• Sonuç bulunamadı

Tevbe

Belgede Tarikat Âdâbı (sayfa 106-112)

II. XVI ASIRDA MISIR’DA HALVETİYYE TARİKATI

2.1. TARİKATA GİRİŞ

2.1.1. Tevbe

Tevbe, günah işlemeyi en güzel şekilde terk etmektir. Bu özür dilemenin en etkili yoludur. Çünkü özür dilemenin üç şekli vardır. Birincisi, özür dileyenin ben yapmadım demesidir. İkincisi, şundan dolayı yaptım demesidir. Üçüncüsü, yaptım, kötü ettim, artık ondan geri döndüm, vazgeçtim demesidir. İşte bu sonuncu suna tevbe adı verilmektedir. 6

Kur’ân-ı Kerim’de şöyle buyrulmuştur: “Ey iman edenler! Sami- mi bir tevbe ile Allah’a dönün. Umulur ki Rabbiniz sizin kötülük- 5 Semennûdî, Tuhfetu’s-Sâlikîn, vr, 49a.

lerinizi örter.”7 “Ey müminler! Hep birden Allah’a tevbe ediniz ki

kurtuluşa eresiniz.” 8

Allah Resulü (s.a.v) de şöyle buyurdu: “Günahlarından samimi bir şekilde tevbe eden kişi sanki günah işlememiş gibi olur.” 9

Tevbe, ruhun selameti için günahın zararlı olduğunu idrakten doğmuştur. Zira günah, mümini gayesinden, yani Allah’tan ayırır. Allah (c.c) ile insan arasındaki hicapların kalkmasına vesile olan ilk makam tevbedir. Tevbe, ruhî bir hadisedir. Kulun kusurunu Hakk’a götürmesi, günahlarını itirafla pişmanlığını beyan edip, O’na sığın- masıdır. Tevbe, insanın kötü huy ve İslam’ın ruhuna zıt davranışlar- dan sıyrılıp, samimiyetle güzel huylara dönmesidir.10

Bir kimsenin kalbi günahtan ve Allah’ın emirlerine muhalefet- ten dönmezse sadece dil ile tevbe etse bu tür bir tevbeye yalancı tev- be denir. Dolayısıyla tevbe kötülüğünden dolayı günahı terk etmek, yaptığına pişman olmak, bir daha dönmeyeceğine kesin karar vermek ve düzeltilebile cek olan hareketlerini, amellerini dönüş yaparak dü- zeltmektir. Bu dört şart bir araya gel diğinde tevbenin şartları tamam- lanmış olur.11

Tevbede dört önemli şart vardır. Birincisi, günaha pişmanlıktır. Bu da günah sebebiyle kalbinde pişmanlıktan dolayı bir elem ve acı hissetmesidir. İkincisi, şimdiki halde içinde bulunduğu durumda gü- nahı terk etmektir. Üçüncüsü, gelecekte artık bir daha asla bu gü- nahı işlememeye sadık bir niyet ve sağlam bir istek ve irade ortaya 7 Tahrim, 66/8.

8 Nur, 24/31.

9 İbn Mâce, Zühd, 30/4252; Süyûtî, el-Câmiu’s-Sağîr, II, 161.

10 Selçuk Eraydın, Tasavvuf ve Tarikatlar, Marmara Üniversitesi İlahiyat Fakültesi Vakfı (İFAV), İstanbul 1994, s. 156.

11 İsmail Rasûhî Ankaravî, Minhacü’l-Fukarâ Mevlevî Âdâb ve Erkânı Tasavvuf Istılâhları, Yayına Hazırlayan: Safi Arpaguş, Vefa Yayınları, İstanbul 2008, s. 257.

koymaktır. Dördüncüsü, geçmişte yapmadığı amellerini kaza ve telafi etmektir.12

Semennûdî, eserinde evvela tevbenin tanımını yapar, sonra böyle bir tevbenin şartlarını, hükümlerini, alametini ve tevbe yapan kişinin içinde bulunduğu durumla ilgili bilgiler verir.

Semennûdî’ye göre tevbe, söz, fiil ve hal olmak üzere üç şeyden dönüş ile olur. Sözler, dilden kaynaklanan hususlardır. Fiiller, el, ayak, göz, kulak gibi duyu organlarından kaynaklanan hususlardır. Haller ise kalpten kaynaklanan hususlardır. İstersen buna Allah (c.c) yolun- dan sapmış olanların sözleri, fiilleri ve halleri de diyebilirsin. Çünkü onların sözleri perdedir, fiilleri doğrunun ortaya çıkmasını engelleyen meşakkat ve sıkıntılardır, halleri ise Allah’tan azabı, zilleti ve nefreti sonuç veren bir uzaklaşma ve gidiştir.13

Tevbenin Şartları

Semennûdî’ye göre tevbenin şartları şunlardır:

1- Mürid, tevbeden önce dilini kötü sözlerden, bedenini kötü fiil ve davranışlardan, kalbini de kötü duygu ve düşüncelerden temizlemek durumundadır. Çünkü dilini, kalbini ve bedenini kötü alışkanlıklardan temizlemeyen kişi konuştuğunda sapıkların konuşması gibi konuşur, herhangi bir davranışta bulunacağı zaman onlar gibi davranır ve kalbi de onların kalbi gibi kötü duygu ve düşüncelerle dolu olur. Zira hi- dayetten nasibini alamamış sapıkların sözleri Allah’a giden yolda bir perde olur. Davranışları hata ve kusurlarla doludur. Kalpleri de onları devamlı kötülüğe teşvik eden duygularla beslenir. Dolayısıyla bu kişile- rin sonu sevimsiz, zelil ve azap dolu bir hayat olur.14

12 Abdullah Hasan Zerruk, Kazâyâ’t-Tasavvufi’l-İslami, Hey’etü’l-A’mali’l-Fikriyye, Hartum 2006, s. 61.

13 Semennûdî, Tuhfetu’s-Sâlikin, vr,13a;Semennûdî, Âdâbu’s-Seniyye, vr, 68a. 14 Semennûdî, Tuhfetu’s-Sâlikin, vr,13a;Semennûdî, Âdâbu’s-Seniyye, vr, 68b.

2- Mürid, tevbeye evvela büyük günahlardan başlamalıdır. Son- ra küçük günahlar, sonra da mekruh olan işlerden dolayı tevbe eder. Ayrıca bunların zıddı olan emirler ve nehiyler konusunda yani bü- yük yasakları işlemekten dolayı tevbe ile büyük emirleri yerine geti- remediğinden dolayı tevbe gibi hem emir, hem de nehiy konusunda tevbe eder. Bir de Allah’ın razı olduğu hususların dışında kalbine gelen bütün havâtırdan dolayı tevbe eder. Tevbenin nihayetinde ise göz açıp kapayıncaya kadar dahi Allah’a karşı gafil olduğu için, O’nu hatırlamadan yaşadığı için ve bir de bütün boşa giden zamanları için tevbe eder.15

3- Müellifimiz, bazı âlimlerin kötü insanlarla arkadaş olan ki- şilerin tevbe ettiklerinde bu kötü arkadaş ve çevre ortamını da terk etmelerini tevbenin şartlarından kabul ettiklerini belirtir. Zira Allah Resulü (s.a.v) şöyle buyurdu: “Kişi dostunun dini üzere haşrolur. Siz- den biriniz kiminle arkadaşlık yaptığına dikkat etsin.”16 Bir başka ha-

diste ise Allah Resulü (s.a.v) şöyle buyurdu: “Salihlerle oturmak misk kokulu bir kişinin yanında bulunmaya benzer. Kendisinden olmasa bile kokusundan istifade edersin. Kötü kişiyle oturmak ise körüğün yanında durmak gibidir. Siyahlığı sana bulaşmasa bile dumanı üze- rine siner.”17

Semennûdî, bu konuyla ilgili olarak da Ebu’l-Leys es-Semer- kandî’den şu nakilde bulunur:

1- Kim değerli kimselerle beraber olursa Allah (c.c) o kişinin değerini arttırır.

2- Kim zenginlerle beraber olursa Allah (c.c) ona dünya sevgisi ve rağbeti verir.

15 Semennûdî, Tuhfetu’s-Sâlikin, vr,13b;Semennûdî, Âdâbu’s-Seniyye, vr, 68b. 16 Ebû Davud, Edeb, 19; Tirmizî, Zühd, 45.

3- Kim fakirlerle beraber olursa Allah (c.c) o kişiye Allah’a şük- retme ve Allah’tan gelen her şeye razı olma duygusunu verir.

4- Kim çocuklarla beraber olursa Allah (c.c) ona çocuk gibi oya- lanma ve çabuk sinirlenme duygusunu verir.

5- Kim kadınlarla beraber bulunursa Allah (c.c) onun şehvetini arttırır.

6- Kim hükümdarlarla beraber bulunursa Allah (c.c) onun kib- rini ve kalp katılığını arttırır.

7- Kim fasık ve günahkârlarla beraber bulunursa Allah (c.c) ona tevbeyi geciktirip hep sonraya bırakma duygusunu verir ve o kişiyi günah işlemede terbiyesiz ve arsız, Allah’a ve kullara karşı da utanmaz yapar.

8- Kim âlimlerle beraber bulunursa Allah (c.c) o kişiye de ilim verir ve o ilimle amel etmeyi nasip eder.

9- Kim salihlerle beraber bulunursa Allah (c.c) o kişiye ibadete karşı bir muhabbet ve sevgi duygusu verir. Dolayısıyla salihlerle bera- ber bulunanlar doğru yola ulaşırlar.18

Semennûdî, az konuşma, az uyuma, az yeme, kalbi günahlardan uzak tutma ve Hz. Peygamber (s.a.v)’in yolunda onun sünneti üzere yaşamayı ise tevbenin hükümleri olarak kabul eder.19

Semennûdî’ye göre tevbenin alameti ise yanında ölü olan şeyi di- riltmek, diri olanı ise öldürmektir. Yanında olmayanı bulmak, olanı da terk etmektir. Bunu manası şudur: Kalbi tevhid ile dirilteceksin, nefsi de hevasına karşı çıkarak öldüreceksin. Ehl-i dünyayı terk edecek, ölüm ile meşgul olanları bulacaksın. Her gün ölümü düşüneceksin ve dünyadan yüz çevireceksin. Çünkü dünya sevgisi her türlü kötülüğün başıdır. Kim dünyaya yönelirse tevbesinde samimi değildir.20

18 Semennûdî, Tuhfetu’s-Sâlikin, vr,14b;Semennûdî, Âdâbu’s-Seniyye, vr, 69a. 19 Semennûdî, Tuhfetu’s-Sâlikin, vr,14b; Semennûdî, Âdâbu’s-Seniyye, vr, 69a. 20 Semennûdî, Âdâbu’s-Seniyye, vr, 70a.

Semennûdî’ye göre tevbeyi yapan kişinin içinde bulunduğu du- rum da önemlidir. Zira sağlığı sıhhati yerinde ve genç yaşta olan birisinin tevbesi ebedî hayatı istediğinden dolayı malını Allah (c.c) yolunda harcayan kişinin durumu gibidir. Hastalık veya yaşlılıktan dolayı ölüm döşeğine mahkûm olmuş kişinin tevbesi ise, gençli- ğinde ahireti hatırlamayan, ölüm yatağına düşünce ölümü hatır- layıp her şeyin fani olduğunu anlayan kişinin durumu gibidir. Bu kişi ölüme yaklaşmadıkça tevbe etmemiş, gençliğini, sıhhatini ve malını nefsinin şehveti ve hevesi ile dünya zevki peşinde harcamış, artık dünya zevkleri ve hayat kendisinden yüz çevirince tevbe aklına gelmiştir. Dolayısıyla böyle bir kişinin tevbesi ile sağlığı yerinde, mal ve mülk sahibi olup günah işlemeye de muktedir olduğu hal- de Allah (c.c) korkusundan dolayı günahı terk edip hayırlı sevaplar elde etme ve günahlara karşılık kulluk yolunu tutan kişinin tevbesi elbette aynı olmayacaktır.21

Bunun manası şudur: Genç, sağlığı yerinde ve günah işleyebi- lecek durumda olan birisinin tevbesinin durumu, atına binmiş, kı- lıcı elinde, kaçmaya, isyana veyahut da savaşmaya gücü yettiği halde bunları yapmayıp, boynu bükük olarak sultanın huzuruna gelip aman dileyen ve böylece sultanın sevdiği adamlarının arasına giren kişinin durumu gibidir. Zira ayakları zincire vurulmuş, boynu prangalı olarak sultanın huzuruna getirilen kişinin aman dilemesi ölüm korkusundan dolayıdır. İşte ölüm döşeğinde tevbe eden adamın durumu bu kişiye benzer. Hâlbuki bu kişi daha önce gençti, sağlığı yerindeydi ancak tevbe etmemişti. Bununla beraber kişi aman dilerse ölüm döşeğinde bile olsa sultan ona karşı kerem sahibi ve merhametlidir.22

Müellifimiz, tevbenin sonucu ile ilgili olarak da şöyle der: Tev- be günahı siler, seveni sevilene yaklaştırır ve kendisinden önce olmuş şeyleri yok eder. Allah Teâlâ şöyle buyurdu: “Ancak tevbe ve iman 21 Semennûdî, Âdâbu’s-Seniyye, vr, 70b.

edip iyi davranışta bulunanlar başkadır; Allah (c.c) onların kötülük- lerini iyiliklere çevirir. Allah (c.c) çok bağışlayıcıdır, engin merhamet sahibidir.”23

Belgede Tarikat Âdâbı (sayfa 106-112)

Benzer Belgeler