• Sonuç bulunamadı

13 - Tekstil ve Hazır Giyim Sektörünün ATGY (Araştırma, Teknoloji Geliştirme Yenileşim) Faaliyetleri

Günümüzde ‘kilit teknolojiler’ ekonominin her alanında imalat yöntemleri, ürün ve hizmet yenilikleri yapılmasını sağlayan teknolojilerin genel tanımlamasıdır. Bu tanımın altına ileri malzemeler, mikro ve nano-elektronik, nano-teknoloji, fotonik (ışık bilimi), endüstriyel biyo-teknoloji ve ileri imalat biyo-teknolojileri girmektedir.

Bu teknolojilerin genel karakteristikleri bilgi yoğun ve yüksek Ar-Ge içerikli ve yenilik süreçlerinin hızlı olması, yüksek yatırım gerektirmeleri ve yüksek nitelikli işgücüne gerek duymalarıdır. Bu özellikleriyle Endüstri 4.0’ın altyapısını da oluşturan söz konusu teknoloji alanlarının yalnızca sanayi tabanını değil yaşamımızı sağlıktan çevreye, iletişimden ulaşıma, barınmadan beslenmeye kadar geniş bir alandaki etkileme gücüyle gelecekteki yaşamımızı da biçimlendirdiği söylenebilir.

Kilit teknolojilerin başta uzay ve havacılık, otomotiv, mühendislik, kimya, tekstil, inşaat, sağlık ve tarım olmak üzere hemen bütün sektör ve sanayilerde uygulanma potansiyeli vardır.

Kilit teknolojiler 3D-yazıcılar, LED aydınlatma, ileri robotik uygulamalar, biyo-esaslı ürünler, akıllı telefonlar, nano-ilaçlar, akıllı tekstil gibi sayıları hızla artan çok geniş bir yenilikçi ürün yelpazesinin arkasındaki ‘teknoloji inşa blokları’dır.

Kilit teknolojiler hem yeni sanayilerin gelişmesini hem de var olan sanayilerin dönüşmelerini sağlamaktadır. Kilit teknolojiler imalat maliyetini, ham madde ve enerji tüketimini düşürerek rekabeti artırmakta, atık ve çevre kirliliğine de olumlu etkilemektedir. Bir bölgenin sahip olduğu endüstri tabanıyla ve üretim becerileriyle kilit teknolojiler arasında kurulacak ilişkilerle rekabet üstünlüğü ve bilgiye dayalı sürdürülebilir bir kalkınma sağlamak Akıllı Uzmanlaşma’ya (Smart Specialisation) dayalı bölgesel kalkınma modelinin önemli bir konusunu oluşturmaktadır. Şu anda kilit teknolojiler bölgesel araştırma ve yenilik önceliklerinin %22’sini oluşturmaktadır.

Büyük oranda kilit teknolojiler girdileri içeren ürünler AB-28 ülkelerinin üretimlerinde

%19’luk bir payı ve 3,3 milyon işlendirmeyi (istihdamı) temsil etmektedirler. Kilit teknolojilerle ilgili dünyadaki patentlerin %27’sine sahip olan Avrupa Birliği Horizon 2020 programında 3,8 Milyar€’su nano-teknoloji, ileri malzemeler, biyo-teknoloji ve ileri imalat işleme alanlarına olmak üzere toplam 6 Milyar€, Kilit teknolojilerin pazara yakın uygulamalarının yaygınlaştırılması çalışmalarına ayrılmıştır.

Kilit teknolojilerin en önemli karakteristiği birden çok teknolojinin (bilim alanının) arakesitinde olmasıdır. Bu nedenle kilit teknolojiler in yaygınlaştırılmasında ağ yapıların ve teknoloji altyapısının önemi büyüktür. Kilit teknolojiler alanında yapılacak ARGE, teknoloji ve ürün geliştirme çalışmaları farklı disiplinlerin bir araya getirilmesini ve yüksek bir

48 İBİD

proje yönetimi becerisini gerektirmektedir. İnsan kaynağının ise teknik ve teknik olmayan özellikleri çok disiplinlilik, bilişim, girişimcilik, yaratıcılık, proje yönetimi becerileri olarak özetlenebilir. Ar-Ge içeriği için ise lisansüstü eğitime ve özellikle doktora derecesine sahip olanlara fazlasıyla gerek olacaktır.

Tekstil sanayinin üretim süreçlerinde, özellikle ‘tekstil üretiminde makina ayarlarının insan müdahalesi olmadan yapılabilmesi’ çok önemlidir. Günümüzde siparişten başlayarak tasarım, üretim, pazarlama ve müşteriye teslime kadarki tekstil üretim süreci, tüm aşamaların elektronik ortamda gerçekleştirildiği “bilgisayarla tümleşik üretim” sürecine dönüşmektedir. Tekstil sektöründe her türlü bilgi alışverişi ve ürünlerin ticaretinin online olarak yapılabilmesi, ayrıca müşteri verilerinin bilgisayar hafızalarında saklanarak, daha sonraki online alışverişlerde kullanılabilmesi giderek yaygınlaşmaktadır. Bütün endüstri altyapısını kökten yenileme gücündeki bir dizi teknolojik gelişmeyi temsil eden Kilit Teknolojiler bu bağlamda bir örnek oluşturmaktadır.

Tekstil sektöründe de ATGY’in nabzı; sektördeki eğilimleri yakından takip eden ve bunlarla uyum için gereken üretim ve yönetim esnekliğine sahip olan, sürekli kendini yenileyen, yenileşimi hedefleri arasına almış firmalarda atar. Birbiri ile etkileşim içerisindeki bu firmaları çevrelerindeki Üniversiteler ve diğer Ar-Ge kuruluşlarında üretilen bilimsel bilgi besler ve ulusal/bölgesel yenileşim politikaları hedeflerini hayata geçirmede önlerini açar. Bu iklim gerçekleşmeden o sektördeki ATGY etkinliklerinden söz etmek mümkün olmamaktadır.

Dolayısı ile sektördeki değerlendirmeyi bu etmenlerin varlığını ve niteliklerini analiz ederek görmek mümkündür. Firmaların yenileşim alanındaki uygulamaları; ürünleri yanısıra oranizasyonları, süreçleri, pazarlamaları, sundukları hizmet alanlarında da görülmelidir.

Üstelik yenilikçi faaliyetler ağırlıklı olarak Ar-Ge çalışmaları üzerine temellendirilmelidir.

Tekstil ürünlerindeki Ar-Ge konularını; teknik ve fonksiyonel tekstiller49, akıllı tekstiller50, ekolojik tekstiller51 adı altında guruplamak mümkündür. Teknik tekstiller alanında; halat, çuval gibi konvansiyonel ürünlerin yanında, asıl katma değeri sağlayan ileri teknoloji ürünleri önem kazanmaktadır. Teknik kullanımın; iletken tekstiller, sağlıkta kullanılan antimikrobiyel tekstiller, tıbbi tekstiller gibi pek çok alanda yaygınlaştığı görülmektedir. Örnegin, tıbbi alanda tekstil malzemelerinden yapay organ yapımı en dikkat çeken gelişmelerdendir.

49 Teknik ve fonksiyonel tekstiller katma değeri daha yüksek ürünlerdir. Polyester, polipropilen, naylon, viskos, pamuk, cam ve aramid gibi malzemelerden üretilen; kimyasallara, hava şartlarına, mikro organizmalara dayanıklı, yüksek mukavemet, yanmazlık gibi üstün performans özelliklerine sahip ürünlerdir. Uygulama alanları konveyör (taşıyıcı) bantlar, tıbbi eldivenler, balistik (kurşun geçirmez) kumaşlar, akustik izolasyon malzemeleri, roketler, otomobillerdeki hava yastıkları, antistatik tekstiller, suni çimen, tentelik kumaşlar, bandaj malzemeleri, aleve dayanıklı battaniye ve yastıklar, filitreler, yanmaz yapı malzemeleri, kimyasal koruyucu giysiler, tek kullanımlık koruyucu giysiler, kanalizasyon ve sulama sistemleri, güç tutuşur dekorasyon materyalleri, perde vb.’dir.

50 Akıllı tekstiller teknik tekstiller içerisinde yer alan, çevresel etkiler nedeniyle önemli ve yeniden üretilebilir otomatik değişim özellikleri olan elyaf ve kumaşlardır. Yüksek teknoloji içeren ve katma değeri çok yüksek ürünlerdir. Herhangi bir etkiyi veya etki değişikliğini algılama ve buna tepki verme özelliğine sahiptirler. Günümüzde geliştirilen çok işlevli elyaflar, askeri giysiler, koruyucu hastane elbiseleri, yüksek performanslı spor giysileri gibi birçok alanda uygulama bulmaktadırlar.

Ayrıca çevresel değişimleri algılayarak renk, gözenek ve kalınlık özelliklerini değiştirebilen, mikropları öldüren, cildi besleyip masaj yapabilen, bazı ilaçların deriden vücuda verilmesini sağlayan örnekler günümüzde görülmeye başlanmıştır.

51 Ekolojik tekstiller üretim süreçlerinin tüm aşamalarında çevreye ve insana zarar vermeyecek uygulamaların gerçekleştirilmesi ile imal edilirler. Üretim Ekolojisi, İnsan Ekolojisi ve Atık Ekolojisi olmak üzere üç grupta değerlendirilir.

Hammaddenin çevre dostu koşullarda üretilmesi, kimyasalların çevreye zarar vermeyecek ürünlerden seçilmesi, solunum, sindirim ve ter yoluyla insana zarar vermeyecek giysilerin üretilmesi, üretim atıklarının ve kulanım sonucu oluşan atık giysilerin geri dönüşüm süreçlerinin gerçekleştirilmesi gibi konuları içermektedirler.

Ayrıca teknik tekstillerin araçlarda, inşaatlarda yalıtım malzemesi olarak, nemden koruyucu sıva malzemesi olarak kullanımına da sıklıkla rastlanmaktadır.

Hazır Giyimde ‘teknoterzilik ve kişiye özel üretim’ önem kazanırken tekstilde ‘çok boyutlu/

çok işlevli akıllı tekstiller’in geliştirilmesi, biyofiberler ve kompozit malzemeler (yani tekstil elyaf ve malzemelerini diğer polimer ve/veya malzemelerle karıştırılarak oluşturulan kompozit malzemeler), nano teknolojiye dayalı tekstiller öne çıkmaktadır. Örneğin; giysilerin üretiminde vücut haritalaması yapılarak özellikle terlemeye karşı vücudun bölgesel olarak hassasiyetlerini belirleyip elde edilen sonuca göre terlemeye karşı özel fiber ip kullanılarak giysi üretilmesi veya nano malzemeler kullanılarak suyu itebilen kumaşlar, giydiğimiz tişört üzerindeki nano-sensörlerin kalp atışlarımızı, vücut ısımızı ve kan şekerimizi düzenli olarak kontrol edebilmesi gibi.

Tekstilin geleceği örülmemiş kumaşlarda görülmektedir. Bu ürünlerin geliştirilmesinde farklı disiplinlerde mühendislerle ortak çalışmalar yürütülmektedir. Üniversitelerde; Taşıt Tekstilleri ve Filtrasyon, Koruyucu Tekstiller, İnşaat Tekstilleri vb konularda çok sayıda doktora ve yüksek lisans tezleri yapılmaktadır. Örneğin, koruyucu tekstiller, AB’nin Öncü Piyasa Girişimi (Lead Market Initiative) çerçevesinde belirlediği altı piyasadan birini oluşturmaktadır. Sivil ve askeri acil durum müdahaleleri, bakteri bulaşma riski bulunan ortamlarda vb. kullanılan koruyucu tekstiller, AB’de yaklaşık 10 milyar€’luk bir pazara sahiptir. AB’de, koruyucu tekstil ihracatının önümüzdeki 5-10 yıl içerisinde %50 oranında artmasını öngörülmektedir. Öncü Piyasa Girişimi kapsamında hazırlanan koruyucu tekstil sektörüne ilişkin eylem planı, dünya piyasasında Avrupa standartlarının kullanımının yaygınlaşmasının ve fikri mülkiyetin korunmasının temin edilmesi halinde koruyucu tekstillere olan talebin artacağı öngörülmektedir.

Tüketici talepleri doğrultusunda çevre dostu tekstillerin üretimine yönelik yenilikçi projeler sürdürülebilirliğin sağlanması adına ön plana çıkmaktadır. Üretimde hammaddeden nihai ürüne kadar daha az su, enerji ve kimyasal madde kullanımı, proseslerde atık su ve enerjinin yeniden kullanımı doğrultusunda çalışmalar hız kazanmıştır. Fosil yakıt kullanımının ve üretim sırasında oluşan karbon salınımının azaltılmasına olanak sağlayan üretim yöntemleri üzerinde durulmakta, bu doğrultuda son olarak bio kaynaklı polimerlerin tekstilde kullanımı gündeme gelmektedir.

Çoğu imalatın Asya’da gerçekleştirildiği ‘tekstil ve hazır giyim değer zinciri’ bir kez daha çok keskin değişiklikler geçirmektedir. Çin de işçilik giderlerinin yükselmesi, endüstri 4.0 ile üretkenliğin daha üst seviyelere ulaşması, nihai ürünün müşteri odaklı bireyselleştirilmesi gibi nedenlerle yaşanılan bu değişim sadece büyük yeni fırsatlar sağlamakla kalmamak da, aynı zamanda klasik modelleri de çökertmektedir.

Örneğin, Adidas araştırma projesi ‘Speedfactory’ üzerinde birçok ortak birlikte çalışma yürütmektedir. Projenin hedefi robotların ve insanların sıkı entegrasyonu ile endüstriyel küçük ölçekli (lot 1) üretimin gerçekleşmesidir. Böylece çok kısa çevrim sürelerine ulaşılabilecektir.

Diğer bir örnek ‘Futurecraft 3D’ projesidir. Söz konusu projede de hedef belirli bir sporcuya 3D baskılı orta taban oluşturulması ve bunun gelecekte de sürdürülmesidir.

Bu tür projelerin yaratığı çözümlerin bir yönü de, üretimi hedef pazara yakınlaştırmaktır.

Burada bahsedilen diğer ilginç bir husus, Bow & Drape örneğinde görülmektedir. Hibrit bir yaklaşımla ithal edilen önceden hazırlanmış “finish-to-order” olarak üretilmiş T-shirt’ler ve kazakların satışıdır.

Diğer bir husus, iplik çekme ve bükme (mill) sanayilerinden edinilen deneyimlerle, 1 lot parti büyüklüğünde bir üretimin açıkça uygulanabilir olduğunun görülmesidir.

Tekstil Sektöründe Endüstri 4.0’ın etkileri ağırlıklı biçimde üretim ilişkilerini değiştirmektedir.

Endüstri 4.0’ın tekstil sektöründeki uygulamaları sonucu beklenen verimlilik artışı potansiyeli %10–16 olarak belirtilmekle beraber bunun %30’a kadar verimlilik potansiyeline ulaşılabileceği de hesaplanmaktadır, Şekil 13-1. Yatay ve dikey entegrasyon, yaşam döngüsü boyunca kesintisiz mühendislik, digital transformation, nesnelerin interneti vb. Aslında yapılan sadece büyük verinin değerlendirilmesi değil, çok heterojen bilgi kaynaklarını - jeoloji, hava durumu, süreç, kalite, laboratuvar, tesis bakımı, metin bazlı vardiya notları, müşteri şikayetlerinden bir kavrayışı üst tabloya taşımayı – ilişkilendirmektir.

Prototip hazırlamak için ‘gelişmiş simülasyonlar’ın daha fazla kullanılması ve Ar-Ge ile ürün geliştirme birimlerinin ‘dikey veri entegrasyonunu gerçekleştirmesi’, işbirliği düzeyini artıracak ve şirketlerin yeni ‘yüksek kaliteli’ ürünlerini daha hızla geliştirmesine yardımcı olacaktır. Şirketler, daha hassas ve kesin ürün tasarımı sayesinde sadece yüksek katma değerli ürün portföyüne sahip olmakla kalmayacak, aynı zamanda hata oranlarını ve fire maliyetlerini azaltacaktır.

‘ERP çözümlerinin tedarikçilerle ve müşterilerle yatay entegrasyonu’, ‘yüksek kaliteli’ değer zincirinde rekabet edebilmek için gerekli olan müşteri ilişkileri yönetimini sağlayacak.

Entegrasyon sonucu şirketler, satın alma döngülerini daha doğru bir biçimde öngörebilecek ve stok maliyetlerini azaltacaktır.

Adaptif üretimi mümkün kılan M2M (makina ile makina) iletişimi sayesinde, makina operatörleri üretim hattının ne zaman çalışmayabileceğini öngörebilecek ve sorun daha yaşanmadan önlem alma çalışmalarını başlatabilecek. Bu sayede hattın çalışmadığı süre

kısalacak ve operasyonlar kesintisiz devam edebilecektir.

Sonuç olarak THG sektörünün değer zincirindeki herbir süreç için yapılacak ATGY etkinliklerini aşağıdaki başlıklar altında sınıflandırmak mümkün gözükmektedir;

1. Hammadde (lif) üretiminde a. Akıllı tekstil

b. Teknik tekstil c. Nano teknoloji 2. Hammadde işleme yöntemi

a. Yeni teknikler b. 3D Printer 3. Tasarım (moda) 4. Otomasyon

a. M2M

b. Konfeksiyonda robot 5. Pazarlamada e-ticaret 6. Marka yaratma çalışması

a. Ortak firma b. Tasarım enstitüsü c. Yurtdışı danışmanlık

d. Tanınmış moda tasarımcıları ile çalışma e. Yurtdışı ortaklık

f. Marka, lisans satınalma g. Turquality

i. Yurtdışı mağaza, depo

ii. Kurumsallaşma

7. Hologram , Aquamented Reality, (pazarlama yöntemi, ürünü deneme), 8. Verimlilik, ERP, Yalın Üretim gibi.

Şekil 13-1 Tekstil ve Hazır Giyim Sektöründeki Potansiyel Verimlilik Artışı

Kaynak: BCG’nin analizi, uzmanlarla görüşmeler

Şekil 13-2 Türkiye’de Faal Olan Ar-Ge Merkezlerinin Sektörel Dağılımı

Kaynak: BST Bakanlığı, Ocak 2016

TÜBİTAK tarafından yürütülen Vizyon 2023 çalışması kapsamında düzenlenen “2023 Dünyasında Türkiye” isimli çalışmada Türk tekstil sektörünün vizyonu; katma değeri yüksek, yenilikçi, rekabetçi ve teknoloji içeren ürün ve hizmet sunumları ile dünya ticaretindeki payını ve toplumsal refahı arttırmak olarak belirlenmiştir. Küresel rekabet ortamında rekabet gücü sağlamanın en önemli yollarından biri; az girdi ile fazla katma değer yaratabilmektir.

Girdileri azaltmak için verimlilik artışının sağlanması, katma değerin yükseltilmesi için Ar-Ge’ye dayalı yenileşimin gelişmesi ve güçlendirilmesi gerekmektedir. Türkiye Tekstil

Sektörünün bugün için rekabet edebilme gücü bulunmaktadır, sektör gerekli ve yeterli altyapıya sahiptir.

Şekil 13-3 TÜBİTAK Hibe Desteğinin (TEYDEB) Sektörlere Göre dağılımı (2016)

Kaynak: TÜBİTAK, TEYDEB İstatistikler 2016 Raporu

Ancak sıradan ve basit ürünler üreterek Çin ve Hindistan, Bengaldeş, Vietnam gibi ülkelerle rekabet şansı kalmamıştır. Gelinen noktada yapılması gereken; gelişmiş ülkelerin izlediği yolu izlemek ve yüksek katma değerli moda-marka ürünler, teknik ve fonksiyonel tekstiller, akıllı tekstiller, ekolojik tekstiller gibi yeni üretim alanlarına yönelmektir. Bu gerçekten hareketle Türk tekstil sektörünün fiyat-maliyet sarmalından kurtarılması ve teknoloji ve bilgi bazlı ürünlerin üretildiği ve satıldığı yeni bir yapıya kavuşturulması gerekmektedir.

Bu ise yapısal bir değişimi/dönüşümü gerekli kılmaktadır. Yeni iş ortamında hız, yaratıcılık ve yenilikçiliğin ödüllendirilmesine daha fazla önem verilmeli; bu özellikler Ar-Ge’ye temellendirilmelidir. Aksi halde kalıcı uzun erimli hedefler yakalanamayacaktır.

Türkiye’de bir yandan yurtdışında güçlü marka imajı olan firmalara üretim yapılmakta, diğer yandan markalaşma, pazarlama ve stratejiye her geçen gün daha fazla önem verilmektedir.

Yüksek teknolojiye yönelik üretim çalışmaları yapılmakta, teknik ve fonksiyonel tekstilde yaşanan gelişmelerle sektör tasarım, moda ve üretimin dışında yeni alanlara taşınmaktadır.

Ancak bu çabaların sektörün geneline yayıldığını söylemek mümkün değildir. Ocak 2016 verilerine göre, Türkiye’deki varolan 239 Ar-Ge Merkezinden ancak 12’si (%5,02) tekstil sektörüne aittir, Bkz. Şekil 13-2. Malatya bu oniki merkezin bulunduğu iller arasındadır. Çalık Holdingin Ar-Ge Merkezi Malatya’dadır. Tübitak verilerine göre tekstil sektörü deri sektörü ile birlikte Tübitak Ar-Ge’ye verilen hibe desteklerinden %1,6 oranında pay almaktadır, Bkz.

Şekil 13-3. Bu da son derece düşük bir orandır.

Çok uluslu araştırma ve teknoloji geliştirme projelerinin desteklendiği Horizon 2020 Programı kapsamında tekstil ve hazırgiyim sektörüne ilişkin olarak; KOBİ’lerin iş modeli yenileşimleri ve KOBİ’ler ile ilgili tematik alanlardan biri olan NMP-25-2014\2015

“Nanobilimler, Nanoteknolojiler, Malzemeler ve Yeni Üretim Teknolojileri” (NMP), ve nano-tekstil uygulamalarını içeren Ar-Ge projeleri desteklemektedir. Bu programların parelelinde Türkiye’nin ulusal destek programlar da bulunmaktadır.