• Sonuç bulunamadı

Düşünce Kuruluşlarının Yaygın Olarak Kullandıkları Politika Araçları

BÖLÜM 2: DÜŞÜNCE KURULUŞLARI: YAPI ve FONKSİYONLARI

2.4. Fikirlerin Yarışı: Bilgi, Güç ve Siyaset

2.4.2. Düşünce Kuruluşlarının Yaygın Olarak Kullandıkları Politika Araçları

Düşünce kuruluşları, siyasal sistem içerisinde işgal ettikleri konum ve üstlendikleri rol ve fonksiyonları itibariyle kamu politikası yapım süreci içerisinde “resmi olmayan aktör” sınıflamasında yer alan bir oyuncu olarak bulunurlar. Elbette süreç içerisinde düşünce kuruluşlarına duyulan ihtiyaç veya bu kuruluşların karar vericileri etkileme oranları ülkeler arasında farklılık göstermektedir. Bu oranın yüksekliği veya düşüklüğü, düşünce kuruluşlarının üstlendikleri rol ve işlevlerini nasıl yerine getirdikleri ile doğrudan ilgilidir. Çünkü bu kuruluşlar, belirli araç ve stratejiler ile politika sürecinde etkin olarak amaçlarını gerçekleştirme yoluna gitmektedirler. Düşünce kuruluşlarının kullandıkları araç ve stratejilerden kasıt ise spesifik olarak hangi eylemler ve çıktılar çerçevesinde süreci yönlendirmeye çalıştıklarıdır.

Genel olarak düşünce kuruluşları sadece belirli bir politika alanında analiz, araştırma ve tavsiye üretmenin yanı sıra eğitim, konferans, panel, seminer gibi aktivitelerle kamusal veya özel kurumlarla ilişki içerisine girmektedirler (Stone, 2000: 154). Aslında düşünce kuruluşlarının tüm temel çıktıları ve eylemleri, mevcut rol ve işlevlerini hayata geçirme biçimleri olarak ifade edilebilir. Sistematik olarak düşünce kuruluşlarının etkinliklerini artırmak amacıyla kullandıkları politika araçları ve stratejiler şu şekilde ifade edilebilir (Abelson, 2002: 75; Weaver ve McGann, 2009: 5):

· Politika alanlarında çeşitli kitaplar, dergiler, bültenler, rapor ve analizler yayınlamak,

74

· Karar vericilerin üzerinde meşgul oldukları politika gündemleri ile alakalı birebir yahut raporlar nezdinde tavsiye üretmek

· Ülkenin gündemine dair çeşitli konuların tartışılması amacıyla kamuya açık forumlar, konferanslar, panel ve sempozyumlar düzenlemek,

· Araştırmacılarının bilgilendirici nitelikte çeşitli dersler ve konuşmalar bağlamında faaliyette bulunmalarını teşvik etmek,

· Aktif siyasal hayata kendi bünyesinden kişiler kazandırmak veya siyasal hayatın içerisinden gelen kişileri bünyesine almak,

· Özellikle yazılı ve görsel medya organlarında görünürlüklerini artırmak,

· İnternet ve sosyal medyada etkin olmak ve internet siteleri kurarak bilinirliliklerini artırmak,

· Belirli dönemlerde (seçim vb.) (özellikle taraftar kuruluşlar) kamuoyunu yönlendirici faaliyetlerde bulunmak gibi stratejiler ile düşünce kuruluşları, politika yapım süreçlerini yönlendirmeye çalışmaktadırlar.

Düşünce kuruluşlarının temel stratejilerinden önemli görülen bazılarını açıklamakta fayda vardır. Düşünce kuruluşlarının genellikle en çok kullandığı stratejilerden bir tanesi, geniş çapta hoşnutsuzluk uyandıran belirli bir problemin gündeme alınması yahut iç ve dış siyasete dair çeşitli politika konularının tartışılması amacıyla konferans ve sempozyum tarzında etkinlikler düzenlemektir. Bu etkinliklere iktidar sahibi karar vericilerden, özel sektörde etkin aktörlere kadar birçok kişi davet edilir ve katılımları sağlanır. Halkın katılımına açık olan bu faaliyetler karar vericileri söz konusu politika alanıyla ilgili düşünmeye itmesi ve hem karar vericiler hem de kamuoyu nezdinde ilgili düşünce kuruluşunun rolü hakkında farkındalık ve fikir edinilmesi bakımından önemlidir. Aynı zamanda karar vericiler ile yakın ilişkiler kurulması ve tavsiye aktarımının sağlanması da bu faaliyetleri etkin kılan diğer önemli bir yöndür (Abelson, 2002: 75; McGann, 2007: 36).

Düşünce kuruluşlarının politika yapım sürecinde etkin bir aktör olarak var olabilmesi için kullandığı önemli araçlardan bir diğeri de çeşitli politika konu veya problemleri hakkında araştırmalar yapmak ve bunları kitap, dergi ve rapor gibi çeşitli şekillerde

75

yayınlamaktır. Bu araştırma ve yayınlar çözülemeyen belirli bir soruna çözüm olarak ortaya çıkmakla birlikte uygulanacak olan bir politika hakkında görüş ve tavsiye niteliğinde de olabilir (Weaver ve McGann, 2009: 5). Düşünce kuruluşlarının çıkardığı yayınlarla alakalı ifade edilmesi gereken temel husus, tüm yayınların politika sürecine aynı oranda etki etmesinin mümkün olmadığıdır. Örneğin James Smith’in de ifade ettiği gibi düşünce kuruluşlarının yayınladığı kitap kapsamındaki çalışmaların etkisinin ölçülmesi zordur. Hatta yazara göre, bu kitapların çoğu politika yapıcılar tarafından okunmaz. Daha ziyade karar vericiler sorun alanları ile ilgili olarak kısa, öz ve sistematik bilgi içeren rapor ve makale tarzında yayınlardan yararlanırlar. Dolayısıyla politika sürecine bilginin yayılımı uzun, teorik ve akademik kapsamlı kitaplardan ziyade raporlar ve analizler çerçevesinde sunulan bilgiler vasıtasıyla sağlanmaktadır. Ancak bu durum kitapların değerini elbette düşürmemektedir. Bir araştırmacının ortaya koyduğu bilgi ve fikirlerinin güvenilirlik kaynaklarından en önemlilerinden biri de o konuda yazdığı kitaplardır (Smith, 1991: 193). Sadece kitaplarla sınırlamadan, düşünce kuruluşlarının ürettiği derin teorik ve akademik çerçevedeki çalışmaların bunun çok daha ötesinde rolleri vardır. Bu çalışmalar, “pragmatist” ve “anı kurtaran” çözümlerden ziyade geniş perspektiften önemli sorun alanlarının çözümünü sağlayabilir. Ayrıca bu çalışmaların ortaya koyduğu fikir ve tavsiyeler, uzun dönemde öngörülebilir politika çözüm araçlarının elde edilmesine kayda değer bir etki yapabilir. Bu çalışmalar, aynı zamanda akademik çevrenin de başvurduğu ve yararlandığı önemli yayınlar arasında yer alabilmektedir.

Düşünce kuruluşları ayrıca diğer düşünce kuruluşları ve üniversiteler gibi aktörlerin düzenlediği panel, konferans vb. organizasyonlara araştırmacıları vasıtasıyla dâhil olmaktadır. Böylece düşünce kuruluşlarının uzmanları yahut yönetici kadroları farklı mecralarda dersler vererek ve konuşmalar yaparak, ilişki ve işbirlikleri kurarak hem kendi kuruluşlarının bilinirliliğini hem de ürettikleri fikirlerin yayılımını sağlar.

Düşünce kuruluşları bir politika aracı olarak siyasal hayatta veya bürokraside önemli görevler üstlenmiş ve kritik karar verici konumlarda bulunmuş devlet adamlarını bünyelerine dâhil etmeye çalışırlar. Bunun sonucunda düşünce kuruluşları, bünyesine kattığı bu kişilerin ilişki ağlarını ve siyasal hayattaki etkinliklerini kullanmayı amaçlar. Ayrıca bu durum, düşünce kuruluşlarının fikir pazarındaki “reklam” ihtiyacının da bir

76

sonucu olarak yorumlanabilir. Aynı şekilde düşünce kuruluşları bünyesinde faaliyet gösterirken çeşitli devlet kademelerine transfer olan uzman ve araştırmacılar da söz konusu olmaktadır. Aslında bu tür geçişlerin düşünce kuruluşlarına etkisi oldukça yüksektir. Karar verici konumunda faaliyet gösteren eski düşünce kuruluşu çalışanlarının, politika yapım sürecinde, ilgili oldukları düşünce kuruluşunun daha etkin olmasında etkin rol oynamaları kuvvetle muhtemeldir.

Son ve belki de en önemli araç olarak düşünce kuruluşları ve medya ilişkisine değinmek gerekmektedir. Öyle ki düşünce kuruluşları yöneticilerinin belirli bir kısmı, medyada görünür olmak ile söz konusu kuruluşun etkinliği arasında doğrudan bir bağ kurmaktadır. Bu görüşe göre bir düşünce kuruluşunun etkinliğini artırmak için medyada görünürlüğünü mümkün olduğunca artırmak gerekmektedir. Çünkü bu kuruluşlar yazılı ve görsel medyada çokça yer aldıkça, politika sürecinde etkin oldukları algısını yerleştireceklerdir. Ancak reel işleyişte durumun pek de böyle olduğu söylenemez. Bir düşünce kuruluşun tek başına medyada görünürlüğünün yüksek oranda seyretmesi, kamuoyunun görüşünü şekillendirmeye yardımcı olabilirken, bu kuruluşun kamu politikalarının şekillendirilmesinde etkin bir rol aldığı anlamı taşımamaktadır (Abelson, 2002: 75; Weaver ve McGann, 2009: 6). Dolayısıyla medyada görünür olmak oldukça önemli bir araçtır, ancak tek başına politika sürecine yapılan etkiye eşitlenmemelidir. Buna ek olarak, düşünce kuruluşları tüm faaliyetlerini aslında internet medyasından kurduğu siteler ve sosyal medya araçları ile yaymaktadır. Özellikle düşünce kuruluşları uzmanlarının konuşmaları, dersleri ve düzenlenen konferans ve paneller, bu kuruluşların internet sitelerine veya sosyal medya hesaplarına eklenerek geniş kitlelere yayılmaktadır. Düşünce kuruluşları için, kurdukları internet sitelerinin ve sosyal medya hesaplarının özellikle 21. Yüzyılda önemli bir bilgi yayma aracı haline geldiği söylenebilir (McGann, 2007: 37).