• Sonuç bulunamadı

Televizyon ve Eğitim

ARAŞTIRMANIN KURAMSAL ÇERÇEVESİ VE İLGİLİ ARAŞTIRMALAR

5. Kendini sözlü olarak ifade etme alışkanlığı kazanma

2.1.4 K onuşm a E ğitim inde T elevizyondan Y ararlanm a

2.1.4.1 Televizyon ve Eğitim

Çocuklar okula başlam adan çok önce m edya araçları ve özelikle de televizyon ile tanışm aktadırlar. Bu nedenle, televizyonun eğitim le ilişkisini incelem ek gerekm ektedir.

G ünüm üzde televizyon neredeyse her evde, en az bir tane bulunm aktadır. Gününün büyük b ir bölüm ünde izlenm esiyle televizyon, Ö zkan’a (2004) göre “toplum sal

fa y d a gözetilerek ya yın yapıldığında birçok eğitim kurum unun yaptığı işlevi tek başına yapabilecek du ru m d a d ır”.

Televizyonun eğitim amacı ile kullanılm asının farklı am açları vardır. B unlar Ö zfırat’a (1998: 148) göre şu şekilde sıralanabilir:

• “eğitim hizmetlerini yaygınlaştırmak, • okur-yazarlık sorununu çözmek, • öğretimin niteliğini yükseltmek

• yetişkin eğitim hizmetlerini yaygınlaştırmak... ”

G enellikle eğitim kurum larının yerine getirmesi gerektiğine inanılan bu am açların televizyon ile kullanılm ası, dönem e ait gündem de olan sorunlara göre belirlenm ekte ve sorunla ilgili am aca ağırlık verilm ektedir.

Televizyonun eğitim rolünü üstlenebilm esi, kendisinde var olan özelliklerinden kaynaklanm aktadır. Çilenti (1982: 153), önemli olan bu üç özelliği şöyle açıklam aktadır:

“Bunlardan birincisi ve en önemlisi, çok uzaklarda oluşan olayları ve olguları, oldukları anda oldukları gibi, sesleriyle ve hatta doğal renkleriyle gösterebilmesidir. İkincisi ise, olay ve olguların görüntü ve seslerini çok geniş bir alana yayılmış insan kitlelerine ulaştırabilmesidir. Televizyonun üçüncü önemli özeliği ise, Dale ’in yaşantı konisinde sıralanmış olan bütün eğitim araç ve yöntemlerini, ayrı ayrı ya da bir arada kullanarak göz ve kulak yoluyla edinilebilen bütün yaşantı çeşitlerini kazandırabilmesidir ”.

Televizyonun bu üç özelliği ile diğer eğitim araçlarının ulaşam ayacağı bir değeri olduğunu düşünen Çilenti (1982: 154), D ale’nin yaşantı konisini de paylaşarak, televizyonun üçüncü özelliğinin daha iyi anlaşılm asını sağlamaktadır:

Şekil 1. D ale Yaşam K onisi

Son zam anlarda teknolojide yaşanan gelişm eler de b ir eğitim aracı olarak televizyonu destekler niteliktedir. Teknolojik gelişm eler, G ani’ye (1996) göre

“neredeyse eğitim ve öğretim faaliyetlerini öğretm enin elinden alarak M e d y a ’y a teslim eder hale” getirm iştir bizleri.

B öylece gelişen teknoloji ile birlikte geleneksel eğitim sistem inde de değişiklikler m eydana gelmektedir. G ünüm üzde “kara tahta, cansız resim ve şekiller, film şeritleri, ses

bantları, projeksiyon vb. bile yetersiz kalmış; kitle haberleşme araçları olan basın, radyo ve

televizyonun güncel bir şekilde eğitimde rol olması zorunlu olmuştur” (Calp, 2005: 316).

B öylece çocuklar için televizyon gibi farklı öğrenm e ortam ları söz konusu olmuştur. P ostm an’a (2004: 163) göre “şu anda Amerika Birleşik Devletleri’nde izlenmekte olan

köklü eğitim atılımının sınıflarda değil evde, televizyon aygıtının önünde gerçekleştiğini ve okul yöneticileriyle öğretmenlerin yetki alanında değil, televizyon kanalı yöneticileriyle komedyenlerin alanında meydana geldiğini söylemek” yanlış olm ayacaktır. A nlatılm ak

istenen, televizyonun eğitim i denetlem e gücünü ele geçirm iş olmasıdır. Postm an, televizyonu da bir “öğretim p r o g r a m f olarak isim lendirm ekte ve bu öğretim program ının okul öğretim ini geride bıraktığını söylem ektedir. B ir başka deyişle, televizyon hızla birinci öğretim program ı haline gelmektedir.

Çetin ve Bilgin A ksu (2010), bu eğitim program ından nasıl yararlanabileceğini şöyle açıklam aktadır:

“ 1. Eğitim, televizyonun çeşitli üstün niteliklerinden (yüz yüze eğitimle karşılaştırıldığında kısa sürede kitlelere ulaşması, tekrarlanabilirliği vs.).faydalanabilir. Öğretmenin televizyon programı önerilerine göre öğrenciler yönlendirilebilir. Her öğrencinin belli bir televizyon izleme sıklığı varsa, bu durumdan

eğitim adına yararlanılabilir.

2.Televizyon kanallarının belli süreler eğitimsel yayın yapmaları gerekliliği verimli bir şekilde kullanılabilir. Bu kanallar, program zamanlarını ve içeriklerini MEB aracılığı ile tüm öğretmenlere duyurarak, doğru izlenmeyi sağlayabilirler. Bir başka anlatımla, öğretmen öğrencilerine program önerebilir, o programlardan sorular sorabilir, programlarla ilgili dönütleri yayın kanalına iletebilir. Böylece üretken ve canlı bir yayın programı oluşturulabilir.

3.Öğrenci, veli ve öğretmenlerin önerilerinde dile getirilen temel eleştirilerden biri olan, eğitsel programların yetersizliği ve düşük niteliğinin artırılmasına çalışılabilir. Çocuk programları zengin bir içerikle hazırlanabilir.

4. Çocuk programı olarak çizgi filmlerden farklı programlara da yer verilebilir. Çizgi filmler, içerik olarak zenginleştirilip, çocukların gelişimine yardımcı nitelik

kazandırılabilir.

5. Çocuk programları, çocukların televizyon izledikleri saatlerde arttırılabilir.

6.Televizyon yapımcıları, izleyicilerin az çok ne beklediklerini bilir ve bu sınırlar içinde çalışırlar. Televizyon yapımcıları ve eğitimciler, bu amaçla etkileyici ve öğrenme niteliği yüksek yapımlar için ortak çalışmalar yürütebilirler”.

D ünya televizyona alışalı, çocuk eğitim inin kolaylaştığı görüşünün daha da benim sendiğini belirten ve bu görüşün haklılığına inanan Ş irin’e (2006: 101) göre

“televizyonsuz çocuk eğitimi, televizyonla çocuk eğitim inden hem daha zo r, hem de daha sık ıc ı”dır. Bunun yanında A lkan (1986), R om anya’da yapılan bir araştırm a

sonucunda, televizyon ile yapılan eğitim in öğrenci ve öğretm enleri geliştirm ede olum lu katkılar sağladığı sonucunu iletm ektedir.

Televizyonun aile, okul ve öğretm enlerin önüne geçtiği düşüncesi son zam anlarda daha da kabul gören bir düşünce hâline geliyor olsa da eğitim de “televizyon

yayınlarından öğretm enin yerin i tutm ak için değil, am a öğretim i zenginleştirm ek için'" yararlanılm alıdır (Türkoğlu, 1983).