• Sonuç bulunamadı

Tarikata İntisabı ve Şeyhi

Belgede Tarikat Âdâbı (sayfa 30-39)

II. XVI ASIRDA MISIR’DA HALVETİYYE TARİKATI

1.1. HAYATI

1.1.4. Tarikata İntisabı ve Şeyhi

a- Tarikata İntisabı

Semennûdî, tarikat dersini ilk defa kendi beldesinde Seyyid Ali Zenfel el-Ahmedî’den aldı. Ancak Semennûdî’nin hayatında tarika- tın etkisini gösterdiği esas dönem onun Ezher’e gelmesiyle başlamıştır. Zira onun tasavvuf ve tarikatla ilişkisinde hep bu dönem referans gös- terilir ve tarikat hayatının Ezher’e gelince başladığı söylenir. Cebertî’ye göre Semennûdî Ezher’e gelince evvela Seyyid Mustafa Kemâleddin el-Bekrî ile tanıştı ve ondan Halvetiyye tarikatı telkini aldı.16

14 Murâdî, III, 122. 15 Cebertî, I, 595.

16 Mustafa Kemâleddin el-Bekrî (ö. 1162/1749)’nin hayatı, tasavvufî görüşleri ve eserleri ile ilgili olarak gerek ülkemizde gerekse de Arap dünyası ve Batı’da pek çok akademik çalışma yapılmıştır. Batı’da, Ralf Elger’in araştırması vardır. Mustafa Al-Bakri, Zur Selbstdarstellung Eines Syrischen Gelehrten, Sûfîs Und Dichters Des 18.

Cebertî’ye göre Semennûdî, her ne kadar Mustafa Kemâleddin el- Bekrî ile tanışıp ondan halvetiyye telkini alsa bile, o, nazarını Şemsud- din Muhammed b. Salim el-Hifnî’ye yoğunlaştırdı ve tarikat dersini Hifnî’den aldı ve bu yola onunla devam etti. Daha sonra ondan icazet aldı ve artık tasavvufta ondan başka hiç kimseye intisap etmedi.17

Nebhânî Câmîu Keramati’l-Evliya adlı eserinde şeyh Hasan Şemme’nin Menâkîbu’l-Hifnî adlı eserinden naklen Semennûdî’nin Hifnî’ye intisab etmtiğini ve onun ileri gelen büyük halifelerinden olduğunu söylemektedir. 18

Buna göre Semennûdî her ne kadar kendi beldesinde tarikat dersi almamış olsa da onun tarikatta esas hocası aynı zamanda Hal- vetiyye tarikatının Hifnîyye kolunun da kurucusu olan Şemsuddin Muhammed b. Salim el-Hifnî’dir.19

b- Şeyhi

Semenndî’nin şeyhi olan Muhammed b. Salim el-Hifnî, 1101/1690 yılında Mısır’ın Bilbîs şeh rinin Hafnâ köyünde doğdu.

Jahrhunderts, Verlag, 2004. Kitap Bamberg Universitaet da 2000 yılında Doçentlik çalışması olarak hazırlanmıştır. Arap dünyasında Kerem Emin Ebû Kerem bu konu- yu çalışmıştır. eş-Şeyh Mustafa el-Bekrî, Felsefetühü’s-Sûfîyye ve Resailuhu, el-Mec- maü’s-Sekafi, 2002. Ülkemizde ise Ramazan Muslu bu alanda araştırma yapmıştır. Mustafa Kemâleddin Bekrî ve Tasavvufî Görüşleri, Erkam yayınları İstanbul, 2005. Kitap, Mustafa Kemâleddin el-Bekrî üzerine yapılmış Doçentlik seviyesinde bir akademik çalışmadır. Yine Frederick de Jong’un, Mustafa Kemâlledin el-Bekrî Halvetiyye Geleneğinin Yeniden İhyası ve Islahı, adlı makalesi de bu konuda yapılmış önemli çalışmalardan bir tanesidir. Bkz. Jong, s. 69-83. Ayrıca hayatı ve eserleri hak- kında daha geniş bilgi için bkz. Cebertî, I, 246; Murâdî, IV, 190; Kehhâle, XII, 271; Nebhânî, II, 254; Ziriklî, VII, 239; Vassaf, IV, 122, gibi eserlere müracaat edilebilir. 17 Cebertî, I, 595.

18 Hasan Şemme el-Mısrî, Şemsu’l Hifnî’nin talebelerindendir. Menâkibu’l-Hifnî adıyla Hifnî’nin kerâmetlerini ihtiva eden bir eser yazmıştır. Bkz. Nebhânî, I, 361. 19 Tarikatın kurucusu Muhammed b. Sâlim el-Hifnî hakkında, mensub olduğu tarikat

Hafnâvî veya Hafnevî nisbeleriyle de anılır. Soyu baba annesi tara- fından Hz. Hüseyin’e kadar ulaşır. Hıfzına babaannesinde başladı ve Şuâra suresine kadar onun nezaretinde ezber yaptı. Babası onu Şeyh Abdurrauf el-Beşîşî’nin tavsiyesi üzerine on dört yaşındayken Kahi- re’ye götürdü ve hıfzını burada ikmal ettirdi.20

Dönemin önemli âlimlerinden fıkıh, tefsir ve hadis alanlarında dersler aldı. Şemseddin Muhammed el-Büdeyrî ed-Dimyâtî başta olmak üzere Şeyh Ahmed Halife, Şeyh Muhammed Direbî, Şeyh Ahmed el-Melevî, Şeyh Muhammed Liscaî, Şeyh Yusuf Melevî, Şeyh Muhammed Sağîr ve Abdullah b. Sa lim el-Basrî gibi dönemi- nin âlimlerden ilim tahsil ederek icazet aldı. Şa fiî fıkhı başta olmak üzere usûl-i fıkıh, tef sir, hadis, kelâm, mantık, nahiv ve aruz gi bi ilim dallarında geniş bir bilgi ve birikime sahip olan Hifnî, Ezher’de ders okutmaya başladı.21

Hifnî, Ezher’de ders vermeye başladığı yıllarda otuz yaşlarındaydı. İşte bu dönemde tasavvufa ilgi duyup Mukrî diye tanınan Şeyh Ah- med eş-Şâzilî el-Mağribî’ye intisab ederek ondan ders aldı. Daha sonra 1133/1721 tarihinde Kahire’ye gelen Mustafa Kemâleddin Bekrî ile tanışınca da ha fazla muhabbet duyduğu bu şeyhe in tisap etti. Ancak bu intisabın Bekrî açısından diğerlerinden farklı bir yönü vardı. Bu da Bekrî’nin bir istisna olarak istihare yapmaksızın Hifnî’den ahid alma- sıdır. Abdurrahman Cebertî’ye göre bu durum aralarındaki manevî ba- ğın ve muhabbetin kemâlini gösteren önemli bir husustur.22

Harirîzâde’nin kaydettiğine göre Mustafa Bekrî 1139/1727 tari- hinde hac niyetiyle Hicaza gitmek üzere yola çıktığında Muhammed Hifnî’ye bir mektup gönderir. Mektupta bir daire çizilip içerisinde “Hakk” ismi yazılmış ve kendisinin ilahî bir izin ile bu yola girmek 20 Harirîzâde, I, 294a.

21 Harirîzâde, I, 294b. 22 Cebertî, I, 340.

isteyenlerden ahid alma, zikir telkin etme ve müridleri yetiştirme ko- nusunda halife olduğu kaydedilmiştir.23

Mustafa Bekrî, bir ara seyahat maksadıyla Kudüs’e gider ve bir süre orada ikamet eder. Muhammed Hifnî, Mustafa el-Bekrî’ye son derece bağlı bir halifesi olduğundan dolayı ona karşı bir hasret ve öz- lem duymaya başlar. Nihayet şeyhinin daveti üzerine 1149/1736 tari- hinde her şeyini bırakarak Kudüs’e gitmek için yola çıkar. Kendisine Kudüs’e gidince falan kapıdan şehre gir, şurada namaz kıl, şuraları ziyaret et denildiğinde o, ben ancak şeyhimi ziyaret etmek için Ku- düs’e gidiyorum. Onun kapısından girer onun evinde namaz kılarım der. Muhammed Hifnî, şeyhine ulaştıktan sonra namaz, oruç, zikir, uzlet ve halvet yaparak nefsiyle mücâhede etti. Kudüs’te kaldığı süre içerisinde devamlı şeyhi ile beraber oldu ve ondan hiç ayrılmadı.24

Muhammed Hifnî, hem zahirî hem de batinî ilimlerde fevkalade derinleşmiş bir zattı. Bu hususta sadece Mısır değil bütün mağrib âlimleri müttefiktirler. Bu konu ile ilgili pek çok rivayet vardır. Me- sela Ebû Rebi’ diye bilinen Süleyman el-Hevât –ki Hifnî’ye yakın bir dönemde yaşamıştır- Hifnî için şöyle der: Mısır’da sûfîlerin imamı ve Şafiîlerin de fakihi idi.25

Muhammed Hifnî, 1171/1758 tarihinde Ezher şeyhliğine geti- rildi. Daha sonra 1179/1766 yılında Hacca gitti. 1181/1767 tarihinde de Kahire’de vefat etti. Cenaze namazı Pazar günü Ezher Camii’nde büyük bir topluluk tarafından kılındıktan sonra Karafe mezarlığına defnedildi.26

23 Harirîzâde, I, 295a, Mustafa el-Bekrî’nin gönderdiği mektupta ahdin ne şekilde alınacağına dair teferruatlı bilgi için bkz. Harirîzâde, I, 297a.

24 Cebertî, I, 351; Harirîzâde, I, 295b.

25 Abdülcevad es-Sakkat, Ahmed es-Süleymanî, Tevâsülü’s-Sûfî beyne’l-Mısr ve’l- Magrib, , Câmîatü’l-Hasan es-Sâni, Muhammediye 2000, s. 85.

Muhammed Hifnî, bir kısmı belli konularla ilgili Risâle şeklin- de, diğer bir kısmı ise hâşiye olmak üzere çeşitli eserler kaleme almış- tır. Kaynaklar Hifnî’ye ait şu eserlerden bahsetmektedirler:

1- es-Semeretü’1-Behiyye fî Esmâ’i’s-Sahâbeti’l-Bedriyye 2- Risâle Teteallaku bi’t-Taklid fi’l-Fürû’ ve fi Usûli’l-Fıkh 3- Risâle fî Fadli’t-Tesbîh ve’t-Tehlîl

4- ed-Dürretü’1-Bahîre fî Beyâni Âli Beyti’l-Müşerrefeti bihi-

mü’l-Kahire27

Hediyyetü’l-Arifîn’de Hifnî’ye ait şu hâşiyeler zikredilmiştir:

1- Enfesü Nefâisi’d-Dürer ala Şerhi’l-Hemziyyeti li İbn Hacer, 28

2- Hâşiye ala Hâşiyeti’l-Hafîd ale’l-Muhtasar,

3- Hâşiye ala Şerhi’l-Eşmûnî li Elfiyyeti İbn Malik fi’n-Nahv, 4- Hâşiye ala Şerhi’r-Rabiyye li’ş-Şenşûrî,

5- Hâşiye ale’s-Sirâci’l-Mûnîr Şerhu’l-Câmî’s-Sağîr li’l-Azizî, 29

6- Hâşiye ala Şerhi’r-Risâletî’l-Adûdîyye li’s-Sa’d, 30

7- Hâşiye ala Şerhi Mes’ud eş-Şirvânî li Âdâbi’s-Semerkandî, 208; Ziriklî, VI, 134; Vassâf, IV, 182; Cengiz Kallek, “Hifnî”, DİA, TDV Yayınları, İatanbul 1998, XVII, 478.

27 Kallek, s. 478.

28 Muhammed b. Said el-Bûsîrî’nin Hz. Peygamber (s.a.v) için yazdığı el-Kasîde- tu’l-Hemziyye’ye İbn Hacer el-Heytemî’nin yaptığı el-Minehu’l-Mekkiyye, adlı şer- hin hâşiyesi olup bu eserle birlikte basılmıştır. Bkz. Kallek, s. 478.

29 Suyûtî’nin el-Câmîu’s-Sağîr adlı eserine Azîzî diye tanınan Ali b. Ahmed el- Bûlâkî’nin es-Sîrâcu’l-Mûnîr bi’ş-Şerhi Câmiu’s-Sağîr adıyla yazdığı şerhin hâşiyesi- dir. Bkz. Kallek, s. 478; Ali b. Ahmed el-Bûlâkî, es-Sîrâcu’l-Mûnîr bi’ş-Şerhi Câmiu’s- Sağîr, Süleymaniye Kütüphanesi, H. Hüsnü Paşa Nu: 182.

8- Ferâidu Avâidu’l-Hayriyye ala Şerhi’s-Semerkandî li’l-Yasemi-

niyye,31

Kaynaklar Muhammed Hifnî’nin pek çok talebe ve mürid ye- tiştirdiğinden bahsederler. Hifnî’nin tesbit edebildiğimiz halifeleri şunlardır:

1- Şeyh Ahmed ed-Derdîr (v. 1201/1786).32

2- Ebû Abdillah Muhammed b. Abdurrahman el-Ezherî (v. 1207/1792).33

3- Sîdî Muhammed b. Abdurrahman el-Gaştûlî (v. 1208/1794).34

4- Şihâbeddin Ahmed et-Tîcânî et-Tûnûsî (v. 1220/1805).35

5- Kösec Ahmed Trabzonî (v. 1191/1777).36 Kösec Ahmed

Efendi aslen Trabzonlu olup hangi tarihte dünyaya geldiği hakkın- da kaynaklarda net bir bilgi yoktur. Belli bir süre sonra Amasya’ya gelmiş ve bir müddet burada kalmıştır. Amasya’dan sonra İstanbul’a geçmiş ve hayatının büyük bir kısmını burada geçirmiştir. 1174/1760 tarihinde Hac niyetiyle İstanbul’dan hareket edip Konya’ya gelmiştir. Orada bir müddet kaldıktan sonra kutsal topraklara gidip hac göre- 31 Bağdatlı İsmail Paşa, Hediyyetü’l-Ârifîn, II, 337; Bkz. Kallek, s. 478.

32 Hıfnî’nin talebesi olup aynı zamanda Derdîriyye kolunun kurucusudur. Derdîriyye kolu ele alınırken hayatı hakkında bilgi verilecektir.

33 Ezheriyye kolunun kurucusudur. Ezheriyye kolu ele alınırken kendisi hakkında bilgi verilecektir.

34 Rahmâniyye kolunun kurucusudur. Rahmâniyye kolu ele alınırken kendisi hakkın- da bilgi verilecektir.

35 Ticânîyye kolunun kurucusudur. Ticânîyye kolu ele alınırken kendisi hakkında bilgi verilecektir.

36 Cebertî, eserinde Hıfnî’nin halifelerini sayarken bu zattan bahsetmez. Ancak Osmanlı Müellifleri adlı Kitabın yazarı Bursalı Mehmed Tahir’e göre Nakşibendiyye ve Mevleviyye tarikatlarına mensub olan Ahmed Efendi’nin Halvetiyye tarikatına nisbeti Muhammed Hıfnî vasıtasıyla olmuştur. Bkz. Bursalı Mehmed Tahir, I, 154.

vini ifâ etmiş ve geri dönüşünde Konya’ya yerleşerek ömrünün kalan kısmını burada geçirip 1191/1777 tarihinde Konya’da vefat etmiştir.37

Kösec Ahmed Trabzonî, aynı zamanda tasavvuf içerikli eserler de kaleme almıştır. Kaynaklarda ulaşabildiğimiz başlıca eserleri şunlardır: a- Âdâbu’l-Ubûdiyye fi Süneni’l-Muhammediyye li’s-Sâlikini’t-Ta-

riki’l-Halvetiyye 38

b- Silsiletu’l-Hacegân fi Âdâbı Ubûdiyyeti’l-A’yân, 39

c- Tuhfetu’l-Ahbab fi’s-Sülûk ilâ Tariki’l-Ashab, 40

d- Tuhfetu’l-Behiyye fi Tariki’l-Mevleviyye, 41

e- Şerhu Risâleti’n-Nakşiyye li’l-Hadimî. 42

37 Abdulbaki Uysal, Kösec Ahmed Trabzonî ve Silsiletü’l-Hacegânî fî Âdâbi Ubudiyyeti’l- Ayân, Yüksek Lisans Tezi, Yüzüncü Yıl Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü, Van 2000, s. 1–7.

38 Eser, ortalama 80 varak civarında olup halvetiyye tarikatının zikir üsûlünden ve âdâbından bahseden Arapça yazma bir eserdir. Yazma nüshası için bkz. İstanbul Üniversitesi Merkez Kütüphanesi, Arapça Yazmalar, Nu: 5517. Eserin daha geniş bir tanıtımı için bkz. Muslu, Mustafa Kemâleddin Bekrî, s. 16.

39 Nakşî tarikatının esaslarından ve müritliğin edeplerinden bahseden bir eserdir. Değişik nüshaları için bkz. Süleymaniye Kütüphanesi, Esad Efendi, Nu: 001421; Hacı Mahmud Efendi, Nu: 003128; Amasya Beyazıd İl Halk Kütüphanesi, Nu: 001700/04; İzmir Milli Kütüphanesi, Nu: 000327.

40 Bu eserin, Muhammed Murad-ı Buhârî’nin Silsiletu’z-Zeheb adlı risâlesinin şerhi oolduğu da söylenmektedir. Bkz. Halil İbrahim Şimşek, Osmanlı’da Müceddîdîlik, Sûf Yayınları, İstanbul 2004. s. 154; Arapça olan bu risâle, Abdullah Efendi tarafın- dan Osmanlı Türkçesine tercüme edilmiştir. Bkz. Süleymaniye Kütüphanesi, Hacı Mahmud Efendi, Nu: 2636, Aşir Efendi, Nu: 000422.

41 Mevlevîlik âdâb ve erkânını anlatan Arapça bir eser olup yazma nüshaları için bkz. Süleymaniye Kütüphanesi, Halet Efendi, Nu: 289; Hacı Mahmud Efendi, Nu: 2851, 2448, 2621.

42 Bu eser meşhur âlim ve mutasavvıf Ebû Said Muhammed Hâdimî (v.1176/1769)’nin Risâletün fi Sülûkî Nakşibendiyye, adlı eserine yazılmış bir şerhtir. Bkz. Uysal, s. 12.

6- Mahmud el-Kürdî (v. 1195/1777). Cebertî’nin verdiği bil- gilere göre Mahmud el-Kürdî on sekiz yaşına geldiğinde rüyasında bu senin şeyhindir denilerek Muhammed Hifnî kendisine gösterildi, o da bu rüya üzerine Mısır’a gidip kendisine intisab etti ve seyr u sülûkünü onun yanında tamamlayarak tarikat tacını giydi ve hilafete nail oldu. Kemâl sahibi bir zat olup devamlı zikirle meşgul olurdu. Cebertî pek çok menkıbesinden bahseder. Geceleri namaz kılar gün- düzleri oruç tutardı. İnsanların kalplerinde meydana gelen vesvesele- rin atılmasına yardımcı olurdu. Mahmud el-Kürdî sık sık Peygamber Efendimizi rüyasında görürdü. Babası öldüğünde mirastan kendisine kalan maldan almadığı ifade edilmektedir.43

Mahmud el-Kürdî’nin vefatından sonra tarikatı halifeleri olan Salih es-Sûfî, Muhammed es-Sâkıt, Şeyhülislam Abdullah eş-Şar- kavî, Ezher şeyhi Muhammed Bedîr, İbrâhim el-Hâlebî, Abdülkadir et-Trablûsî, Muhammed Mahmud ed-Dâmûnî ve Ömer el-Bülbülî tarafından yayılmıştır.44

7- Muhammed b. Hasan es-Semennûdî, aynı zamanda çalışma konumuz olan talebesidir.

8- Hasan eş-Şibinî: Cebertî’nin kaydettiğine göre eş-Şibinî, Muhammed Hifnî’nin önde gelen halifelerinden birisidir. eş-Şibinî, irfan ehli bir zat olup seyr u sülûkünü tamamladıktan sonra tarikat tacını giymiş ve bundan sonra ahid almaya, telkin vermeye, zikir mec- lislerini idare etmeye ve seyr u sülûk yaptırmaya yetkili kılınmıştır. Cenâb-ı Hakk kendisine irfan kapılarını açmıştı, konuştuğu zaman Kur’ân’ın sırlarıyla konuşurdu.45

Eserin kütüphanelerdeki bazı nüshaları şunlardır: Süleymaniye Kütüphanesi Hacı Mahmud Efendi Nu: 2851, Pertev Paşa, Nu: 1195.

43 Cebertî, I, 553–556. 44 Cebertî, I, 556–558. 45 Cebertî, I, 347.

9- Muhammed Senhûrî: Senhûrî, zahirî ilimlerde kendisini yetiştirip artık fetva verecek makama geldikten sonra Muhammed Hifnî’nin gözetiminde seyr u sülûkünü tamamlayarak tarikat tacını giymiştir. Şeyhi, halife olarak tarikatı yaymak üzere kendisine hilafet verdi ve memleketine gönderdi. O da memleketinde müridlerin ter- biyesi ve zikir meclislerinin idaresi ile meşgul oldu ve insanlara faydalı olmaya çalıştı.46

10- Şeyh Muhammed ez-Zeîrî: Bu zat da zahirî ilimlerde önde gelen kimselerdendi. Öyle ki birçok konuda kendisine fetva danışıla- cak makama geldi. Daha sonra Muhammed Hifnî’ye intisab ederek seyr u sülûkünü tamamlayıp tarikat tâcını giydi. Hifnî de kendisine telkin verme ve sülûk yaptırma yetkisi verdi.47

11- Hızır Ruslan: Hifnî’ye intisab ettikten sonra uzun bir müd- det şeyhinden hiç ayrılmadı ve onun hizmetleriyle meşgul oldu. Daha sonra da şeyhinin yanında seyr u sülûkünü tamamlayarak onun hali- fesi oldu.48

12- Hifnî’nin torunu şeyh Muhammed. 13- Muhammed el-Melyavî. 14- Yusuf er-Reşîdî. 15- Ahmed el-Gazzâlî. 16- Ahmed el-Kahâfî. 17- Ali el-Kanâvî. 18- Süleyman el-Menûfî. 19- Hasan es-Sehâvî. 46 Cebertî, I, 347. 47 Cebertî, I, 348. 48 Cebertî, I, 348.

20- Muhammed er-Reşîdî. 21- Şeyh Muhammed. 22- Bekir Efendi.

23- Muhammed el-Feşnî. 24- Hasan b. Ali el-Mekkî. 25- Abdülkerim el-Mesîrî. 26- Muhammed er-Reşîdî. 27- Ahmed es-Saklî el-Mağribî. 28- Süleyman el-Batrâvî el-Ensârî. 29- İsmail el-Yemenî.49

Belgede Tarikat Âdâbı (sayfa 30-39)

Benzer Belgeler