• Sonuç bulunamadı

2.3. TÜRK TEKSTİL VE KONFEKSİYON SANAYİİNİN MEVCUT

2.3.1. Tekstil ve Konfeksiyon Sanayiinin Türkiye Ekonomisindeki Yer

Tekstil ve konfeksiyon sanayii, Türkiye ekonomisi, özellikle de imalat sanayii içinde, yarattığı katma değer, istihdam, yatırımlar ve ihracat açısından oldukça önemli bir yer tutmaktadır. Sektörle ilgili istatistiki rakamlara bakıldığında, tekstil sektörünün Türkiye ekonomisi açısından önemi daha rahat kavranabilecektir. Sektörün önemine işaret eden rakamlar aşağıda kısaca belirtilmiştir:

 Tekstil ve hazır giyim sektörü Türkiye GSMH'sının yaklaşık olarak %12'sini (tekstil %7,5, konfeksiyon %4,5) oluşturmaktadır,

 İmalat sanayii üretiminin takribi olarak %18'ini üretmektedir,

 Türkiye'nin toplam ihracatının yaklaşık % 30'unu tekstil ve hazır giyim sektörü gerçekleştirmektedir. Tekstil ve konfeksiyon sektörü dış ticaret fazlası veren en önemli sektörümüzdür. 2004 yılında 10,5 milyar dolarla en çok dış ticaret fazlası veren sektörümüz hazır giyim sektörü olmuştur. Hazır giyim sektörünü sırasıyla meyve ve sebze sektörü ile dokumacılık sektörü takip etmiştir.

 İmalat sanayii istihdamının yaklaşık olarak %30-35’ini (2005 yılı itibariyle %33’ünü) sağlamaktadır,

 Sanayi işgücünün yaklaşık olarak %20'si ve toplam işgücünün %10'undan fazlası tekstil ve hazır giyim sektörü tarafından istihdam edilmektedir, AB’nde ise tekstil ve hazır giyim sektörü, Eurostat’a göre toplam AB istihdamının sadece %3’ünü sağlamaktadır. Bu açıdan AB’nin aksine, Türkiye için tekstil ve konfeksiyon sektörü vazgeçilemez sektörlerin başında gelmektedir.

 Tekstil ve hazır giyim sektörü 2,5 milyonun üzerinde çalışan sayısı ile toplam istihdama %20’nin üzerinde katkı ve pamuk üreten çiftçiden yurtdışındaki dağıtıcılara kadar dolaylı olarak, yaklaşık 10 milyon kişiye geçim olanağı sağlamaktadır.

Türkiye açısından bu derece önem arz eden tekstil ve konfeksiyon sektörü iç ve dış gelişmelerden çok çabuk ve çok derinden etkilenmekte, kendisi ile birlikte Türkiye ihracatını ve diğer sektörleri adeta felç etmektedir. Tekstil sektörü, kriz ortamlarında Türkiye'nin yumuşak karnı olurken, kalkınma ve büyüme yıllarında ise en büyük umut olmaktadır115.

2002 yılında DİE tarafından gerçekleştirilen “Genel Sanayi ve İşyerleri Sayımı Anketi” çalışmasının sonuçlarına göre, Türkiye’de 1,9 milyon adet işyeri bulunmaktadır. Bunların 267 bini imalat sanayiinde faaliyet göstermekte olup imalat sanayiinde faaliyet gösteren firmaların yüzde 21’ini tekstil ve giyim sektörlerindeki firmalar oluşturmaktadır. Tekstil ve giyim sektöründe faaliyet gösteren yaklaşık 56 bin firmanın da 2/3’ünü giyim sektöründeki firmalar oluşturmaktadır.

Tekstil ve konfeksiyon sanayiinde faaliyet gösteren firmaların çoğunu (yüzde doksanından fazlasını) KOBİ’ler oluşturmaktadır. Konfeksiyon sanayiinde faaliyet gösteren firmaların büyük çoğunluğu da genellikle ihracata yönelik fason üretim yapan firmalardan oluşmaktadır. 2001 yılı itibariyle, dokuma, giyim eşyası ve deri sanayii toplamında üretimde bulunan ve 1-9 kişi çalıştıran işyeri sayısı istatistiklerde 45.199 olarak gözükmektedir. Geçen süre zarfında bu rakamda birtakım iniş çıkışlar

olmakla birlikte, tekstil ve konfeksiyon sektöründe faaliyet gösteren KOBİ’lerin sayısı ile ilgili takribi olarak 40.000 civarındadır denilebilir. Türkiye’deki ve dünyadaki değişme ve gelişmelerle birlikte bu firmaların bir kısmı ya kapanmış ya da başka bir sektöre yönelmiştir. Yüzde yetmişin üzerinde aşırı değerli TL, Çin faktörü ve tekstil ve konfeksiyonda 2005 yılıyla birlikte kotasız rekabet dönemine girilmesi vb. nedenlerle rekabete karşı koyamayan ve değişikliklere kendini adapte edemeyen firmalar sektörü terk etmiştir. 2005 yılında tekstil ve konfeksiyon sektöründeki istihdam kaybı 151 bini bulmuştur. İhracat yapan birçok firma üretimlerini, rekabet avantajlarını kaybetmemek için Romanya, Bulgaristan, Mısır, Ürdün, Moldovya ve Özbekistan'a taşımıştır.

Tekstil ve konfeksiyon sektöründe kapasite kullanım oranları 1970’li yıllardan başlayarak sürekli iyileşmiştir. Söz konusu sanayi için kapasite kullanım oranları son yıllarda yaklaşık olarak yüzde seksenlerde seyretmektedir. Aşağıdaki tabloda ISIC Rev. 3 sınıflamasına göre sektörün 2000-2004 dönemine ait kapasite kullanım oranları gösterilmiştir.

Tablo 3:Tekstil ve Konfeksiyon Sektörüne Ait Kapasite Kullanım Oranları (Üretim Değeri Ağırlıklı) (%)

ISIC Rev.3 2000 2001 2002 2003 2004 Tekstil Ürünleri İmalatı 79,4 76,2 82,5 81,0 80,4

Giyim Eşyası İmalatı* 82,7 79,0 84,1 84,7 83,5 *Kürkün işlenmesi ve boyanması dahil

Kaynak: DİE

Günümüzde Türk tekstil ve konfeksiyon sanayii önemli ölçüde ihracata yönelik bir sanayidir ve sektörde faaliyet gösteren firmaların yaklaşık dörtte biri aktif ihracatçı konumundadır. Türkiye’nin ihracatının sektörel dağılımında tekstil ve konfeksiyon sektörü ilk başta yer almaktadır.

0 5 10 15 20 25 30 35 2000 2001 2002 2003 2004 Tarım Ürünleri Demir- Çelik (72-73) 84, 85 ve 87. Fasıllar Tekstil ve Konfeksiyon

Makineler (84), Elektrikli ve elektronik ürünler (85), Motorlu taşıtlar ve parçaları (87) Şekil 6: Türkiye’nin İhracatının Sektörel Dağılımı (%)

Kaynak: DTM verilerine dayanılarak, yazar tarafından oluşturulmuştur.

2000-2004 dönemine ait Türkiye’nin ihracatının sektörel dağılımına ilişkin dış ticaret verileri incelendiğinde tekstil ve konfeksiyon sektörünün tek başına, bütün yıllar boyunca diğer sektörleri gerisinde bıraktığı görülmektedir. Fakat son yıllarda ihracatta belirgin bir azalma, özellikle 2002 yılı ve sonrası dönemde ise ithalatta belirgin bir artış göze çarpmaktadır. Sektörün 2000 yılında Türkiye toplam ihracatında sahip olduğu %31,7’lik pay 2001’de %29,3’e düşmüş, 2002’de tekrar artarak %30,1’e çıkmış, 2003 ve 2004 yıllarında ise tekrar düşüş trendine girerek 2003’de %28,8 ve 2004’te de %25,4 olarak gerçekleşmiştir. 2001 yılında 2.769 milyon dolar olan toplam tekstil ve konfeksiyon ithalatı 2002’de 3.831 milyon dolara ve 2004’te 5.863 milyon dolara yükselmiştir.

Tekstil ve konfeksiyon sektörü toplamında değer olarak en büyük pazar AB’dir. AB içinde ise ihracatta Almanya, ithalatta ise İtalya başta gelmektedir. AB’ne Mayıs 2004 itibariyle dahil olan on ülke göz önünde tutulduğunda ise ihracatta Polonya ve Macaristan, ithalatta ise Çek Cumhuriyeti göze çarpmaktadır. İkinci ve üçüncü pazarlar ise sırasıyla ABD ve EFTA pazarlarıdır. 2005 yılı itibariyle AB %65 ihracat payı ile birinci sırada yer almaktadır. İkinci büyük Türk tekstil ve

konfeksiyon sektörü ihracat pazarı ABD’nin ihracattaki payı %8 ve EFTA’nın payı ise %1’dir. 65% 8% 1% 26% AB ABD EFTA DİĞER

Şekil 7: Türk Tekstil ve Konfeksiyon Sektörü İhracat Pazarları–2005 (%) Kaynak: DTM verilerine dayanılarak, yazar tarafından oluşturulmuştur.

Dış ticaret yapısı, özellikle ihracat açısından tek pazara (AB’ne) ve tek ülkeye (Almanya’ya) aşırı bağımlılık gösteren Türk tekstil ve konfeksiyon sektörü açısından söz konusu durum strateji eksikliğini belirtmektedir ve ilerleyen zamanlarda bir olumsuzluğa yol açabilir. Söz konusu muhtemel olumsuzluğun önlenmesine yönelik olarak pazar ve ülke çeşitlendirmesine yönelik stratejiler geliştirilmelidir.

Tekstil ve konfeksiyon sektörünün istihdama olan katkısı oldukça yüksek düzeylerdedir. Sektör 2,5 milyon kişiye doğrudan, 10 milyon kişiye de dolaylı olarak istihdam sağlamaktadır. Kayıtlı istihdam ise 500.000 kişi civarındadır. Bu durum da şunu belirtmektedir ki; tekstil ve konfeksiyon sektöründe yaklaşık 2 milyon kişi kayıt dışı çalışmaktadır. Kayıt dışılık sektör için büyük bir sorun oluşturmaktadır. Bu konu ileride ele alınacaktır.

Türkiye’de üretilen hazır giyim ürünlerinin büyük bir kısmını pamuklu ürünler oluşturmaktadır. Sektör üretiminin yaklaşık %70’i ihraç edilmektedir. Yine, ihraç edilen ürünlerin yaklaşık %80’i pamuklu ürünlerdir116.

Türk tekstil ve konfeksiyon sanayiinin günümüzde sahip olduğu, yetişmiş nitelikli girişimci ve kalifiye işgücü ile yüksek tasarım kabiliyeti gibi önemli üstünlükleri bulunmaktadır. Ayrıca, dünyanın çok az ülkesinde kalifiye elemanlar Türkiye’deki kadar düşük ücretle çalışmaktadır. İşgücünün aleyhine olan bu durum sektör için bir fırsat oluşturmaktadır117.

Türk tekstil ve konfeksiyon sanayiinin önemli rekabet üstünlükleri bulunmaktadır. Dünya tekstil sektöründe sadece Çin ve G. Kore’de olan entegre altyapı ülkemizde de bulunmaktadır. Bu entegre altyapı sektör için oldukça büyük bir fırsat olarak değerlendirilmelidir118. Entegre altyapı Quick Response (hızlı teslimat) avantajını da ortaya çıkarmaktadır. Hızlı teslimat avantajı AB için de söz konusudur.

Ayrıca, tasarım geliştirmede Bilgisayar Destekli Tasarım Sistemleri son yıllarda konfeksiyon sanayiinde uygulanmaya başlanmıştır. Üretim sürelerinde kısalma, kalitede artma ve firelerde azalma sağlayan bu durum sektör ve ülke açısından sevindiricidir.

2.3.2. Türk Tekstil ve Konfeksiyon Sanayiinin Rekabet Gücünü Azaltan Temel