topraklarının azot seviyelerinin aşırı yükselmesine neden olmaktadır (Katkat ve Özgüven, 2000).

Buna ek olarak Astier et al. (2006)’da toprak işleme yöntemlerinin toplam azot üzerine etkili olduğunu ancak, örtü bitkilerinin tek başlarına etkisiz olduğu bildirilmektedir. Ayrıca birçok araştırıcının rapor ettiği gibi topraktaki azot ve organik karbon oranları hem birbirleri ile hemde topraktaki diğer biyolojik olaylarla yakından ilgilidir (Kavdır ve ark., 2007). Bazı çalışmalarda örtü bitkisi kullanımının toprak azotunu arttırmasının uzun yıllar içerisinde olabildiği de vurgulanmaktadır (Sainju et al., 2002a).

Şekil 4.37. 2008 yılı TİÖ dönemi 0-30 cm toprak derinliğine ait toplam toprak azotu (%) değerleri

Şekil4.38. 2008 yılı ÜP dönemi 0-30 cm toprak derinliğine ait toplam toprak azotu (%) değerleri

95

4.1.2.3. Alınabilir Fosfor

Araştırma kapsamında toprak işleme yöntemlerinin topraktaki alınabilir fosfor değerlerine etkileri incelendiğinde 2007 yılı TİÖ döneminde (Şekil 4.39) en yüksek fosfor değeri 7,32 ppm ile A1Ö yönteminde en düşük değer ise 1,38 ppm ile G2Ö yönteminde saptanmıştır. ÜP döneminde (Şekil 4.40) G2Ö yönteminin yine 2,11 ppm değeri ile diğer yöntemlere göre daha düşük alınabilir fosfor içeriğine sahip olduğu görülmüştür. Aynı zamanda G2, A2 ve A2Ö yöntemleri sayısal olarak diğer toprak işleme yöntemlerine göre daha düşük değerler sağlamışlardır. Ancak bu yöntemlerdeki alınabilir fosfor değerleri istatistiksel olarak diğer birçok yöntem ile farklılık göstermemiştir. 2008 yılında, 2007 yılının tersine TİÖ dönemde (Şekil 4.41) G2 ve G2Ö yöntemleri en yüksek fosfor içeriğine sahip olurken, ÜP dönemine (Şekil 4.42) geçişte bu yöntemlerdeki alınabilir fosfor değerlerinde yaklaşık %30’luk bir düşüş olduğu belirlenmiştir.

Özellikle bitkilerde çiçeklenme ve meyve bağlama dönemleri için önemli bir besin elementi olan fosforun özellikle ÜP dönemindeki önemi daha da fazladır.

Bu dönemde G1Ö, A1Ö ve D1Ö yöntemlerinde diğer yöntemlere nazaran yüksek değerler saptanmıştır. Genel olarak bir değerlendirme yapıldığında doğrudan dikim ile birlikte örtü bitkisi uygulamanın topraktaki alınabilir fosfor miktarı üzerine olumlu etkiler yaptığı söylenebilmektedir. Benzer olarak Astier et al.

(2006) yüzeye yeşil gübre olarak tüylü fiğ bırakıldığında toprakların alınabilir fosfor değerlerinin hem geleneksel hemde toprak işlemesiz yöntemlerde yüksek olduğunu bildirmişlerdir. Çalışmada 0-25 cm toprak derinliğinde en yüksek alınabilir fosfor değerlerinin geleneksel toprak işlemeyle birlikte fiğ örtü bitkisi uygulamasında elde edildiği bildirilmektedir. Ayrıca yeşil gübreleme veya benzeri yöntemlerle toprağa organik madde takviyesinin fosfor açısından yararlı olduğu (Hargrove, 1986) ve kışlık baklagil örtü bitkilerinin iyi birer fosfor kaynağı (Paniagua et al., 1995) olduğu rapor edilmektedir. Başka bir çalışmada fiğ ile tavuk gübesinin toprak fosforuna etkileri incelenmiştir; 15 cm derinlikten alınan toprak örneklerinin fosfor değerlerinin, örtü bitkisi (fiğ) uygulanan alanlarda tavuk gübresi uygulanan alanlara göre sayısal olarak daha düşük olduğu ancak aralarında istatistiksel farklılığın olmadığı bildirilmiştir (Clydette and Kahn, 2002).

96

Şekil 4.39. 2007 yılı TİÖ dönemi 0-30 cm toprak derinliğine ait alınabilir fosfor (P) değerleri*

* : Alınabilir fosfor değerlerine ait varyans analiz tabloları Ek Çizelge 35 ve 36’da verilmiştir.

Şekil 4.40. 2007 yılı ÜP dönemi 0-30 cm toprak derinliğine ait alınabilir fosfor (P) değerleri

97

Şekil 4.41. 2008 yılı TİÖ dönemi 0-30 cm toprak derinliğine ait alınabilir fosfor (P) değerleri

Şekil 4.42. 2008 yılı ÜP dönemi 0-30 cm toprak derinliğine ait alınabilir fosfor (P) değerleri

4.1.2.4. Alınabilir Potasyum

Araştırma kapsamında 0-30 cm toprak derinliğinde belirlenen alınabilir potasyum değerleri 2007 yılı için Şekil 4.43 ve 4.44’de gösterilmiştir. Şekiller incelendiğinde 2007 yılı TİÖ dönemde örtü bitkilerinin topraktaki alınabilir potasyum miktarını, yetiştikleri dönem içerisinde yükselttikleri görülmüştür.

Bunun yanında toprak işleme yöntemlerinin alınabilir potasyum miktarı üzerine istatistiksel bir önemi olmadığı belirlenmiştir. 2007 yılı TİÖ dönemde alınan toprak örneklerinde ölçülen alınabilir potasyum değerlerindeki varyasyonunun

a bcde

98

fazlalığı dikkati çeken başka bir unsur olmuştur (bkz. Ek Çizelge 39). Bu durumun TİÖ öncesi dönemde sulama yapılmamasının örtü bitkilerininin ve doğal bitkilerin (yabancı otlar) fizyolojisini etkilemesinden ileri geldiğini söylemek mümkündür. 2007 yılı ÜP dönemde 425 ppm ile en yüksek alınabilir potasyum miktarı D1Ö yönteminde belirlenmiştir. Bu dönemde azaltılmış toprak işleme yöntemlerindeki değerlerin diğer yöntemlere göre sayısal olarak daha düşük olduğu görülmüştür. 2008 yılı değerleri incelendiğinde, TİÖ (Şekil 4.45) ve ÜP (Şekil 4.46) dönemlerinde, genellikle örtü bitkisi uygulamasının alınabilir potasyum miktarını olumlu yönde etkilediği saptanmıştır. 2008 yılı TİÖ ve ÜP dönemleri için D2Ö yönteminin diğer yöntemlere göre en yüksek alınabilir potasyum değerine sahip olduğu ve bu yöntemden elde edilen alınabilir potasyum değerlerinin, hem istatistiksel hem de sayısal olarak yüksek olduğu görülmektedir.

Bu dönemler de sonbahar toprak işlemesi uygulanmayan D1Ö yöntemindeki alınabilir potasyum değerleri, D2Ö yönteminde elde edilen alınabilir potasyum değerlerine yakın değerler sağlamıştır. Araştırma kapsamında ele alınan toprak işleme ve örtü bitkisi uygulamaları genel olarak değerlendirilirse; toprak işleme uygulanmayan alanlar için örtü bitkisi uygulamalarının alınabilir toprak potasyumu üzerine olumlu etkisinin olduğunu söylemek mümkündür. Özellikle örtü bitkisi olarak kullanılan fiğ, biçilerek D2Ö yönteminde olduğu gibi toprak yüzeyinde bırakıldığında; alınabilir toprak potasyumunu açısından yararlı olabilmektedir.

Benzer olarak Fando ve Pardo, (2009) geleneksel yöntem uygulamalarında alınabilir toprak potasyumunun 0-30 cm toprak derinliğinde, en düşük değerde olduğunu; toprak işlemesiz ve parapullukla beraber uygulanan toprak işlemesiz yöntemlerde alınabilir potasyum açısından yüksek sonuçlar verdiğini bildirmektedirler. Aynı çalışmada 0-5 cm toprak derinliğinde alınabilir toprak potasyum değerlerinin tüm yöntemler için 25 cm toprak derinliğine göre önemli ölçüde yüksek olduğu ve alınabilir potasyumun yüzeyde bulunan bitki artıkları nedeniyle, toprak işleme yönteminden çok, toprak derinliğine göre değiştiği söylenmektedir (Thomas et al., 2007;). Ancak Guzman et al, (2006) ise toprak işlemesiz yöntem uygulanan alanlarda hem yüzeyde hem de 15 cm toprak derinliğinde, geleneksel toprak işlemeye göre daha yüksek alınabilir potasyum değerleri olduğunu bildirmektedir.

99

Şekil 4.43. 2007 yılı TİÖ dönemi 0-30 cm toprak derinliğine ait alınabilir potasyum (K) değerleri*

* : Alınabilir potasyum değerlerine ait varyans analiz tabloları Ek Çizelge 37 ve 38’de verilmiştir.

Şekil 4.44. 2007 yılı ÜP dönemi 0-30 cm toprak derinliğine ait alınabilir potasyum (K) değerleri

100

Şekil 4.45. 2008 yılı TİÖ dönemi 0-30 cm toprak derinliğine ait alınabilir potasyum (K) değerleri

Şekil 4.46. 2008 yılı ÜP dönemi 0-30 cm toprak derinliğine ait alınabilir potasyum (K) değerleri

Benzer Belgeler