• Sonuç bulunamadı

Tipolojiler Ekseninde Türkiye’de Düşünce Kuruluşlarının Değerlendirilmesi

BÖLÜM 3: TÜRKİYE’DE DÜŞÜNCE KURULUŞLARI ve SETA

3.2. Tipolojiler Ekseninde Türkiye’de Düşünce Kuruluşlarının Değerlendirilmesi

Düşünce kuruluşları, fon sağladıkları kaynaklar, çeşitli kamu politikası aktörleriyle kurulan ilişkiler, siyasal iktidar yahut farklı ideolojik görüşlere yakınlık gibi kriterler göz önünde bulundurularak sınıflandırılabilirler. Bu veya benzeri sınıflandırmalar düşünce kuruluşlarının inceleme ve analize tabi tutulmasını kolaylaştırır. Çalışmanın ikinci bölümünde çeşitli araştırmacıların düşünce kuruluşları tipolojileri ele alınmış ve görece ayrıntılı olarak açıklanmıştır. Ancak bu tipolojilerin ağırlıklı olarak Kuzey Amerika ve Batı Avrupa merkezli bir nitelik arz ettikleri görülmektedir. Düşünce kuruluşlarının ortaya çıkışı ve gelişimleri dikkate alındığında bu durumun en önemli sebebinin, bu bölgenin öncü bir konumda bulunması ve günümüzde dahi tüm dünyadaki düşünce kuruluşları mevcudunun önemli bir kısmının hala bu bölgede faaliyet göstermesi olduğu söylenebilir. Bunun doğal bir sonucu olarak araştırmalar ağırlıklı olarak ABD özelinde yoğunlaşmış ve ortaya konan teorik çerçeve ve sınıflandırmalar bu yönde bir seyir izlemiştir. Dolayısıyla ortaya konan tipolojilerin, farklı ülkelerin düşünce kuruluşlarının incelenmesinde yararlanılabilir olmakla birlikte o ülkelerin gerçekliğiyle birebir uyum göstermesini beklemek doğu değildir. Bununla birlikte bu tipolojiler, bir fikir düzleminin sağlanmasında ve birebir olmasa da belirli yönleriyle diğer düşünce kuruluşlarının sınıflandırılmasında önemli bir araç sunmaktadır. Özetle küresel bağlamda farklı ülkelerin kendi bünyelerinde faaliyet gösteren düşünce kuruluşlarının tipolojiler bağlamında analizi yapılırken sözü edilen bu olgunun göz önünde bulundurulmasında yarar bulunmaktadır.

İkinci bölümde ele alınan Weaver, McGann ve Stone gibi bilim insanlarının ortaya koydukları düşünce kuruşu sınıflandırmalarının Türkiye bağlamında incelenmesi bazı ön değerlendirmeler ile mümkün olabilir. Her yazarın tek başına ortaya koyduğu sınıflandırmaların Türkiye’ye uyarlanmasından ziyade farklı yazarların yaptıkları düşünce kuruluşu ayrımlarının bir potada değerlendirilerek içlerinden ülke şartlarına uygun olanlarının seçilerek incelemeyi alınması, ülkedeki düşünce kuruluşlarının incelenmesi konusunda daha yararlı olacaktır. Zira herhangi bir yazarın ortaya koyduğu sınıflandırma tek başına Türkiye örneğinde birebir karşılığını bulmamaktadır. Örneğin

88

Weaver’ın tipolojilerden biri olan öğrencisiz üniversiteler Türkiye’de karşılığını bulabilirken aynı yazarın ifade ettiği anlaşmalı araştırma kuruluşları ayrı bir sınıfa konu olmayacak kadar sınırlı bir nitelik arz etmektedir (Aydın, 2006: 114). Tam bu noktada Weaver’ın konu edinmediği, ancak McGann tarafından ifade edilen devlet kaynaklı kuruluşlar Türkiye’de karşılığını bulmaktadır. Bu yüzden, Türkiye’deki düşünce kuruluşlarını tipolojiler bağlamında mercek altına alırken tek bir modeli benimsemek yerine farklı sınıflandırmalardan yararlanmanın daha uygun olacağı söylenebilir.

Ortaya konulacak tipolojilerin temel belirleyicileri olan mali kaynakların temini, baskı grupları veya farklı sivil toplum örgütleri ile kurulan her türlü ilişkinin düzeyi ve siyasal iktidar, siyasal partilerle kurulan bağın derecesi konusunda Türkiye’deki düşünce kuruluşları şeffaf bir yapı arz etmedikleri için sınıflandırmalarının yapılmasının çok kolay olmadığını da belirtmek gerekir. Ayrıca Türkiye’deki düşünce kuruluşlarının, faaliyet biçimleri bakımından birbirlerinden kesin çizgilerle ayrıştırılabilecek bir nitelik göstermemeleri de sınıflandırmayı zorlaştırmaktadır. (Bağcı ve Aydın, 2009: 93-94). Dolayısıyla Türkiye’deki düşünce kuruluşlarının çoğunlukla McGann’ın melez kuruluşlar olarak ifade ettiği kategorinin özelliklerini bünyelerinde barındırdıkları söylenebilir. Bütün bu zorluklar göz önünde bulundurularak ve Türkiye’deki düşünce kuruluşlarını kesin ve net çizgiler ile birbirinden ayırmanın kolay olmadığının farkında olarak Türkiye’deki düşünce kuruluşlarını genel olarak bağımsız ve yarı bağımsız

kuruluşlar, devlet kaynaklı kuruluşlar ve üniversite tabanlı kuruluşlar şeklinde yapılan

üçlü sınıflandırmanın kabulünün uygun olduğu düşünülmektedir. (Bağcı ve Aydın, 2009: 94-101) Bu sınıflandırmanın özellikleri ve bu bakımdan düşünce kuruluşu listeleri aşağıda sunulmuştur:

a) Bağımsız ve yarı bağımsız kuruluşlar olarak adlandırılan sınıfın temel özelliği,

herhangi bir baskı grubu veya sivil toplum kuruluşunun etkisi ve desteğinden büyük oranda bağımsız olmaları yahut belirli oranda bağımlılık içerisinde faaliyet göstermeleridir. Türkiye’deki bağımsız ve yarı bağımsız düşünce kuruluşlarının birbirlerinden ayrı kategoriler olarak incelenememesinin temel sebebi, daha önce de işaret edildiği gibi ülkedeki düşünce kuruluşları ile diğer aktörler arasında mali veya siyasi bağımlılık derecelerinin şeffaf bir yapı göstermemesidir. Hal böyle olunca, her iki düşünce kuruluşu kategorisinin aynı

89

başlık altında incelenmesi bir nevi zorunluluk halini almaktadır. Türkiye’de bu sınıfın içerisine giren belirli başlı düşünce kuruluşları Tablo 5’te gösterilmiştir.

Tablo 5: Türkiye’deki Bağımsız ve Yarı Bağımsız Düşünce Kuruluşları

Düşünce Kuruluşu Kuruluş Yılı Merkezi

İktisadi Araştırmalar Vakfı 1962 İstanbul

İktisadi Kalkınma Vakfı 1965 İstanbul

Dış Politika Enstitüsü 1974 Ankara

Siyasi ve Sosyal

Araştırmalar Vakfı 1980 İstanbul

Orta Doğu ve Balkan

İncelemeleri 1984 İstanbul

Marmara Grubu Stratejik ve

Sosyal Araştırmalar Vakfı 1985 İstanbul

Bilim ve Sanat Vakfı 1986 İstanbul

İslam Araştırmaları Merkezi 1988 İstanbul

Türkiye Sosyal Ekonomik

Siyasal Araştırmalar Vakfı 1989 İstanbul

KÖK Sosyal ve Stratejik

Araştırmalar Vakfı 1991 Ankara

Toplumsal Ekonomik Siyasal

Araştırmalar Vakfı 1993 Ankara

Liberal Düşünce Topluluğu 1994 Ankara

Türkiye Ekonomi ve Sosyal

Etüdler Vakfı 1994 İstanbul

90 Ulusal Politika Araştırmaları

Vakfı 1995 Ankara

Sosyal Araştırmalar Vakfı 2000 İstanbul

Türkiye Stratejik

Araştırmalar Merkezi 2003 İstanbul

Dış Politika Forumu 2003 İstanbul

Türkiye Ekonomi Politikaları

Araştırma Vakfı 2004 Ankara

Uluslararası Stratejik

Araştırmalar Kurumu 2004 Ankara

Ekonomi ve Dış Politika

Araştırmalar Merkezi 2005 İstanbul

Siyaset Ekonomi ve Toplum

Araştırmaları Vakfı 2006 Ankara

Stratejik Düşünce Enstitüsü 2009 Ankara

Orta Doğu Stratejik

Araştırmalar Merkezi 2009 Ankara

Kaynak: Bağcı ve Aydın, 2009: 94-96; Yıldız vd., 2013: 197.

b) Devlet tabanlı kuruluşlar sınıfı, kamu kurumlarının bünyesinde oluşturulan

düşünce kuruluşlarını ifade etmektedir. Bu tip düşünce kuruluşları bağlı bulundukları kurumun bir parçasını oluşturmaları dolayısıyla ilgili kuruluşun düşünce, analiz ve bilgi üreten bir birimi olarak faaliyet gösterirler. Dışişleri Bakanlığı tarafından bakanlık bünyesinde 1995 yılında kurulan Stratejik Araştırmalar Merkezi, bu tip düşünce kuruluşlarının ilk örneğini teşkil etmektedir. Bunu takiben çeşitli kamu kurumları tarafından düşünce kuruluşları oluşturulmuştur. Bu sınıf içerisinde yer alan düşünce kuruluşlarından bazıları lağvedilmekle birlikte (Örn. Stratejik Araştırma ve Etütler Milli Komitesi) bazıları da faaliyetlerini sürdürmektedir (bkz. Tablo 6).

91

Tablo 6: Türkiye’deki Devlet Kaynaklı Düşünce Kuruluşları

Düşünce Kuruluşu Bağlı Olduğu

Kamu Kurumu Kuruluş Yılı Merkezi

Stratejik Araştırmalar

Merkezi Dışişleri Bakanlığı 1995 Ankara

Stratejik Araştırma ve Etütler Milli Komitesi

Yükseköğretim

Kurulu (YÖK) 1997 Ankara

Araştırma ve Etütler

Merkezi İçişleri Bakanlığı 2000 Ankara

Stratejik Araştırma ve Etüt Merkezi Genel Kurmay Başkanlığı 2002 Ankara TBMM Araştırma Merkezi TBMM 2006 Ankara

Kaynak: Sandıklı, t.y.: 2; Bağcı ve Aydın, 2009: 97

c) Üniversite tabanlı kuruluşlar, belirli bir üniversite ile organik bir bağ içerisinde

faaliyet gösteren düşünce kuruşlarının oluşturduğu sınıftır. Bu tarz düşünce kuruluşları tamamıyla aynı olmasa da Weaver’ın öğrencisiz üniversitelerine benzemektedirler. Öğrencisiz üniversitelerden ayrıldıkları en önemli nokta, bu kuruluşların belirli bir üniversitenin bünyesinde kurulmalarıdır. Türkiye’nin iç siyasal, toplumsal ve ekonomik meselelerinin yanında dış politika alanında inceleme ve analiz yapmak temel amacıyla kurulan araştırma merkezleri bu sınıfın içerdiği düşünce kuruluşları tipolojisine girmektedir. Bu bağlamda akademik kitap, rapor, analiz yayınlama; panel, sempozyum ve konferanslar düzenlemek suretiyle politika oluşturma sürecine bilgi sağlama ve etkinlik kazanma düzleminde dahil olurlar. Ayrıca bu kuruluşlar, politika sürecine müdahilliğin yanı sıra, kamuoyunu bilgilendirme ve eğitme amacıyla faaliyetlerini sürdürürler. Türkiye’deki üniversite tabanlı düşünce kuruluşlarının bazıları Tablo 7’de gösterilmiştir.

92

Tablo 7: Türkiye’deki Üniversite Tabanlı Düşünce Kuruluşları

Düşünce Kuruluşu Bağlı Olduğu

Üniversite Kuruluş Yılı Merkezi

Uluslararası Stratejik Araştırmalar Merkezi Marmara Üniversitesi 1987 İstanbul Stratejik Araştırmalar Uygulama ve Araştırma Merkezi Süleyman Demirel Üniversitesi 1994 Isparta Stratejik Araştırmalar Merkezi Yıldız Teknik Üniversitesi 2000 İstanbul İstanbul Politikalar Merkezi Sabancı Üniversitesi 2001 İstanbul Stratejik Araştırmalar Merkezi Ankara Üniversitesi 2003 Ankara Stratejik Araştırmalar ve Uygulama Merkezi Erciyes Üniversitesi 2005 Kayseri Stratejik Araştırma, Geliştirme ve Entegrasyon Araştırma ve Uygulama Merkezi Pamukkale Üniversitesi 2007 Denizli Ortadoğu Araştırmaları Merkezi Sakarya Üniversitesi 2014 Sakarya

Kaynak: Bağcı ve Aydın, 2009: 98-100’den güncellenmiştir.

Türkiye’deki düşünce kuruluşlarının sınıflandırılmasına dair yer verilen bu tipolojilerin yanı sıra tespit edilmesi çok kolay olmayan bazı durumlar mevcuttur. Örneğin Türkiye’de siyasal partiler ile organik bir bağ içerisinde olan parti bağımlı düşünce kuruluşları bulunmamaktadır (Yıldız vd., 2013: 196). Ancak bu durum Türkiye’de faaliyet gösteren düşünce kuruluşlarının siyasal partilerden bağımsız bir seyir izlediğini söylemeyi mümkün kılmamaktadır. Şöyle ki bazı düşünce kuruşları siyasal partiler ile organik bir bağdan ziyade informel bağlamda ilişki içerisinde olabilirler. Zira siyasal partilerin iktidara gelmesiyle yahut güç kaybetmesiyle etkinlikleri artan veya azalan

93

düşünce kuruluşları gözlemlenmektedir. Ayrıca, Türkiye’de düşünce kuruluşlarının siyasal partiler ile kurdukları ilişkiler, ülkenin sahip olduğu siyasal kültür dolayısıyla bünyesinde barındırdığı ideolojik kutuplaşma iklimiyle de yakından ilgilidir. Tam da bu noktada ortaya atılan başka bir tip olan “taraftar kuruluşlar”a değinmek gerekir.

Türkiye’deki düşünce kuruluşlarının partiler ile kurdukları ilişkiler aynı zamanda bu kuruluşların taraftar oldukları bir ideolojik kutbu da bünyesinde barındırmaktadır. Örneğin Yıldız ve diğerlerinin verdikleri bilgilere göre Bilge Adamlar Stratejik Araştırmalar Merkezi (BİLGESAM) ve Türkiye Ekonomi Politikaları Araştırma Vakfı (TEPAV) liberal, Ekonomik ve Sosyal Araştırmalar Merkezi (ESAM) muhafazakar-milli görüş, Stratejik Düşünce Enstitüsü (SDE) muhafazakar demokrat, Uluslararası Stratejik Araştırmalar Kurumu (USAK) liberal milliyetçi bir çizgide faaliyette bulunmaktadırlar (Yıldız vd., 2013: 197). Partiler ve ideolojik görüşler çizgisinde hareket eden düşünce kuruluşlarının belirlenmesi kesinlik göstermemekle birlikte, düşünce kuruluşlarının kurucuları, yönetici kadroları, mali kaynakları ve çıkardığı yayınların içeriği gibi hususlar açısından bakıldığında veya bunlar incelediğinde bu konuda belli bir fikir edinilebilir. Türkiye’de sözü edilen bu tip düşünce kuruluşları bağımsız ve yarı bağımsız, devlet yahut üniversite tabanlı düşünce kuruluşu sınıflarının içerisinde yer alabilirler.