• Sonuç bulunamadı

2.2. Dış Ticaret ve İstihdam İlişkisinin Teorik Analizi

2.2.1. Dış Ticaretin İstihdamı Etkileme Yolları

Dış ticaret istihdamı ölçek, kompozisyon ve süreç etkisi olarak üç farklı biçimde etkilemektedir. Bu etkiler özetle şu şekilde açıklanabilmektedir (Jenkins ve Sen, 2006: 300);

 Ölçek Etkisi: Artan ihracat üretimi pozitif etkilemektedir. Böylece artan ihracat üretimi dolayısıyla da istihdamı artırmaktadır.

Dış ticaret genel olarak verimlilik artışlarına da sebep olabilmektedir. Sektörel perspektiften bakıldığında, dış ticaretteki bir artış ihracat sektörü mal talebinde bir artışa neden olmaktadır. Bu durum, ilgili sektörde yeni bir istihdam yaratma sürecine girildiği anlamına gelmektedir. İhracat talebi ve toplam sektörel istihdam arasındaki pozitif ilişki “ihracat talep etkisi” olarak tanımlanmaktadır (Abraham ve Brock, 2003: 224). Dış talebin artmasına bağlı olarak gerçekleşen ihracat artışı, toplam üretim artışı sağlayacağından yeni üretim alanları ve istihdam olanakları yaratılması sağlayarak işgücü talebinin artmasına neden olacaktır.

 Kompozisyon Etkisi: Ticarete konu sektörlerin toplam üretim içindeki payı değerlendirildiğinde farklı sektörlerin paylarının dış ticaret aracılığı ile etkilendiği bilinmektedir. Dış ticaret ile ihracata konu sektörlerin üretimi artarken, ithalata rakip sektörlerin üretimi azalmaktadır.

Dış ticaret artışı iş imkânlarını artırırken üretim yapısını da değiştirecektir. Üretim değişimine bağlı olarak işgücünün sanayi kolları arasında yer değiştirmesine neden olacaktır. Dış ticaret artışı halinde gelir sağlayan sektörlere işgücü nakli olacak ve bu durum üreticilere ilave maliyetler yükleyecektir.

 Süreç Etkisi: Ticaret, imalat sanayinde işgücü miktarını değiştirerek istihdam üzerinde etkili olmaktadır.

74 Ticaret-istihdam ilişkisi ihracata dayalı büyüme modelini benimseyen ve işsizlik oranının yüksek olduğu Türkiye için çok önemli bir konudur. İhracat artışının üretimi, ölçek ekonomilerini ve verimliliği artırarak istihdamı artırıcı etkiye sahip olması beklenmektedir. Diğer taraftan, özellikle üretimin ithal girdi oranının yüksek olduğu sektörlerde ara malları ithalatı üretim artışına ve buna bağlı olarak istihdam artışına yol açabilmektedir. Bunun yanında ithalat artışı iç piyasada rekabeti artırarak verimlilik artışlarına yol açarken, istihdam artışını da teşvik etmesi beklenmektedir. Fakat ithal mallarla rekabet etmekte güçlük çeken ve yeni gelişen sektörler ithalat artışı nedeniyle üretim ve istihdam kayıpları yaşayabilmektedir. Uluslararası piyasalarda rekabet gücü yüksek sektörler dış ticaret artışına bağlı olarak ülke sanayi yapısı içinde ağırlık kazanmaktadır. Bu durum işgücünün transfer olmasını sağlayacak ve istihdam azalmasa bile geçiş sürecinde sektörler arasında ilave maliyetler yüklenmesine sebep olacaktır (Bayar vd., 2011: 3).

Sermaye faktörüne kıyasla emek girdisinin daha çok bulunduğu ülkeler bu faktöre yönelik üretim yapıp ihraç ederken; sermaye faktörüne daha çok sahip ülkeler ise sermaye girdisinin daha çok kullanıldığı üretime yönelerek ihracatını bu doğrultuda şekillendirmektedir. Bu sayede dış ticaretten elde edecekleri gelirleri artıracaklardır. Bu akışın istihdama etkisi emek yoğun ürünlerin ihraç edildiği ülkelerde emek girdisi kullanımında artış sağlarken, sermaye yoğun mallara yönelik ihracat yapan ülkeler de sermaye talebi artacaktır. (Greenaway vd., 1998: 488).

Gelişmekte olan ülkeler açısından ticaret artışı ilave istihdam olanakları sağlamaktadır. Gelişmekte olan ülkelerin daha ziyade emek yoğun üretime yoğunlaşmış olması nedeniyle; emek yoğun ürünlerin ithalatının artması halinde niteliksiz işgücü arzının çok olduğu bu ülkelerde işsizliğin patlamasına neden olabilmektedir. Bunun yanında üretimde makinalaşmanın artması da yine emeğin atıl kalmasına sebep olabilmektedir.

Ekonomilerde dışa açıklığın boyutu istihdam için önemli bir göstergedir. Çünkü ticaret partnerlerinin ödeme gücü ve dış talebin devamlılığı ihraç odaklı çalışan sanayiler için kritik öneme sahiptir. Bu partnerlerin yaşayacakları krizler, ticaret hadlerini, dış talebi, üretimi ve dolayısıyla da istihdamı yakından

75 ilgilendirmektedir. Bu nedenle istikrarlı ekonomilerle ticaret partneri olmak işgücü piyasası içinde avantajlı bir durum olarak dikkat çekmektedir. Örneğin küresel kriz sonrasında, Avrupa ülkelerindeki kırılganlık artışı Türkiye gibi bu ülkelere büyük çapta ihraç yapan ülkelerin ekonomilerini sarsmıştır. Ayrıca 2015 yılı sonlarında Rusya ile yaşanan siyasi gerilim sonrasında Rusya’nın Türk mallarına ilişkin talebinin düşmesi yine Türkiye ekonomisi için benzer şekilde sorun teşkil etmiştir.

Literatürde dış ticaret ve istihdam ilişkisi üç farklı yaklaşımla açıklanmıştır (Freeman ve Revenga, 2004: 9-11). HO modelinde düzenlenen birinci yaklaşımda; bu modelden türetilen Stolper-Samuelson Gelir Dağılımı Eşitliği Teoremi ile ürün fiyatlarıyla ücretler arasında bağ kurulmuştur. Bu teoreme göre, dış ticaret ücretleri ithalat fiyatları kanalıyla etkilemektedir (Leamer, 1998: 147). Bu durum şu şekilde açıklanabilir; gelişmiş ülkeler niteliksiz emeğin kullanıldığı ürünler ithal edilip, nitelikli emeğin çoğunlukla kullanıldığı ürünleri ihraç etmektedirler. Böylece gelişmiş ülkelerin niteliksiz emeğin kullanıldığı ürünlerin fiyatları düşerken, nitelikli işgücünün ücretleri de düşecektir. Bu durum dış ticaret ilişkisi olan ülkeler arasındaki ücret farklılıkları eşitleninceye kadar devam edecektir. Modele göre ücret düzeylerinin belirleyicisi sadece dış ticaret olup işgücü piyasasının istihdama ilişkin reel bir etkisi olmayacaktır. Esnek ücret yapısının olmaması istihdamın azalmasına sebep olacaktır. Dış ticaret istihdam ilişkisinde göreli üretim faktör oranları, ticaretteki engeller ve teknoloji etkili rol oynamaktadır. (Freeman ve Revenga, 2004: 9-10).

İkinci yaklaşıma göre emek yoğun ürünlerin gelişmekte olan ülkelerden ithal edilmesi bu sektörün emek talebini ve dolayısıyla sektörel istihdamı azaltmakta ve ücretlerin düşmesine neden olacaktır. Bu yaklaşıma göre yukarı eğimli maliyet eğrileri ve heterojen ürün varsayımı ile maliyet faktörleri ve talep esnekliklerinden dolayı ithalat nedeniyle tüm sektörlerde iş değişikliği etkisi yaratmaktadır. Ücret ve istihdamın ticarete konu ürünlerden etkilenme derecesi sektörel istihdam payıyla doğru orantılıdır (Polat ve Uslu, 2010: 491-492).

Üçüncü yaklaşımda ise Ricardo’nun karşılaştırmalı üstünlükler teorisi esas alınmakta olup, istihdamın dış ticaretten etkilenme derecesi ülkeler arası emek

76 verimliliği ve maliyeti ile ilintilidir. Bu yaklaşımda teknoloji ve becerilerden kaynaklanan emek verimliliği farklılıkları göz ardı edilmiştir. Teknolojiden kaynaklanan verimlilik ve göreli ücretlere bağlı olması nedeniyle birim emek maliyetleri içsel kabul edilmiştir. Ürünün birim emek maliyeti yurtdışı maliyetlere eşit veya daha az olması halinde üretileceği kabul edilmektedir. Gelişmekte olan ülkelerdeki verimlilik artışı nedeniyle bu ülkeden ürün satın alan gelişmiş ülkeler karşılaştırmalı üstünlüklerini kaybederek üretimini azaltmakta ve dış ticaret açığı vermeye başlarlar. Ücretlerin ticaret ortaklarına göre düşürülmesi ile ticari denge sağlanabilecektir (Freeman ve Revenga, 2004: 10). Emek arz ve talep dengesi ücretlerin azalmasına bağlı olarak değişecek ve işsizlik artarken istihdamda azalacaktır (Polat ve Uslu, 2010: 492)

Ülke ekonomilerinin dışa açılmasını işgücü piyasası üzerinde bir dizi etkileri olmaktadır. Örnek vermek gerekirse, dış ticaret uzmanlaşma ve işbölümü yoluyla kaynakların daha etkin kullanımı ile ticaret ortaklarına karşılıklı çıkar sağlayarak büyümeye katkıda bulunmaktadır. Bunun yanında ihracatın artması ile yeni üretim alanları ve istihdam olanakları oluşmaktadır. Ayrıca ithalata bağlı üretimi dolayısıyla gelişmekte olan ülkelerde ithalat ara maldan ziyade mamul mallara yönelmekte ve cari açık artarak istihdam oranı düşebilmektedir (Sandalcılar ve Yaman, 2012: 50).

Dış ticaret ülkelere; rekabet artışı, büyüme, ölçek ekonomilerinden faydalanma, istihdam artışı, ihracatla birlikte döviz girişi, teknoloji transferi, yeni ürünlere ulaşım imkânı ve verimlilik artışı avantajları sağlamaktadır (Gürak, 2006: 287). Ayrıca ihracat artışı, dış talebin gerekli kıldığı yeni teknoloji üretimi, faktör rekabeti ve üretim imkânlarının artmasını sağlamaktadır (Sandalcılar ve Yaman, 2012: 51).